DÖRDÜNCÜ
EMİR:
Dördüncü
Emir - Altı Gün İşleyeceksin Fakat Yedinci
Gün Allahın Rabbe Mukaddestir.
“Sebt
gününü kutsamak için onu hatırında tut.
Altı gün çalışacak, bütün işini göreceksin,
ama yedinci gün Allah Rabb’e Sebt’tir; hiç
bir iş yapmayacaksın, ne de oğlun, kızın,
kölen, cariyen, hayvanların ve kentinde
yaşayan garibin. Çünkü Rab gökleri, yeri,
denizi ve onlarda olan her şeyi altı günde
yarattı, yedinci günde dinlendi. Bunun için
Rab, Sebt gününü mübarek kıldı” (Çıkış,
20:8-11 ).
Sebt
(Cumartesi) günü, Yahudilerce, Allah ile
yaptıkları antlaşmanın sembollerinden biridir.
Rabb’in bu günü, Eski Antlaşma üyelerini
diğer halklardan ayırır. Onlar haftanın
bu son gününü kutsadılar, bayramlık giysilere
bürünerek çalışmadılar, ateş bile yakmadılar.
İlahiler okuyup sürekli çalıştıkları Tevrat’tan
seçtikleri bölümler üzerinde düşünmek için
bir araya geldikleri bu günde kedere yer
yoktu. Rabb’in Günü, imanlıların Allah’a
uzun bir süre yönelecekleri, tüm zihinleriyle
Yaratanları’nı, Kurtarıcıları’nı anacakları
haftanın her hangi bir günü olmalıdır. Vaazı
dinlemek, Kutsal Kitap’tan
okumak, mutlak sessizlikte kişisel dua,
gündelik yaşam kargaşasında ruhlara nefes
alma imkânı verir. Bu tefekkür ve muhasebe
günü, gelmekte olan haftanın “çölünü” aşabilmeleri
için imanlılara yeterli ruhsal gıdayı sunmalıdır.
Ancak bu günün odak noktasını ne insan,
ne de onun ruhsal tatmini oluşturuyor; gün,
Rabb’in günüdür, O’nun huzurunda bir bayram
günü. Rab onu diğer günlerin arasından ayırdı,
kutsayıp bereketledi: Yaratan’ın yarattıklarına
eşsiz bir armağanı.
Sebt
gününün ruhsal hedefi, yeri, göğü, tüm mahlûkatı
ve onların tacı olarak da kendi benzeyişine
göre insanı yaratan Allah’a hamt etmektir.
Yaratılmışlardan her biri bilgelik, düzen
ve kudret nişanesi olan başlı başına bir
mucizedir. Yaşam ve “ışık” bir tarafa, bilim
adamları beden ve ruhun sırlarından pek
azını araştırmak girişiminde bulundular.
Allahımız’ın yarattıkları harikulâdedir.
Yaratılanlar bu denli eşsiz ve muhteşemse,
Yaratan’ın kendisi ne yüce olmalı! Yaratış
amacını gerçekleştirdikten sonra Allah dinlendi.
Yorulduğu için değil; yüce Tanrı ne bitkin
düşer, ne de uyuklar. Dileği, yaptığı “işi”
sınamak, lütfunun mükemmel bir biçimde vücuda
getirdiği yüceliklerle hoşnut olmaktır.
Sebt
Gününün Gerekliliği
Sebt günü, Allah’ın Yaratılış eylemini tamamlayıp
dinlendiğini hatırlatıyor; Rabb’in gününü
ibadet günü kılmaya ve O’na hamt etmeye
teşvik ediyor. Rabb’in huzurunda bu ruhsal
ve bedensel sessizlik ve dinleniş yaşamsal
öneme sahip olup Batı kültürünün sırlarından
birisidir. Dördüncü emri çiğneyen cezasız
kalmaz. Endüstri toplumlarında Rabb’in gününü
geçersiz kılmaya yeltenen haklar ve sistemler
ruhsal huzurdan mahrum kalır. Rabb’in gününü
önemsemeyen insanlar sürekli bir gerginlik
içinde yaşıyor ve derinlemesine düşünebilme
yetenek ve gücünden yoksun kalıyorlar. Haftanın
geri kalan günlerindeki iş verimlilikleri,
diğerlerinden çok daha düşük oluyor. Hayvanlar
bile dinlenme gününe muhtaçtır. Rabb’in
huzurunda bu istirahat almaksızın Yaratılış,
gücünü yenileyemez. Rabb’in gününü kutsamak,
bundan ötürü Allah’ın çiğnenmemesi gereken
bir emridir. Sept
günü nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların
Yanlış anlamaları
“İş gününü kısaltmaktan” söz edilmiyor,
burada istenen, birinci günün Allah’a ayrılmasıdır.
Tembelliğin, her türden yükün başlangıcı
olduğunu, çalışmanın kimseye şimdiye kadar
zarar vermediğini Kutsal Kitap biliyor.
İsa,
yaşam karmaşasında arada sırada yolumuza
ara verip dinlenmemizi; örneğin dua etmemizi,
tarladaki çiçekleri, ekinleri izlememizi
öneriyor. Yapraklanıp tomurcuklanana, ürününü
sunana dek bir ekin ne kadar süreye ihtiyaç
duyar? Çevrene kayıtsız kalma, gözlerini
aç. Yaratılışın güç ve yasalarını tanı.
Ardında Yaratan’ı, Baba’nın lütfunu göreceksin.
İsa şöyle diyordu: Bir çiçekte ayrımına
vardığınız renk, biçim ve gücün yüceliğini,
yeryüzündeki varlıklıların giysileriyle
karşılaştıracak olduğunuzda, kralların bile
şu bir vakit sonra solup kuruyacak otun
görkeminde giysileri olmadığını görürüz.
Ama doğada en güzel varlık insandır. Tüm
yeryüzünde Allah’ın ruh ve sevgisini yansıtan
insan simasından güzeli yoktur. Yaşam biçimimizi
değiştirmeli, çevremize bir başka gözle
bakmasını öğrenmeliyiz. Bu, şükür ve duayı
öğrenmenin yoludur, Allah’a hamt ve ibadet
böylelikle yüreklerimize işler. Dört mevsimin
her birinde izzetinin bir başka yüzüne tanık
olduğumuz yaratılışla karşılaştırılacak
olduğunda, cinayet, seks ve daha sürüyle
aptallıkların sergilendiği TV programlarının
zavallılığı açıkça görülür. Sebt gününün
kutsanmasını buyururken, Diri Rab, bu günün
sadece kendisine ayrılmasını talep etti.
Bu gün sadece dinlenmekle ya da Allah’ın
sözünü okumak, ona kulak vermekle kutsanmaz.
Kişi Yaratan’a yönelmeli, O’nun huzurunda
durmalıdır. O zaman Rabb’in lütfu, onu tıpkı
bir projektör gibi ışıtıp ısıtacak, arıtacaktır.
Bu gün bizi değiştirmeli, yenilemeli ve
ruhsal olgunluğa ulaştırmalıdır. Kutsal
Allah bizi, günü aracılığıyla kutsamak istiyor.
Tanrısal yüceliği aksettirebilmek için,
Allah’ın ışığına girmeliyiz. İlahi lütfun
bizi kutsamasını istiyorsak, Rabb’in gününü
tutmalıyız. Düşünmeye, muhasebeye imkân
tanımayan sürekli bir hareketlilik, yenileme
getiremez.
Sebt
Gününün Yanlış Anlaşılması Üzerine
Sept
günü nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların
Yanlış anlamaları
Sebt günü Yahudileri tanrısızlığa ve diğer
halkların putçu inançlarına üşmekten korudu,
onları Dünyanın Kurtarıcısı Mesih’in gelişine
hazırladı. Ama tek başına Sebt, Yahudileri
değiştiremez, Allah’ın gazabından kurtaramazdı.
Allah önünde her insan kötü ve eksiktir.
Şeriat, din kuralları, insanı kurtarmak
ya da düzeltmekten acizdir. Sebt gününün
harfi harfine tutulması insanı suçlarından
kurtaramaz. Bununla birlikte, o bizi mutlak
tanrısızlığa sapmaktan esirger. Yeni Antlaşma’da
Rabb’in Günü, O bizi yarattığı, bize yönelip
sorunlarımızla ilgilendiği, canlarımızı
kurtardığı için kutlanır. O’nu bunun için
seviyor, yüceltiyoruz. Bizi günahlardan
kurtaran ve yenileyen, kendi gücümüzle “Şeriat”ı
tutmak, buyruklarını yerine getirmek, ya
da “iyi işler” değil, Allah’ın lütfudur.
Şeriatla hakkını arayan, aklanacağını sanan,
şeriat tarafından yargılanır. İsa’nın elini
tutan ise yitikliğinden kurtarılır. Yedinci
günde Allah dinlendi, vücuda getirdiği işe
göz attı. Yapılan iş güzeldi. Allah’ın kutsal
istirahati, insanın O’ndan kopuşuyla, birden
son buldu. Rab, o andan itibaren, sürekli
yoldan çıkmış yaratıklarını kurtarmak için
çabaladı. Rab, “Beni suçlarınla uğraştırdın,
fesatlarınla beni usandırdın” (İşaya, 43:24)
diyor. İsa, “Babam hâlâ çalışmaktadır, ben
de çalışıyorum” (Yuhanna, 5:17) diyerek
bunu doğruladı. Bizim ve günahlarımızın
yüzünden Allah meşguldür.
Şeriatın
suçlaması ve Allah’ın gazabından insanlar,
İsa’nın tüm suçlarımızı, kusurlarımızı yüklenerek
yerimize olan cezayı çektiği çarmıhta kurtuldu.
Artık şeriatın suçlama gücü yoktur. İsa’ya
iman eden, Mesih kanının barıştıran gücüyle
aklanır, şeriatın baskısı altında kalmaz.
İsa gerçekten öldü, Sebt günü başlar başlamaz
gömüldü. Bu günü zengin bir adamın kabrinde
geçirdikten sonra haftanın ilk günü dirildi.
O böylece, bir yandan Sebt gününü gereğince
kutladı; ama diğer yandan şeriat ya da kuru
harf değil, lütuf ve ruha dayanan yeni yaratılışın
sembolünü, dirildiği günle verdi.
Mesih
İmanlılarının Sebt Günü Yerine, Pazar Gününü
Kutlamaya Hakları Var mı?
Yahudiler
ve Mesih İnancı arasından çıkmış kimi mezhepler
sürekli, Mesih İmanlılarını dördüncü emri
çiğnemekle suçluyor; Cumartesi yerine Pazar
gününü kutladıkları için, üzerlerine Allah’ın
gazabının ineceğini iddia ediyorlar. Burada
-onlara- kendisinin, Sebt’in de Rabb’i olduğunu
bildiren
Rabb’in
sözünü hatırlatmak gerekir. O, Sebt gününü
yerine getirdi, daha yüksek bir düzenle
noktaladı. İsa belirli gün, ay ya da yılların
kutlanmasına ilişkin bir yasa bırakmadı.
O insanları yeniledi. Yalnız Cuma ya da
Cumartesi günleri değil, Allah’a her gün
hizmette bulunmalıyız. İsa, insanları kutsar,
günleri değil! “Yaptığınız her şeyi... Baba
Allah’a şükrederek yapın... insanları hoşnut
etmek isteyenler gibi değil” (Koloseliler,
3:17;23). İsa’nın Ruhu’nda yapılan her iş,
ibadettir. Öyle olunca, bir gün diğerinden
daha değerli değildir. Kanı aracılığıyla
aklanışımız ve Ruhu’nun yüreklerimize dökülmesiyle
İsa, kutsal zamanlar değil, kutsal insanlar
yarattı. Gelişinin amacı, Sebt’in başaramadığını
gerçekleştirmekti: yeni insanlar yaratmak,
kötüyü iyi kılmak, bencilleri hizmet tutkunlarına
dönüştürmek.
İsa Mesih’in ruhsal devrimi tüm yaşam alanlarını
kapsar. Bu nedenle Mesih İmanlıları, hem
Eski Antlaşma’daki “istirahat”in doğal düzenini,
hem de Yeni Antlaşma’daki yeni Yaratılış
nimetini anmak hedefiyle, İsa’nın dirildiği
Pazar gününü seçtiler. İsa, ne pazar gününü
buyurdu, ne de cumartesi gününü yasakladı.
O’nun amacı, kutlama günleri tespit etmek
değil, insanları kurtarmaktı. Fısıh günü
bize yeni bir çağın başlangıcını armağan
etti. O günden bu yana şeriatın suçlamalarından
uzak, kurtaran kayrada (nimet, lütuf) yaşıyoruz.
Mesih’in bizlerdeki Ruhu hem yasayı (şeriat),
hem de onu yerine getirebilme gücünü içerir.
Sebt, Eski Antlaşma’nın bir simgesi olarak
kalacaktır. Pazar günü ise, Mesih İmanlıları
topluluğunun en belirgin şiarlarından birisidir.
Sept günü
nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların Yanlış
anlamaları
Pazar
Günü Nasıl Kutlanmalı? Sept
günü nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların
Yanlış anlamaları
Mesih İmanlıları Rableri’nin gününü nasıl
kutsamalı? Dirilen Rableri’ne duydukları
sevgi -günlük dua ve Kutsal Kitap’tan okuma
dışında- Pazar günleri bir araya gelip hep
birlikte Rableri’ni övüp kurtarışına şükretmeleri
için Mesih İmanlılarını zorlar. Bu tanrısal
“istirahat” ve her Pazar yenilenen diriliş
sevincine çocuklarımız, misafirlerimiz,
hatta evimizdeki hayvanlar bile katılmalıdır.
Bu bağlamda Mesih İmanlılarının sevinci,
Yahudilerinkinden çok daha derin temellidir.
İsa, “Sevincimin sizde kalmasını, sevincinizin
yetkinleşmesini istiyorum” dedi. Pavlus’a
kulak verelim: “Rab’de her zaman sevinin;
yine söylüyorum, sevinin!” “Ruhun meyvesi
ise, sevgi, sevinç, esenliktir” (Filipililer,
4:4; Galatyalılar, 5:22). Böylece, Pazar
kutlamasının içerik ve özü, ama aynı zamanda
çalışma zamanı, Mesih İmanlısı bir ailenin
ruhu da nitelenmiş oluyor. Sept
günü nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların
Yanlış anlamaları
Pazar
günü çalışabilir miyiz? Mesih İmanlıları
da insandır; yorulduklarında, bedenlerinin
dinlenmeye ihtiyacı var. Organlar rahatlamak,
gerginliği atmak zorunda. Diri Allah’ın
çocukları olan Mesih imanlıları bedensel
yönden diğerlerinden farklı değiller, ama
yaşamları Kutsal Ruh’tandır. Bundan ötürü
Yaratılış
yasasına aykırı, yedi gün durup dinlenmeden
çalışmaları bilgece olmadığı gibi suçtur
da. Sonra Pazar günü salt uyuşukluk, yan
gelip yatma günü değildir; Babamız Allah’ın
izzetini anmak, O’na hamt etmek anıdır.
Rabb’in Günü, Allah’ındır. O gün, önemsiz
her işten el ayak çekmemiz gerekir; ama
zorunlu ve sevginin gerektirdiği işleri
yapmakla da günaha düşmeyiz. Doğruluğumuz,
şeriatın harflerine değil, fedakârlık düşüncesini
yüreklerimize işleyen, bizi iyi ve yapıcı
işlere sevk eden, İsa’nın kurtarmalık ölümüne
dayanır. Pazar günleri ibadet etmek, sık
sık ruhsal toplantılara gitmek, bu yolla
Allah kelâmının sırlarına ermek, Mesih İmanlılarının
bir ayrıcalığıdır. Çokları doğru işitemezler.
Onların ruhsal konuları can kulağıyla dinlemeyi
öğrenmeleri gerekir. Evde, ailede Rabb’in
sözlerini her gün düzenli olarak düşünmekle
mümkündür bu. Pazar günü bize, birlikte
ilahi okuma, dua etme sevincini bağışlar,
imanlılar topluluğunda bulunmanın mutluluğunu
tattırır. İmanlılar topluluğu, Mesih’in
bedeni, O’nun dirilişinin ürünüdür. Pazar
günü belirginleşmesi gereken yeni Yaratılış
mucizesi, fertler değil, kutsallar topluluğudur.
Yalnız
kişisel sıkıntıları ve sorunlarıyla meşgul
olmayıp, bu sevinç gününde, hastaları, yaşlıları,
başı dertte olanları ziyaret eden imanlılara
ne mutlu! Sevindirmek, toplum içinde açıkça
Rabb’i övmek, kilise duvarlarını aşıp günahlarında
ölülere sonsuz yaşamı sunmak, Pazar gününü
kutsayan kutsal hizmetlerdir. Muhtaçlara
yardım, Müjde’yi başkalarına aktarma, Üçlük’te
bir olan Allah’ı yüceltir. O’nun Müjde’yi
yayma buyruğunu en iyi, kendimize yeterince
zaman ayırabileceğimiz Pazar günü gerçekleştirebiliriz.
Rabb’in Duası’ndaki ilk üç dileği, Pazar
günleri bizim aracılığımızla gerçekleştirmesini
İsa’dan rica etmeliyiz. Pazar gününü tutan
kişi kutsanır, bereketlere mazhar olur.
Kendisini bu günün sessizliğinde Rabb’e
yönelten kişiye sayısız nimet hazırlanmıştır.
Sept günü
nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların Yanlış
anlamaları
Pazar
Gününün Kutsanmasında Gösterilen İhmal
Hafta sonlarında ne yazık ki, çalışma günlerinden
fazla günah işleniyor. Otomobil konvoyları
artık gazları, gürültüleriyle hem çevreyi
tahrip ediyor, hem de gerekli sakin ortama
engel oluyor. Televizyon kanalları şiddet,
seks ve ruhçuluk kokan yayınlarla programlarını
dolduruyor. Çokları pazar gününü evde, tarlada,
geçen haftadan kalan işleri tamamlamakla
geçiriyor. Sept
günü nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların
Yanlış anlamaları
Eski Antlaşma zamanında, Sebt gününde çalışmanın
cezası ölümdü. Köylerimizde, kentlerimizde
açıktan ya da gizlice işlenen günahları
düşünmek bile, tüylerimizi ürpertmeye yeter.
Tükenmez sabır gücüne, yalnızca Allah sevgisi
sahiptir. Gününün kutsallığını bozanlar
için Allah’ın ne buyurduğunu unuttuk mu?
Çıkış, 31:14-17. ayetlerde yazılı olanı
okuduğumuzda, mutlak bir sükûn içinde huzurunda
durup kelâmını okumaya Rabb’in verdiği önemi
fark ederiz (Sayılar, 15:32-36). Belki yaşama
bakış açımızı değiştirmeliyiz; örneğin pazar
günleri öğrencilere ev ödevi yapmamalarını
söyleyebiliriz. Yeremya, 17:27’de Rab, dinlenme
gününü kutsamayan bir kent ya da ülkeyi
ateşle tehdit ediyor. Burada hoşgörüden
söz edilemez. Belki de savaşlar, Çernobil
gibi felâketler, her an biraz daha artan
Pazar gününün kutsanmayışı suçuna karşı
tanrısal cezalardır. “Kendinizi aldatmayın;
Allah kendisiyle alay edilmesine izin vermez.
İnsanoğlu ektiğini biçer.” “Tanrısal koruma
bölgesini” yıkmaya kalkışan kişi cezasız
kalmaz. Sept
günü nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların
Yanlış anlamaları
İsa
çarmıhta herkes için ölmemiş olsaydı, Pazar
gününü ihmal ediş suçumuzu da yüklenmemiş
olurdu. Ama O’nun kurtarmalık ölümü, Rabb’in
Günü’ne riayet etmemek hakkını vermiyor
bize. İsa ve öğrencileri Sebt Günü’nü sürekli
kutsadılar. Rabbimiz’in her sözü ve işi
Baba’nın adını kutsadı. Dirilişinden sonra
İsa, öğrencileriyle birlikte Yeni Antlaşma’yı
kutlamak için haftanın ilk günü göründü.
Yeni
Şeriat (Yasa) Anlayışı Sept
günü nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların
Yanlış anlamaları
Yanlış bir Sebt kutsamasında Allah buyruğunun
nasıl saptırıldığını görmek mümkündür. İsa,
Sebt Günü’nü kutsadığı, Allah’ın Oğlu olduğunu
bildirdiği için ölüm cezasına çarptırıldı.
Şeriat yobazlığı içinde Allah’a ve insana
sevgiyi yitirmiş Ferisiler, O’na kin duydular,
pusular kurdular, O’nu defalarca öldürmeye
kalkıştılar. Görünüşte “dindar” olmalarına
karşın, yüreklerini tövbe çağrısına kapattılar,
dindar coşkularında katılaştılar. Zihniyetlerini
değiştirmek, Allah’ı Babaları olarak kabul
etmek istemediler. Sebt Günü, düşkün insanlara
yardım elini uzatmak bile onlar için günahtı.
Sayısız yasak ve kurallarla sözde “Sebt
Günü’nü kutsayalım” derken, riyakârlığa
düştüler. İsa onlara şöyle diyecekti: “Bu
halk dudaklarıyla beni sayar, ama yürekleri
benden uzaktır. Boşuna bana taparlar, çünkü
öğrettikleri, sadece insan kurallarıdır.”
(Matta, 15:8 -9 )
İsa’nın
yaşamı ve bu günün gerçek anlamda kutsanması
için vermiş olduğu savaşım gösteriyor ki,
sorun çalışmak ya da çalışmamak değil; yüreğin
Allah’a karşı tutumudur. Doğru bir şeriat
anlayışı çabasını Pavlus da sürdürdü; bu
yüzden lânetlendi, dövüldü, taşlandı. Çünkü
o, Mesih İmanlıları’nın Eski Antlaşma şeriatından
özgür olduklarını duyurdu. Mesih’in ölümüyle,
şeriat önünde ölü hükmünde olduğumuz için,
onun üzerimizde, artık suçlamada bulunma
hakkı yoktur. Ama Kutsal Ruh, bunun yerine
içimize Mesih sevgisinin eşsiz düzenini
yerleştirdi. Yüreklerimizdeki bu yeni şeriat
bizi kutsuyor, düşünce, söz ve eylemlerimizde,
Üçlük’te bir olan Allah’a
hamt etmeye sevk ediyor bizi. Artık yasa
üzerimizde bir yük olmayıp Kutsal Ruh’un
içimizdeki etkin gücü olarak çalışıyor.
Mesih insanları kutsuyor, günleri değil!
Dördüncü Emrin bu yorumunda Eski ve Yeni
Antlaşma’nın birbirinden oldukça farklı
yönlerini öğreniyoruz.
Müslümanların
Cuma Günü Sept
günü nedir? Allah Yorulurmu? Müslümanların
Yanlış anlamaları
Sebt ve Pazar gününün Kutsal Kitap’a uygun
kavranışı gösteriyor ki, Cuma gününü toplu
ibadet günü olarak seçmiş olmakla Müslümanlar,
dördüncü buyruğu yerine getirdiklerini iddia
edemezler. Risaletinin Yahudiler ve Mesih
İmanlıları tarafından reddedilmesi üzerine
Muhammet bir adım daha ileri attı; gerek
Yahudilerin Sebt’ini, gerekse Mesih İnanlılarının
Pazar gününü geçersiz kıldı. Kendisini ön
plana çıkarmak amacıyla, Eski ve Yeni Antlaşma’nın
bu iki sembolünü dışladıktan sonra, Müslümanların
toplanma günü olarak Cuma gününü belirledi.
Bu haliyle “Cuma” Kutsal Kitap ve kurtarış
tarihinde her hangi bir temele sahip değildir.
Diğer
günlere oranla daha kapsamlı bir ibadetten
sonra Müslüman, tekrar işine gücüne gidebilir.
Camilerdeki cuma namazı vaazlarının çoğu
politik bir karakter taşır; kitlesel gösteriler,
şiddet eylemleri doğal sonuçlardır. Belli
bir günün yahut ibadette bulunan kişinin
kutsanması gibi bir düşünce Müslüman olan
kişiye yabancıdır. Allah öylesine yücedir
ki, O’na göre, O’nun kutsallığını yalnızca
adından tahmin edebiliriz. Dördüncü Emir
bağlamında Kuran, Eski Antlaşma düzeyinin
de altındadır; Yeni Antlaşma’daki kurtarış
ve “yenileme” den ise tamamen habersizdir.
Ama biz, gerek çalışma günlerinde, gerekse
Sebt günü mucizeler gerçekleştiren, haftanın
ilk günü dirilip ona yepyeni bir anlam kazandıran
Rabb’e şükretmek istiyoruz. Pazar günleri
Rabbimiz’in dirilten sözleriyle dopdolu,
yaşamımızın her yeni haftasını ışıtan günler
olsun. “Size yeni bir buyruk veriyorum:
birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz
de birbirinizi sevin. Birbirinize sevginiz
olursa, herkes bununla benim öğrencilerim
olduğunuzu anlayacaktır.” (Yuhanna, 13:34-35)
Sonraki
Sayfa (Beşinci Emir - Babana ve Anana Hürmet
Et) |