GÜNEŞ BATIŞI, GÜNEŞ DOĞUŞU
Düzenli doğanın en etkileyici
iki görünümü kuşkusuz bunlarıdr. Güneşin
doğuşunu akşamleyin de batışını seyretmek
her bakımdan iç açıcıdır. Güneş olmasaydı
ne yeryüzü ne de buradaki yaşam öğesi
bilinebilirdi. Gün ağarması gecenin sıkıcı
karanlığından kopan herkesi sevindirir,
batışıysa ileride çevreye aydınlık saçan
bir gün beklendiğini müjdeler.
Yaratılışın başından bu yana
hiç aksamaksızın güneş doğmakta, sonra
da batmakta. Kısa süreli yaşamımız da
böyledir. Gün ağarır, alacakaranlığın
hemen ardından gece bastırır. Zaman kesiminde
Tanrı’ca kararlaştırılan günlerimiz dolunca
yaşam güneşinin batışına tanık oluruz.
Gün denen sürede bir sıra görgü deneyim,
sıkıntı üzüntü çöreklenmekte. Yaşamın
bitişinde hepimizi kapkaranlık toprağa
verecekler. Artık güneş doğuşu ne görmeyeceğiz.
Nicelerin son gidişi bu olacak.
Yaratan’ın parlak bir günü
ağartacağını bilmeyen ne yaşama anlam
verebilir, ne de bunun içeriğini kavrayabilir.
Pek çok kişiye hayat bir kader tecelli
zinciri olmaktan öteye gidemiyor. Düşünen
akla çok yerinde bir soru doğrultulur:
Son güneş batışının ötesinde bambaşka
bir güneş doğuşunu bekliyor musun? Buna
güvenliğin var mı? Yaşam akşamının ötesinde
kusursuz-lekesiz bir tan ağarması sana
da kesin parlaklık vaat ediyor mu? Diri
Tanrı’nın bağlılarına Eski Antlaşma’nın
en son yazısında somut ve sağlam esenlik
yöntemi gösterilir: “Ama
size, adımdan korkanlara, doğruluk güneşi
kanatlarında şifa taşıyarak doğacak. Hem
de çıkacaksınız, ağıldan salınmış buzağılar
gibi sıçrayacaksınız” (Malakya 4:2).
Tanrısal Söz’de belirtilen
kesin ve şaşmaz güvenlik budur. Onun kutsal
adından korkan, bu korkuyu yaşamın her
ilişkisine uygulayana doğruluk güneşi
parlayacak, gayrı sönmeyecek. Yahya’nın
doğumunda babası Zekarya vurgulamalı bir
peygamberlikle oğlunun İsa Mesih’i tanıtmak,
O’na öncülük yapmak için doğduğunu herkese
anlattı: “Sen de ey çocuk, Yüce Olan’ın peygamberi diye
çağrılacaksın. Çünkü Rab’bin önünden O’nun
yollarını hazırlamaya gideceksin; O’nun
halkına, günahlarının bağışlanması için
kurtuluş bilgisi vermeye..
Tanrımız’ın sınırsız acımasıyla yücelerden
üzerimize gün ışığı doğacak, karanlıkta
ve ölümün gölgesinde oturanlara parlayacak,
ayaklarımızı barış yoluna doğrultacak”
(Luka 1:76-79).
Fiziksel
Güneşten Başka
Güçlü Yaratan gerçekleştireceği
egemen düzende ‘doğruluk
güneşi’ diye tanıttığı bambaşka bir
güneşin aydınlığına doğrultur dikkatleri.
Gün günden belirip batan fiziksel güneş
doğal yaşamı sürdürmeye kısıtlanmıştır.
Parlak güneşin ışığında yolsuzluğunu,
adaletsizliğini, haksızlığını sürdürenler
ambardaki darı yığını gibi. Ademoğlu
Tanrı’ya minnettar olacak yerde güneşin
ışığında bozukluğun bin bir çeşidini fütursuzca
işliyor. Tanrı sanki güneşini parlatmaya
herkese borçluymuş! Sadece Tanrı’nın sağlayabildiği
doğrulukla donatılmayı aklının ucuna bile
getirmeyeni, tersine güneşin ışığında
karanlık işler sürdüreni zifir gibi ürkünç
ortam beklemekte.
Öte yandan doğruluk güneşini
saygıyla değerlendiren yaşamı Tanrı sonsuz
ışığıyla parlatacak. Tanrı Sözü İsa Mesih’i
‘doğruluk
güneşi’ diye nitelendirmiştir. Her
sözü her eylemi, her yargısı doğru olan.. Karanlığı dağıtan, çirkinliğin gizliliklerini
darmadağın eden günahsız, kutsal Tanrı
Oğlu Mesih. Geceyi gündüze dönüştüren,
karanlığın egemenliğini ezen kurtarıcı.
O kanatlarında şifa taşıyarak doğdu.
İki görkemli gelişinin ilkinde her tür
hastalığa şifa verdi. İnsan bedeni üzerinde
etkilediği şifa eylemleri, tüm tarihin
hiçbir döneminde hiç kimse tarafından
yinelenemeyen tanrısal bütünlemedir. Ama
bunlardan çok daha üstünü, Mesih çarmıhta
Tanrı’ya insanlığın kurtulmalığı olarak
sunuldu, kanını kurtarmalığımız niteliğinde
akıttı. “Gerçekte hastalıklarımızı o üstlendi, acılarımızı
o yüklendi. Bizse Tanrı’ca cazalandırıldığını,
vurulduğunu, ezildiğini sandık. Ama günahlarımız
nedeniyle o yaralandı, suçlarımız yüzünden
onun bedeni berelendi. Esenliğimizi oluşturan
ceza ona çektirildi ve onun yaralarıyla
biz şifa bulduk” (Yeşaya 53:4,5).
Mesih iki eşkıyanın orta yerinde kanayarak
ölmekteyken, delinen ellerinden ve ayaklarından
günahlılara şifa damlıyordu. O’na iman
ederek sağlayışını dileyen her kadına
ve erkeğe.. Bu şifa şu ana dek kesin etkinliğini kanıtlıyor: “Bunun için, her kim Rab’bin adını anarsa kurtulacaktır”
(Romalılar 10:13).
Tanrısal şifayı kendi kararıyla dışlayanlara
gelince bunlar kişisel isteğiyle sonsuzluk
boyu karanlığı seçiyor.
“Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır.
Oğul’u dinlemeyene gelince yaşam yüzü
görmez. Tanrı’nın öfkesi onun üzerinde
kalır” (Yuhanna 3:36).
İncil’de bu döneme ‘kurtuluş günü’ deniyor, Tanrı herkesi
bunu kabul etmeye çağırıyor (II.Korintoslular 6:2b). Mesih’in ikinci gelişine dek açıktır
bu. Tanrı günahlıya yalvarıyor: “Bu
nedenle Mesih adına elçilik ediyoruz.
Tanrı bizim aracılığımızla yakarırcasına
dilediğini duyuruyor. Biz de Mesih adına
yalvarıyoruz: Tanrı’yla barışın” (II.Korintoslular 5:20). Elbette şimdiki kayra çağı ilelebet
sürmeyecek; ileride kapanacak. Ne zaman?
Mesih’in inanlılarını toplamaya, evrensel
hükümranlığını kurmaya ikinci kez gelişinde.
Nicelere sevinç getirici gün, başkalarınaysa
dehşet!
Tanrısal
Güneş Düzeni
Mesih görkemli ikinci gelişinde
tüm yeryuvarlağına kendisince sağlanan
şifayı uygulayacak. Mesih’in kurmaya geleceği
bin yıllık hükümranlık çağında bütün silahlar
susacak, ulus ulusa karşı savaşmayacak,
dikta rejimleri yıkılacak, yeryüzünde
tek sürü tek Çoban olacak. İsrail halkı
tümden Mesih’e dönecek, O’na iman edecek.
Yeryüzünde gayrı tek haksızlık adaletsizlik,
sömürücülük barınamayacak. Yeruşalim’den
kesin eşitlik ve karşılıklı saygı yasaları
çıkacak. Kaba kuvvet, cihat, terörizm
eylemleri geçmiş birer düzensizlik çalkantısı
olacak. Bütün uluslar Yeruşalim’e Tanrı’nın
Mesihi’ne tapınmaya gidecek. Bunu yapmayı
kabul etmeyen uluslar cezalandırılacak.
Doğruluk güneşi kanatlarında
şifa taşıyarak doğunca değil salt yeryüzünde
oturanlar, onların yanı sıra kurulu düzen
de şifaya kavuşacak, Mesih’in tüm yaratılışı
kendi düzenine kavuşturmasında. Doğasal
kirlilik, düzensizlik, çirkinlik genel
bunalım olmuş. “Çünkü
yaratılış kendi isteğiyle değil, Tanrı’nın
isteğiyle yozlaşmaya bağımlı kılındı.
Ama yine de umut vardır. Çünkü yaratılış
çürüyüş boyunduruğundan kurtarılıp Tanrı
çocuklarının yüce özgürlüğüne kavuşturulacaktır.
Tüm yaratılışın şu ana dek birlikte inlediğini
ve doğum sancısı çekercesine bir arada
kıvrandığını biliyoruz. Hem de sadece
bu değil; Ruh’un ilk ürününe sahip olan
bizler de evlatlığa alınmayı ve bedenimizin
kurtuluş bulmasını büyük özlemle bekleyerek
içimizden inliyoruz” (Romalılar 8:20-23).
Şimdiki boğucu ortamın sonu İncil’de tüm
açıklığıyla belirtiliyor. Çöl ve kurak
yer çiçeklenecek. RAB, çölü Aden bahçesine
dönüştürecek, bozkırı Rabbin bahçesi kılacak.
Kuraklık, sel afeti, hastalık, yoksulluk
açlık hep son bulacak. Yırtıcı hayvanlar
bile evcil hayvan gibi uslanacak. Mesih
uluslar arasında Barış Başkanı niteliğinde etkisini gerçekleştirince kılıçlarını saban demirine,
mızraklarını ise bağcı bıçaklarına dönüştürecekler.
İnsan tabasbusu kırılacak,
eşitlik ilkesi saptanacak. Mesih’in bel
kuşağı adalet, kalçalarının bağıysa sadakat
olacak. suların
denizi kapladığı gibi, yeryüzü de RAB
bilgisiyle dolacak. Ulusların özlemi salt
O olacak; boyun eğmeyen uluslarsa Tanrı’nın
kutluluklarından yoksun bırakılacak. Mesih,
toplumların sancağı olacak. O, RABBİN
ışığı niteliğinde parlayacak. Herkes bu
ışığın parlaklığında yürüyecek. O, gözlerinin
gördüğüne göre yargı vermeyecek, kulaklarının
işittiğine göre karara gelmeyecek. RAB
Tanrı, İMMANUEL bizimle birlikte olacak.
Her kararını tanrısal bilgi kapsamında
bildirecek. O’nun kararı kesin olacak,
huzuru tüm evreni kutsallıkla dolduracak;
çünkü yasalar kutsal olandan kaynaklanacak,
kutsallığa saygıyla uygulanacak.
Şifa
Güneşi
Tanrı Oğlu Mesih’in kurtarmalık
kanıyla arıtılana, yaşamı tanrısal doğrulukla
donatılana O’nun sayısız vaatleri gün
günden yenilenmekte: “Bulutsuz
bir sabah, şafakta görünen gün ışığı gibidir;
parlaklığı yağmurun ardından yerden taze
ot bitirir” (II.Samuel
23:4).
Günahı bağışlanmayan bireyin
güneşi batar, hiç kimse onun akıbetini
öneme almaz. Çoğu kez mevlutlar okunur,
dualar söylenir, mumlar yakılır; ama bunlar
hiç batmayan güneşin kanıtlayıcı görevini
yapamaz. Öte yandan, Mesih’in arıttığı
yaşamın güvenlikli sürekliliğine Tanrı
tanıklık eder: “Kalk
parla; çünkü ışığın geldi. RABBİN yüceliği
senin üzerine doğdu” (Yeşaya 60:1-3). Tanrı güneşinin doğduğu yaşamın parlaklığı sonsuzdur.
O’nun aydınlattığı günde şu gelip geçen
dönemdeki üzgülerin bir teki barınamaz.
“O
günlerde... Yeruşalim güvenlikte yaşayacak.
Kent, ‘RAB doğruluğumuzdur’ adıyla anılacak”
(Yeremya 33:16). Tanrı’nın doğruluk güneşi evrensel hükümran Mesih’in
gelişinde yeryüzünün her köşesini parlatacak.
Bu arada Yeruşalim kentinin geleceği açıklıkla
belirtilmekte. Günümüzde pek çok ülke
ve başkent kargaşalıkta, sürekli güvensizlikte,
korkuda, çevresel kirlilikte çalkalanıyor.
Araplar Yeruşalim’i fethedince
(İ.S. 638) ona Kudüs adını taktılar. Kral-peygamber
Davut’un gününden bu yana adı Yeruşalim
olan bu eski kenti bambaşka biçime soktular;
ama o günden bu yana Yeruşalim barış bilemedi;
bilemeyecek de. Şu anda bir saldırı ve
kudurganlık yatağıdır o önemli kent. Bu
tarihsel burcu başkenti kılan kral Davut
İsa’dan bin yıl önce şu içtenlikli dileği
yükseltti: “Yeruşalim’in
esenliğini dileyin; seni sevenler huzura
kavuşsun” (Mezmur 122:5).
3000 yıl sonra Yeruşalim’de
refah ne yok. Nasıl anlatılabilir bu huzursuzluk?
Esenlik başkanı Mesih bu kentte çarmıha
çakıldı. Öldü, gömüldü, dirildi, göklere
yükseldi. Dileyen herkesin aracılığını
üstlendi orada. Tanrı’nın somut vaadi
aksamadı. O görkemli gün yakındır. Hükümran
Mesih’in yeryüzüne dönüşünde ilkin Yeruşalim’i
ve bütün huzursuz ülkeleri kentleri Tanrı’nın
kesinleştirdiği güvenlik kaplayacak (bkz. Yeremya 3:17);
Evrensel Yönetmen ‘RAB
doğruluğumuzdur’ adıyla anılacak (bkz.
Yeremya 23:5;6).
İblisin tahtını kurduğu çalkantılı
dünyamıza, Barış
Başkanı Mesih’in sağladığı doğruluk
tanrısal esenliği tümleyecek. Cihatla
değil, silahla değil, canlı bombalarla
değil; evrensel egemen Mesih’in kesin
ve yeterli buyruğuyla: “Dur,
dingin ol!” (Markos 4:39).
Yeyüzündeyken kudurgan dalgaları sütliman
kılan güçlü Mesih bu sonucu tüm evrende
gerçekleştirecek. Peygamber bu farklı
güneşin doğuşunu şöyle betimler: “O
zaman görmezlerin gözleri açılacak, sağırların
da kulakları. Topal insan geyik gibi sıçrayacak,
dilsizin dili sevinç ilahisi söyleyecek.
Çünkü çölde sular, bozkırda çağlayanlar
fışkıracak” (Yeşaya 35:5,6).
Evrensel çapta kudurganlık,
ülkeleri kemiren yolsuzluk, yer yuvarlağını
çürüten çevresel kirlilik ve sayabildiğine
başka başka kötülükler zinciri..
Tümü günahlı insanın düşüklüğünden kaynaklanmakta ve acıklısı, güneşin
ışığında sahneye konmakta. Öte
yandan Mesih inanlısı güvenlikte ve bekleyiştedir.
O’nun parlatacağı doğruluk güneşi kanatlarında
şifa taşıyarak neredeyse doğuyor. Fiziksel
güneşin batışı ötesinde bilinmedik bir
güneş doğuşu buna imanı ve güveni olanı
bekliyor. Böylesi parlak tanrısal aydınlığa
kavuşmak, onu gerçekleştirecek Tanrı Oğlu
Mesih’e iman etmekle ve günaha rest çekmekle
bütünlenir.
Thomas Cosmades