AYDINLANMAK İSTEYENLERE
Türkiye'de bir çok kişiye
"Kutsal Kitap" hakkında ne bildikleri
sorulduğunda alınan cevapların çoğu ya yetersiz
ya da yanlıştır. Çoğu insan da bu konuda
bilgi edinmek bile istememektedir. Ne yazık
ki, böyle kişiler kulaktan dolma bilgilerle
yetinip bunlara inanmayı tercih ederler.
Bu kitapçıktaki amacımız gerçekleri başkalarından
değil, asıl kaynağından öğrenmek isteyenlere
yardımcı olmaktır.
Bu çalışma sonunda göreceğiniz
gibi Kutsal Kitap ne birkaç din adamının
değiştirdiği, ne de sizin bildiğiniz bir
din kitabıdır. Tersine, Tanrı Sözü'dür.
O'nun varlığının, insana duyduğu sevgi-sinin
ve lütfunun yazılı açıklanışıdır. Çalışmamız
ilerledikçe Tanrı'nın insanla ilişki kurma
tasarısının nasıl ta başlangıçtan günümüze
kadar kusursuz bir sırayla açıklandığını
göreceksiniz. Şimdi sizlere bu Kutsal Yazılar
hakkında biraz da olsa bilgi vererek var
olan ön yargıları ortadan kaldırmaya çalışalım.
Kutsal
Kitap'ın İçeriği
Kutsal Kitap, İsa'dan
önce yaklaşık 14. yüzyıl-dan başlayarak
İsa'dan sonraki yüzyıl sonuna kadar olan
bir süre içerisinde yazıya geçirilmiştir.
Bu yazılar Tanrı'nın görevlendirdiği insanlar
tarafın-dan yine Tanrı'nın kendi Ruhu'yla
esinlenerek yazdırılmıştır. Kutsal Kitap;
tarihsel olaylar, kutsal şiirler, peygamberlik
yazıları ve esinlemelerden oluşan kitapçıkların
bir araya toplanmasından meydana gelmiştir.
Yazılar, dünyanın ve insanın yaratılışından
başlayarak, dünyanın son günlerinde olacak
olaylar ve Tanrı'nın yargısını baştan sona
ve belli bir düzen içerisinde anlatır.
Kutsal Kitap, temelde
iki bölüme ayrılır. İsa Mesih'in doğumundan
önce insanlara bildirilen Tevrat ve Zebur
olarak da bildiğimiz Eski Antlaşma, kitabın
birinci bölümünü oluşturur. İkinci bölüm,
iyi haber anlamına gelen İncil dediğimiz
Yeni Antlaşma ise Mesih'in doğumundan O'nun
ikinci kez gelişine kadar sürecek olan dönemi
anlatır.
Bu iki bölüm içerisinde
yer alan kitapçıkları iki raflı bir kütüphane
benzetmesiyle açıklayabiliriz:
Bu benzetmede görüldüğü
gibi, iki Antlaşma ikişer ana kısma ayrılır
("ilahi tarih" ve "ilahi
yorum" diye alt ve üst raflar) ve genellikle
kronolojik bir sıra izler (soldan sağa doğru).
Eski Antlaşma, Tanrı'nın, kendi içlerinden
çıkacak Kurtarıcı Mesih'i dünyaya göndereceği
halkı (İsrail ulusu) oluşturup eğiterek
zemini nasıl hazırladığını kaydeder. Yeni
Antlaşma ise Tanrı'nın, Mesih aracılığıyla
bütün uluslardan Kendisine iman eden insanları
nasıl günahtan kurtarıp sevgiyle kabul ettiğini
açıklar.
İşte Eski Antlaşma'yı
oluşturan ilk bölümler yani Yaratılış'tan
Ester'e kadar olan kısım, dünyanın yaratılışından,
Kurtarıcı İsa Mesih'in gelişine dek geçen
süre içinde Tanrı'nın insanlarla olan tarihsel
ilişkilerini kaydeder. Belirli bazı önemli
noktalarda Tanrı, bu tarihin arkasındaki
ve ilerisindeki amaçlarını daha da ayrıntılı
bir biçimde bildirir. Nitekim, Eyüp'ten
Malaki'ye kadar olan kısım, Tanrı'nın bu
özel yorumlarını kaydeder. Böylece alt rafta
"ilahi tarih" kitapçıkları, üst
rafta da "ilahi yorum" kitapçıkları
yer almaktadır. Bu düzen aynı şekilde Yeni
Antlaşma'da da görülür; önce Matta'dan Elçilerin
İşleri bölümüne kadar olan kısımda Tanrı'nın
Mesih'i dünyaya göndererek meydana getirdiği
tarihsel oluşum anlatılır. Bunun ardından
bu yeni oluşumun esas gerçekleri, düzeni
ve iç yaşamı Elçilerin Mektupları'nda açıklanır.
En son olarak Esinleme bölümünde, Mesih'in
ikinci gelişi ve dünyanın sonuyla ilgili
gelecekte olacaklar açıklanır.
Eski
Antlaşma'ya Giriş
Çalışmamızın bu kısmında
öncellikle Eski Antlaşma'yı ele alacağız.
Eski Antlaşma'nın içerisindeki kitapçıklar
yaklaşık bin yılı kapsayan bir zaman dilimi
içerisinde yazıldı. Kutsal Kitap'ın birinci
kısmını oluşturan bu 39 kitapçığı dönemler
halinde kısaca açıklamaya çalışalım.
Yaratılış
(Yaratılış)
"Başlangıçta Allah
gökleri ve yeri yarattı." Kutsal Kitap'ın
ilk kitapçığı olan Yaratılış bu ayetlerle
başlar. Bunu izleyen bölümler evrenin ve
insanın yaratılışını anlatır. Adem ve Havva,
Tanrı tarafından yasaklanan meyveyi yiyerek
günaha düşerler. Günah böylece onlar aracılığıyla
dünyaya girer. Adem ve Havva'nın soyu, günah
denen şeye battıkça batar ve Tanrı'dan uzaklaşır.
Tanrı insanlığı Nuh Tufanı aracılığıyla
cezalandırır. Hayatta kalanların soyu, daha
sonra "dünyaya dağılın" buyruğunu
çiğneyip Babil Kulesi'ni inşa ederek yeniden
Tanrı'ya isyan eder. Ve Tanrı orada onların
dillerini karıştırır. İlerleyen zaman boyunca
dünyaya dağılan uluslar, Tanrı'dan uzak
ve habersiz olarak yaşarlar.
O zaman Tanrı, İbrahim'i
seçti ve onu çağırdı. Tanrı, "Bütün
uluslar sende kutsanacaktır" vaadi
ile bütün uluslara kurtuluş getireceğini
müjdeliyordu. İbrahim'in oğlu İshak'ın soyundan
gelen Yakup (İsrail) ve ailesi, ilerleyen
zaman içerisinde ülkede olan kıtlık sorunu
yüzünden Mısır'a yerleşirler. Yakup'un soyu,
İsrail adıyla anılmaya başlar. Tanrı tek
bir adamdan oluşturduğu bu ulus aracılığıyla
bütün dünyayı bereketleyecekti.
Çıkış
- Levililer - Sayılar - Tesniye
İsrail halkı Mısır’da
çoğalmaya başlayınca Firavun onları bir
tehlike olarak görmeye başlar. Mısır halkı
onları köle olarak kullanarak üzerlerindeki
baskıyı arttırır. Tanrı, Musa’yı İsrailliler’i
Mısırdan çıkarmakla görevlendirir. Tanrı,
Musa ve kardeşi Harun aracılığıyla pek çok
mucize yaparak İsraillileri büyük bir kurtarışla
Mısır’dan çıkarır.
Sina Dağında Tanrı kurtardığı
halkıyla bir Antlaşma yapmıştır. Onlara
özeti On Emir olan Kutsal Yasa’yı verip
özel bir tapınma çadırı yaptırarak bu antlaşmanın
ilkelerini belirler. Onlara şöyle der; “Mısırlılar’a
ne yaptığımı sizi kartal kanatları üzerinde
taşıdığımı nasıl buraya kendime getirdiğimi
gördünüz. Şimdi sözümü dikkatle dinler antlaşma
uyarsanız, bütün uluslar içinde benim seçkin
halkım olacaksınız. Çünkü yeryüzünün tümü
benim halkım olacaksınız. Çünkü yeryüzünün
tümü benimdir. Bana kahinler krallığı kutsal
ulus olacaksınız.” Çıkış 19:4-6
Çölde kırk yıl süren yolculuk
boyunca dik kafalı halkının nazına katlandıktan
sonra Tanrı, onları vaat edilen toprağın
sınırına getirdi.
Yasa anlamına gelen “Tevrat”
(Torah) aslında yalnız bu ilk beş kitapçığı
kapsar. “Eski Antlaşma” terimi de İsrailoğulları
ile yapılan bu antlaşmadan alınır.
Yeşu
– Hakimler - Rut
İsrail halkının on iki
oymağı Mısır'dan çıkıştan 40 yıl sonra Tanrı'nın
İbrahim ve soyuna vereceğine vaat ettiği
Filistin toprağına Yeşu önderliğinde girerler,
bu toprağı ilahi mirasları olarak sahiplenirler.
"Rab'bin İsrail halkına
verdiği sözlerden hiçbiri boş çıkmadı; hepsi
yerine geldi."(Yeşu 21:45)
Bundan sonra Hakimler
dönemi başlar. Halk diğer ulusların putperest
inançları ve kültürlerinden etkilenerek
Tanrı'dan uzaklaşır. Bu sadakatsizlik onları
zor duruma düşürünce feryat ederek Tanrı'ya
dönerler. Ve Tanrı hem askeri önder hem
de habercileri olan hakimler aracılığıyla
onları kurtarır.
Bu dönemin sonuna doğru
Yahuda oymağından Boaz, imanı güçlü yabancı
bir kadın olan Rut'la evlenir. Böylece Rut
bu evlilikle ileriki yıllarda büyük kral
ve peygamber olacak olan Davut'un soyuna
dahil edilir.
Samuel
- II. Samuel
Daha sonra İsrailliler diğer ülkeler gibi
olabilmek için, peygamber Samuel aracılığıyla
Tanrı'dan bir kral isterler. İsraillilerin
kral istemeleri üzerine Saul kral seçilir,
ancak o, Tanrı'ya itaatsizlik eder ve krallığı
elinden alınır. Yerine Davut kral olur.
Davut, İsrail'in gerçek kralı ve uzun bir
krallık kuşağının başı olur. Davut iyi bir
önderin bütün özelliklerine sahipti. Bütün
yaşamı boyunca Tanrı'ya bağlı kalmaya dikkat
etti. Davut aynı zamanda bir peygamber,
iyi bir şair ve ozandı. Kutsal Kitap'ın
diğer bir kitapçığı olan Zebur ismiyle bildiğimiz
Mezmurlar'ın yarısından fazlası onun yazdıklarından
oluşmuştur. Kendisi:
"Tanrı'nın yükselttiği
adam, Yakup'un Tanrısı'nın meshettiği, İsrail'in
sevilen ezgi okuyucusuydu." (2 Samuel
23:1)
Tanrı, "gönlüme göre
bir adam" olarak tanımladığı Davut'a,
Kral olan Mesih'in onun soyundan geleceğini
vaat etti.
"Sen ölüp atalarına
kavuşunca, senden sonra soyundan birini
ortaya çıkarıp krallığını sürdüreceğim…
Ben de onun krallığının tahtını sonsuza
dek sürdüreceğim. Ben ona baba olacağım,
o da bana oğul olacak… Soyun ve krallığın
sonsuza dek önümde duracak; tahtın sonsuza
dek sürecektir." (2 Samuel 7:12-16)
Davut'un Krallığı döneminde
İsrail toprakları genişledi ve güçlü bir
devlet halini aldı.
I.Krallar
- II.Krallar
Davut'un ölümünden sonra
yerine oğlu Süleyman kral olur. Süleyman
babasından devraldığı büyük krallığı yönetmek
için Tanrı tarafından bilgelikle donatılır.
Davut'un yapmayı çok istediği, ancak yapamadığı
Kudüs'teki tapınak Süleyman tarafından yaptırılır.
Zenginliği ve bilgeliği saye-sinde ünü diğer
uluslara kadar ulaşır. Süleyman'ın dönemi
İsrail'in en görkemli dönemiydi.
Ancak Süleyman son dönemlerinde
Tanrı'nın buyruklarına uymadığı için ölümün-den
sonra durum kötüye gitmeye başladı. Oğlu
Rehoboam tanrıtanımaz bir kral olarak yaşadı.
Onun zamanında İsrail krallığı başkenti
Kudüs olan "Yahuda" diye anılan
Güney Krallığı ve baş-kenti Samiriye olan
"İsrail" diye tanınan Kuzey Krallığı
olarak ikiye bölündü. Her iki krallıkta
tahta geçen çoğu krallar da Tanrı'nın peygamberler
aracılığıyla yaptığı uyarılara uymayarak
beraberlerinde halkı da saptırarak Tanrı'nın
öfkesini kazandılar. (Bu peygamberleri ileriki
bölümlerde adlarıyla anılan kitapçıklarla
beraber açıklayacağız). Halk, Tanrı'nın
emrettiği tapınışı ve tapınağı terk ederek
Tanrı'nın onlarla yaptığı antlaşmayı bozdu.
M.Ö.722 yılında Asur kralı
2. Sargon, başkent Samiriye'yi ele geçirerek
kentin ileri gelenlerini sürgüne götürdü.
Böylece kuzeydeki "İsrail" kral-lığı
sona erdi. Güneydeki Yahuda krallığı bu
olaydan sonra 136 yıl daha devam etti. Ve
sonunda Kudüs de Babil'e yenilerek halkı
yetmiş yıl boyunca sürgüne gönderilir.
Sürgün, M.Ö. 539 yılında
Babil'in işgali üzerine İsraillilerin önce
Zerubbabel daha sonra Ezra ve Nehemya yönetiminde
ülkelerine geri dönmeleriyle son bulur.
Tapınak tekrar inşa edilir ve Kudüs yeniden
başkent olur. Bu şekilde Eski Antlaşma'nın
tarihini oluşturan bölümler ("ilahi
tarih" diye adlandırdığımız kısım)
sona erer.
ŞİİRSEL
YAZILARA GİRİŞ
Bu bölümler boyunca Tanrı'nın
tasarısının tarihsel olarak nasıl işlediğini
görürüz. Eski Antlaşma'nın ("ilahi
yorum" diye adlandırdığımız) diğer
kısmı, şiir ve peygamber yazılarından oluşur.
Öncelikle şiirsel kitapçıklara bir göz atalım.
Eyüp
Eyüp kitapçığı, büyük
olasılıkla yazılmış olan en eski kutsal
kitapçıktır. Dünyanın sorulan en eski sorularına
bir cevap niteliği taşımaktadır. Tanrı,
doğru insanların acı çekmelerine neden izin
verir? Kötülük nerede başlamıştır? Şeytan'ın
rolü nedir?
Eyüp, Tanrı korkusu ve
sevgisiyle yaşayan bir adamdır. Bir gün
şeytan, Eyüp'ü sınamak için sınırlı olarak
Tanrı'dan izin alır. Kısa bir zaman içinde
Eyüp sahip olduğu her şeyi kaybeder, vücudunda
da derin yaralar açılır. Eyüp en derin acıları
çekerken bile, "Beni öldürse bile Tanrı'ya
güveneceğim" der. Eyüp bu durumunda,
Tanrı'nın değişmez tasarısına bütün kalbiyle
iman etti. Kitapçığın sonunda Tanrı'nın
Eyüp'e bütün kaybettiği şeyleri geri verdiğini
görüyoruz.
Mezmurlar
(Zebur)
Mezmurlar kitapçığının
çoğu Davut tarafından yazılmıştır. Yüzyıllar
boyunca halkın yüreğini duygulandırıp kuvvetlendirmenin
yanı sıra, Tanrı bu ezgileri vaadinin de
bir çok derin gerçeğini bildirmek için kullanmıştır.
Mezmur yazarı, Tanrısına tapınma ve övgü,
sıkıntı ve yalnızlık, reddedilme ve acı
çekme, itiraf ve umut, sevinç ve güvenin
hepsini Tanrı'nın Ruhu tarafından yönlendirilerek
özgürce dizelere dökmüştür. Bütün Mezmurlar,
Mesih'i düşünmemize yardımcı olur. Ama bazılarında
açık ve temelde Davut'un deneyimlerinin
çok üstünde olan şeylerden söz edilir. Mesih'in
görkemini, krallığını, çekeceği acıları
anlatan bu Mezmurlar, Mesihsel Mezmurlardır.
Örneğin, şu ayetler Mesih'in
çarmıha gerilerek öleceğini önceden bildiriyordu:
"Tanrım, Tanrım,
beni neden terk ettin?… Kötüler sürüsü çevremi
sarıyor, Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar…
Bütün kemiklerimi sayar oldum, Bakıyorlar,
gözlerini bana dikmişler. Giysilerimi aralarında
paylaşıyor, Mintanım için kura çekiyorlar."(Mezmur
22:1, 17-18)
Diğer bir ilahi mezmurunda
Davut, efendisi olan Mesih'in yücelip Tanrı'nın
tahtında oturacağını şöyle ilan etti:
"RAB Rab'bime şöyle
dedi: Düşmanlarını ayaklarının altına basamak
yapıncaya dek, sağımda otur." (Mezmur
110:1)
Süleyman'ın
Özdeyişleri
Süleyman'ın Özdeyişleri,
Davut'un oğlu Kral Süleyman tarafından yazılmıştır.
Bu kitapçık yaşlı adamın gençlere öğütleri
niteliğindedir. Hikmet ve hikmetsizlik,
adalet ve adaletsizlik, dürüstlük ve hilekarlık,
çalışkanlık ve tembellik, incelik ve kabalık
konularında yapmaları gerekeni öğütleyerek
tersi durumlarda başlarına gelecekler hakkında
onları uyarır. Örneğin:
"RAB korkusu bilgeliğin
başlangıcıdır. Bilgi Kutsal Olan'ı tanımaktır…
Bütün yüreğinle Tanrı'ya güven, Bildiklerine
güvenme sen. Yaptığın her işte RAB'bi an,
o da senin işlerini yoluna koyar."
(Süleyman'ın Özdeyişler 9:10,5-6)
Vaiz
Vaiz kitapçığı da Süleyman
tarafından yazılmıştır. Bu kitapçık, insan
ikilemini derin bir biçimde anlayarak Tanrı
olmadan güneşin altında bulunan hiçbir şeyin
anlamının olmadığını belirtir. Sonsuzluk
umudu olmadığı takdirde yaşamın boş olduğunu
ortaya koyarak dünyasal bakışın kısırlığını
gösterir. Zengin olsun fakir olsun, bilge
olsun akılsız olsun bütün insaların ortak
sonu ölümdür. Tanrı'yla sonsuz yaşamda birleşeceğimizi
ve O'nun bilge iyiliğine güvenip yaşamın
yanıt bulmamış pek çok sorusuna O'nda cevap
arayarak hayatın gerçek anlamını bulabileceğimizi
bu kitapçık açıkça ifade eder.
"İşin sonu şudur:
her şey işitildi; Allah'tan kork ve O'nun
emirlerini tut; insanın bütün vazifesi budur.
Çünkü iyi olsun kötü olsun, her gizli şeyle
beraber her işi Allah hükme götürecektir."
(Vaiz 12:13-14)
Neşideler
Neşidesi (Ezgiler Ezgisi)
Neşideler Neşidesi kitapçığı
da bundan önce gördüğümüz iki kitapçık gibi
Süleyman tarafından yazılmıştır. Kitaçığın
içerdiği konu bütünüyle sevgidir, ve "Tanrı'dan
gelen bir alev" diye adlandırdığı tek
eşli evliliği kutlamaktadır.
"Bir insan sevgiye
bedel evinin bütün malını verse, bu bile
hor görülen bir karşılık olur"(Neşideler
Neşidesi 8:7)
Aynı zamanda kitapçık
Tanrı'nın halkına bakış açısını dile getirir.
Tanrı kendisini sevecek insanlar aramaktadır.
Rab'bin bütün yaşam armağanlarından en büyüğü
sevgidir. Sevgi çok güçlüdür, ancak hiçbir
sevgi Tanrı'nın sevgisi kadar sabırlı ve
büyük değildir. Bu kitapçıktaki sevgi ilişkisi,
Tanrı ve halkının arasındaki ilişkiyi resmeder.
Tanrı, halkının yaptığı bütün itaatsizliklerine
rağmen onlara sonsuz bir sevgiyle bağlıdır.
Ve onların tekrar kendisine dönecekleri
günü özlemle bekler. Bu kitapçıkta Tanrı,
halkını Ruhsal gelini diye tanımlar. Şiirsel
kitapçıkların özü, halkın Tanrı'ya seslenişidir.
Bundan sonraki kitapçıkların içeriğini ise,
Tanrı'nın halkına seslenişi oluşturur.
PEYGAMBER
YAZILARI
Peygamber yazıları, Tanrı'nın
görevlendirdiği peygamberlerin adlarıyla
anılan 16 kitapçıktan oluşur. Bu peygamberler
sırasıyla İşaya (Yeşaya), Yeremya, Hezekiel,
Daniel, Hoşea, Yoel, Amos, Obadya, Yunus,
Mika, Nahum, Habakkuk, Tsefanya, Haggay,
Zekarya, Malaki'dir.
Peygamberlerin asıl görevleri
Tanrı'ya itaat etmemekte direnen halkı uyarmak,
onları işledikleri günahlardan dönmedikçe
başlarına gelecek Tanrı'nın yargısından
haberdar etmekti. Halk, Tanrı'yla olan ilişkisini
kesmiş, O'na tapınmayı bırakmış, kendilerine
yaptıkları iyilikleri unutmuş ve günah içerisinde
yaşarken Tanrı, peygamberler göndererek
kendilerini üzerlerine gelecek olan yargı
konusunda uyararak tövbeye çağırır.
"Halkım iki kötülük
işledi; Beni, diri su kaynağını bıraktılar
da kendilerine sarnıçlar, su tutmayan çatlak
sarnıçlar kazdılar." (Yeremya 2:13)
"Halkım sırtını bana
çevirmeye azimli!"… Ey İsrail, Allah’ın
Rab'be dön; çünkü kendi fesadınla yıkıldın."
(Hoşea 14:1)
"Her şeye egemen
RAB 'Bana dönün, ben de size dönerim' diyor."
(Zekeriya 1:3)
PEYGAMBER
YAZILARI
Peygamber yazılarının
ortak bir özelliği de içlerinde sık sık
geçen 'Mesih' vaadidir. Tanrı kutsallığını,
sevgisini ve adaletini halkına açıkça göstermiştir.
Halk günahlarıyla O'nun huzuruna gelemezdi;
çünkü Tanrı kutsaldır. Tanrı onları yanında
istiyordu; çünkü Tanrı sevgidir. Tanrı onları
günahlarından kurtaracak, halkıyla arasındaki
kopukluğu tekrar düzeltecek tek ve son kurban
olmak üzere Mesih'i gönderecekti, çünkü
Tanrı adildir. Ayrıca Mesih'in kim olduğu
konusunda da pek çok ön bildirimde bulunarak
halkının bu müjdeden habersiz kalmalarını
istemedi. Tanrı halkıyla yeni bir antlaşma
yapacak ve bu antlaşma lütufla onların yüreklerine
yazılacaktı.
"İşte ulağımı (Yahya
peygamberi) gönderiyorum. Önümde yolu hazırlayacak.
Aradığınız Rab ansızın tapınağına gelecek;
görmeyi özlediğiniz antlaşma ulağı gelecek"
(Malaki 1:3)
Mesih'in öncesizliği ve
doğumu "Ama sen, ey Beytlehem Efrata,
(İsa'nın doğduğu kent), Yahuda boyları arasında
önemsiz olduğun halde İsrail'i benim adıma
yönetecek Olan senden çıkacaktır. O, başlangıçtan
beri, sonsuzluktan beri vardır… Kendisi
geldiği zaman RAB'den aldığı güçle halkını
Tanrısı RAB'bin görkemli adına yöneltecek…
-Çünkü o zaman bütün dünya O'nun gücünü
kabul edecek." (Mika 5:2-6)
İşaya (Yeşaya) kitapçığında
bulunan Mesih'le ilgili çok açık önbildirimlerden
örnekler verebiliriz. Mesih'in sağlayacağı
kurtarışın çok yönlü gerçekleri 53'üncü
bölümde hayret verici ayrıntılarla önceden
bildirilmiştir:
Reddedilmesi ve elemleri:
"Hor görüldü, yapayalnız bırakıldı.
Acıyı ve elemi yakından tanıdı..."
(İşaya 53:3)
Bizim yerimize ölmesi:
"Ne var ki, bedeni günahlarımızdan
ötürü deşildi, suçlarımızdan ötürü eziyete
uğradı. Esenliğe çıkmamız için çekilmesi
gereken ceza O'na verildi. Bizler O'nun
yaralarıyla şifa bulduk." (53:5)
Sessiz ve gönüllü olarak
elem çekmesi: "Kesime götürülen kuzu
gibi, kırkıcılar önünde sessizce duran koyun
gibi açmadı ağzını." (53:7)
Halkının yerine ölmesi:
"Ölüme çarptırılması halkın başkaldırılarından,
hak ettikleri cezadan ötürüydü." (53:8)
Zengin bir adamın mezarına
gömülmesi: "Kötülerle birlikte gömülecekti,
ama zenginin mezarına kondu." (53:9)
Günahsız masumluğu: "Şiddete
başvurmadı, ağzından tek bir yalan çıkmadı..."
(53:9)
Dirilişi ve ödülü: "Soyundan
gelenleri görecek ve sonsuza dek yaşayacak...
Birçoklarını, kendisini RAB'bin doğru kulu
olarak kabul ettikleri için aklayacak."
(53:10-11)
Mesih İsa, Eski Antlaşma'da
bulunan yüzlerce ön-bildiriyi şaşırtıcı
bir kesinlikle yerine getirmiştir. Bunlar
O'nun doğumu, kişiliği, hizmeti, acı çekmesi,
ölümü, dirilişi ve göğe alınışıyla ilgili
peygamberliklerdi. İkinci gelişi ve görkemiyle
ilgili daha birçok peygamberlik henüz yerine
gelmemiştir.
Görüyoruz ki "İsa'ya
tanıklık, peygamberlik ruhunun özüdür"
(Esinleme 19:10). Gerçek olan bütün "peygamberlikler"
İsa Mesih'e tanıklık niteliğindedir.
ESKİ
ANTLAŞMA'NIN MESAJI
Eski Antlaşma, Tanrı'nın
karakterini açıklamakla başlar. O'nun adil,
güvenilir ve kutsal olduğunu bildirir. Tanrı'nın
Musa aracılığıyla açıkladığı on emri okuduğumuzda,
Tanrı'nın halkından nasıl bir adalet ve
kutsallık istediğini görürüz.
İşte bu gerçekler sayesinde,
insan günahın anlamını ve kendisinin Tanrı
karşısında ne kadar suçlu olduğunu fark
eder. Hatta insan doğal yapısından ötürü
yasanın gereklerini harfiyen yerine getirmesinin
mümkün olmadığını da anlar. Böylece Tanrı,
insanın kendi çabasıyla asla kurtulamayacağını
göstererek göndereceği Kurtarıcının gerekliliğini
ortaya koymuştur.
YENİ
ANTLAŞMA'YA GİRİŞ
Yeni Antlaşma, İncil (Müjde)
olarak da bilinen bu bölüm, 4 müjde kitapçığı,
21 mektup ve Esinleme'den oluşur. Kitapçıklar
öncelikle İsa Mesih'in doğumu, yaşamı, öğretişleri
ve çarmıha gerilmesiyle ondan sonra olan
olayların anlatıldığı dört müjde kitapçığıyla
başlar. İsa Mesih'in ölümünden sonra elçilerinin
yaptıkları ve müjdenin yayılma sürecini
anlatan Elçilerin İşleri kitapçığıyla sürer.
Yeni Antlaşma, bu kitapçıkların ardından
Elçilerin çeşitli topluluk ve insanlara
yazdıkları mektuplar ve Elçi Yuhanna'ya
Tanrı tarafından gelen Esinleme (Vahiy)
kitapçığıyla son bulur.
Aslında İncil bir kitabın
adı değildir. Dünyanın tek kurtarıcısı olan
İsa Mesih hakkında çok önemli bir mesajdır.
İsa'nın kendisi Müjdedir.
İncil, Tanrı'nın Eski
Antlaşma'da vaat ettiği Kurtarıcı Mesih'in
artık dünyaya gelmiş olduğunu bildirmekle
başlar. Öncüsü olan Yahya, İsa'yı halka
şöyle tanıttı:
"Yahya ertesi gün
İsa'nın kendisine doğru geldiğini görünce
şöyle dedi: 'İşte, dünyanın günahını ortadan
kaldıran Tanrı Kuzusu!'" (Yuhanna 1:29)
Tanrı bu bildiriyi insanlara
ulaştırmak için dört kişiyi görevlendirmiştir.
Aynı bildiriyi dört yazar farklı bakış açılarından,
ancak bir bütünün birbirlerini tamamlayan
parçaları olarak kaleme almışlardır.
Matta
Bu kitapçığın yazarı olan
Matta, İsa'nın on iki elçisinden biriydi.
Kitapçık İsa'nın soyağacına ait bilgileri
vererek başlar. Böylece İncil'in ilk sayfasını
açan meraklı okuyucu, onun bir önceki vahyinin
devamı olduğunu anlar. Çünkü başında şu
sözlerle karşılaşır:
"İbrahim oğlu, Davut
oğlu İsa Mesih'in soyuyla ilgili kayıt şöyledir."
(Matta 1:1)
Bu soyağacı Eski ve Yeni
Antlaşma arasında bir anahtar işlevi görür.
Kitabın bu kısmı Yeni Antlaşma'nın, Eski
Antlaşma'nın ve Tanrı'nın değişmez amacının
bir devamı olduğunu açıkça gösterir.
Tanrı'nın Krallığı ve
vaat edilmiş Kral İsa, kitap boyunca görülen
ana temadır. İsa bu kitapçıktaki öğretişlerinde
özellikle bu krallığa girecek olan kişilerde
aranan nitelikler üzerinde durur:
"Ne mutlu ruhta yoksul
olanlara! Göklerin Egemenliği onlarındır.
Ne mutlu yaslı olanlara! Onlar teselli edilecekler.
Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü
miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp
susayanlara! Onlar doyurulacaklar. Ne mutlu
merhametli olanlara! Onlar merhamet bulacaklar.
Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Tanrı'yı
görecekler. Ne mutlu barışı sağlayanlara!
Onlara Tanrı oğulları denecek. Ne mutlu
doğruluk uğruna zulüm görenlere! Göklerin
Egemenliği onlarındır." (Matta 5:2-10)
Markos
Markos kitapçığında Mesih
İsa, Tanrı'nın Hizmetkârı olarak açıklanır.
Odak noktası O'nun hizmetidir. Kitapçığı
açarız ve hemen hemen hiç bir giriş olmadan
kendimizi hemen İsa Mesih'in hizmetinin
başlangıcında buluruz. O'nun körlerin gözlerini
açması, kötürümleri yürütmesi, cüzamlıları
temiz kılması, sağırları iyileştirmesi,
ölüleri diriltmesi ve müjdeyi yoksullara
duyurması ayrıntılı bir şekilde işlenen
konulardır. İsa Mesih insanlara hizmet etmek
için gönderilen sabırlı bir hizmetkâr, aynı
zamanda diğerleri için canını veren Kurbandır.
"Aranızda büyük olmak
isteyen, diğerlerinin hizmetkârı olsun.
Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin
kulu olsun. Çünkü İnsanoğlu bile hizmet
edilmeye değil, hizmet etmeye canını birçokları
uğruna fidye olarak vermeye geldi."
(Markos 10:43-45)
Luka
Luka, İsa'yı insanların
dostu olan Adem oğlu İsa Mesih' olarak tanıtıyor.
Luka kitabı, İsa'nın insanlığını vurgular.
İsa burada öncelikle İbrahim oğlu ya da
Davut oğlu değil, Adem oğlu ya da İnsanoğludur.
Sadece belirli bir krallıkla arasında bir
bağ olmakla kalmaz aynı zamanda Adem'in
bütün evlatlarıyla da arasında bir bağ vardır.
Kitapçıkta, Tanrı'nın
merhametinin ve kurtarış müjdesinin, İsrail'i
olduğu gibi bütün ulusları kapsadığını görüyoruz.
İsa'nın doğuşunu duyuran melek, çobanlara,
"Size tüm insanlığı ilgilendiren çok
sevindirici Haber'i müjdeliyorum" diyor.
(Luka 2:10)
"Rab'bin Ruhu benim
üzerimdedir. Çünkü O beni, Müjde'yi yoksullara
iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest
bırakılacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını
duyurmak için, ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak
için, Rab'bin lütuf yılını ilan etmek için
beni gönderdi." (Luka 4:18-19)
Yuhanna
Yuhanna, İsa'yı "Göklerden
gelen Tanrı'nın Oğlu İsa Mesih" olarak
resmeder. Kitap, insanları sıradan insansal
kavramların çok yukarılarına taşıyarak yazarın
Mesih'in diğerlerinden çok farklı bir yanıyla
ilgilendiğini açık bir şekilde yansıtır.
Burada Mesih'i Tanrı'nın ezeli Oğlu ve Sözü,
Tanrı'nın özünden doğan Tanrı, Babayla ve
Kutsal Ruh'la yücelik ve gerçek dolu olan
olarak tanırız.
Yuhanna'nın tanıklığı
Beytlehem'de değil, dünya kurulmadan önceki
zamanı ele alarak başlar, "Başlangıçta
Söz vardı." Bu Söz (Mesih), "Tanrı
idi" ve "başlangıçta Tanrı ile
beraberdi" sonra da "insan olup
aramızda yaşadı." (Yuhanna 1:1,2,14)
Bu kitapçıkta çok alçakgönüllü
bir yaşamı olduğu halde, kendisi hakkında
söylediği sözler Mesih İsa'nın yüceliğini
açık bir şekilde ifade eder:
"Yaşam ekmeği ben'im.
Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden
hiçbir zaman susamaz." (Yuhanna 6:35)
"Ben dünyanın ışığıyım.
Benim ardımdan gelen, karanlıkta yürümez,
yaşam ışığına sahip olur." (Yuhanna
8:12)
"Kapı ben'im. Bir
kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur."
(Yuhanna 10:9)
"Diriliş ve yaşam
ben'im. Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır."
(Yuhanna11:25)
"Yol, gerçek ve yaşam
ben'im. Benim aracılığım olmadan Baba'ya
kimse gelemez." (Yuhanna 14:6)
NEDEN
DÖRT İNCİL?
Şu gerçeği tekrar belirtmekte
yarar görüyoruz: İncil tektir. Çünkü İsa'nın
kendisi "İncil", yani müjdedir.
Eski Antlaşma, O'nun geleceğini önceden
haber verirken, Yeni Antlaşma yazıları O'nun
gelmiş olduğunu müjdeler ve ondan kaynaklanan
yeni oluşumu açıklar:
Kısaca açıklamaya çalıştığımız
İsa'nın müjdesi, İncil'deki ilk dört bölüm
arasında görülen farklılıklar, tanrısal
bir amacın parçalarıdır. Bu dört farklı
bakış açısı, tek olan Rab'bin kişiliğini
bütünleyen açıklamalardır. Her bir bölümün
kendine özgü ayrıntılarında ve vurgulamalarında
Tanrı'nın seçtiği Kurtarıcı'nın dört kusursuz
portresini görebiliriz.
Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamını
anlatan dört yazarı ele alalım. Birisi onun
bir komutan olarak yeteneklerinden söz ederken,
Çanakkale Savaşından bazı olayları yazar.
Bir başkası ona büyük bir sosyal reformcu
olarak ilgi duyuyorsa, onun bu özelliğini
yazılarına yansıtır. Bir diğeri de, eğer
konuşma yeteneğiyle ilgileniyorsa, bazı
ünlü sözlerini ve konuşmalarını seçer. Biyografide
yer alan olayların seçilip düzenlenmesi,
amacına bağlı olurdu. Sonunda ortaya çıkan
biyografiler birçok bakımdan birbirlerinden
farklı olsa da yine de her biri Atatürk'ün
tamamen geçerli bir biyografisi olurdu.
İşte "İncil" yazarları için de
durum aynıdır. Her birinin kendi amacı vardır:
bu yüzden her biri kaydedilmiş olan gerçekleri
kendisine göre seçmiş ve düzenlemiştir.
Buna karşın İncil'in önemli
bir yönü vardır ki, bu her dört anlatımda
da bulunur. Bu, İsa'nın doğumu, vaftiz olması,
mucizeleri ya da dağda görünümünün değişmesi
değil, çarmıhtaki ölümü ve ölümden dirilişidir.
İsa'nın günahları bağışlatan kurban olarak
ölmesi ve üç gün sonra dirilerek göğe alınması
her dört kitapçıkta bütün ayrıntılarıyla
anlatılır. Öyle ki, Tanrı'nın bütün insanlara
sağladığı bu büyük kurban, Kutsal Kitap'ın
en derin sırrı ve gerçek müjdesidir.
Elçilerin
İşleri
Elçilerin İşleri'nin yazarı,
kendi adıyla anılan Luka kitapçığının da
yazarıdır aynı zamanda. Elçilerin İşleri,
Luka kitapçığının devamıdır. Mesih İsa,
ölümünden ve dirilişinden sonra elçilerine
şu vaatte bulundu:
"Kudüs'ten ayrılmayın,
Baba'nın vermiş olduğu ve benden duyduğunuz
sözün gerçekleşmesini bekleyin. Şöyle ki,
Yahya suyla vaftiz etti, ama sizler birkaç
güne kadar Kutsal Ruh'la vaftiz edileceksiniz...
Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız.
Kudüs'te, tüm Yahudiye ve Samiriye'de ve
dünyanın dört bir bucağında benim tanıklarım
olacaksınız." (Elçilerin İşleri 1:4-8)
Kitapçık, bu vaat doğrultusunda
bir araya gelen Mesih inanlılarının beklenen
Kutsal Ruh'u almalarıyla başlar. Bunu izleyen
bölümler, İsa'yla ilgili müjdenin Elçilerin
önderliğinde Kudüs'ten Anadolu'ya, oradan
Roma'ya yayılışını ve inanlıların bu arada
gördükleri zulümleri anlatır.
Kudüs'teki ilk topluluk
(kilise), yalnız Yahudiler'den oluşuyordu.
Ama artık bu müjdenin bütün uluslara yayılma
zamanı gelmişti. Ve Tanrı o zaman Elçi Petrus'a
özel bir görüm verir. Bu özel vahyin etkisiyle,
imanlılar İsa'nın sadece Yahudiler için
değil, bütün dünya için çarmıhta öldüğü
gerçeğini bütün uluslara yaymaya başlarlar.
Bu Tanrısal müjdecilik günümüzde de sürmektedir.
Elçilerin İşleri kitapçığı
aynı zamanda, önemli bir karakteri de ortaya
çıkarır. Bu daha önce imanlılara zulmeden,
İsrail'in din önderleri arasında yer alan
ve Saul adıyla anılan Pavlus'tur. Pavlus
zulümlerine devam ederken İsa Mesih'in gökten
ona görünmesiyle anında tövbe edip müjdeye
iman eder. Aynı zamanda İsa Mesih onu şu
sözlerle elçilik görevine çağırır:
"Seni, ulusların
gözlerini açmak ve onları karanlıktan ışığa,
Şeytan'ın hükümranlığından Tanrı'ya döndürmek
için gönderiyorum. Öyle ki, bana iman ederek
günahlarının affına kavuşsunlar ve kutsal
kılınanların arasında yer alsınlar."
(Elçilerin İşleri 26:17-18)
Bunu izleyen bölümler
Pavlus'un, aldığı bu çağrıyla müjdenin yayılmasında
nasıl gayretle çalıştığını anlatır. Pavlus,
mektuplar kısmında yer alan 13 mektubun
da yazarıdır.
Mektuplar
Mesih inancının yayılmasıyla
birlikte inanlılar topluluğu büyüdü. İsa'nın
elçileri, gittikçe çoğalan bu toplulukları
ayrı ayrı ziyaret etmede ve yeni yaşam hakkında
öğretiş vermede zorlanmaya başladılar. Rab,
bu sorunu Elçilerin Mektupları aracılığıyla
ortadan kaldırarak günümüze kadar oluşan
imanlılar topluluklarına, imanın bu öğretişsel
kısmını emanet etti.
Elçiler, Kutsal Ruh'un
yönlendirişiyle yazdıkları mektupları topluluklara
göndermeye başladılar. İnanlılara öncelikle
Mesih'te ne kadar büyük bir ayrıcalığa ve
ümide sahip olduklarını açıklayarak onları
imanda temellendirip Tanrı'ya yaraşır bir
yaşam sürmeye çağırdılar. Derlenip bir araya
getirilen bu mektuplar, başlangıçtan günümüze
kadar Kutsal Yazılar olarak kabul edilmiştir.
Bu mektupları üç kısma ayırarak kısaca açıklamaya
çalışalım.
Pavlus'un
kiliselere yazdığı mektuplar
Pavlus'un Roma, Korint
(I-II) ve Galatya’daki topluluklara yazdığı
bu dört mektup, İsa Mesih'in müjdesinin
ana hatlarını öğretir. Tanrı'nın Mesih'e
iman eden kişilere lütfettikleri ile ilgili
derin gerçekleri açıklayan bu mektuplar,
ayrıca imanlıları müjdeyi saptıran sahte
öğretişler hakkında da uyarır.
"Ben Müjde'den utanmıyorum.
Bu, önce Yahudilerin, sonra da Yahudi olmayanların
olmak üzere, iman eden herkesin kurtuluşu
için Tanrı'nın gücüdür. Çünkü Tanrı'nın
insanı akladığı, Müjde'de açıklanır. Aklanma
yalnız imanla olur. Yazılmış olduğu gibi,
'İmanla aklanan insan yaşayacaktır.'"
(Romalılar 1:16-17)
Pavlus'un, Efesliler,
Filipililer, Koloseliler ve Selanikliler'e
yazdığı mektuplar ise, iman yaşamının çok
yönlü güzelliklerini açıklar. Mesih aracılığıyla
yüreklerinde konut kuran Kutsal Ruh sayesinde
Mesih'e iman edenler, sarsılmaz bir sevinç
ve ümitle, karşılıksız bir sevgi birliği
içinde yaşamalıdırlar:
"Böylece eğer Mesih'ten
gelen bir cesaret, eğer sevgiden doğan bir
teselli ve Ruh'la bir beraberlik varsa,
eğer yürekten bir sevgi ve sevecenlik varsa,
aynı düşünce ve sevgide, ruhta ve amaçta
birleşerek sevincimi tamamlayın" (Filipiler
2:1-2)
Pavlus'un
Kişilere yazdığı mektuplar
Pavlus'un aynı zamanda
emektaşları olan Timoteyus (I-II), Titus
ve Filimun'a yazdığı bu dört mektup, öncelikle
kilise içindeki ruhsal düzeni ele alır.
Bu kişileri kilise içindeki önderlerin,
görevlilerin ve diğer hizmetlerde çalışan
imanlıların nasıl olmaları konusunda bilgilendirir.
Bu mektupların ana fikri kilise içindeki
düzendir.
"Tanrı'nın ev halkı,
yani yaşayan Tanrı'nın topluluğu içinde
nasıl davranmak gerektiğini bilesin diye
sana bunları yazıyorum." (1. Timoteyus
3:14-15)
Diğer
Mektuplar
Kutsal Kitap'ın diğer
mektupları İbraniler, Yakup, Petrus, Yuhanna
ve Yahuda mektuplarıdır.
Özellikle İbraniler mektubu,
bu mektuplar içerisinde en özel olanıdır.
Yazarının belli olmadığı bu mektup, imanlı
Yahudi halkını farkında olmadıkları Tanrısal
ayrıcalıklar konusunda uyarır. Mektupta,
özellikle Eski Antlaşma'ya çok bağlı olan
halka Mesih'in vaat edilen kurtarıcı kimliğini
açıklar.
"Tanrı eski zamanlarda
peygamberler aracılığıyla birçok kez ve
çeşitli yollardan atalarımıza seslendi.
Bu son çağda da her şeyin mirasçısı olarak
belirlediği ve aracılığıyla evreni yarattığı
kendi Oğluyla bize seslenmiştir. Oğul, Tanrı'nın
yüceliğinin parıltısı ve O'nun varlığının
öz görünümüdür. Kudretli sözüyle her şeyi
devam ettirir. Günahlardan arınmayı sağladıktan
sonra, göklerde yüce Olan'ın sağında oturdu."
(İbraniler 1:1-13)
Geri kalan yedi mektup
imanlıları iman hayatının çeşitli pratik
konularında uyarır. Sıkıntılara göğüs germek,
denenmelerin üstesinden gelmek, yetkililere
boyun eğmek, ve her yönden imana yaraşır
bir yaşam sürdürmek için Tanrı'nın vaatlerini
gözler önüne serer.
"Bizi kendi yüceliği
ve erdemiyle çağıranın Tanrısal gücü, kendisini
tanımamızın sonucu olarak bize, yaşamamız
ve Tanrı yolunda yürümemiz için gereken
her şeyi vermiştir. Tanrı'nın yüceliği ve
erdemi sayesinde bize çok büyük ve değerli
vaatler verilmiştir. Öyle ki, dünyada kötü
arzuların yol açtığı yozlaşmadan kurtulmuş
olarak, bu vaatler aracılığıyla Tanrısal
özyapıya ortak olasınız." (2. Petrus
1:3-4)
Esinleme
(Vahiy)
Esinleme kitapçığı Tanrı'nın
Elçi Yuhanna'ya gösterdiği görümlerden oluşur.
Kitap ilk yüzyılda yaygın olan sembollerle
süslü bir yazım türü olan "apokaliptiktir".
Esinleme kitapçığı aracılığıyla Tanrı, İsa'nın
ikinci kez gelişine dek öğrencilerine başlarına
ne gibi sıkıntıların gelebileceğini ve ümitlerini
tümüyle İsa'nın görünmesiyle onlara sağlanacak
olan lütfa bağlamaları için seslenir. Özellikle
İsa'nın geleceği gün yaklaştıkça ortaya
çıkacak olan belirtiler ve yasa tanımaz
adam olarak tanımlanan (Mesih Karşıtı) dünya
lideri açıklanır.
Ama bu kitapçık en çok
İsa'nın büyük görkemi içinde dünyayı yargılamak
ve Tanrı'nın Egemenliğini kurmak için gelişini
anlatarak imanlılara teşvik ve dayanma gücü
verir. Tanrı'nın her insan için dileği kitapçıktaki
şu ayetlerde açıkça ifade edilir.
"Ruh ve Gelin "Gel!"
diyorlar. Her işiten, "Gel!" desin.
Susamış olan gelsin. Dileyen yaşam suyundan
karşılıksız alsın." (Esinleme 22:17)
YENİ
ANTLAŞMA'NIN MESAJI
Geçtiğimiz bölümlerde
gördüğümüz gibi, günahı yüzünden Tanrı'nın
yüceliğinden yoksun kalmış insanlar için
Tanrı'nın planı uyarınca İsa Mesih günahları
bağışlatan kurban olarak çarmıhta öldü ve
dirildi. Artık günahlarından tövbe edip
Mesih'e iman eden herkesin günahları bağışlanır
ve sonsuz yaşama kavuşur. İncil'in yani
iyi haberin mesajı budur.
OKUMAYA
DAVET
Bu çalışmada kısaca açıklamaya
çalıştığımız Kutsal Kitap'ın tümünü anlatmaya
imkân yoktur. Bunu ancak sizler Kutsal Kitap'ı
okuyarak yapabilirsiniz.Bizlerin sizlerden
ricası en azından İncil denilen Yeni Antlaşma'yı
bir kere Tanrı'nın sizi aydınlatmasını içten
isteyerek okumanızdır.
"Gerçeği
bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak"
(Yuhanna 8:31-32)
|