ÖNSÖZ
Mesih İnancı'nı ilk inceleyişim, bu inançla
alay etmek için bir kitap yazma girişimimle
başladı. Bu inancın teolojik bir ideoloji
veya teolojik terimlerle ifade edilen felsefi
bir önerim olduğunu düşünüyordum. Bana göre
Mesih İnancı, kurucusunun öğretişlerine
dayanan bir dinden öteye gitmiyordu. Her
dinde olduğu gibi, bu dinde de bazı temel
dini ilkeler ve insanların ayak uydurmaları
gereken standartlar vardı.
Geniş bir araştırmadan sonra, Mesih İnancı'nın
insan çabalarıyla Tanrı'ya ulaşılan bir
din olmadığının farkına vardım. Belirli
bir dini tapınış biçimiyle de Tanrı'ya ulaşılmıyordu.
Mesih İnancı, Tanrı'nın Oğlu İsa Mesih aracılığıyla
yaşayan Tanrı'yla ilişki içinde olmaktı.
Araştırmamın sonucunda bir dinle değil,
bir "kişiyle" karşılaşmıştım!
Bu kişi kendisi hakkında olağanüstü iddialarda
bulunmasının yanı sıra, "benim yaşamım"
hakkında da oldukça derin iddialarda bulunuyordu.
İsa, umduğumdan tamamen farklı çıkmıştı.
Diğer dini önderler kendi öğretişlerini
öne çıkarırlarken, İsa Kendisini öne çıkarmakta
ve aynı zamanda diğer önderler; "Benim
öğretişlerime nasıl karşılık veriyorsun?"
diye sorarlarken, İsa; "Benimle olan
ilişkin nasıl?" sorusunu sormaktadır.
Bu araştırmam sırasındaki kişisel bocalamam
beni İsa Mesih'in Kendisiyle yüzyüze getirmişti.
Fakat İsa gerçekten de olduğunu iddia ettiği
kişi miydi?
Diğer kitaplarda da [Hüküm Gerektiren Kanıt
(Evidence That Demands a Verdict), Marangozdan
da Öte (More Than a Carpenter), Diriliş
Faktörü (The Resurrection Factor)] özetlemiş
olduğum, Kutsal Kitaba ve tarihsel kaynaklara
dayanan kanıtlar, İsa'nın Tanrı Oğlu olduğuna
dair ikna olmamı sağladı.
Yukarıda bahsetmiş olduğum kitapları yazmışken,
Tanrı'nın beden alıp aramızda yaşamış olduğunu
konu alan bir kitap yazma gereksinimi hissettim.
Bart Larson ile beraber yapmış olduğumuz
bu çalışmayı ve vardığımız sonuçları sizinle
paylaşmaktan büyük sevinç duyacağız.
JOSH
McDOWELL
BÖLÜM
BİR
İsa
Mesih Tanrı’dır
is
"Tanrı
kimdir?" ve "Tanrı kendisini nasıl
göstermiştir?" konulu bir panelde farklı
inançlara mensup dini uzmanlara bu soru
sorulduğunda her uzmandan farklı cevaplar
gelecektir. Bazılarının cevabı diğerleriyle
çelişecektir. Gerçeğin göreceli (relatif)
olmadığı varsayımından yola çıkarsak cevapların
hepsinin doğru olamayacağını görürüz. Örneğin,
eğer bir kişi "Tanrı kişiseldir"
derken diğeri "Tanrı kişisel değildir"
diyorsa, o zaman mutlaka bir kişi yanılıyordur.
Tanrı'nın kim olduğunu kim söyleyebilir?
Tanrı'nın kim olduğunu açıklayacak bir kişi
varsa o da Tanrı'nın Kendisi’dir.
Öyleyse panel konuşmacılarından birisi kalkıp;
"Tanrı'yla ilgili karmaşayı ortadan
kaldırmak için, size BENİM Tanrı olduğumu
iddia ediyorum! YOL, GERÇEK ve YAŞAM BENİM!"
deseydi ne olurdu?
Bu durumun tanımlanması zor değildir. Bu
kişi, ya yücelik hayaline kapılmış bir deli,
ya hayatının yalanını atan bir yalancı,
ya da Tanrı'nın Kendisi’dir.
İsa'nın Kendisi için ileri sürdüğü iddia
da bu iddianın aynısıdır. İsa'nın iyi ahlâklı
veya iyi bir öğretmen olduğunu söylemek
söz konusu bile değildir. İyi ahlâklı bir
kişi isteyerek veya istemeyerek yalan söylemez,
özellikle de Tanrı olduğunu ileri sürmez.İyi
ahlâklı bir kişi kendisini iman ve tapınma
aracı yapmaz ve binlerce kişinin kendi adı
uğruna, inançları için ölmelerine izin vermez.
Aklımızdaki bu düşünceleri göz önünde bulundurarak
Tanrı'yla ilgili gerçeği tespit edebileceğimiz
bazı yollara bakalım.
Tanrı
Kendisini Göstermiştir i
Bu kitabın yazarları Tanrı'nın kendisini
çeşitli yollarla göstermiş olduğuna inanmaktadırlar.
Bu yollar Tanrı'nın iki büyük esini olan
Kutsal Kitap ve İsa gerçekleri göz önüne
alınarak sınanabilir.
İlk olarak Kutsal Kitab'ı ele alalım: Diğer
kutsal kitaplara nazaran "Kutsal Kitap"
Tanrı'nın Sözü olduğunu açıkça iddia etmektedir.
Mesih'in tanrısallığıyla ilgilenenlerin
birçoğu Kutsal Kitab'ın Tanrı tarafından
esinlenmiş olduğunu kabul ederler. O halde
biz de bu tartışmamızda Kutsal Kitab'ın
tarihsel olarak güvenilir olduğunu, Tanrı'nın
Sözü olduğunu ve Mesih'in Tanrı olup olmadığını
anlamamızı sağlayacak bir kitap olduğunu
varsayacağız.
Bu varsayımımızın neden bu kadar önemli
olduğunu açıklarken, tarafsız olacağız.
Mesih'in tanrısallığını reddeden dini grupların
çoğu, Kutsal Kitap'tan bahsederlerken genellikle
kendi "kutsal" yazılarını övüp
Kutsal Kitab'ı aşağılamaktadırlar. Bu şekilde
davranmakla, tutundukları dal olan İsa'nın
öğretişlerinin, ana tarihsel kaynağı Yeni
Antlaşma'ya ters düşmüş veya onu reddetmiş
olurlar. (Bir kişi İsa'nın öğretişlerine
önem vermiyorsa, Mesih İnanlısı olduğunu
veya Mesih İnancı'na sempati duyduğunu iddia
etmesi boşunadır).
Bazıları, Kutsal Kitab'ın esininin günümüzde
geçerliliğini yitirmiş olduğunu ileri sürmektedirler,
fakat bu iddia da kabul edilebilir bir iddia
değildir. Kutsal Kitab'ın değiştirildiği
ve aslından taviz verildiği ileri sürülmektedir.
Yeni Antlaşma'nın bütün veya parçalar halinde
24600 adet tarihsel kopyası vardır. (Tarihte
en iyi korunmuş olan ikinci belge ise 643
kopyası olan, Homeros'un yazdığı İlyada
ve Odessa'dır.) Elimizde bulunan Yeni Antlaşma'nın
tüm kaynakları yok edilse de İ.S. 325 yılından
önce, ilk inanlıların yazılarını bir araya
getirerek on bir ayet dışında Yeni Antlaşma'yı
yeniden bir araya getirmemiz mümkündür.
Mesih İnanlısı olmayan tarihçiler de itiraf
etmelidirler ki tüm tarihsel belgelere uygulanan
bilimsel ve tarihsel standartlara göre,
Yeni Antlaşma'nın doğruluğunun yüzde doksan
dokuzu kanıtlanmıştır. Yeni Antlaşma'nın
verdiği mesajın doğruluğunu tartışabilirsiniz
fakat tarihselliğini asla!
Kutsal Kitap, öğretiş konularında tek yetkinin
kendisinde olduğunu iddia eder (2. Timoteus
3:16,17). Kutsal Kitab'ın içeriğine ters
düşen tüm kitaplar, yazılar veya öğretişler
Mesih İnanlılarınca reddedilmelidir. Kutsal
Yazılar bu konuyu çok açık bir biçimde ifade
etmektedirler. Yahuda şöyle yazmıştır: "Bu
arada sizi, kutsallara ilk ve son kez emanet
edilmiş olan iman uğrunda mücadeleye özendirmek
üzere yazma gereğini duydum." (Yahuda
3).2 Kutsal Yazılar, Kutsal Kitab'a ekleme
ve çıkarma yapılmasına izin vermemektedir.
Pavlus şöyle der; "...Biz ya da gökten
bir melek bile, size bildirdiğimiz müjdeye
ters düşen bir müjde bildirirse, lânet olsun
ona!" (Galatyalılar 1:8, bkz Esinleme
22:19; Tesniye 4:2).
Diğer kaynaklar Kutsal Kitap'ta olduğu gibi
tanrısal esinle ilgili iddialarda bulunuyorsa,
bu iddialar Kutsal Kitab'ın ışığı altında
tartılmalıdır. Tanrı Kendisiyle çelişemez.
O halde tanrısal esinden bahseden yazarlar
veya öğretmenler, Kutsal Kitab'a ters düşmemelidir.
Eğer ters düşüyorlarsa Tanrı'nın esiniyle
konuşmuyorlar demektir.
Burada söz konusu olan, Mesih'in tanrısallığına
inanılması gerektiği veya anlaşılması gerektiği
değil, Mesih'in tanrısallığının Tanrı Sözü'nde
öğretilip öğretilmediğidir. İlk karşılaşıldığında
bu fikir insanın aklına uygun düşmese de,
gerçek olmadığı anlamına gelmez. Evren,
insan aklına ters düşen fakat gerçek olduğu
bilinen birçok şeyle doludur (Yer çekimi,
ışığın doğası...vb.). Kutsal Kitap, Tanrı'nın
insan aklıyla kavranılamayacağını belirtir
(Eyüp 11:7; 42:2-6; Mezmur 145:3; İşaya
40:13; 55:8,9; Romalılar 11:33). Bu nedenle,
Tam olarak anlasak da anlamasak da Tanrı'nın
Sözüne kulak vermeliyiz. Tanrı'nın kendisini
açıklamasına izin vermeliyiz.
Tanrı'nın kendisini İsa Mesih'te göstermesi
esiniyle ilgili Kutsal Yazı şöyle diyor:
Tanrı, eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla
birçok kez ve çeşitli yollardan atalarımıza
seslendi. Bu son çağda da her şeyin mirasçısı
olarak belirlediği ve aracılığıyla evreni
yarattığı kendi Oğlu'yla bize seslenmiştir.
Oğul, Tanrı'nın yüceliğinin parıltısı ve
O'nun varlığının öz görünümüdür. Kudretli
sözüyle her şeyi devam ettirir. Günahlardan
arınmayı sağladıktan sonra, yücelerde ulu
Tanrı'nın sağında oturdu. (Ibraniler 1:1-3)
İsa Mesih Tanrı'nın "yaşayan"
Sözüdür. Mesih bize Baba'yı gösterir. İzleyicilerinden
biri; "Bize Baba'yı göster" (Yuhanna
14:8) dediğinde İsa şöyle karşılık verdi;
"Bunca zamandır sizinle birlikteyim,
beni daha tanımadınız mı? Beni görmüş olan,
Baba’yı görmüştür." (ayet 9). Elçi
Pavlus İsa'yı; "Görünmez Tanrı'nın
görüntüsü" (Koloseliler 1:15) olarak
nitelendirmiştir. O halde, bu kitapta da
ele alınacağı gibi, İsa'ya bakmak ve O'nu
dinlemek, Tanrı'ya bakmak ve Tanrı'yı dinlemekle
aynıdır.
Neticeler
Nelerdir i
Eğer Mesih, Tanrı'nın insan şeklindeki görünümü
ise, o zaman O'nun sözleri dinlenmeli, O'na
saygı gösterilmeli ve hatta O'na tapınılmalıdır.
Bu durum şu anlama gelmektedir; galaksileri,
samanyolunu ve tüm yıldızlar kümesini yaratan
Tanrı, insan olup aramızda yaşadı, yeryüzünde
yürüdü ve Kendi yaratmış olduğu insanlar
tarafından öldürülmeye boyun eğdi. O'nun
ölümü iyi bir adamın ölümünden çok daha
öte bir ölümdü. O tüm zamanların en yüce
kurbanı ve sınırsız sevginin göstergesiydi.
Bu şartlar altında İsa'yı herhangi bir insanmış
gibi algılamak, O'na hakaret sayılır. Bireyin,
yaşamını Mesih'in öğretişlerine göre yönlendirmemesi
büyük bir kayıptır.
Öte yandan, eğer İsa Tanrı değil de Tanrı'nın
yaratmış olduğu varlıklardan biri olsaydı,
yaşamı, ölümü ve öğretişlerine saygı duyulabilirdi.
Fakat O'na Tanrı'nın Kendisi olarak tapınmak
büyük bir hata olurdu. Tanrı'nın yerini
işgal eden bir puttan başka birşey olmazdı.
Kutsal Kitap, putperestlik konusunda taviz
vermemektedir. Tanrı kendi görkemini başkasına
vermeyeceğini söyler (İşaya 42:8; 48:11).
Kendisinden başka bir ilahın veya ilahların
olmayacağını söyler (İşaya 45:5, 21,22;
Yeremya 10:6; 1 Korintliler 8:4-6). Ve sadece
Tanrı'ya tapınmamız gerektiğini vurgular
(Tesniye 6:13,14; Matta 4:10). İşte, İsa
ya Tanrı'dır ya da Tanrı değildir. O'na
yanlış bir şekilde inanmak da bir putperestlik
şeklidir.
Birey, geçmişte almış olduğu öğretilerden(dogma)
dolayı bu tartışmanın karmaşık olduğunu
düşünebilir. Mesih'in tanrısallığı taraftarı
veya karşıtı olan tartışmalar yapılabilir.
Eğer bir kişiye Tanrı'nın bir olduğu ve
İsa'nın da yaratılan insanlardan biri olduğu
öğretilmişse, ilk okuyuşta Kutsal Kitap'tan
bu görüşü destekleyen ayetler bulması zor
olmaz. Öte yandan, eğer bir kişiye Tanrı'nın
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un birleşimi olduğu
ve Oğul'un bu eşitliğini bırakıp İsa'nın
kişiliğinde insan bedeni almış olduğu öğretilmişse,
Kutsal Kitap'ta bu görüşü destekleyen ayetler
bulunabilir. Burada önemli olan, hangi durumun
en açık olduğunu bulmak değil, en iyi kanıtın
hangi duruma ait olduğunu tespit etmek ve
Kutsal Yazılar'ın gerçekte hangi durumdan
bahsettiğini ortaya koymaktır.
İki tarafı da göz önünde tutarak, İsa'nın
Tanrı olmadığı iddiasını kanıtlamak için
kullanılan ayetlere bakarak uygun bir cevap
verebiliriz.İlerleyen bölümlerde, Kutsal
Yazılar'da Tanrı için kullanılan adların
ve niteliklerin tümünün İsa için de kullanılmış
olduğunu göstereceğiz. İsa'ya tapınıldığını,
ve O'na dua edildiğini Kutsal Yazılar'dan
göstereceğiz ve karşıt tartışmaları cevaplandıracağız.
Kilise tarihinde, İsa'nın tanrısallığına
inancın her zaman muhafazakâr doğru görüş
olduğunu belgeleyeceğiz.
Açıkçası her iki görüş doğru olamaz. Eğer
bu durum, ciddiyet konusunu tartışmak olsaydı
çok daha kolay olurdu. Fakat buradaki konu,
bu görüşlerden hangisinin doğru olduğu konusudur
(Romalılar 10:22).
Terimlerin
Tanımı
Mesih'in tanrısallığıyla ilgili ayetleri
daha iyi anlamak için Tanrı'nın, Üçlübirlik’in
ve İsa'nın kişiliğinin ve doğasının uygun
tanımları önceden bilinmelidir.
1.Tanrı : Kutsal Yazılar Tanrı'nın kişisel,
akıllı, sevgi dolu, adil, sadık, sonsuz,
yaratıcı, ve insanla dinamik bir ilişkide
bulunduğunu öğretir. Tanrı'nın nitelikleri
iki grupta özetlenebilir: "genel"
nitelikler ve "ahlâki" nitelikler.
Robert Passantino şöyle diyor; "Tanrı
(genel nitelikleriyle) eşsiz, sonsuz, değişmez,
herşeye gücü yeten, herşeyi bilen, her yerde
olan, üçlübirliğe sahip bir ruh ve kişidir."
3 Passantino tanımlamasına şöyle devam ediyor:
"Tanrı'nın kutsallığı, doğruluğu, sevgisi,
ve gerçeği O'nun ahlaki nitelikleridir."
4 Mesih İnancı, Tanrı'nın evreni yönettiğini,
tek egemen güç olduğunu ve Tanrı'nın Nasıralı
İsa olarak beden alıp bu dünyada yaşadığını
öğretir.
2 . Üçlübirlik : Tüm gerçeğin ve varlığın
dışında sadece Tanrı Üçlübirliğe sahiptir.
Tanrı'nın Üçlübirliğe sahip olduğunu söylemekle,
O'nun Kutsal Yazılar’daki kişisel doğasını
tanımlamış oluruz. Tanrı'nın Üçlübirlik
kavramıyla Kendisini sonsuz olarak üç kişilikte
(Baba, Oğul ve Kutsal Ruh) göstermiş olduğunu
belirtmek istiyoruz.Baba, Oğul ve Kutsal
Ruh, tek olan Tanrı'nın ta Kendisidir.
Şunu demek istemiyoruz:
(1)
Bir Tanrı vardır ve üç ilah vardır.
(2)
Bir Tanrı vardır ve üç adlı, üç özellikli
bir kişi vardır.
(3)
Bir Tanrı vardır ve üç kişiliğe ayrılmış
olan bir kişi vardır.
(4)
Bir "aileye" mensup olan üç Tanrı
vardır.
(5)
Tek Tanrı şizofreniktir.
Üçlübirliğin Kutsal Kitab'a dayalı öğretisi
şöyle özetlenebilir.
Tek gerçek olan Tanrı (İşaya 43:10; Tesniye
6:4) Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'tan oluşur.
Kutsal Kitap'ta Tanrı'nın her üç özelliği
de "Tanrı'nın Kendisi" olarak
açıklanır. Baba,Tanrı olarak anılır (Galatyalılar
1:1; Titus 1:4; v.b.). Oğul veya Söz (logos)
şu ayetlerde Tanrı olarak adlandırılır;
Yuhanna 1:1, 14; Elçilerin İşleri 20:28;
Yuhanna 20:28; Titus 2:13; İbraniler 1:8,
v.b... Çeşitli ayetlerde Kutsal Ruh, Tanrı'nın
Kendisi olarak adlandırılır (Elçilerin İşleri
5:3-4; 1 Yuhanna 4:2,3; İbraniler 10:15,
16). Üçlü birlikteki birlik kavramı Matta
28:19'da bir ad altındadır (Grekçe'de tekil
şahıs olarak kullanılmıştır).
Bu kitabın amacı Üçlübirlik öğretişini savunmak
değildir.Mesih'in tanrısallığına inanan
bir kişinin Tanrı'nın Baba, Oğul ve Kutsal
Ruh olarak var olduğuna inanması sorun değildir.
Kişi, Kutsal Kitab'ın Üçlübirlik konusunda
söyledikleri hakkında bir araştırma yapmak
isterse birçok ayet incelenebilir (Matta
3:16, 17; Markos 1:9-11; Luka 1:35; 3:21,
22; Yuhanna 3:34-36; 14:26; 16:13-15; Elçilerin
İşleri 2:32, 33; 38, 39; Romalılar 15:16,
30; 1 Korintliler 12:4-6; 2 Korintliler
3:4-6; 13:14; Efesliler 1:3-14; 2:18-22;
3:14-17; 4:4-6; 2 Selanikliler 2:13, 14;
1 Timoteus 3:15, 16; İbraniler 9:14; 10:7;
10-15; 1 Petrus 1:2;...v.b.).
3. İsa Mesih : "İsa Mesih" hem
bir ad, hem de bir ünvandır. "İsa"
adı "Yeşua" ve "Yoşua"
kökeninden gelir. Anlamı "Yehova-Kurtarıcı"
veya "Rab kurtarır" demektir.
"Mesih" ünvanı da Grekçe Messiah
kelimesinden gelir (veya İbranice Maşiak
kelimesinden gelir).Mesih "meshedilmiş-olan"
demektir. Mesih ünvanının kullanımında "kral"
ve "kâhin" anlamı yer almaktadır.
Bu ünvan, Eski Antlaşma ön bildirilerinde
vaade dilen kral ve baş kahinin İsa olduğunu
gösterir.
Bunun da ötesinde İsa'nın insan doğasına
ve tanrısal doğaya sahip olduğuna inanırız.
Aynı şekilde İsa'nın tamamen Tanrı ve tamamen
insan olduğuna inanırız.
Kutsal Kitap'ta İsa'nın hem Tanrı hem de
insan oluşu şöyle açıklanır:
Mesih İsa'da olan düşünce sizde de olsun.
Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı'ya
eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı.
Ama yüceliğinden soyunarak kul özünü aldı
ve insan benzeyişinde doğdu. İnsan biçimine
bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme
bile boyun eğip kendisini alçalttı. Bunun
için de Tanrı O'nu pek çok yükseltti ve
O'na her adın üstünde olan adı bağışladı.
Öyle ki, İsa'nın adı anıldığında göktekiler,
yerdekiler ve yer altındakilerin hepsi diz
çöksün ve her dil, Baba Tanrı'nın yüceltilmesi
için İsa Mesih'in Rab olduğunu açıkça söylesin.
( Filipinliler 2:5-11)
Tanrı'nın, Üçlü birliğin ve İsa'nın bu tanımından
sonra, Mesih'in tanrısallığıyla ilgili kutsal
yazılardaki kanıtlara bakmaya başlamadan
önce bir soruyu daha cevaplamaya çalışacağız.
Tanrı
Neden İnsan Oldu ?
Bizler gibi ölümlü olan insanlar sonsuz
olan Tanrı'yı nasıl anlayabilir? Doğru,
iyilik, veya güzellik gibi soyut kavramları
anlamamız oldukça zordur. Güzelliği güzel
bir somut nesnede veya iyiliği iyi bir insanda
görürüz. Peki, Tanrı'yı nasıl görüyoruz?
Tanrı'nın kişilik özelliklerini nasıl anlayabiliriz?
Tanrı, insanların anlayacağı bir şekilde,
insan bedeni alarak, kendisini insanlara
göstermesiyle anlaşılabilir. Beden almış
olan bu kişi, Tanrı'nın sonsuzluğunu ve
her yerde olma halini temsil etmese de,
(bunun için zaman ve mekan uygun değildir),
Tanrı'nın doğasını açıkça ifade edebilirdi.
Yeni Antlaşma'nın mesajı da budur. Pavlus,
"Tanrı'nın tüm doluluğu bedence Mesih'te
bulunuyor" (Koloseliler 2:9) der. İnsanlar
sonsuz olan Tanrı'yı biraz olsun anlasınlar
diye, İsa insan olup aramızda yaşamıştır.
Tanrı'nın insan olmayı seçmesinin ikinci
bir nedeni de, Tanrı ve insan arasındaki
uçuruma köprü olma amacıdır. Eğer İsa sadece
yaratılmış bir insan olsaydı, ölümlülükle
ölümsüzlük, yaratıcıyla yaratık, kutsalla,
murdar olarak tanımlayabileceğimiz Tanrı
ile insan arasındaki büyük boşluk giderilemezdi.
Tanrı'yı tanıyabilmemiz için Tanrı'nın bize
gelmesi şarttı. Yaratılanlar arasından hiçbir
varlık Tanrı'yla insan arasındaki dev uçuruma
köprü olamaz.... Bu bir çamur parçasının
heykeltıraşı anlamasına ve ona ulaşma isteğine
benzer. Tanrı, içindeki sevgiden dolayı
ilk adımı atıp aramıza gelmiş ve herkesin
gelebileceği bir yol açmak istemiştir.
Sonraki
Sayfa (İsa Mesih Tanrı'nın Adları'na ve
Ünvanlarına Sahiptir)
|