BÖLÜM YEDİ
Mesih
İsa'nın Tanrısalığı'na Karşı Duran Bazı
Nedenler Nelerdir?
Bugün, Mesih'in tanrısallığına karşı çıkan
veya anlama zorluğu çeken birçok insan vardır.
Bunlardan bazılarını bu bölümde Kutsal Yazılar
ışığında kısaca ele alacağız.
“Baba
Benden Üstündür”
İsa; "Baba benden üstündür" demiştir
(Yuhanna 14:28). Mesih'in tanrısallığına
karşı duran birisi; "Bu ayet Mesih'in
Tanrı'nın altında olduğunu gösterir"
diyebilir.
İsa'nın, yeryüzünde kul özünde bulunarak
yapmakta olduğu hizmette, derece olarak
Baba'dan aşağı olduğu doğrudur. Böyle bir
derece, O'nun tanrısal doğasını reddetmez.
Aynı pasajda İsa, Filip'e şöyle der: "Beni
görmüş olan, Baba'yı görmüştür. Sen nasıl
'Bize Baba'yı göster' diyorsun" (Yuhanna
14:8-9). Bu söz, İsa'nın ve Baba'nın doğalarının
bir olduğunu gösterir. Mesih'i görmek, Tanrı'yı
görmek anlamına geliyordu (bkz. Yuhanna
12:44, 45). Bu sebeple, İsa'nın Baba'nın
üstünlüğüyle ilgili sözleri, yeryüzünde
bulunduğu geçici durumdan dolayıdır.
Burada Arthur W. Pink'in "Exposition
of the Gospel of John" (Yuhanna İncili'nin
Yorumu) adlı eserinden bir alıntı yapacağız:
'Babam
benden üstündür.' Mesih'in tanrısallığını
ve Tanrı'yla olan eşitliğini reddeden 'Üniteryanlar'ın'
en çok kullandıkları ayet budur. Kurtarıcı,
öğrencilerine Baba'ya gittiği için sevinmeleri
gerektiğini söylemiş ve daha sonra 'Babam
benden üstündür' demiştir. Bunu inceleyecek
olursak tüm zorluğu aşmış oluruz. Baba'nın
Mesih'ten üstün olması, Mesih Baba'ya gitmekte
olduğundan, öğrenciler için sevinç kaynağıdır.
Bu durum, uyuşmazlık yaratan 'üstün' kelimesine
anlam kazandırır ve bu ayette hangi anlamda
kullanılmış olduğunu gösterir. Kurtarıcı'nın,
Baba'yla Kendisi arasında yapmış olduğu
bu karşılaştırma, Kendi doğasına yönelik
değil, o andaki karakterine ve durumuna
yönelikti.
Mesih, Kendi esas varlığından bahsetmiyordu.
Tanrı'ya eşit olduğunu hırsızlık olarak
düşünmeyen İsa, sadece kul özünü almayıp,
aynı zamanda insan benzeyişinde doğmuştur.
Her iki anlamda da resmi statü (Aracı olarak)
ve insan doğası olarak, Baba'nın altındadır.
Bu konuşma boyunca ve 17. bölümdeki duada
(Yuhanna) İsa Mesih, Baba'nın görevlendirmiş
olduğu hizmetçiydi. Baba'nın, Oğul'a üstün
olmasında daha uygun bir anlam vardır. Beden
alıp insanların arasında yaşayarak, utancın
ve en keskin acının ortasına inmekle, Kendisi'nin
aşağılanmasına göz yummuştu. Artık başını
koyacak bir yeri olmayan 'İnsanoğlu' durumundaydı.
Zengin olan, bizim uğrumuza yoksul olmaya
razı olmuştu. Mesih üzüntüler ve acılar
adamıydı. Bunun ışığında, bu ayette Mesih
Kendi durumunu, Baba'nın göksel Tapınağı'ndaki
durumuyla karşılaştırıyordu. Baba, en yüce
görkem tahtında oturuyordu. Görkeminin parlaklığını
engelleyecek hiç bir şey yoktu. O'na devamlı
tapınmakta olan kutsal varlıklarla çevrilmişti.
Beden almış olan Oğul'un durumu bambaşkaydı:
insanlarca aşağılanmış, reddedilmiş ve yakında
çarmıha çivilenmek üzere en gaddar düşmanlarla
çevrilmişti. Bu bağlamda da Baba Oğul'dan
üstündür. Oğul'un Baba'ya gitmesi, durumun
tamamen değişmesi anlamına gelmektedir.
Hiç şüphesiz Oğul için tartışmasız bir kazanç
olacaktı. Öyleyse, burada karşılaştırılması
gereken, Mesih'in insan bedenindeyken aşağılanan
durumuyla, Baba'ya yükseltileceği durumudur!
Bu nedenle, O'nu gerçekten sevenler O'nun
Baba'ya gideceğini duyduklarında sevinmiş
olmalıdırlar, çünkü Baba hem resmi statüsünde
hem de çevre şartları açısından, Oğul'dan
daha üstündü. Kul özünde yeryüzünde bulunup
Kendisini göndereni yücelten Mesih'ti."
1
Baba
Tanrı Mesih’in “Başıdır”
Aynı türden bir ilişki 1. Korintliler 11:3'te
de anlatılmaktadır: "Ama şunu da bilmenizi
isterim: her erkeğin başı Mesih, kadının
başı erkek ve Mesih'in başı Tanrı'dır."
Bu ayette üç karşılaştırma yapılmaktadır:
Bunlar, Erkek ve Mesih, erkek ve kadın,
ve Mesih ve Tanrı karşılaştırmalarıdır.
Burada üzerinde tartışılan konu, Mesih ve
Tanrı'nın karşılaştırılmasıdır. "Tanrı
Mesih'in başıdır. Burada bir üstünlük yok
mudur?" Bu karşılaştırmanın yetki konusu
üzerinde olduğunu unutmayınız. Üstünlükten
veya alçaklıktan bahsedilmemektedir. Tersine;
Mesih dünyadayken insan olarak yaşamak için,
Kendisini gönüllü bir şekilde Tanrı'nın
altına koymuştur.
İsa
Baba’ya Boyun Eğer
Mesih'in Baba'yla olan ilişkisini gösteren
başka bir ayette şu soru sahneye çıkıyor:
"Her şey Oğul'a bağlı kılınınca, o
zaman Oğul da her şeyi, Kendisine bağımlı
kılan Tanrı'ya bağımlı olacaktır. Öyle ki,
Tanrı her şeyde herşey olsun" (1. Korintliler
15:28). Burada kullanılan "bağımlı
olma" (veya boyun eğme) fiili, Mesih'in
Baba'ya eşit olmadığı anlamına değil, rollerin
farklı olduğu anlamına gelir. Bağımlı olmak,
aşağı olmak anlamına gelmez.
Bu konuyu düşünün. Tanrı'nın, insanların
günahlarını kefaretle kurtarması için, bir
kişi'nin Kendisini ölüme bağlı kılması gerekirdi.
Bu görevi, günaha sınırsız kefaret sağlama
yeteneği olan yetkin bir insan ancak başarabilirdi,
çünkü insanlık için kanını dökmesi gerekecekti.
Tanrı sadece kusursuz kurbanları kabul ettiğinden,
Mesih'in yetkin olması gerekiyordu. Bunu
kim yapabilirdi? Yalnızca Tanrı. Ve Tanrı'nın
Kendisi olan Oğul, bizler için kanını dökmüştür
(Elçilerin İşleri 20:28). Bu görevin başarıya
ulaşmasını sağlayan anahtar kelime "itaat"
kelimesidir .
İşte, tek bir suç, bütün insanların makûmiyetine
yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de
bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı.
Bir adamın sözdinlemezliği yüzünden birçoğu
günahkâr kılındığı gibi, yine bir adamın
söz dinlemesiyle bir çoğu doğru kılınacaktır
(Romalılar 5:18, 19).
Mükemmel
insan olarak Mesih'in, Tanrı'ya itaat etmesi
ve Tanrı'nın insanlığı kurtarma plânını
yerine getirmesi gerekiyordu. İnsanlığı,
Tanrı'yla olan sonsuz ayrılığından kurtarmak
için İsa, Baba Tanrı'nın plânına gönülden
boyun eğmiştir.
İsa
Tanrı’nın Biricik Oğluydu
Bazıları Yuhanna 3:16'daki "biricik
Oğul" terimiyle (bkz 1:14, 18; 3:18)
İsa'nın yaratılanlardan birisi olduğunu
iddia edip, O'nun tanrısallığını reddederler
"Biricik Oğul" terimi, İsa'nın
yaratılmış olduğu anlamına gelmez. Yuhanna'nın
kullanmış olduğu "biricik" Oğul
kelimesi "eşsiz, benzersiz, bereketlenmiş
olan " 2 anlamında kullanılmıştır.
C.S. Lewis "biricik Oğul" kelimesini
şöyle tanımlıyor:
İman bildirilerinden birisi, Mesih'in Tanrı'nın
yaratılmamış olan biricik Oğlu olduğunu
ve bütün evrenin yaratılışından önce Tanrı'da
varolduğunu belirtir. Mesih'in yeryüzüne
beden alıp gelmesi, bir bakirenin oğlu olduğu
anlamına gelmez. Şu anda üzerinde durduğumuz
konu, zaman ve mekânın yaradılışından önceki
durumdur. "Tüm evrenin yaradılışından
önce Mesih'in varolduğu" ne demektir?
Oğul'un beden alıp yeryüzünde yaşaması ve
Tanrı'ya Baba demesi, Tanrı'yla İsa arasında
Baba-Oğul ilişkisi olduğunu gösterir. Eğer
bir kişinin babasıysanız, o kişi sizin benzerinizdir.
Bir insandan doğan bebek insandır, bir arıdan
doğan arı, arıdır ve bir kuştan doğan kuş,
kuştur. Fakat bir şey yarattığınızda kendinizden
farklı birşey yaratırsınız. Kuş, kendisi
için yuva yapar, arı kovan yapar, insan
kendisi için ev yapar, hatta kendi benzeyişinde
heykel bile yapabilir. Eğer iyi bir ustaysa,
heykeli tamamen kendisine benzetebilir.
Fakat tabii ki bu heykel gerçek bir insan
olamaz. Sadece insana benzeyen bir taş veya
bronzdur. Nefes alıp düşünemez. İçinde yaşam
yoktur.
Bu konuyu açıklığa kavuşturduğumuza göre,
şimdi başka bir konuya geçebiliriz. İnsandan
doğan nasıl insansa, Tanrı'dan doğan da
Tanrı'dır. Tanrı'nın yarattıkları, Tanrı
değildir. Aynı şekilde insanın yarattığı
da insan değildir. Bu nedenle, insanlar
Mesih'in Tanrı Oğlu olması türünden oğullar
değildirler. Bazı yönlerden Tanrı gibi olmalarına
rağmen, Tanrı değildirler. İnsanlar daha
çok, Tanrı'nın heykelleri veya resimleri
gibidirler.
Bir insan heykeli insan şeklindedir fakat
içinde yaşam yoktur. Aynı şekilde, insan
bir anlamda Tanrı 'şeklinde' veya benzeyişinde
olmasına rağmen, Tanrı'daki yaşam türüne
sahip değildir. Öncelikle ilk noktaya (İnsanın
Tanrı'ya benzeyişine) bakalım. Tanrı'nın
yaratmış olduğu herşey, bir anlamda Tanrı'nın
benzeyişindedir. Evrenin büyüklüğü O'nun
gibidir. Evrenin büyüklüğünün Tanrı'ya benzemesi,
evrenin yüceliğinin Tanrı'nın yüceliğine
eş olduğu anlamına gelmez, fakat ruhsal
olmayan terimlerle, Tanrı'nın yüceliğinin
sembolü veya tercümesidir. Madde, enerji
sahibi olmakla Tanrı gibidir. Tabii ki fiziksel
enerji Tanrı'nın gücünden farklı bir enerjidir.
Yeşil dünya da O'nun gibidir çünkü içlerinde
yaşam vardır ve Tanrı 'yaşayan Tanrı'dır.'
Fakat biyolojik anlamdaki bu yaşam, Tanrı'da
olan yaşamın sadece bir simgesi veya gölgesidir.
Hayvanlara geldiğimizde, farklı bir çeşidini
görürüz. Örneğin böceklerin yoğun aktiviteleri
ve verimlilikleri, Tanrı'nın sürekli aktivitesinin
ve yaratıcılığının sembolüdür. Memelilerde
içgüdüsel şefkakin başlangıçlarını görüyoruz.
Bu içgüdü, Tanrı'da varolan sevgiyle aynı
değildir, fakat Tanrı sevgisi gibidir. Bir
manzara resmi nasıl manzaranın kendisi değilse,
bu durum da aynıdır. Hayvanların en üstünü
olan insana geldiğimizde, Tanrı'nın bildiğimiz
en iyi temsilcisini görürüz. (Diğer dünyalarda
insandan daha çok Tanrı benzeyişinde olan
yaratıklar olabilir, fakat onlar hakkında
bilgi sahibi değiliz). İnsan sadece yaşamakla
kalmaz, fakat aynı zamanda sever ve akıl
yürütür. Biyolojik yaşam, insanda, bilinen
en yüksek seviyesine ulaşır. incil-hiristiyanlik-isa
mesih allahmıydı? müslümanların çelişkisi
İbrahim'in iki oğlu olmasına rağmen, (İshak
ve İsmail) İbraniler 11:17'de İshak, İbrahim'in
"biricik oğlu" olarak geçer. İbraniler
kitabının yazarı "biricik oğul"
kelimesini "eşsiz, benzersiz ve bereketli
olan" anlamında kullanır. Aynı anlam,
Yuhanna 3:16'da bahsedilen İsa için de geçerlidir
(Buradaki tek fark Tanrı'nın bir, İbrahim'in
ise iki oğlunun olmasıdır).
Biricik Oğul kelimesi "Monogenes"
teriminden gelir. Bu terim iki kelimeden
oluşmaktadır. "Monos" kelimesi
"tek, yalın, sade, yalnız, bir "
anlamlarına gelir. "Genes" kelimesi
ise "tohum, ırk, tür, v.b." anlamlarına
gelir. Birleşik bir kelimedir ve "eşsiz
tür" anlamında kullanılır.
İsa
Bir İnsandı
Bazı şahısların Mesih'in tanrısallığını
kabul etmekte zorlanmalarının nedeni, Kutsal
Kitap'ta İsa'nın bir insan olduğunun yazılmış
olmasıdır. Örneğin 1. Timoteus 2:5'te şöyle
yazılmıştır: "Çünkü tek bir Tanrı ve
Tanrı ile insanlar arasında tek bir aracı
vardır. Bu da insan olan....Mesih İsa'dır."
Romalılar 5:12-21'de günahlar için kefaret
olanın "bir tek insan, yani İsa Mesih"
olduğu yazılıdır.
Kutsal Yazılar, İsa'nın insan olduğunu öğrettikleri
gibi, aynı zamanda Tanrı olduğunu da öğretirler.
İsa, Bakire Meryem'den doğan bir insan olmasının
yanı sıra, Tanrı'nın Kendisiydi (Yuhanna
1:1, 14; 20:28; Koloseliler 2:9; Titus 2:13;
2 Petrus 1:1; İbraniler 1:8). Pavlus, İsa'nın
tanrısallığını şöyle vurgulamıştır: "İnsanlarca
ya da insan aracılığıyla değil, İsa Mesih
aracılığıyla" (Galatyalılar 1:1) bu
mesajı aldığını söyler. İsa bir "insandı"
fakat aynı zamanda "Yahve" ,"Tanrı
Oğlu", "rablerin Rabbi" ,"kralların
Kralı", "Alfa ve Omega'ydı."
İsa
Yaradılışın İlk Doğanı Olarak Adlandırılmıştır
Bazı insanlar "ilk doğan" kelimesinin
"ilk yaratılan" anlamına geldiğini
sanıyorlar. "İlk yaratılan" deyimi
, İsa'nın yaratılmış bir varlık olduğu,
varoluştan önce varolmadığı, veya sonsuzluklar
Tanrısı olmadığı anlamına gelir.
"İlk
doğan," "ilk yaratılmış olan"
anlamına gelmez. Pavlus, Mesih'in "tüm
yaradılışın ilk doğanı" (Koloseliler
1:15) olduğunu beyan ettiğinde "mirasçı,
en üst rütbe" anlamına gelen Grekçe
"prototokos" kelimesini kullanır.
Eğer "ilk yaratılan" demek isteseydi,
o zaman Grekçe "protoktistos"
kelimesini kullanırdı. Kutsal Yazılar'ın
hiçbir yerinde Tanrı'nın İsa'yı "yaratmış"
olduğu yazmaz.
"Theology
on the Person of Christ" (Mesih'in
Kişiliği üzerine Teoloji) adlı eserinde
Lewis Sperry Chafer şöyle yazmıştır: "İlk
Doğan olarak çevrilen bu ünvan Mesih'in,
tüm yaradılışın önderi olduğu, her şeyden
önce geldiği ve herşeyin varolmasını sağladığı
anlamına gelir (Koloseliler 1:16)."
4 İsa hem ilk yaratılan, hem de Kutsal Kitab'ın
belirttiği gibi her şeyin yaratılmasını
sağlayan kişi olamaz. Eğer İsa, tüm varlıkların
yaratılmasını sağlamışsa, o halde Kendisi
yaratılanlardan birisi olamaz.
İsa
ve Tanrı Birdir
İsa şöyle demiştir: "...Onlara sonsuz
yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları
hiç kimse elimden kapamaz. Onları bana veren
Babam her şeyden üstündür. Onları Baba'nın
elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez. Ben
ve Baba biriz" (Yuhanna 10:28-30).
İsa Tanrı'yla bir ve aynı olduğunu mu (buz
ve suyun doğalarının aynı olduğu gibi) yoksa
sadece Tanrı'yla olan bir amaç birliğini
mi iddia ediyordu? Metne bakacak olursak,
Tanrı ve Mesih aynı kişilerdir.
İlk olarak, Mesih'in sözlerini kültürel
olarak 2000 yıl sonraki bizlerden daha iyi
yorumlayabilen Yahudiler, İsa'nın kendilerine
yöneltmiş olduğu sözlerin "Tanrı"
anlamına geldiğini anlamışlardı. Bunun üzerine
yerden taş alan Yahudiler, şöyle cevap verdiler:
"Seni iyi işlerden ötürü değil, küfür
ettiğin için taşlıyoruz. İnsan olduğun halde
Tanrı olduğunu ileri sürüyorsun" (Yuhanna
10:33). Grekçe'de "tek, bir" kelimesi
eril (heis), cinssizdir (hen). Bu da İsa
ve Tanrı'nın aynı özden geldiklerini belirtir.
Üçüncü eril tekil şahıs olarak (heis) kullanılmış
olsaydı, Baba ve Oğul arasında kişisel bir
ayrım olmadan, tek kişi anlamına gelecekti.
Aşağıda Yuhanna'dan alınan kısım, İsa'nın
hakaret suçlamasına verdiği yanıttır. Yasa
altında yetişmiş bir Yahudi için, İsa'nın
sözleri bir anlam ifade ediyordu. Bu pasaj,
Yahudiler'in Eski Antlaşma'yı nasıl anladığını
bilmeyenler için (özellikle Mesih'in tanrısallığı
konusuyla bağlantılıysa) anlaşılması zor
ve kolayca yanlış anlaşılabilecek bir pasajdır.
Bu pasajda şöyle yazılmıştır:
İsa şu karşılığı verdi: "Yasanızda,
'Siz ilahlarsınız, dedim' diye yazılı değil
mi? Tanrı, kendilerine sözünü gönderdiği
kimseleri ilahlar diye adlandırır. Kutsal
Yazı da geçerliliğini yitirmez. Baba beni
kendine ayırıp dünyaya gönderdi. Öylese
'Tanrı'nın Oğluyum' dediğim için bana nasıl
'Küfür ediyorsun' dersiniz? Eğer Babamın
işlerini yapmıyorsam, bana iman etmeyin.
Ama yapıyorsam, bana iman etmeseniz bile,
yaptığım işlere iman edin. Öyle ki, Baba'nın
bende, benim de Baba'da olduğumu bilesiniz
ve anlayasınız." O'nu yine yakalamaya
çalıştılarsa da, ellerinden sıyrılıp kurtuldu.
(Yuhanna 10:34-39)
Buradaki karmaşanın çoğunluğu, İsa'nın kullanmakta
olduğu "ilâhlar" kelimesinden
gelmektedir (a. 34). İsa şöyle bir iddiada
mı bulunuyordu: "Başka insanlara 'ilâhlar'
oldukları söyleniyor. Öyleyse ben Kendime
neden 'Tanrı'nın Oğlu' demiyeyim?"
(bu şekilde dolaylı yönden Kendisinin tanrısal
birisi değil, bir insan olduğunu belirtmiş
olur).
"Sizlerin
ilâhlar olduğunuzu söyledim" sözü Mezmur
82:6'da geçer. Mezmurlar'da kullanılan "ilâhlar"
kelimesi İbranice "elohim" kelimesinden
gelir (eloah= "ilâh", im = çoğul
eki "ilâhlar"). Eski Antlaşma'da
Tanrı için "Elohim" kelimesinin
kullanılması gerçeği, Kutsal Kitab'ın bir
çeşit politeizm (çok tanrıcılık) öğretişi
verdiği anlamına gelmez. Eski antlaşma boyunca
Tanrı'dan bahsedildiğinde "Elohim"
ile birlikte tekil fiil şekli kullanılır
["Başlangıçta Tanrı (çoğul: Elohim)
gökleri ve yeri yarattı (tekil fiil)"
--Tekvin 1:1]. Kutsal Kitab'ın dili Matta
28:19'da da görüldüğü gibi, Üçlübirlik öğretişiyle
uyum içerisindedir. Matta 28:19'da "Baba,
Oğul ve Kutsal Ruh" adı tekil isim
olarak kullanılmıştır. Yani "Baba,
Oğul ve Kutsal Ruh" bir ad altında
toplanmıştır. Mezmur 82'de geçen "ilâhlar"
(Elohim) kelimesi, Tanrı'nın adaletini açıklayan
"hakimler" için kullanılmıştır.
Tabii ki bu hakimler Tanrı değillerdi. Çıkış
21:1-6 ve 22:9, 28'de "yargıç, hakim"
anlamında kullanılan kelime "elohim"
kelimesidir.
İsa'nın konuşması, Eski Antlaşma bağlamında
bir alıntıydı. Neden? Görünüşe göre İsa,
Yahudilere "Tanrı'nın Oğlu" teriminin
kullanılışından neden bu kadar rahatsız
olduklarını soruyordu. Yahudiler, daha önce
de bu kelimeyle karşılaşmışlardı ( Mezmur
82'de insanlara "ilâhlar" denmesi
bunun bir örneğidir ). Önlerindeki konu
şuydu: "Bu terimin kullanılışında takılıp
kalmayın . Bana (İsa'ya) bakın. Benim işlerime
bakın. Bunlar Tanrı'dan mı? Eğer Tanrı'dan
ise, o halde Kendime verdiğim adlarla birlikte
söylemiş olduklarıma inanın."
İsa daha önceki tanrısallık iddiasını reddetmiyordu
aynı zamanda yaptığı işlerin iddiaları hakkında
Yahudilere güven verip vermediği sorusunu
soruyordu ("Baba ve Ben biriz"
iddiası).
Buradaki tartışma aşağıdan yukarı doğru
çıkmaktadır. Eğer mecaz anlamda kendilerini
'ilahlar' olarak adlandıranlar varsa, "Tanrı'nın
kutsayıp bu dünyaya gönderdiği" (Eski
Antlaşma hakimleri Tanrı'nın kutsamasıyla
dünyaya gönderilmemişlerdi) kişinin Kendisine
"Tanrı'nın Oğlu" demesi de doğru
olurdu. İsa, gerçekten de, ölüleri diriltmekle,
sonsuz yaşam vermekle, yaradılışın günahlarını
yüklenmekle; yaradılışı değiştirmekle (suyu
şaraba çevirmekle, fırtınayı sakinleştirmekle)
Baba'nın işini yaptığını kanıtlamıştır.
İsa’nın
Bilgisi Sınırlıydı
Bir insan olarak İsa sınırlı bilgiye sahipti.
ikinci gelişinden bahsederken şöyle der:
"O günü ve o saati, ne gökteki melekler,
ne de Oğul bilir; Baba'dan başkası bilmez"
(Markos 13:32). Daha önce de belirtmiş olduğumuz
gibi "kul özünü alan" Mesih insan
olarak Kendisine değil, Baba'ya güvenerek
yaşamayı seçmiştir. Örneğin, bazı ayetlerde
şöyle demiştir: "...Oğul Kendiliğinden
birşey yapamaz" (Yuhanna 5:19). "Ben
Kendiliğimden hiçbir şey yapamam" (Yuhanna
5:30). "Ben her zaman O'nu hoşnut edeni
yaparım" (Yuhanna 8:29). "Bende
yaşayan Baba, Kendi işlerini yapıyor"
(Yuhanna 14:10).
İsa insan şeklindeyken, döneceği saati bilmediğini
söylediğinde, kul özünde bulunmasının getirmiş
olduğu sınırlamalardan dolayı böyle söylemiş
olabilir. İsa'nın bu şekilde konuşması,
Tanrı'ya eşit olmadığından değil, tüm tanrısal
ayrıcalıklarını kullanmayı seçmemiş olduğundan
dolayıdır.
Tanrı’dan
Başka İyi Olan Yoktur
Bir gün bir adam İsa'ya "İyi Öğretmen..."
diye yaklaştığında İsa adamın sözünü kesip
"Bana neden iyi diyorsun, iyi olan
tek biri var, O da Tanrı'dır" (Markos
10:17-18) demiştir. Burada ilk akla gelen,
İsa'nın tanrısallığını reddetmekte olduğu
olabilir. Hayır, reddetmiyordu. Tersine
tek iyi olanın Tanrı olduğu gerçeğini vurguluyordu.
Kutsal Yazılar açıktır. Kutsal Yazılar oldukça
açıktır; İsa "günahsız," "kutsal,"
"masum," "doğru," "günahkarlardan
ayrılmış," ve "bozulmamıştı"
(Elçilerin İşleri 3:14; 2. Korintliler 5:21;
İbraniler 4:15; 7:26; 1. Petrus 2:22; 1.
Yuhanna 3:5). Tüm iyilik standartlarına
göre, İsa gerçekten de "iyiydi."
O halde İsa, Tanrı'yla Tanrı'nın "iyilik"
niteliğini paylaşmıştır.
İsa'nın bu adamın yaklaşımına böyle bir
karşılık vermiş olmasının nedeni, bu adamın
Mesih'in kim olduğunun derinliğini anlamasına
yardımcı olmak olabilir. İsa bu adama Tanrı'dan
başka hiç kimsenin iyi olmadığını söyledikten
sonra, tüm malını satıp, Kendisini izlemesini
söylemiştir. İsa'nın "Tanrı'yı izle"
değil "Beni izle" dediğine dikkat
ediniz. İlk izlenimlerin tersine, bu pasaj
Mesih'in tanrısallığına güçlü bir destektir.
Sonuç olarak, hemen hemen bütün karşıt tartışmalar,
Filipililer 2:6-11'de anlatılan İsa'nın
iki doğaya sahip olduğu (insansal ve tanrısal)
öğretişinin yanlış anlaşılmasından dolayı,
İsa'nın Tanrı olduğunu reddetmekteydi. İsa
Tanrı ve insan olarak iki "şekilde
varolmuştur" (ayet 6 ve 7). Birinci
doğası Tanrı'yla "eşitliğini,"
ikinci doğası ise "mütevazi" doğasını
gösterir. Hemen hemen bütün ayetler, İsa'nın
Baba Tanrı'ya eşit olmadığını savunmak için
kullanılıyordu ve bu nedenle, Tanrı'yla
bir olmadığı söylenerek, Tanrı'nın göklerdeki
yüce konumuyla İsa'nın "mütevazi"
doğası karşılaştırılıyordu. İsa'nın, Baba
Tanrı'yla olan yüce eşit konumunu, insan
bedeni alıp insanların günahı için ölmek,
ve dirildikten sonra yüce konumuna dönmek
için bırakmış olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir.
Sonraki
Sayfa (İsa Mesih Sizin Rabbinizmidir?)
|