TESLİS TEVHİD: TEMEL
AYRIM
İnançlar arasında köklü ayrımlar, hem de çelişkiler bulunduğu örtbas edilemeyen
bilgidir. Yaşadığımız dönemde uzlaştırıcı
diyebileceğimiz bir akım ikide bir sesini
duyurmakta: Yeryüzünün üç tektanrıcı (monoteist) dini. Bu sözle Yahudilik, Hıristiyanlık, İslamlık amaç
ediniliyor. Kullanımın birleştirici bir
nitelik taşıyıp taşımadığı araştırılmaya
değer. Sözü edilen dünyasal üç inanç tektanrıcılığa
birbirinden ayrımlı, birçok durumda çelişkili
ve kendine özgü yöntemden yaklaşır. Tektanrıcı
inanç açıklanışı İbrahim’le başlar. Onun
bu tarihsel özelliği tek Tanrı’ya iman
etmesi, Tanrı’nınsa bunu İbrahim’e doğruluk
saymasıyla belirir (bkz. Yaratılış 15:6).
İsa Mesih soy bakımından İbrahim’in kuşağındandır. Bu büyük atanın tektanrıcılığını
ilgi çekici bir dille açıkladı İsa: “İbrahim olmadan önce BEN VARIM... Atanız İbrahim günümü görmenin umuduyla
kıvanç buldu. Ve görüp sevindi.” İsa’nın
tapınakta bildirdiği bu köklü açıklamayı
duyan Yahudi din önderleri anlamını hemen
kavrayarak mırıldandılar: “Daha
elli yaşında bile değilsin; üstelik İbrahim’i
de mi gördün?” Ardından bu din öğretmeleri
yerden taş topladılar. Amaçları kötüydü
elbette. İsa kendisini gizledi ve tapınaktan
ayrıldı (bkz. Yuhanna bölüm 8). O’nun ölüm vakti
daha gelmemişti. Yahudiler’in İsa Mesih’i
yadsıması bir anane olmuştur; günümüze
dayanan anane. Tarihi dört bin yıl geriye
uzanan bu ilginç halkın çağlar sonunda
İsa Mesih’e iman edeceği Tanrı Sözü’nün
belirgin açıklamalarından ve peygamberliklerindendir
(bkz. Zekarya 12:10; Yeşaya 44:3; 59:20;
Hezekiel 39:29; Mezmur 14:7; Romalılar
11:26; Vahiy 1:7).
İncil kesin vurgulamayla herkese seslenir: “Mesih şeriatın son bulmasıdır; iman eden herkes doğrulukla donatılsın
diye” (Romalılar 10:4). Mesih’i tek
Tanrı karşısında dinsel yasanın noktalanışı
niteliğinde tanımayanın tektanrıcılığı
şeriat kalıpçılığının tutsaklığındadır.
Anlamsızlık çıkmazında el yordamıyla yolunu
bulmaya didinenin üzücülüğündedir o. Şeriatın
ağır yükü altında despotik bir Tanrı’ya
kölelik etme uğraşı.. Oysa sevgi olan
Tanrı kul değil evlat aramakta. Ümmet
değil özgürlüğe kavuşmuş iman bağlısı
kadını erkeği çağırmakta.
İNCİL’İN TANITTIĞI İNANÇ TEKTANRICILIKTIR
Yahudi inancına kısaca değindikten sonra –konu dışında kalıyor– dikkatimizi
yeryüzünün dört köşesinde sahneyi tutan
İslam dinine çevirmemiz gerekir. İsa Mesih’i
öncesiz çağlardan bu yana var olan –Yaratan
ama yaratılmayan– ezeli-ebedi Kelam olarak
değerlendiren inanlı Teslis inancının hiç şaşmayan bağlısıdır. Mesih beden kuşanan Tanrı’dır.
Buna karşı İslam insan hiç şaşmayan Tevhid inancındadır. Bu iki söz Hıristiyanlık tektanrıcılığıyla İslamlık
tektanrıcılığını keskin bıçakla birbirinden
ayırır, herhangi bir yakınlık sağlayamayan
düş kırıklığı getirir.
Tanrı Sözü’nün, buna inanan Mesih güvenlisinin hiçbir koşul ve bağ olmaksızın
güttüğü yöntem tekte üç üçte tek Tanrı
inancıdır. Bunun dışına kayan, tarihsel
Hıristiyan inancına göre edimci (heretik) tir. Bunların arasında Ariosçu’lar, Yehova Şahitleri (Russelistler),
Üniteriyanlar ve özellikle Müslümanlar
bulunur. Kilise tarihinde bütün konseyler
İncil’i Teslis
bağlılığında tanımış, Mesih inancını bu
gerçeğin içeriğinde anlatmıştır (bkz. Matta 28:19; Yuhanna 14:26; 15:26; II
Korintoslular 13:14; II Selanikliler 3:5;
İbraniler 9:14; I Petros 1:2, vb).
İnancın klasikleri arasında sayılan Hippolu
Augustin’in (354-430) yazdığı Trinitas yabancı dil bilenin okuması gereken
bir yapıttır. Bunda, Teslis
inancının neyi içerdiğini aydın bir bilimcinin
kaleminden öğrenmek ardı arası kesilmeyen
sorulara sağduyulu yanıtı getirir. Augustin’in
Kutsal Söz’e dayanarak bu gerçeği tanıtması
çağlara seslenmiştir.
TANRI’NIN KİŞİLİĞİNDE GİZEMSEL DÜZEN
Teslis inancına karşı İslam’ın en köklü ve kesin biçimde
karşı gelişi özellikle Tevhid
inancında odaklanır demek hiç de yanlış
olmaz. Kuran’a başvurmak direnişin göstergesine
götürür bireyi. “Muhakkak ki ehli-kitaptan
ve müşriklerden (ibaret) o kâfirler, cehennem
ateşindedirler; orada ebedi kalacaklardır.
İşte bu kimseler, yaratıkların en kötüsü
olanlardır” El-Beyinne (98), ayet 6. A.Fikri
Yavuz çevirisi. Bu Sure’ye Hüccet (kanıt)
de denir. Bunun yanı sıra En-Nisa (4 Sure)
da denen de aynı üstelemeyle vurgulanmakta:
“Doğrusu Allah, kendine eş koşulmasını
(eş koşanın günahını) bağışlamaz. Ondan
başkasını, dilediği kimse için, bağışlar
ve mağfiret buyurur. Kim de Allah’a eş
koşarsa gerçekten pek büyük bir günah
uydurmuş olur” (ayet 48).
İslam dininde böyle inananı kâfir olarak nitelendirenler tarih boyunca bilinir.
İslam’a göre Teslis
inancı en ağır suçtur. Her günah bağışlanır,
İslam deyişi uyarınca Tanrı’ya şirk koşmak,
Tanrı’ya eşit tanımak ya da benzer kılmak
hiçbir yolla affedilemez. Öte yandan Hıristiyanlık’ta
Teslis
inancı en anlamlı ve içerikli temel bilgidir.
Üçte tek tekte üç Tanrı doğaüstü diri
Rabbin kişiliğidir: Baba, Oğul (Kelam),
Kutsal Ruh. Hiçbir koşul ve bağ olmadan
tek Tanrı’nın üç kişilikte açıklanışı.
Bu temel öğretide Baba da, Oğul da, Kutsal
Ruh da tek Tanrı’dır. İncil bu gizemli
gerçeği şöyle tanıtır: “Tartışmasız, tanrısayarlığımızın gizi büyüktür:
O, bedende açıklandı, Ruh’ta doğrulandı,
meleklere göründü, uluslar arasında adı
yayıldı, dünyada O’na iman edildi, yücelikle
yukarı alındı” (I Timoteos 3:16).
İnsanın yaratılışında, kurtuluşunda, kutsanışında kesin ve belirgin eylemi
bilinen, üç ayrı kişilikte etkinliği görülen
tek Tanrı inancı budur. Bunun kavramı
fizikötesi anlayışla erişilen ruhsal aşamadır.
Tanrı konularına yaklaşım bir+bir+bir
= üç ve nokta diyerek basitleştirilirse
sonucu kalıba sokulmuş din olur. Bunun
biçimlenmiş kanıtıysa her yanda görülüyor.
“Tanrısal Söz beden oldu” (Yuhanna 1:14) İncil’in
temel öğretisidir.
Tanrı’nın öz niteliği zorlanmaksızın
beden kuşanması düşünceyi insanın Tanrı’ca
beden olarak yaratılışına taşıyor.
Vahitçilik Tanrı’yla ilgili konuların gizemsel (mistik) içeriğine yan çizen
şıpınişi bir görüştür. Gerçeğe ancak onu
araştırmakla ulaşılabilir. Tanrıbilim
de doğabilim de bunu öğretir. Gerçeğe
ters düşen savların insan icadı olduğu,
gerçeğinse sonsuzları kapsadığı vurgulansın.
Bunun anlaşılmasına her konuyu enikonu
inceleyerek, tanrısal-tarihsel olgulara
nesnel tutumla yaklaşarak erişilebilir.
Yine Kuran’da geçen, birçok kişi tarafından
bilinen bir ayetin konuya alınması uygun
olur: Allah kıyamet gününde İsa’ya üç
tanrı varlığını insanlığa söyledin mi
diyor ve onu sorguya çekiyor; İsa da böyle
bir şey yapmadığını söylüyor. Al-Ma’ide
(Sure 5) 116’ıncı ayette sözü edilen üç
tanrının Allah, İsa ve Meryem olduğu görülüyor.
Aynı konuya ilişkin Al-Ma’ide’nin 73.
ayetine de bakınız.
SERT DİRENİŞ NEREDEN KAYNAKLANDI?
Teslis inancı Baba, Oğul, Kutsal Ruh’la ilgilidir. Acaba
nasıl oluyor da Meryem üçte tek, tekte
üç Tanrı’nın apayrı bir açıklanışı durumunda
konuya giriyor? Hıristiyan inancının hiçbir
dönemde bu türden bir sava ve kurama bağlı
olduğu duyulmamıştır. Bu kuramı Müslüman
bireyin yadsıyışından daha da kesin yadsıyışla
Teslis
inanlısı yadsır, üçte tek tekte üç Tanrı
inancında Meryem’e hiçbir yer tanınmaz.
Demek ki, Kuran’da dikkati çeken tarihsel-tanrıbilimsel
gerçeklerle çelişkili bir görüş belirmekte.
Bu dönümde gerçeğin nesnel araştırıcısı
olma gereği karşımıza dikiliyor, gerçek
hiç kimseye kaçamak yolu bırakmıyor. İslam
dininin peygamberi bu temelsiz bilgiyi
nereden almış olabilir? Nesnel tarih belgelerine
eğilen bunun yanıtını bulmakta hiçbir
güçlük çekmez.
İslam’ın gelişinden önce –5’inci yüzyılda– Zühal’e (Afrodit, Venüs, Çoban
Yıldızı) tapınan onu göklerin kraliçesi
sayan ve bundan şaşmayan yabansı bir tarikat
giderayak Hıristiyan inancına kaydı; ama
Tanrı Sözü’nü incelemeden, onu hiç araştırmadan.
Puta tapınan bu insanlar Zühal’e tapınmayı
bırakmak istemediğinden ona Meryem adını
takarak işin kolay çözümüne gitti. Zühal’in
adı Meryem oldu. Bu şaşkın tarikat o dönemin
Hıristiyanları tarafından hemen kınandı
ve yargılandı, gerçek inançla ilgisi olmayan
edimci (heretik) bir icat olduğu belirlendi. Ama
tarikat yanlıları Meryem’e göklerin tanrıçası
ve kraliçesi niteliğinde tapınmayı sürdürdü.
Böylece Zühal’in tahtına Meryem oturtuldu.
Tarikat Meryem’e öylesi aşırı önem verdi
ki, onun önemi Tanrı’nınkinden Mesih’inkinden
öne geçti. Bu tarikatın yanlıları Meryemistler
adını aldı. Öğretide, uygulamada Meryem
başta olmak üzere üç tanrı üstelemesi
benimsendi.
İslam peygamberi ticaret uğraşlarında Arap yarımadasından Şam’a Halep’e gidip
gelirken tarikatın insanlarıyla tanıştı;
onların inancını görüşünü dinledi, fikir
edindi. İşin acıklı yönü Meryemistler’i
Hıristiyanlar’la eşit tuttu, ümmü-i-sadık
olduğundan İsa Mesih’i bu tarikatten saydı;
böyle bir görüş de Kuran’a aktarıldı.
İslam’ın peygamberi Teslis’te
belirtilen görkemli üç kişiliği anlayamadığından
yanlış yorumlara kaydı. İslamlığın yayılmasından
sonra Meryemistler İslamlığı benimsedi,
tarikat eridi. Ama bozuk öğretinin kökü
kazınamadı, hatta İslam’ı aşırı Meryem
ana bağlılığında iyice etkiledi.
Müslüman birey nesnel tarihe eğilmeyi yeğlerse sorunların derinine gidebilir,
kuşkuları dağılır, edimci (heretik)
öğretilerin nereden kaynaklandığı öğrenilir.
Herhangi bir inancın nesnelliğe tümden
bağlı kalamaması içinden çıkılamayan düğümlü
saplantılara zemin oluşturur, yanlış bilgi
akıntılarında bireylere boşuna kürek çektirtir.
GERİ TEPEN İNANÇ ÖĞELERİ
İslamlık kavramında Tevhid diri
Tanrı’yı kişilikten, yaratığıyla yakınlıktan
ve paydaşlıktan koparır. O’nu sevmeyen
sevilemeyen, inanlının varlığında konut
kuramayan, insana özgü sıfatları kullanamayan
–örneğin, Baba-Oğul gibi– günahlıya kefaret,
yeniden doğuş ve sonsuz yaşam güvencesi
veremeyen, şartlar koşullar dikte eden
sert bir kul ağası kılar. Diri Tanrı’yla
yaşamsal ilişkiye giremeyen, O’na Babam
diye seslenemeyen kadın erkek Tanrı’nın
kurduğu yeryüzünde bir öksüzden farksızdır.
Tevhid kanıtlısı insan, üçte tek tekte üç Tanrı’nın küçük
dili yutturan sınırsız kutluluklarından
yoksundur: Su götürmez kurtuluş, Tanrı
bağlılığıyla kesenkes uyumlulukta beliren
etik yöntemi, Tanrı’ya da dosta-düşmana
da aksamasız sevgi, anlamlı-içerikli dua
ve tapınış gönenci. Katılıktan, bağnazlıktan
sıyrılamayan vahidcilik, eliaçıklıkla
armağanlar veren Tanrı’yı sert ve zahmet
çektiren bir buyrukçu durumuna getirmiştir.
Anılan tanrısal sağlayışlardan canını
yoksun bırakan, kaderciliğe, şüpheciliğe
açılan dinsel birey! Kıt kanaat kendi
yağıyla kavrulan, öte yandan da ümmetçiliğe
bel bağlayan ya da başka tutuluşlara sığınan.
Ademoğlunun içinde yanan hınç ve intikam
alevlerini imbatın serinliğiyle bastıramayan.
Yerine göre tepicilikten, baskıcılıktan,
sertlikten yakayı kurtaramayan. Affedemeyen,
günahlının dünyasını kökten değiştiren
affın gönencine gelemeyen, sonsuz yaşam
güvenliğine erişemeyen, günah zincirleri
parçalanmamış din bağlısı. Mağdurdan kıygından
af dileyebilecek alçakgönüllülükten yoksun.
Kuşku ve korku doğal görgüdür ona. Kendini
münkirler (yadsıyanlar) dünyasında bulan,
olumsuzluktan sıyrılamayan. Birçok durumda
batıl, hurafe ve safsata öğelerinde çırpınırken
medet Allah demekten kendini alamayan,
derininde bunlardan özgür kılınma hasretiyle
kıvranan, Tanrı’nın pek çok sevdiği, Mesih
inanlısının da derinden sevdiği insan
kardeş.
İslam inancının bağlılarını belirgin biçimciliğe töreciliğe bağlayan görünümü,
insanı Yaratanı’yla özlü-anlamlı bağlılıktan
yoksun bırakmış, doğaötesi tanrısal boyutları
kısıtlamıştır. Tanrı’nın öz nitelikleri
fizikötesi, insanüstü, matematik dışı
görkemli Kişi olmaktır. O insansal ölçülerle
kavranamaz. İsa Mesih’in Babası Tanrı
kendisini vahiyle verdiği Sözü’nde anlattı
ve beden kuşanan öz Kelamı Mesih’in kişiliğinde
açıklandı: “Hiçbir vakit, hiç kimse Tanrı’yı görmedi.
Ancak Baba’nın bağrında olan biricik Tanrı
O’nu bildirdi” (Yuhanna 1:18). Teslis
inancında Baba Tanrı sonsuzdur (bkz.
Yasa’nın Tekrarı 33:27; Malakya 3:6).
Oğul Tanrı sonsuzdur (bkz. İbraniler 1:10: 13:8). Kutsal Ruh
Tanrı sonsuzdur (bkz.
Yaratılış 1:2; İbraniler 9:14). Teslis’te
ikinci kişilik Baba’yla birlikte var olan,
yaratılmayan tersine Yaratan özelliğiyle
açıklanan, insanla özdeşliğe gelmek için
Meryem’den beden kuşanan ezeli-ebedi Oğul’dur.
O’nu bu nitelikten soymak çölde yöntem
bulmaya çabalayan yitik yolcunun şaşkınlığına
düşürür insanı.
Bu dönümde Mesih’in insan bedeni kuşanan ezeli-ebedi Tanrı Oğlu olduğuna ilişkin
bir gözlem konumuzu aydınlatmaya yararlı
olur. İnsanlığa çağdaş uygarlığın ışığını
yakan tarihsel Yunan’da ademoğulları Tanrı’yı
arayışlarında insanı tanrılaştırdılar,
tanrıları da insanlar doğrultusunda ardı
arası kesilmeyen dileklerle tanıttılar.
Buna karşı insan soyunun O’nu kesinlikle
bilebilmesini isteyen Tanrı beden kuşandı,
İsa Mesih’in kişiliğinde insan oldu, kendisini
alçalttı, insanın temel ihtiyacını karşıladı.
BABA’YA, OĞUL’A, KUTSAL RUH’A İMAN
ETMENİN SAĞLAYIŞLARI
Üçte tek tekte üç Tanrı’ya bağlanmak, O’nu üç kişiliğinde sevmek insana şimdi
ve sonsuzda düşünülmedik kutluluklar doluluğu
getirir:
- Oğul’a Tanrı sevgisinin
kayrasal armağanı olarak iman eden sonsuz
yaşam bulur (bkz. Yuhanna 3:16-18; İbraniler 12:9).
- Tanrı’ya ‘Babam’ hatta ‘Abba Baba’ (babacığım) diyebilir. Evladın fiziksel babaya güvenmesinden
daha da somut kanıtlılıkla dile getirilir
bu içtenlikli yaklaşım (bkz.
Mezmur 68:5; Romalılar 8:15; Galatyalılar
4:6).
- İsa Mesih’e Tanrı’nın
Oğlu olarak iman eden, Tanrı’ya ‘Göklerdeki Babam’ diye seslenerek tapınır ve dileklerini O’na
getirir. Mesih bağlısının tapınışı kendine
özgüdür: Dilinde, seslenişinde, söyleyişinde
(bkz.
Matta 6:9). İnanlının kişisel duyguları
böyle açıklanır.
- Mesih inanlısının
tek Tanrısı, aynızamanda tek Babası
vardır (bkz. Efesoslular 4:6). O’na Oğul
İsa aracılığıyla yaklaşmaya yetki tanınmıştır.
- Tanrı İsa Mesih’e
Oğlu olarak iman edenin varlığında kalır,
o da Tanrı’da kalır (I Yuhanna 4:15).
- İsa’ya Tanrı’nın
Oğlu olarak iman eden, Tanrı’dan gelen
parlak armağanlarla donatılır (bkz. Romalılar 8:32; I Korintoslular
1:5-7; Yakup 1:5; 4:6).
- Tanrı’yı Rab İsa
Mesih’in Babası olarak tanıyan, Baba
ile Oğul arasındaki gizemli bağlantıdan
doğal kuşaklarda hiç bilinemeyen kutluluklarla
donatılır (bkz. Yuhanna 17:21). Görülmeyen Tanrı’yı
Oğul’da beden kuşanan, bizi dinleyen
ve yanıtlayan Söz niteliğinde tanımayan
birey Tanrı’yla somut-kişisel ilişki
arayışındadır. Bunu başkasında bulamayınca
böyle birini oluşturmakta güçlük çekmez.
Yaratığı tanrılaştırır.
Teslis’te ikinci kişilik İsa Mesih’i Baba’nın biricik Oğlu
olarak tanıyan, Tanrı’nın onayını kazanır
(bkz.
Matta 3:16,17; 12:18; 17:5; Markos 1:11;
9:7; II Petros 1:17).
- Sıralanan ayetlerde
Baba Tanrı’nın yüceden konuşarak biricik
Oğlunu onaylaması, O’nu insanlığa tanıtması
inanlıyı yüreklendirir.
- Rab İsa Mesih ölüler
arasından dirildi, kanıtlı güçle Tanrı’nın
Oğlu olduğunu belgeledi. Buna iman etmek
sonsuzla ilgili güvenliği sağlar (bkz. Romalılar 1:4).
- Baba Tanrı tüm
insanlık üzerinde biricik Oğlu’nu Egemen
kıldı. O’na günahı arıtmaya, affetmeye,
sonsuz yaşam vermeye, günahta kalanları
yargılamaya kesin yetki verdi (bkz.
Matta 28:18; Yuhanna 5:22,27; 8:16;
17:2).
- Tanrı sevgisinin
somut ve belirgin kanıtı günahlarımızı
arıtmaya bağışlamalık niteliğinde öz
Oğlunu vermesidir
(bkz. I Yuhanna 4:19; Romalılar 5:8).
- Sonsuz yaşam tek
gerçek Tanrı’yı ve O’nun insanlığa gönderdiği
İsa Mesih’i bilmekle gerçekleşir (bkz.
Resuller 8:37; Yuhanna 17:3; I Yuhanna
4:15).
- İsa Mesih’in Tanrı
Oğlu olduğunu hiçbir insansal kaynak
bildiremez. Sadece Baba biricik Oğlu’nu
insana açıklar, bu parlak bilgiyi inanlının
gönenci kılar (bkz. Matta 16:7; Yuhanna 1:49).
- Yücelerde sonsuzlar
sonsuzu diri olan Mesih’i görkemli görünümünde
O’nu sadece Tanrı Oğlu olarak tanıyan
bilebilir (bkz.
Vahiy 1:12-16; 2:18).
Kutsal Ruh Baba ve Oğul benzeri kişiliği olan Tanrı’dır. Şu kısıtlı yaşamda
Kutsal Ruh’un konut kurduğu varlık sonsuzun
soluğunu içine alabilendir.
- Kutsal Ruh tıpkı
Baba ve Oğul gibi Yaratan’dır (bkz.
Yaratılış 1:1,2; Eyub 26:13; 27:3; 33:4;
Romalılar 1:20; İbraniler 1:10).
“Tanrı’ya
ilişkin konuları Tanrı Ruhu’ndan başka
bir kimse bilemez” (I Korintoslular
2:11).
- Kutsal Ruh Mesih’in
göklere yükselişinden sonra yüceden
kilise topluluğuna indi, inanlılara
bambaşka güç ve yetkinlik verdi (bkz. Resuller 2:2). Şu ana dek Mesih topluluğunun yönetmeni
ve eğitmenidir O.
- Rab İsa Mesih haçlanışından
önce inanlılarına Kutsal Ruh’u göndereceğini
vaat etti (bkz. Yuhanna 14:16-18). Kutsal Ruh’u
Rab niteliğinde bilen, O’nun tarafından
yönetilen Tanrı’nın çocuğu olduğunu
bilir (Romalılar
8:16). O kişi yeryüzünde bir yetim
değil Tanrı’nın çocuğudur.
- Kutsal Ruh Mesih’in
inanlılarına gönderdiği Paraklit’tir
(Avutan, Teselli veren). Şu çalkantılı yaşamda fırtınalarla boğuşan
inanlı ölümden bile korkmaz (bkz.
Yuhanna 14:26; 15:26; 16:7).
- Kutsal Ruh inanlının
içinde Mesih’e tanıklık eder (bkz.
Yuhanna 15:26; Luka 24:48; Resuller
1:8). İnanlı sadece Kutsal Ruh’un
itkisiyle Mesih’i günahlılara sunabilir
(bkz. Yuhanna 15:5).
- Kutsal Ruh ‘Gerçek Ruhu’dur (bkz. Yuhanna 14:17). Günahlıyı “Günah, doğruluk ve yargı suçluluğuna ilişkin kanıtlar”
(Yuhanna 16:8). İnanlının varlığında
O’nun eylemleri, görkemli sonuçlamaları
belirgindir.
- Kutsal Ruh Rab’dir.
Gelin’le
(Kilise topluluğu) birlikte Mesih’in
görkemli dönüşünü bekleyendir (bkz. Vahiy 22:17).
SONUÇ
Tanrı esinine bakıldığında Hıristiyan inancına bağlı olanın Teslis’te bulduğu güven ve uyumla, Müslüman
insanın Tevhid’te
durması birbiriyle sürekli çelişkidedir.
Bu nedenle iki inancın tektanrıcılığı
ne uzlaştırılabilir ne de ortak düzeyde
bağdaştırılabilir. Tanrı’nın rızasını
kazanmak isteyen Müslüman bireye düşen
görev Teslis
inancını açık kafayla, Kitapsal, tarihsel,
bilimsel yönlerden incelemek, tek Tanrı’ya
dua ederek O’ndan gerçeği açıklamasını
dilemektir. Tanrı ışığı arayan her canı
aydınlatacaktır.
İsa Mesih kurtuluş arayan her canı
kurtaracaktır.
Kutsal Ruh günah iticiliğini kavrayamayan
her canı bilgilendirecektir.
Thomas
Cosmades
Bu
metnin ingilizcesini okumak icin tiklayiniz