BÖLÜM ALTI
İlk
Çağ İnanlılar Topluluğunun Tanıklığı
İlk çağ İnanlılar Topluluğu'nun, Mesih'in
tanrısallılığına olan tanıklığı oldukça
açıktır. İlk kilise babalarının ve düşünürlerinin
yazdıklarına bakarak, bu üstün öğretiye
inandıklarını kanıtlayabiliriz.
Kilise
babalarının yazmış oldukları belgelerde
Mesih'ten "sonsuz," "beden
almış olan Tanrı," "yaratıcı"
v.b. gibi çeşitli tanrısal üvanlarla bahsedilir.1
Bazılarından alınan örnek alıntılar şöyledir:
*
Polikarp (İ.S. 69-155): İzmir rahibi, elçi
Yuhanna'nın öğrencilerindendi. Polikarp
şöyle yazmıştır; "Rabbimiz İsa Mesih'in
Tanrısı ve Babası ve sonsuz Başkahin'in
Kendisi Tanrı olan İsa Mesih, sizleri imanda
güçlendirsin...."
*
Ignatius (İ.S. 110): Antakya İnanlılar Topluluğu'nun
önderidir. Polikarp, Klement, ve Barnaba'yla
aynı dönemde yaşamıştır ve Kolose'de şehit
edilmiştir. Efesliler'e yazdığı bir mektupta,
Mesih'ten "Tanrımız İsa Mesih"
olarak bahseder.
Başka bir mektupta İgnatius Polikarp'e şöyle
der: "Her iklimin ötesinde, sonsuz
ve gözle görünmeyen, fakat bizler için beden
alıp bize görünen... bizim uğrumuza acı
çeken Mesih'i bekle."
Daha sonra İzmirliler'den bahsederek Polikarp'e
şöyle demiştir: "Mesih'in kanına (Tanrı'ya)
inanmazlarsa, onları yargı beklemektedir."
Aşağıdaki alıntılar Kirsopp Lake'ten aktarılmıştır:
İgnatius'tan
Efeslilere I, selamlar-- "...Tanrımız
İsa Mesih...."
İgnatius'tan
Efeslilere I. 1 -- "...Tanrı'nın kanıyla...."
İgnatius'tan
Efeslilere VII. 2-- "...insan olan
Tanrı...."
İgnatius'tan
Efeslilere XVII. 2-- "...İsa Mesih
olan Tanrı bilgisine erişmek...."
İgnatius'tan
Efeslilere XVIII. 2-- "...Tanrımız
İsa Mesih için...."
İgnatius'tan
Efeslilere XIX. 3-- "...Tanrı insan
olarak görünmüştür...."
İgnatius'tan
Magnezyanlara XI. 1-- "...Babayla sonsuzlukta
olan Mesih...."
İgnatius'tan
Magnezyanlara XIII. 2-- "...İsa Mesih
Baba'ya bağlıydı...."
İgnatius'tan
Tralyanlara VII. 1-- "...Tanrı'dan
İsa Mesih'ten..."
İgnatius'tan
Romalılara, selamlar-- "...Tanrımız
İsa Mesih...." (iki kere)
İgnatius'tan
Romalılara III. 3-- "Tanrımız İsa Mesih...."
İgnatius'tan
Romalılara VI. 3-- "...Tanrı şefkatinin
örneğiyle acı çekeyim...."
İgnatius'tan
İzmirlilere VIII. 3-- "...Tanrımız
İsa Mesih...."
Barnaba
Mektubu VII. 2-- "Rab olan Tanrı Oğlu...."
Araştırmacı yazar John Weldon şöyle der:
"...İgnatius'un, mektup yazmış kişilerce
veya topluluklarca hakaret ettiği savıyla
azarlanmamış olması gerçeği, M.S. 115'ten
önce, Mesih'in tanrısallığının herkesçe
kabul edilmiş olduğunu gösterir.
*
İrenaeus (İ.S. 125-200): Polikarp'ın öğrencisidir.
"Yanlış fikirlere karşı" adlı
yazısında, Musa'nın Mesih'i nasıl gördüğünü
ve Musa'nın yanan çalıda görmüş olduğunun
Mesih olduğundan bahseder. İrenaeus Mesih'in
Baba Tanrı'yla olan ilişkisini şöyle anlatır:
"Söz ve Bilgelik, Oğul ve Ruh devamlı
O'nunlaydı.... 'Kendi benzeyişimizde insan
yapalım' diyen de O'ydu."
*Şehit Justin
(İ.S. 110-166): İmanını ilimsel bir anlamda
savunmuştur. Şu sözler ona aittir; "
Çoğu zaman 'Tanrı İbrahim'e gitti' veya
'Rab Musa'ya konuştu' ve 'Rab insan oğullarının
inşa ettiği kuleye geldi' veya 'Tanrı Nuh'u
gemiye bindirdi' sözlerini işittiğinizde,
bildiğimiz Tanrı'nın buralara gittiğini,
geldiğini sanmayın sakın.... Çünkü tarif
edilemez olan Baba ve Rab, hiç bir yere
gelmez, gitmez, yürümez, uyumaz veya uyanmaz.
İbrahim, İshak ve Yakup, tarif olunamayan
Rabbi değil, fakat Oğul olan Tanrı'yı görmüşlerdir.
Musa’yla yanan çalılardan konuşan da Oğul
Tanrıydı " (Diyaloglar CXXXVII). Daha
sonra şöyle devam eder: "Mesihimiz,
yanan çalıda bir Melek ve aynı zamanda elçi
olan İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un 'Ben,
Ben Olanım' diyen Tanrısı olan İsa Mesih'tir"
(Birinci Tartışma 1. XII; 1. XIII).
*
Klement (ö. İ.S. 101): Roma rahibi. "Öğretiş"
adlı eserinde (Bölüm 16) Zekarya'dan bir
alıntıyla Rabbi anlatır: "Ve bütün
mukaddeslerle beraber Allahım Rab gelecek"
(Zekarya 14:5). Ve ondördüncü bölümde Malaki
1:11, 14'ten aktarmış olduğu iki alıntıyla,
Rabbin Yehova olduğunu gösteriyor. Ben Klement
diyorum ki " Tanrı'nın yüceliğinin
saltanat asası
Rabbimiz
İsa Mesih" (XVI). Malaki'nin Eski Antlaşma'da,
Rabbin tapınağına gelmesini beklediği kişi
(XXIII) Rab İsa Mesih'ti.
Bu yazılar, kilise babalarının yazdıkları
belgelerden sadece bir kaçıdır.
Bu belgelerin uydurma olduklarını söyleyenler
varsa, kilise babalarının söylemiş oldukları
sözlerin aksini kanıtlayan tarihi belgeleri
gösterme sorumluluğu onların üzerindedir.
Dördüncü yüzyılda, Arius'a kadar kilise
babalarının Mesih'in Tanrı olmadığını söyledikleri
bir belge bulunamamıştır.
İkinci olarak, Kutsal Kitab'ın değiştirilmiş
olduğu iddiasına gelince, buna karşı elimizde
M.S. 325'ten önceki Kutsal Kitap belgeleri
bulunmaktadır. Bu belgelerin (parça veya
bütün olarak) Grekçe ve Latince orijinalleri,
on bir ayet dışında günümüzdeki Kutsal Kitapla
aynıdır. Bugün elimizde bulunan Kutsal Kitap,
eski dünya edebiyatları arasında en iyi
korunmuş olan kitaptır. Mesih'in tanrısallığını
öğreten ayetleri çıkarmak, tüm tarihsel
kanıtlara karşı bir yalan olurdu.
Bir Hıristiyanın Mesih'in tanrısallığını
ilk reddedişi, İ.S. 190'da olmuştur. Teodotus
adlı Bizanslı bir deri tüccarı, Mesih'i
reddetmesiyle ilgili şu sözleri söylemiştir:
"Ben Tanrı'yı değil, bir insanı reddediyorum...."
Daha sonra İskenderiyeli bir papaz olan
Arius adında bir şahıs, Mesih'in tanrısallığını
reddedince bu konu kilise içerisinde büyük
bir teolojik tartışmaya dönüşmüştür. Bu
tartışmanın yarattığı yankılar, kilisenin
Mesih'in tanrısalığını daha önce bu şekilde
tartışmamış olduğunu gösterir. Yoksa Arius'un
öğretişi hemen reddedilirdi. Bunu izleyen
iki buçuk yüzyıl boyunca, Mesih İnanlıları
bir çok eziyete ve işkenceye maruz kalmıştır.
İznik Konseyi, inanlılar arasındaki bu anlaşmazlığı
ortadan kaldırmak maksadıyla, topluluk önderlerinin
bir araya gelme kararıdır. Dikkatlice ve
itinayla sürdürülen zorlu tartışmalardan
sonra, Mesih'in tanrısallığı tüm önderlerce
onaylanmıştır. Arius ve halâ onu destekleyen
iki kişi, topluluk önderleri arasından atılmıştır.
Bazıları, Kral Konstantin'in İznik Konseyi'nden
muhafazakar bir karar çıkması için önderlere
baskı yaptığı için böyle bir sonuç çıktığını
ileri sürerler. Bu doğru değildir. Eğer
bir baskı olayı varsa, bu da Mesih İnanlıları'nın
Konstantin'e olan baskısıdır. Tarihsel kayıtlara
göre, işkence edilmiş Mesih İnanlıları'nın
yaralarını gören Konstantin, onların aralarına
gidip yaralarını öpmüştür. İmanları uğruna
gözlerini veya herhangi bir uzvunu kaybetmiş
olan Mesih İnanlıları, Konstantin'den gelecek
baskılara göz yummazlardı.
İznik
Konseyi'nin konusu, İsa'nın sadece bir insan
olup olmadığı değildi. Bunun yanısıra İsa'nın
Tanrı mı, yoksa herhangi bir ilah mı olduğunu
da tartışıyorlardı.
Arius, topluluk önderliğinden atılmış olmasına
rağmen, yıllarca inanlılar topluluğunu yoldan
çıkarmayı sürdürmüştür. Bu dönemde muhafazakâr
görüşün önderi ve aynı zamanda İskenderiye
rahibi olan Atanasius, Arius'un izleyicileri
tarafından beş kez sürgün edilmiştir. Karşı
görüş İ.S. 381'deki İstanbul (Konstantinapol)
Konseyi'ne kadar sürmüştür. İstanbul Konseyi'nden
sonra ortalık sakinleşmiştir.
Uzun tartışmalar sonucu tüm karşıtlıklara
rağmen alınan "İznik İman Bildirisi"
kararı, halâ İnanlılar Topluluğu'nun teolojik
bir köşe taşıdır.
Mark Noll, İznik İman Bildirisi'yle ilgili
şöyle der:
İ.S. 325'te Roma İmparatoru Konstantin,
İnanlılar Topluluğu'nun önderlerini Marmara
Denizi'nin güney doğusundaki küçük bir kasabada
toplantıya çağırmıştır. Konstantin, dini
çekişmenin imparatorluğun bütünlüğünü tehlikeye
soktuğunu düşünüyordu . Bu çekişme noktası,
Mısır ülkesinin İskenderiye şehrinde bulunan
küçük bir kilisenin öğretişlerinden kaynaklanıyordu.
Rahip Arius'un öğretişlerini yargılayan
İnanlılar Topluluğu önderleri, Mesih İnancını
beyan eden unutulmayacak bir bildiri hazırlamışlardır.
İznik İman Bildirisi olarak bilinen bu bildiri,
sadece Arius'un öğretişine karşı çıkmak
amacıla beyan edilen Üçlübirlik tanımı değil,
fakat aynı zamanda tarihteki ilk Hıristiyan
iman bildirisidir. (Bu bildiri halâ Ortodoks,
Roma Katolik, Luteran ve Episkopal Kiliseleri'nin
ayinlerinde kullanılır). Bu bildirinin önemi,
dünyanın kurtarıcısı İsa Mesih'in eşsiz
doğasına güçlü bir tanıklıkta bulunmasıdır.
Arius'un öğretişleri, tüm Hıristiyanlık
tarihi boyunca Mesih İnanlıları'nın yeni
mantık kavramlarıyla uğraştıklarını gösterir.
Arius'un savunduğu nokta şuydu: Eğer Baba
Tanrı kesinlikle yetkin, üstün ve değişmeyense
ve herşeyin kesin yaratıcısıysa, o halde
yeryüzündeki herşey ve herkes, Tanrı'dan
ayrı tutulmalıdır. Ve Arius varsayımına
şunu eklemiştir; eğer herşey Tanrı'dan ayrılıyorsa,
o halde İsa da Tanrı'dan ayrılmalıdır.
Arius ve izleyicileri, Mesih'in dünyaya
gelmeden önce varolduğuna ve Mesih'in dünyanın
yaratıcısı olduğuna inanıyorlardı.Arius'a
göre, İsa dünyanın yaradılışında ve kurtuluşunda
büyük bir rol oynamıştı, fakat Kendisi Tanrı
değildi. Sadece tek bir Tanrı olabilirdi.
Bu yüzden Mesih mutlaka yaratılmışlardan
olmalıydı. Bu nedenle, Mesih de değişebilir
ve günah işleyebilirdi (tüm yaratılanlar
gibi)... ve Mesih'te Tanrı'nın aklına sahip
değildi
Arius'un
öğretişlerinin Mesih İnancına zarar verdiğini
farkeden İnanlılar Topluluğu önderleri,
İznik Konseyi'nde Arius'un öğretişlerine
karşı şu sonuçlara varmışlardır:
1.
Mesih Tanrı'nın Kendisiydi. İsa'nın Kendisi
Baba Tanrı'yla aynıydı. Baba ve Oğul'da
görülen farklılıklar, görev ve ilişki farklılıkları
olarak ele alınmalıdır, fakat Baba, Oğul
ve Kutsal Ruh, tek gerçek Tanrı'dır.
2.
Mesih Baba'yla aynı öze sahipti. Bunu açıklamak
için kullanılmış olan Grekçe homoousios
(homo= 'aynı', ousios= 'öz') kelimesi büyük
karmaşaya yol açmıştır.... Fakat bu kelimenin
seçilmiş olmasının nedeni, Mesih'in Tanrı'nın
Kendisi olduğunu vurgulamak içindir. Bu
durum, İsa'nın "Ben ve Baba biriz"
sözüyle özetlenebilir (Yuhanna 10:30).
3.
Mesih Tanrı'nın 'biricik' Oğludur, yaratılmamıştır.
Yani, Mesih zaman içerisinde yaratılmamış,
fakat Tanrı Oğlu olarak sonsuzluktan gelmiştir.
4.
Mesih, insanların kurtuluşu için insan bedeni
almıştır. Mesih'in görevi, insanları kurtarmaktı.
Mesih, yaratılanlardan birisi olsaydı, insanların
kurtuluşu gerçekleşemezdi. Günah, insanı
Tanrı'dan uzaklaştırmış olduğundan, günahlı
bir insan, insanları Tanrı'ya getiremezdi.
Bu nedenle kurtuluş Tanrı'dandır.
İznik İman Bildirisi'ne karşı çıkanlar çok
olmuştur. Arius'un izleyicileri, İznik İman
bildirisinin sağlam Kutsal Kitap kanıtlarına
rağmen, inançlarını bırakmak istememişlerdir.
Kutsal Kitap'ta bulunmayan kelimeler (homoousios
gibi) birçok Mesih İnanlısı'nı rahatsız
etmiştir. Fakat Atanasius ve diğer Arius
karşıtları, 'tek öz' kelimesinin ayrı kişilikleri
değil, 'Baba, Oğul, Kutsal Ruh' üçlemesiyle
tek Tanrı'yı oluşturduğunu anlatmaları,
İznik İman Bildirisi'nin kabul edilmesini
sağlamıştır.
İznik İman Bildirisi, bugün bile insan bilgeliğini
Tanrı'nın esini olan İsa Mesih'in üzerine
çıkarmak için, teolojik spekülasyon malzemesi
yapılmaktadır. İznik İman Bildirisi, Mesih'in
tanrısal doğasını, beden alıp yeryüzüne
gelişini ve insanları kurtarışını eşsiz
bir şekilde beyan eder. Sonuç olarak, bu
iman bildirisi Hıristiyan tapınışında ve
beyanında kullanıldığında, Kutsal Ruh'un
Hıristiyan imanını Hıristiyan yaşamına uyguladığı
bir araç da olabilir.
İznik
İman Bildirisi
Görünen
ve görünmeyen şeyleri yaratan, göklerin
ve yerin yaratıcısı olan, tek yüce Baba
Tanrı'ya inanırım.
Ve
Tanrı'nın biricik Oğlu, tüm evrenden önce
var olan, yaratılmamış, fakat Tanrı'yla
aynı öze sahip olan, Kutsal Ruh'un aracılığıyla
Bakire Meryem'den doğarak beden alıp, hepimizin
kurtuluşunu sağlayan, insan olan ve Pontus
Pilatus'un emriyle çarmıha gerilmiş ve acı
çekmiş olan ve gömüldükten üç gün sonra
dirilmiş olan ve Kutsal Yazılar'a göre göğe
alınmış olan ve Baba'nın sağında oturmakta
olan ve yaşayanları ve ölüleri yargılamak
üzere tekrar görkemle gelecek olan ve egemenliği
sonsuza dek sürecek olan Rab İsa Mesih'e
inanırım.
Ve Rab ve
yaşam kaynağı olan, Baba'dan çıkmış olan,
Kendisi'ne Babayla ve Oğulla beraber tapınılmakta
olan ve Baba ve Oğulla yüceltilen, peygamberler
ve elçilerin İnanlılar Topluluğu aracılığıyla
açıklamış oldukları Kutsal Ruh'a inanırım.
Günahların affı için tek vaftiz olduğunu,
ölülerin dirileceğini ve dünyanın sonunun
geleceğini beyan ederim. Amin. (Son paragraf
İ.S. 381'de eklenmiştir). " 10
Zondervan Resimli Kutsal Kitap Ansiklopedisi'nde
"Mesih'in Tanrısallığıyla" ilgili
bir makalede şöyle yazılmıştır:
Mesih'in tanrısallığını en açık ve en dolu
olarak ifade eden kaynak İ.S. 325'teki İznik
Konseyi'nde sunulan 'İznik İman Bildirisidir.'
Bu bildirinin bir parçası şöyledir: "Tanrı'nın
biricik Oğlu, tüm evrenden önce varolan,
yaratılmamış fakat Tanrı'yla aynı öze sahip
olan İsa Mesih...." Bu sözde, Mesih'in
'Tanrı'nın Kendisi' olduğunu görüyoruz.
'Tanrısal' kelimesi, 'ilahi' kelimesinden
çok daha güçlüdür. Her insanda ilahi bir
taraf bulunabilir. Fakat 'tanrısallık' sadece
Tanrı'ya mahsustur.
Sadece İsa Mesih, Kendisi için böyle iddialarda
bulunmuştur. İsa Mesih'in iddiaları, O'nun
öğrettiklerinin Tanrı'nın öğrettikleriyle
aynı, yaptıklarının Tanrı'nın yaptıklarıyla
aynı olduğunu gösterir. O'nun kişiliğinde
Tanrı'ya tam bir açıklık vardır. Kendi yetkisini
göstermesi, Tanrı'nın yetkisini göstermesidir.
İsa Mesih'in iddialarına benzer iddialarda
bulunan bir kişi ya delidir, ya yalancıdır,
ya da doğruyu söylüyordur. Elimizde bulunan
kanıtların ışığında, İsa Mesih'in iddia
etmiş olduğu kişi, 'Tanrı'nın Kendisi',
olduğunu görüyoruz." 11
Daha sonraları İ.S. 451'de Kadıköy Konseyi
toplanmıştır. Bu konseyde, İsa Mesih'in
üç doğaya sahip tanrısal kişiliğiyle ilgili
Kutsal Kitap öğretişi tasvir edilmiştir.
Bu toplantıların, ortaya çıkan teolojik
durumları onaylamak için olmadığını anlamak
önemlidir. Bu toplantıların amacı, Kutsal
Kitab'ın öğrettiği gerçekleri vurgulamaktır.
O zamanlar, kilise büyürken, yanlış öğretişleri
yalanlayacak ve sağlam öğretişleri duyuracak
elektronik haberleşme olanaklarının olmadığını
unutmayın. İnanlılar, haberleri birbirlerinden
alıyorlardı. Sağlam Kutsal Kitap öğretişi
vermek, kilise konseylerinin temsilcileriyle
oluyordu. İşte bu şekilde, Roma dünyasındaki
Mesih İnanlıları sağlam öğretiş alıyorlardı.
Böylece, Mesih'in tanrısallığına sadece
Kutsal Yazılar'ın değil, Kilise tarihinin
de tanıklık etmekte olduğunu görüyoruz.
Sonraki
Sayfa (Mesihin Tanrısallığına Karşı Duran
Bazı Nedenler Nelerdir?)
|