1.Seçilmişlik
doktrini başkaları ile müjdeyi paylaşma
konusunda bizi nasıl teşvik eder?
Bize bu teşvik Tanrı tarafından verilmektedir, Yani en önemli varlık tarafından
bir Patronun işçisine verdiği Terfiden,
Bir öğretmenin verdiği iyi notla bir üst
sınıfa geçmemizden çok önemlidir. Bu teşvik
kısaca dünyadaki, kazanabileceğimiz tüm
dünyasal olaylardan daha önemlidir. Çünkü
bize teşviği veren Tanrıdır Her şeye gücü yeten Her şeyi yaratan
ve Herşeye egemen Olan’ın verdiği bir teşvikdir
bu.
Müjdeyi duyurmak bizim görevimizdir biz bu görevi Rabden aldık Kutsal Kitapda Rabbin çok açık buyruğudur bu Matta 28: 18.20
Ayrıca
bu sadece bir görev değil bir ayrıcalıktır.
Bu ayrıcalık başta verdiğim örneği devam
ettirirsek bir fabrikada çalışan binlerce
insan var fakat Patronum beni seçiyor diğer
işçileri yetiştirmem diğer işçilerin nasıl
çalışmalarını öğretmem ve Fabrikada nasıl
üretim yapmamız gerektiği hakkında patron
beni seçmişdir.
Çünkü bu dünya geçici bir dünyadır bizlerin
vatanı göklerdedir ve bu dünyada milyarlarca
insan vardır ve bu insanların içinde kurtulması
gereken insanlar vardır ve bu kurtuluş planı
içinde Rab bizi layık görmüştür ve bu görevde
çalışmamın ne güzel olduğuna dairde Kutsal
Kitabda şu teşvik
verici sözler mevcuttur.
"Rab'be yakaran herkes kurtulacaktır."
Ama iman etmedikleri kişiye nasıl
yakaracaklar? İşitmedikleri kişiye nasıl
iman edecekler? Tanrı sözünü yayan olmazsa,
nasıl işitecekler? Sözü yaymaya gönderilmezlerse, sözü nasıl yayacaklar?
Yazılmış olduğu gibi, " Dağları aşıp gelen müjdecinin ayakları ne güzeldir!!" Romalılar 10:13-15
Evet
Pavlus bunu eski antlaşmadaki Yeşeya
52:7’den
alıntı yaparak söylemiştir
Dağları aşıp gelen müjdecinin ayakları ne güzeldir!
O müjdeci ki, esenlik duyuruyor. İyilik
müjdesi getiriyor, kurtuluş haberi veriyor.
Siyon halkına, "Tanrınız egemenlik
sürüyor!" diye ilan ediyor.
Evet
buradaki teşvik oldukça açıkdır, Kutsal
Kitap Tanrı Kelamı Müjdeciler için çok teşvik
verici “Dağları aşıp gelen müjdecinin
ayakları ne güzeldir!” diyor bize
Tanrı kendisi veriyor en önemli olan teşviği.
Bazen
düşündüğümüzde Kutsal Kitap’da Rabbin elçilerini
veya Rabbin Peygamberlerinin hayatlarını
okuduğumuzda çok teşvik alırız ve onlara
imreniriz ve bu kişiler yaptıkları işlerle
bizlere ilham vermektedirler ve bu kişiler
binlerce yıl öncesinde yaşamalarına rağmen
Kutsal Kitapda isimleri geçtiği için bugün
onları hepimiz çok iyi tanımaktayız bazen
–Keşke bende onlar gibi olabilseydim bende
Rabbin elçisi öğrencisi olabilseydimde Kutsal
Kitapda benimde ismim geçseydi ve insanlar
benimde ismimi okusaydı ve bu adam Rabbi
çok sevmiş bu adam Rabbin buyruklarını yerine
getirmeye çalışmış deselerdi diye düşünmüş
olabiliriz ve bizim ismimiz Kutsal Kitap’da
geçmese bile Orhanın ayağı, Ali’nin ayağı
Ayşe’nin ayağı kutsal kitapda geçmektedir.
Üstelik Rabbin övdüğü bir şekilde Rabbin
sevdiği bir şekilde geçmektedir.
Ve
biz sadece insanlara Müjdeyi duyurmalı ve
dua etmeliyiz bundan sonrası Rabbin işidir.
Yani biz kendi kendimize biz Rabbin müjdecisiyiz
diye Gururlanıp yaptığımız işi büyütmemeliyiz
çünkü Kurtarıcı Rabdir. Bizler ise sadece
bir emri, görevi yerine getiren aracılarız.
2.Aşağıdaki terimleri
tanımlayıp bu ayetleri destekleyen iki ayet
örnek veriniz.
a.Tamamen bozulmuşluk
Tamamen bozulmuşluk Yaratılmış
olan hiçbir insanın Günahsız olmadığı anlamındadır,
İyi olarak bildiğimiz insanlar bile “Fakirlere
para dağıtan, açları doyuran, Pastörler
v.s. v.s.) hepsi günahlıdır. Çünkü Tanrı
%100 kendi sözüne uyan %100 kendisine itaat
eden mükemmel insanlar istemektedir. Maalesef
bunu yapabilecek hiçbir insan yoktur. İyilik
etmeye çalışan insan olabilir ama Tanrının
aradığı özelliklerde mükemmel bir insan
olamaz. Çünkü Tanrı yüreklere bakar aynı
zamanda ve biliyoruz ki yüreklerimiz günaha
meyillidir ve vücudumuza girecek zerre kadar
bir günah tohumu (eylem veya düşünce farkedmez)
dahi tüm mükemmeliyeti ve bizi bozar.
"İyi
olan tek biri var, O da Tanrı'dır.” Luka
18:19b
“Yazılmış olduğu gibi: "Doğru olan kimse yok, bir kişi bile yoktur.Anlayan
kimse yok, Tanrı'yı arayan kimse yok.Hepsi
yoldan saptılar, birlikte yararsız oldular.
İyilik eden yok, bir kişi bile yoktur.”
Romalılar 3:10-12
b.Karşılıksız seçim
Karşılıksız seçim, seçilmişliğimizin Tanrı’nın amaçları ve her şeye
egemen iradesi tarafından belirlenmiş olması
demektir. Seçilmişliğimiz, bazılarımızın
başarısının ve bazılarımızın başarısızlığının
önceden bilinmesi değildir. Seçilmişliğimiz,
bizim irademize yada işlerimize değil Tanrı’nın
her şeye egemen amaçlarına bağlı olduğudur.
Ve bu seçim Tanrı’nın keyfi
bir seçimi asla değildir.
Bizi
Mesih'te her ruhsal kutsamayla göksel yerlerde
kutsamış olan Rabbimiz İsa Mesih'in Babası
Tanrı'ya övgüler olsun. O, kendi önünde,
sevgide kutsal ve kusursuz olmamız için
dünyanın kuruluşundan önce bizi Mesih'te
seçti. Kendi isteği ve iyi amacı uyarınca,
İsa Mesih aracılığıyla kendisine oğullar
olalım diye bizi önceden belirledi. Öyle
ki, sevgili Oğlunda bize bağışladığı
yüce lütfu övülsün (Efesliler
1:3-6).
Bu ayette de Tanrının kendi
isteği ve iyi amacı uyarınca seçtiğini bildirmektedir
ve biliyoruz ki Tanrının isteği kesinlikle
iyi bir istektir.
“Öyleyse
sevgili kardeşlerim, her zaman söz dinlediğiniz
gibi, yalnız ben aranızdayken değil, ama
şimdi yokluğumda da saygı ve korkuyla kurtuluşunuzu
sonuca götürmek için daha çok gayret edin.
Çünkü kendisini hoşnut eden şeyi hem istemeniz,
hem de yapmanız için sizde etkin olan Tanrı'dır.”
(Flp.
2:12, 13).
Evet bu ayetede elçi pavlus bizlere seçimin Tanrı’nın
kendi ve tek başına yaptığı eylem olarak
anlatmaktadır.
c.Sınırlı kefaret
Sınırlı Kefaret, Sınırlı Ödenmiş Bedel bizim için bizim
günahlarımıza bir bedel olarak sunulmasıdır
ve Mesihin Kefareti
tüm günahlarımız için yeterli bir bedeldir. “Çünkü
Halkını günahlardan O kurtaracak” Matta
1:21b
“Ben
iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni
tanıdığı, ben de Baba'yı tanıdığım gibi,
benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm” (Yuhanna 10:15).
Ama Sınırlı Kefaret tüm dünya, tüm dünyadaki insanlar için
değil sadece seçilmiş olanlar içindir. “Beni
gönderenin isteği şudur: bana verdiklerinden hiçbirini yitirmeyeyim, ama son günde hepsini dirilteyim” (Yuhanna 6:39).
“Onlar için istekte bulunuyorum. Dünya için değil, bana verdiğin kimseler için istekte bulunuyorum. Çünkü onlar senindir” (Yuhanna
17:9).
Ama bu sınırlı Kefaret Mesih İsa’nın kefaretinin tüm insanlığı
kurtaracak kadar büyük ve yeterli olmadığı
için değil sadece Seçilmiş olanları kurtarmak
için Kefaret ödediği / ödemek istediği için
sadece seçilmişler kurtulmuşlardır. Çünkü
bu isteğin sahibi Tanrı’dır. Hiçbir kimseninde
buna NEDEN diye sormak hakkı yoktur.
d.Karşı konulmaz
lütuf
Karşı konulmaz Lütuf,
Tanrı’nın arzularını gerçekleştirdiği bir
lütuf’dur. Bu lütuf “Yeniden Doğma Lütfudur”
ve bu lütfu alan bir kişinin imana gelmemesi
mümkün değildir. Mümkün değil derken Tanrı
bunu zorla yaptırdığı için değil Tanrının
yüreğimize koyduğu Mesih arzusu bizi Mesih’e
çektiği için bu isim verilmiştir. Her ne
kadar doğal benlikte insanlar olsak da Tanrının
yüreğimize koyduğu bu Mesih arzusu irademiz
istemese bile yüreğimizdeki içimizdeki Mesih
arzusu bizi Mesih’e getirir
“Baba’nın
bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve
bana geleni ben asla kovmam.” (Yuhanna
6:37) Bu ayette
Mesih İsa Baba’nın bana verdiklerinin hepsi
bana gelecektir demiştir. Çünkü Mesih verilen
lütfun karşı konulamaz olduğunu biliyordu
ve bu lütfün verildiği herkesin geleceğini
biliyordu. Eğer öyle olmasa idi Mesih her
şeyi bilen, asla yanılmayan ve yalan söylemeyen
olduğu için Baba’nın bana verdiklerinin
bazıları veya büyük çoğunluğu bana gelecektir
derdi. Çünkü Lütfun verildiği insanlardan
bir teki bile İsa’ya gelmezse Tanrı olan
Mesih İsa yalancı durumuna düşecektir ki
bunada imkan yoktur.
Çünkü Mesih biliyorki
Baba Tanrı Ol der ve Olur bir şey beklemeden ortaklaşa yapmaya ihtiyacı olmadan Olur, Örneğin Kutsal
Kitap’daki Lazar
örneğinde olduğu gibi "Lazar,
dışarı çık!" Yuhanna
11:43 Mesih burada yaşmak istiyorsan çık dememiştir
sadece emir vermiştir. Karşı Konulmaz Lütuf’da
böyledir Tanrı istemişdir ve o iş olacaktır.
e.Kutsalların dayanması
Kutsalların Dayanması Sonsuz güvencedir yani, Lütfu bir kere alan her zaman
lütufda kalır,
ama lütufa sahip olamayan veya lütfunu kaybettiğini
düşünen kişide zaten lütufa hiç sahip olamamıştır. Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı'nın
bunu, Mesih İsa'nın gününe dek bitireceğine
güvenim vardır (Filipeliler
1:6). Burada “Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı’nın” sözü çok açıktır yani tanrı
bizde karşı konulmaz lütufla bir işe başlamıştır.
Ve ayetin devamında “Mesih İsa’nın gününe
dek bitireceğine eminim” sözü Tanrı’nın
başlattığı işi bazen bizim itaatsizliklerimiz
olmasına rağmen Tanrı’dan uzaklaştığımızı
düşünüp günaha batmamıza rağmen Tanrı planını
gerçekleştirecektir ve bu güce sahiptir. Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım,
onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam
veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç
kimse elimden kapamaz. Onları
bana veren Babam her şeyden üstündür.
Onları Baba'nın elinden kapmaya kimsenin
gücü yetmez (Yuhanna 10:27-29).
Evet bizi Mesih’e teslim eden bizi Mesih’de seçen Tanrı her zaman bizimle
birlikte olacaktır ve asla ellerimizi bırakmayacaktır.
3.Tanrının seçimi
kendisine mi yoksa bizim onun bilgisindeki
durumumuza mı bağlıdır? Görüşünü ayetlerle
destekleyin.
Tanrı’nın seçimi sadece kendisine bağlıdır. Yoksa bizim
gelecekteki yapacaklarımızı iyi işleri bildiğinden
dolayı değildir.
Örneğin “Çünkü vaat şöyleydi: Gelecek yıl bu mevsimde geleceğim
ve Sarâ'nın bir oğlu olacak. Bundan başka,
Rebeka da bir
erkekten, atamız İshak'tan ikizlere gebe
kalmıştı. Çocuklar henüz doğmamış, iyi ya da kötü bir şey yapmamışken, Tanrı Rebeka'ya,
Büyüğü, küçüğüne kulluk edecek dedi. Öyle
ki, Tanrı'nın bir seçim yapmaktaki amacı, yapılan işlere değil, kendi çağrısına dayanarak
sürsün. Yazılmış olduğu gibi, Yakup'u sevdim,
Esav'dan ise nefret ettim. Öyleyse ne diyelim?
Tanrı'da adaletsizlik mi var? Kesinlikle
hayır! Çünkü Musa'ya şöyle diyor:Merhamet
ettiğime merhamet edeceğim ve acıdığıma
acıyacağım.Demek ki seçilmek, insanın isteğine ya da çabasına değil, Tanrı'nın merhametine bağlıdır.
Tanrı, Kutsal Yazı'da Firavun'a şöyle diyor:
Bak, kudretimi sende göstermek ve adımı
bütün yeryüzünde duyurmak için seni yükselttim.
Demek ki Tanrı, istediğine merhamet eder,
istediğinin yüreğini nasırlaştırır.” (Romalılar
9:9-18).
Elçi Burada Heşeyi çok açıkça
ifade etmişdir.
Bizler doğmadan önce Herşeye gücü yeten
kimseye hesap vermek zorunda olmayan Tanrı
Kendi isteğince bizleri seçmiştir.
Ve ayrıca Tanrının bizi önceden ve Kendi isteğinde seçtiğine
dair başka ayetlerde mevcuttur.
Bunlar “ Bizi Mesih'te her ruhsal kutsamayla göksel yerlerde kutsamış
olan Rabbimiz İsa Mesih'in Babası Tanrı'ya
övgüler olsun. O, kendi önünde, sevgide
kutsal ve kusursuz olmamız için dünyanın
kuruluşundan önce bizi Mesih'te seçti. Kendi isteği ve iyi amacı uyarınca, İsa Mesih aracılığıyla kendisine oğullar
olalım diye bizi önceden belirledi. Öyle ki, sevgili Oğlunda bize
bağışladığı yüce lütfu övülsün” (Efesliler
1:3-6).
Ve ayrıca “Ama, ey insan, sen kimsin ki Tanrı'ya karşılık veriyorsun?
Kendisine şekil verilen, şekil verene, `Beni
niçin böyle yaptın' der mi? Ya da çömlekçinin
aynı kil yığınından bir kabı onurlu bir
iş için, bir diğerini bayağı bir iş için
yapmaya yetkisi yok mu? Eğer Tanrı, gazabını
göstermek ve gücünü tanıtmak isterken, gazabına
hedef olup mahvolmaya hazırlananlara büyük
sabırla katlandıysa, ne diyelim? Yüceltmek
üzere önceden hazırlayıp merhamet ettiği
insanlara yüceliğinin zenginliklerini bildirmek
için bunu yaptıysa, ne diyelim? Yalnız Yahudilerden
değil, diğer uluslar arasından da çağırmış
olduğu bu insanlar biziz.” (Romalılar
9:20-24).
Ayetleride Tanrının seçimi kendisinin yaptığını
bize anlatmaktadır (Kendisine şekil verene
= Tanrının bizi bizim isteğimiz doğrultusunda
değilde, biz daha
doğmadan, bizim daha haberimiz olmadan biz
daha yaratılmadan önce seçtiğine dair referans
bir ayettir)
4.Kutsalların dayanması
kurtulmuş bir kişinin hep kurtulmuş olması
mıdır? Bir kişi ne kadar günaha düşerse
düşsün sonuz anlamda emin midir? Kutsal
Kitap bu konuda ne demektedir?
Evet, Kurtulmuş bir kişinin hep Kurtulmuş olmasıdır, Çünkü
Lütuf Herşeyden daha önemlidir ve büyüktür,
dolayısı ile günaha düşmüş olmamız bizim
lütüfdan uzaklaşmamız
veya Lütfun bittiği anlamına asla gelmez.
Çünkü Lütfu aldığımızda bize bu lütfu veren
(Tanrı) bizi korumaktadır. Yoksa bizim irademizle
“Aman ben lütufdan düşmemek için günahdan
uzak durayım” diye çalışmamızla değildir.
Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı'nın bunu, Mesih İsa'nın
gününe dek bitireceğine güvenim vardır (Filipeliler
1:6).
Elçi Pavlus Filipililere yazdığı
bu mektubda açıkca
söylediği gibi “Tanrının sizde başladığı
işe Rabbin ikini gelişine kadar sürdüreceğini
yani bizleri koruyacağını bizimle birlikte
olacağını söylemiştir, Elçi Pavlus burada
Günah işlemezseniz imandan uzaklaşmazsanız
dememiştir.”
Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz
yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden
kapamaz. Onları bana veren Babam her şeyden üstündür. Onları Baba'nın elinden kapmaya kimsenin
gücü yetmez (Yuhanna 10:27-29).
Bu ayetdede Rab Yahudi yetkililere
bu sözleri söyleyerek Rabbin Lütfuyla kurtardığı
biz seçilmişlerin ASLA ama ASLA Tanrı’dan
ayırmaya gücü yetmeyeceğini çünkü koruyan
ve kayıranın Tanrı olduğu anlatmaktadır.
Rabbimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babasına övgüler olsun.
Çünkü O, kendi büyük merhametiyle yeniden
doğmamızı sağladı. İsa Mesih'i ölümden diriltmekle
bizi yaşayan bir ümide, çürümez, lekesiz
ve solmaz bir mirasa kavuşturdu. Bu miras
sizin için göklerde saklıdır. Zaman
sona ererken açığa çıkarılmaya hazır olan
kurtuluşa kavuşasınız diye iman sayesinde Tanrı'nın gücüyle korunuyorsunuz (1 Petrus 1:3-5).
Evet bu ayettede Tanrı tarafından
korunduğumuz yenilenmiştir. Ve biliyoruzki
O en iyi ve en güçlü koruyucudur.
Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe
erdirmiştir (İbraniler
10:14).
Tanrı'nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı'dır. Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş
olan Mesih İsa, Tanrı'nın sağındadır
ve bizim için aracılık etmektedir. Mesih'in sevgisinden bizi kim ayırabilir?
Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı,
çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Yazılmış
olduğu gibi:Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz,kasaplık
koyunlar sayılmışız. Ama bizi sevenin aracılığıyla
bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.
Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler,
ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman,
ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne
de yaratılmış başka herhangi bir şey bizi
Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden
ayırmaya yetecektir (Romalılar 8:33-39).
Ama Kutsal Kitap bize ayrıca İman düşme konusundada bilgi vermektedir. Yani bir Hıristiyan / Bir seçilmiş
asla imandan düşmeyecektir diyemeyiz çünkü
Kutsal Kitap’da
bir çok düşüşü göstermektedir kendi hayatımızda’da
örnekler olduğu gibi.
Ama bu düşüşler asla TAMAMEN yani
ebediyen düşüş değildir. Örneğin Kutsal
Kitap’daki Davut
örneği, Eyüp örneği “Eyüp diyorum çünkü
Eyüp kendisinin günahsız ve doğru bir adam
olduğunu!!! Biliyor ve Tanrıya böyle doğru
bir kişinin neden bu acılara layık gördüğü
için Tanrıyla çekişiyor Tanrıya hesap soruyor
bu hesap sormayada en güzel cevap “Ama, ey insan, sen kimsin ki Tanrı'ya karşılık veriyorsun?
Kendisine şekil verilen, şekil verene, `Beni
niçin böyle yaptın' der mi? Romalılar
9:20 ‘daki ayettir yani Eyüp kendisinin
acı çekmemsi gerektiğini Tanrının Hata yaptığını
ima ederek kısa bir sürede olsa düşmüştür.
Ama sonra Tanrı onun için “Çünkü onu önceden
belirlediği ve bildiği için” gerekeni yapmıştır.
Ayrıca Petrus ve Yahuda örneğide bulunmaktadır. Petrusda
düşmüştür, Yahuda’da ama Petrus daha önceden
seçildiği için düşüşten kurtulmuştur. Yahuda
ise Kurtulamamşıtır.
Ama Petrusun, Davutun, Eyup’un bu düşüşten kurtulmalarının sebebi aslında gerçekten
iyi insan oldukları için değil Tanrının
bizleri seçmiş olmasındandır ayrıca Rab
biz seçilmişler için yaptığı başkahinlik
duasıda çok önemlidir. Ben artık dünyada değilim, ama onlar dünyadalar. Ben sana
geliyorum. Kutsal Baba, onları bana verdiğin
kendi adınla koru ki, bizim gibi bir olsunlar.
Kendileriyle birlikte olduğum sürece, bana
verdiğin kendi adınla onları esirgeyip korudum.
Kutsal Yazı yerine gelsin diye, mahva giden
adamdan başka içlerinden hiçbiri mahvolmadı.
(Yuhanna 17- 11:12).
Sonuç olarak bizler Teslis “Üçlübirlik” tarafından korunmaktayız
Baba Tanrı bizi asla bırakmaz, Oğul Tanrı
bizim için araclık
eder, dua eder, Kutsal Ruh olan Tanrı’da
devamlı bizlere yol göstererek içimizde
olarak bizi yönlendirir. Ve bu 3 varlıktan
daha üstün hiçbir şey olmadığı için bizleri
onlardan koparamazlar, çünkü elimizi sıkı
sıkı tutan Tanrı’dır. Bizleri Karşılıksız seven Tanrıdır.
Ama Seçilmemiş kişiler belki her Pazar ibadete’de katılsa Kutsal Kitab’ı ezberede
bilse Hatta ve Hatta Rabbin yüzünü direk
görmüş olsa bile (Yahuda İskariot) seçilmedikten sonra asla imana devam edemeyecektir.
Ve bu kişiler için asla bir Hıristiyan,
bir seçilmiş imanını kayıp etti diyemeyiz
çünkü onlar hiç seçilmemişlerdiki
yani sahip olmadıkları bir şeyi kaybetsinler.
“Bunlar aramızdan çıktılar, ama bizden değildiler. Bizden olsalardı, bizimle kalırlardı.
Ayrılmaları, hiçbirinin bizden olmadığını
ortaya çıkardı” (1
Yuhanna 2:19).
Düşüş veya düşmeyiş hakkında açıklanması gereken bir olayda
bizlerin asla düşmeyeceğimizi Tanrı’nın
bizi bırakmayacağını bildiğimiz için her
zaman günah işleye bilir sonrada Tövbe ederiz
mantığı asla doğru değildir. Çünkü Rab kendine ait olanları bilir ve Rab'bin adını anan
herkes kötülükten uzak dursun sözleriyle
mühürlenmiş olarak duruyor” 2.
Tim 2:19 Ayetinde öğrettiği gibi bizlerin kötülükten uzak durmamızı
ve Rabbe yakışır bir hayat sürmemizide istemektedir.
5. Günahı tanımlayın.
Günah kavramı Müjdeyi anlamak için önemli
midir? Neden?
Günah
= Tanrı’nın yasasına, emirlerine,
yapmamızı veya yapmamamızı istediği şeylere
karşı gelmektir kısaca Tanrı’nın yasasını
bozmaktır. Ve ilk Günah olarak normalde
Adem ve Havva’nın yasak meyveyi yemesi olarak
bilmemize rağmen aslında günah bizde doğuştan
vardır her zaman günah’a doğru bir eğilimimiz
vardır. Örneğin ilk insanlar olan Havva’nın
yılanla konuşmasına baktığımızda Havva’nın
Tanrı’dan şüphe ettiğini görüyoruz bu günahın
yüreğe giren ilk kıvılcımları idi Havva’da
ileride ise bu dünyanın nimetleri, Tanrının
değil kendisinin hoşuna giden davranışları,
istekleri yapmak dahada
hoşuna gidiyor ve Şeytan’a uyuyor ve Günah
işliyor.
Günahlı doğduğumuza ilişkin, yani Doğuştan Günaha meyilli bir yüreğimiz olduğuna
dair Kutsal Kitap’ta bir çok ayetler
vardır, bunlardan birkaçına bakarsak
Her şeyden önce de yüreğini koru, Çünkü yaşam ondan kaynaklanır.
Özdeyişler 4:23
Evet burada Yazar yüreğin en büyük problem
yani yüreğin günaha meyilli olduğunu bize
söylemiştir, ve yüreği günaha karşı olan
isteğinden korumamız gerektiğini anlatmıştır.
Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez, Onu kim anlayabilir? Yeremya
17:9
Evet
burada daha açık bir ifade kullanılmaktadır.
Yüreğin bizleri günaha götüren sebep olduğunu,
yani çevremizde günahkar çok insan olduğu
için bizde zamanla onlara benzeyerek günahkar
olduğumuz değil zaten Günahkar bir yüreğe
sahip olduğumuzdur.
Ayrıca
Günah sadece eylemle olmaz (Tıpkı Havva’nın
Tanrı için yasak meyveyi yemesinden önce
Tanrı’ya güvenmeyerek yasak meyveden yediği
gibi) Bu konu Yeni Antlaşmada Rab İsa Mesih
Tarafından bize Matta
5:27-28’de şöyle açıklanmaktadır.
“'Zina etme' denildiğini duydunuz.
Ama ben size diyorum ki, bir kadına bakıp
onu arzulayan her adam, zaten yüreğinde o kadınla zina etmiştir.“ Evet
burada sadece eylemle değil Günaha meyilli
yüreğimizle düşündüğümüz şeylerde Günah
olduğu Kurtarıcımız Tarafından söylenmektedir.
Ve
Günah hakkında “Herkesin doğuştan ve HERKESİN
GÜNAHKAR ve GÜNAHLI olduğu
hakkında Elçi Pavlus ve Yuhanna şöyle
demektedir.
Romalılar
3:23 “Çünkü herkes Günah işledi ve
Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.“
1.Yuhanna
1: 8 “Günahımız yok dersek, kendimizi
aldatırız, içimizde gerçek olmaz.“
Günah kavramı Müjdeyi anlamak için önemli midir? = Evet Çok Önemlidir.
Çünkü insan Günahlı olduğunu bilmezse neden Günahlarından
kurtulmak istesinki
yani olmayan birşeyden neden kurtulsun.
Genelde Kiliselerimizde, iş yerlerimizde vs. İman etmemiş
kişilere İncil dağıtırız veya Kiliseye gelmelerini
teşvik ederiz ve onların Kiliseye gelerek
toplantılara katılarak Kutsal Kitap okuyarak
kendi istekleri ile ve güçleri ile İsa Mesih’e
gelip iman etmelerini bekliyoruz. Ve burada
bizler o zaman yanlış yapıyoruz ve kişinin
kendi doğruluğu ile kendi yüreğinin temiz
olduğundan İman edip doğruluğunun mükafatı
olarak Sonsuz ve Ebedi hayata kavuşacağını düşünmekteyiz.
Daha öncede yazdığım gibi kişinin yüreği
asla kendi başına bizim duyurmaya çalıştığımız
müjde ile Rabbe yönelmez, Yönele bilmesi
için kişinin Rabbe ihtiyacının olduğunu
anlatmak gerekir, Çünkü Tek Kurtarıcı, Günahlardan
Tek Temizleyici O’dur İsa Mesihdir.
Biz öncelikle Hepimizin Günahkar, hepimizin yüreğinin günaha
meyilli olduğunu anlayabiliyorsak insanlara
Müjdeyi daha sağlam ve daha etkili sunabiliriz.
İnsanlarla Müjdeyi paylaşırken Rabbin bizleri
çok sevdiğini, bizler için acı çektiğini,
kendisini alçalttığını ve bizleri kendi
çocukları olma hakkını verdiğini anlatırken
aynı zamanda TÜM BUNLARI BİZLERİN GÜNAHLI
OLDUĞUMUZDAN bizlerin günahdan
kurtulabilmesi için Rabbe gelmelerini anlatmalıyız.
Kanser olduğunu bilmeyen bir hasta neden
gidip o kadar çok para ödeyerek kanser ilacı
alıp içsinki??
İnsana önce biz bir doktor gibi Kanserli
olduğunu ve tedavi olması gerektiğini anlatmalıyız
ve Reçetesinede
İSA MESİH yazmalıyız.
6.Tamamen bozulmuşluk
Mesih İsa’yı başkalarına anlatmamız konusunda
kullandığımız yöntemlerde bizi etkiler mi?
Nasıl?
Tamamen bozulmuşluk, istisnasız tüm insanlığın düşmüş olduğuna
inanmaktadır ve fikrine sahiptir. Buna göre
günah bizi tamamen kökten etkilemektedir
ve günahsız hiçbir insan yoktur. Biz bu
sınavdaki 5. soruda Müjdeyi paylaşırken
Günahtan da bahsetmemiz gerektiğini söylemiştik
ve yine tekrarlayarak insanların tamamen
bir günah batağında olduğunu anlatmak gerekir
ama insanlar buna karşı
kendilerine bakarak belki günah işlediklerini
kabul edebilirler ama Tamamen günaha battığını
“insansı kökten etkilediği için” kabullenmeye
bilirler çünkü en azından birisine yardım
ettiğini kurallara uyduğunu v.s. v.s. düşüne
bilirler, bu durumda müjdeye ihtiyaçlarının
olmadığını hissedebilirler. Ama biz onlara
Tanrı’nın o yaptığımız işlere değil sadece
lütufla kurtula bileceğini anlatmamız gerekecektir.
7.İnsanın iradesi
ile insanın yetenekleri arasındaki ilişki
nedir? Bizim özgür irademiz var mı? Görüşünü
ayetlerle destekleyin.
İnsanın iradesi ve doğal yetenekleri vardır biz bu yetenekle
ile düşünebiliriz, okuyabiliriz, görebiliriz
v.s. v.s. yapabiliriz
Düşüne biliriz dedik bu düşüncelerimizde bizler için çok
zor olan şeyleride
düşüne bilir arzulaya biliriz örneğin uçmak
gibi, uçmayı tüm insanlar isteyebilir ama
doğal yetenek sınırsız değildir ve uçma
eylemini gerçekleştiremeyiz ancak Tanrı’nın
bize verdiği özgür irade sınırlı olduğu
için bunları
yapamayız
Örneğin benim yüreğimde İsa’yı seçme için Tanrı bana bir
yetenek (arzu) vermemişse neden ben İsa’yı
seçeyim ki, Çünkü benim yüreğimde iyiye
karşı bir istek yoksa ben iyiyi seçmem çünkü
o isteğe o yeteneğe sahip değilim.
Rab
baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük
çok, aklı fikri hep kötülükte. Yaratılış
6:5
Bu ayet’dede olduğu gibi insanlar
özgür iradelerinden dolayı hep kötüyü hep
günahı düşünüyorlar çünkü bu dünyada onlar
cazip geliyor, çünkü yüreklerinde doğruluğu
cazip kılacak yetenek arzu yok.
Sonuç olarak Özgür irademiz vardır bu doğal insan özgür
iradesi ile birçok iş yapabilirim ama yeteneklerim
sınırsız değildir bazı yeteneklere Tanrı’nın
özgür iradeye ek olarak verdikleri ile sahip
olabilirin. Örnek
Sizlere,
Baba’nın bana yöneltmediği hiç kimse bana
gelemez dememin nedeni budur”
(Yuhanna
6:65)
Burada Rab bu konuya açıklık getirmektedir. Tanrı herkese
özgür irade vermiştir tüm seçilmişler gibi
diğer seçilmemiş “ADALETİ ALACAK” kişilerde
özgür irade vermiştir ve onlarında belli
bir yeteneğe sahip olduğunu biliyoruz ama
Tanrı ek olarak Seçilmişlerine İsa Mesih’e
yönelme arzusu vermiştir.
8.”Karşı konulmaz
lütuf” bizi Tanrının ite kaka kendi krallığına
soktuğu anlamında mıdır? Neden ya da neden
değil?
Karşı konulmaz Lütuf Tanrının bizi ite kaka krallığına soktuğu
anlamı değildir.
Ama bu lütuf bizim ellerimizi ayaklarımız bağlayıp bize
Tanrının istediğini yaptırdığı anlamında
da değildir. Karşı konulmaz lütuf Karşı
konulmazdır çünkü Tanrı yüreğimize koyduğu
arzu ve istek bizim Tanrıya yönelmemizi
sağlar ve tüm bu lütfu
alanlarda amacına ulaşır.
“Baba'nın
bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve
bana geleni ben asla kovmam.” (Yuhanna 6:37).
9.Eğer insanlar
kendi günahları içinde ölüyseler
(Efesliler 2:1) O zaman neden müjdeyi
vaaz etmemiz gerekiyor. Bu konuyu açıklarken
ayetlerle destekleyin.
Evet hepimiz tüm insanlar günahları içinde ölüydük “Sizler bir zamanlar, içinde yaşadığınız suç ve günahlarınızdan ötürü ölüydünüz.Efesliler 2:1” ama Tanrının lütfu
ile şu anda bizler yeniden doğduk “Ama merhameti bol olan Tanrı bizi
çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü
olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte
yaşama kavuşturdu. O'nun lütfuyla kurtuldunuz.” Efesliler 2:4
Bu ayetdede görüldüğü gibi bizler günahın içinde ölü olsak bile
Tanrı’nın lütfu
ve karşılıksız sevgisi sayesinde yeniden
doğduk bunun için seçilmişler belki farkında
olmasalar bile onlar ölü değildir onlar
yaşıyorlar ve bu yaşadıklarının farkına
varmaları için müjdeyi vaaz etmeliyiz. Ve
ayrıca biz hangi insanın seçilmiş hangi
insanın seçilmemiş olduğunu bilemeyiz eğer
biz müjdeyi vaaz etmezsek bunlar seçilmemişlerdir
diye seçilmiş olanada
müjdeyi vaaz etmemiş olabiliriz.
Seçilmişlerin İman etmesi en önemli olay müjdeyi duyup iman etmesi değildir
zaten onlar mutlaka yüreklerindeki karşı
konulmaz etkin lütüfla
Mesihi arayacaklardır
Mesihe geleceklerdir.
Ama seçilmişlerin seçilmiş olduklarının
farkına varıp imanda daha erken gelişmeleride
pekişmeleri ve büyümeleri önemlidir.
10. Evrensel çağrı
ile etkin çağrı arasındaki farklılıkları
açıklayın.
Etkin çağrı, Tanrı’nın yüreğimize koyduğu bir istek bir arzu bir yönlendirme çağrısıdır örneğin Tanrı’nın benim yüreğime Mesih
Arzusu koydu ise ben Mesihi
arzularım ve etkin çağrı isminden anlaşıldığı
gibi etkindir ve amacına ulaşır.
Evrensel çağrı ise herkes tarafından işitilebilir ancak evrensel çağrıya
etkin çağrıyı alanlar gelebilirler
11.Eğer Mesih İsa
haç üzerinde bütün insanlığı kurtardıysa
ve Tanrıyla barıştırdıysa Tanrının öfkesini
kaldırmak için insanların günahlarını bağışladıysa
neden bütün insanlık kurtulmadı?
Çünkü İsa Mesih tüm insanlığın, tüm dünyanın günahlarına
kefaret olmadı, çünkü İsa Mesih tüm dünyadaki
insanlar için dua etmedi. “Onlar için istekte bulunuyorum. Dünya için değil, bana verdiğin kimseler için istekte bulunuyorum. Çünkü onlar senindir” (Yuhanna 17:9). Ve İsa Mesih sadece Haç üzerinde önceden
belirlenenler için önceden seçilenler için
hayatını vermiştir. Ama bu İsa Mesihin
Çarmıhta uğrumuza akıttığı kanın sadece
seçilmişleri kurtaracak kadar yeterli olduğu
anlamında değildir.!!
|