8.
İYİ BİR İNSANI NASIL HAKSIZ ÇIKARABİLİRSİNİZ?
Uruguay Üniversitesi'nden bir öğrenci
bana, "Profesör Dowell, Mesih inancını
neden çürütemiyorsunuz?" diye sormuştu.
Ben de, "Bir tek nedenden dolayı"
diye yanıt vermiştim. "Tarihteki
bir tek olayı çürütemiyorum. O da İsa
Mesih'in dirilişidir."
Bu
konuyu 700 saat kadar inceledikten ve
temelini tümüyle araştırdıktan sonra
şu sonuca vardım: İsa Mesih'in ölümden
dirilişi ya insanlığa yapılan en kötü,
en zalimce ve alçakça düzenbazlık, ya
da tarihin en önemli gerçeğidir.
Diriliş
konusu, "Mesih inancı gerçek midir?"
sorusunu felsefe sahasından çıkarıp
tarih sahasına sokar. Mesih inancının
tarihsel olarak kabul edilebilir bir
temeli var mıdır? Dirilişin gerçekliğine
inanmak için yeterli kanıt var mıdır?
Dirilişle
ilgili bazı gerçekler şunlardır: Geleceği
Tevrat'ta önceden bildirilen Mesih olduğunu
öne süren bir Yahudi peygamberi, Nasıralı
İsa tutuklanmış, siyasi bir suçlu olarak
yargılanmış ve çarmıha gerilmiştir.
Ölümünden ve gömülmesinden üç gün sonra,
mezarına giden birkaç kadın cesedinin
yok olduğunu görmüştür. Bu kişinin öğrencileri
O'nu Tanrı'nın ölümden dirilttiğini
söylemiş, göğe alınmadan önce birkaç
kez kendilerine göründüğünü iddia etmişlerdir.
Mesih
inancı işte bu temel üzerine kurularak
tüm Roma İmparatorluğuna yayıldı. Çağlar
boyunca büyük bir etkisi oldu.
İsa
Mesih gerçekten ölümden dirildi mi?
İSA'NIN GÖMÜLMESİ
İsa'nın
bedeni Yahudi geleneklerine uygun olarak,
keten bezlere sarılmıştı. Yaklaşık 50
kiloluk kokulu baharat, yapışkan bir
madde kıvamında karıştırılarak bedenin
çevresindeki bezlere sürüldü.
Beden
kayadan oluşan sağlam bir mezara konuldu.
Son derece büyük bir taş, (aşağı yukarı
iki ton ağırlığında) kaldıraçlar aracılığıyla
mezarın girişine yuvarlandı.
Son
derece disiplinli Romalı bir manga asker,
mezarı güvenlik altına almak için oraya
yerleştirildi. Cezalandırma korkusu
özellikle gece nöbetlerinde görevin
kusursuz bir dikkatle yapılmasını sağladı.
Bu manga, mezara Roma gücünü ve yetkisini
simgeleyen mührü bastı. Girişteki taşı
hareket ettirmeye çalışan kişi mühürü
kıracak ve Roma yasasını çiğnemiş olacaktı.
Ne var ki tüm bunlara karşın mezar boştu.
BOŞ MEZAR
İsa'nın
izleyicileri, O'nun ölümden dirildiğini
söylediler. İsa'nın kendilerine kırk
gün boyunca inandırıcı kanıtlarla göründüğünü
öne sürdüler. Elçi Pavlus, İsa'nın,
bir kez 500 izleyicisine birden göründüğüne,
bunların çoğunun hala hayatta olduğunu
ve kendisinin yazdıklarını doğrulamak
için bu kişilere başvurulabileceğini
söylemiştir.
Boş
mezarın inkâr edilmesi olanaksızdı,
çünkü hemen herkesin bundan haberi vardı.
Eğer mezarın boş olduğunu halk görmemiş
olsaydı, İsa'nın dirilişi hikayesine
Kudüs'te bir saat bile inanılmazdı.
Eğer
tüm kanıtlar titizlikle ve adil bir
şekilde değerlendirilirse, tarihsel
araştırmalara göre İsa'nın mezarının
Pazar sabahı boş olduğu sonucu doğrudur.
Bu gerçeğe aykırı hiçbir yazınsal, epigrafik
ya da arkeolojik bulunamamıştır.
Boş mezarı nasıl açıklayabiliriz? Bunun
doğal bir nedeni olabilir mi?
İmanlılar, şaşırtıcı tarihsel kanıtlara
dayanarak İsa'nın, Tanrı'nın doğaüstü
gücüyle ölümden dirildiğine inanmaktadırlar.
Buna inanmak çağdaş bir akla zor gelebilir,
ancak ilerde de açıklayacağım gibi,
inanmamak daha zordur.
Dirilişten sonra mezarın durumu önemlidir.
Roma mührü kırılmıştı ve bunu yapmanın
cezası baş aşağı çarmıha gerilmekti.
Girişteki büyük taş yerinden oynatılmış,
üstelik sanki taşınmış ya da elle kaldırılıp
konulmuş gibi girişten uzağa yuvarlanmıştır.
Manga kaçmıştır. Tarihçi Justin, Digest
adlı eserinde (49:16) bir mangayı idama
götüren 18 suçu sıralar. Bunlardan ikisi,
uyumak ve görev yerini terk etmektir.
Mezara gelip boş bulan kadınlar korkuya
kapıldılar, geri dönüp İsa'nın öğrencilerine
durumu anlattılar. Bunun üzerine Petrus
ve Yuhanna mezara koştular. Mezara ilk
varan Yuhanna oldu. Keten bezler yerdeydi
ve içi boştu. Mesih'in bedeni bu bezlerden
sıyrılmıştı.
Ölümden
dirilişi açıklamaya yönelik doğal nedenler,
oldukça zayıftır. Aslına bakarsanız
bunlar, diriliş gerçeğini kanıtlamaya
yardımcı olurlar.
YANLIŞ MEZAR MI?
Kirsopp
Lake tarafından ortaya atılan bir kurama
göre bedenin kaybolduğunu söyleyen kadınlar
yanlışlıkla başka bir mezara gitmişlerdir.
Bu doğruysa, öğrenciler de yanlışlık
yapıp başka bir mezara girdiler. Ne
var ki, bedenin çalınmasını önlemek
için mezara askeri manga yerleştiren
Yahudi yetkililer yer konusunda yanılmış
olamazlar. Romalı askerler de böyle
bir yanılgıya düşemezler, çünkü zaten
oradaydılar.
Eğer yanlış bir mezar söz konusu olsaydı,
Yahudi yetkililer doğru olan mezardan
bedeni çıkartıp diriliş söylentisine
hemen son verirlerdi.
Başka bir açıklama ise, dirilişten sonra
İsa'nın öğrencilere görünmesinin aslında
halüsinasyon ya da illüzyon olduğu şeklindedir.
Ancak tarihsel durum ve elçilerin akıl
yapıları halüsinasyonları yaratan psikolojik
ilkelere yer vermemektedir.
O halde, gerçek bedene ne olmuştur,
İsa nereye gitmiştir?
BAYILMA KURAMI
Birkaç
yüzyıl önce Venturini tarafından ortaya
atılan bugün de bazı kişilerin öne sürdükleri
bayılma kuramına göre İsa aslında ölmemiş;
kan kaybından ve yorgunluktan bayılmıştır.
Herkes İsa'nın öldüğünü sanmıştır. Fakat
İsa daha sonra kendine gelmiş, öğrencileri
de O'nun ölümden dirildiğini sanmıştır.
Dirilişe
inanmayan kuşkucu Strauss bile İsa'nın
bayılmış olması kuramına karşı çıkmıştır:
"Mezardan yarı ölü bir durumda
çalınmış, zayıf, hasta, tıbbi müdahaleye
muhtaç olan; tedavisi, dinlenmesi ve
güçlenmesi gereken bir kimsenin, öğrencilerine
ölümü ve mezarı yenmiş görkemli bir
Yaşam Önderi izlenimi vermesi olanaksızdır.
Tam tersi, İsa'nın böyle bir baygınlıktan
ayılmış olması, öğrenciler üzerinde
daha önceden yaratmış olduğu görkemli
izlenimi bozardı. Üstelik bu olasılık,
öğrencilerin kederini coşkuya, saygılarının
tapınmaya dönüşmesi için son derece
yetersizdir."
BEDEN ÇALINDI MI?
Başka
bir kurama göre, Roma mangası uyurken
öğrenciler bedeni çalmıştır. Ancak öğrencilerin
içinde bulunduğu depresyon ve korkaklıkları,
böyle bir varsayımı ortadan kaldırıyor.
Mezardaki askerlerle yüzleşme tehlikesini
göze alacak kadar cesur ve girişken
değildiler. Üstelik ruh durumları bunu
yapmaya elverişli değildi.
Bu
olasılık öğrenciler hakkındaki tüm bildiklerimizle
çelişmektedir: Ahlaksal öğretişleri,
yaşam nitelikleri, İsa uğruna çektikleri
acılar ve gördükleri zulümleri bu varsayımı
ortadan kaldırıyor. Üstelik İsa'nın
bedenini çalmış olmaları, terk edilmiş
ve ümitleri kırılmış kaçakları, hiçbir
baskının durduramadığı cesur tanıklar
haline getirmeye yetmez. Yahudi ve Romalı
yetkililerin Mesih'in bedenini almış
oldukları varsayımı ise aynı derecede
mantık dışıdır. Yetkililer bedeni alıp
sakladılarsa, öğrenciler Kudüs'te dirilişi
vaaz ederken, nerede olduğunu neden
söylemediler? Oysa bedeni bir arabaya
koyup Kudüs'ün ortasına sürebilirlerdi.
Böylece Mesih inancını daha başlamadan
yok etmiş olurlardı. Neden böyle yapmadılar?
"İsa'nın öğrencilerinin böyle bir
masal uydurup bunu, İsa'nın bedenini
ortaya çıkarıp gösterecek kişilerin
arasında vaaz etmeleri kuramı mantık
dışıdır."
DİRİLİŞE KANIT
Oxford'da
modern tarih bölümü başkanı olan Thomas
Arnold, aynı zamanda Roma tarihi adlı
eserin yazarıdır. Tarihsel gerçekleri
değerlendirme konusunda kanıtların önemini
iyi bilmektedir. Kendisi şöyle demiştir:
"Başka zamanların tarihleri üzerinde
yıllarca çalışmalar ve incelemeler yaptım.
Bu tarihlerin kayıtlarını yazan kişilerin
kanıtlarını değerlendirdim, ölçtüm ve
sınadım. İnsanlık tarihinde her çeşit
kanıtla doğruluğu ispatlanmış olan bir
gerçek varsa, o da Tanrı'nın ölen ve
ölümden dirilen Mesih aracılığıyla bize
sunduğu büyük belirtidir.
Bütün
kanıtları bir araya koyarak şunu söyleyebiliriz:
Mesih'in dirilişinden daha iyi ve çeşitli
bir şekilde kanıtlanmış başka bir tarihsel
olay yoktur. Harvard üniversitesi profesörlerinden
ve Amerika'nın en büyük hukukçularından
biri olan Dr.Simon Greenleaf elçilerin
Mesih'in dirilişine ilişkin tanıklıklarının
yasal değerini inceleyen kitabında şunları
yazıyor: "İsa gerçekten ölümden
dirilmemiş olsaydı, ısrarla dirilişi
vaaz etmeleri olanaksızdı. Bugün adalet
mahkemelerindeki yasal kanıt kurallarına
göre Mesih'in dirilişi, tarihin en iyi
desteklenen olaylarından biridir."
Başka bir hukukçu, Frank Morrison diriliş
kanıtını çürütmeye karar vermişti. İsa'nın
gelmiş geçmiş en büyük insanlardan biri
olduğuna inanıyordu. Ama söz konusu
diriliş olduğunda İsa'nın öyküsüne mitoloji
karıştığını düşünüyordu. İsa'nın son
günleriyle ilgili bir inceleme yazmaya
karar verdi. Bu çalışmasında dirilişin
olmadığını kanıtlayacaktı. İsa'ya mantıklı
ve aydın bir yaklaşımın dirilişi çürüteceğini
düşünüyordu. Bununla birlikte, aldığı
hukuk eğitimi ışığında kanıtları incelemesi
düşüncelerini değiştirdi. En sonunda
"Taşı Kim Kaldırdı?" adlı
bir kitap yazdı. Kitabın ilk bölümü
"Yazılmayı Reddeden Kitap"
başlığını taşıyordu. Geride kalan bölümlerde
ise Mesih'in dirilişinin kanıtları sergileniyordu.
"Bu tarihsel olayların tek mantıklı
açıklaması, Tanrı'nın İsa'yı bedensel
olarak ölümden dirilttiğidir. Bugün
İsa Mesih'e iman eden bir kişi, ilk
imanlılar gibi imanın masal ya da efsane
üzerine değil, diri Mesih'e ve boş mezar
kanıtlarına dayandığını bilebilir.
Hepsinden
önemlisi, imanlı, ölümden dirilmiş olan
Mesih'in gücünü kendi yaşantısında görebilir.
Birincisi, günahlarının bağışlandığını
bilebilir (1.Korintliler 15:3). İkincisi,
sonsuz yaşama sahip olduğuna ve kendisinin
de İsa gibi ölümden sonra dirileceğine
ve sonsuza dek yaşayacağına emin olabilir
(1.Korintliler 15:19-26). Üçüncüsü,
anlamsız ve boş bir yaşamı bırakarak
İsa Mesih'te yeni bir varlık olmak üzere
değişebilir (Yuhanna 10:10; 2.Korintliler
5:17).
Sizin
değerlendirmeniz ve kararınız nedir?
Boş mezar konusunda ne düşünüyorsunuz?
Eski
İngiltere Adalet bakanlarından Lord
Darling şu sonuca varıyor: "Hem
olumlu hem de olumsuz; hem durumlara
hem de koşullara bağlı o kadar çok kanıt
var ki, dünyanın her jürisi, diriliş
öyküsüne gerçek hükmü verecektir."