ERKEN KİLİSE TARİHİ ÖDEVİ
KILISE BABALARI
POLICARP
Hazırlayan M.Orhan PIÇAKLAR (OrhanANT)
Önsöz
Kilise Babaları kimdir?
Policarp’ın Ölümünü anlatan Mektup
Ignatus’tan Polycarp’ Mektup
Elçisel (Apostolik)
Kilise Babaları
Geçmişte olduğu gibi, bugünde ve gelecekte de olacak olan
Hristiyanlar’a baskılar yüzünden birçok
insan’ın bu baskılara dayanamayıp Rab’bin
adını inkar etmişlerdir, ancak bazıları
ölüm pahasına da olsa Rab İsa Mesih’in
o Kutsal adını ne inkar etmişlerdir, nede
ona verilen o Kutsal Unvanı başkası için
“Ne maddi manevi çıkar ve menfaat için,
nede başka bir şey için kullanmamışlardır,
Hatta ölüm pahasına da olsa, Mesih için
ölmek bizim için büyük ayrıcalıktır diyerek,
gözlerini kırpmadan, Vahşi hayvanlara
yem olarak, Kızgın ateş’e odun olarak,
o dönemde Çarmıha gerilmek adi ve yüz
kızartıcı suçlulara öngörüldüğü için çok
kötü bir ceza infaz şekli olan çarmıha
gerilerek hatta hatta bazılarıda Ters
çarmıha gerilerek acı üstüne acılara tabi
tutulmuşlardır,
Günümüze baktığımızda Pavlus’un dediği gibi, bizler Günah
ve Günahkarlara karşı koyduğumuz bu Ruhsal
Savaşta yukarıda saydığımız bedensel acıları
çekmedik,
İbraniler 12:4 Günaha karşı verdiğiniz mücadelede henüz kanınızı
akıtana dek dayanmak zorunda kalmış değilsiniz.
Ancak birçok Elçi, Birçok elçilerin öğrencileri,
Kilise babaları ve Kilise üyeleri Hristiyanlığın
yeni yeni yayılmaya başladığı o ilk dönemlerde
birçok acılara maruz bırakılmışlardır,
Bunlardan biriside Policarp’tır
Kilise Babaları Kimdir?
Galatyalılar 4:4 Ama
zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları
özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan,
Yasa altında doğan öz Oğlunu gönderdi.
Kilise babalarından Policarp’ın hayatını anlatmak
için Pavlus’un bu güzel ve teşvik dolu
sözü ile başlamak istedim, Evet İsa Mesih
bizim için günah olmak için dünyaya geldi,
Babanın verdiği görevi tamamladı Luka 3:23 İsa görevine başladığı zaman otuz yaşlarındaydı. Ve yaklaşık 3 yıl boyunca insanlara sonsuz hayat ile, Kurtuluş
ile, Tanrı’nın onları çok sevdiğini onun
için kendisini gönderdiğini, kendisini
kabul edenlerin geçici süre acı çekeceklerini
ama sonra mutluluğa kavuşacaklarını bundan
dolayı yılmadan ve doğrudan taviz vermeden
dayanmalarını vaaz ve buyruk verdi.
Bunları duyan birçok
öğrencisi ve öğrencisi olmayan insanlar
bu buyruklara sıkı sıkı sarıldı hatta
bundan dolayı ölümü bile göze aldılar,
çünkü onlar hem Beden almış Mesihi, hem
ölümü zaferle yenen Mesihi görmüşlerdi
çünkü o dönemde yani 1. yüzyılda
daha çok İsa’yı tanıyan İsa’yla birlikte
çalışan elçiler vardı. Ama 2.yüzyıla geçişte
elçilerden sonra onları takip eden kilise
babalarını görebiliriz.
Elçiler öldüler. Ama o zamanın birçok kilise önderi ya elçileri
tanıyordu, ya onların öğrencileriydi,
ya da yetkilerini onlardan almışlardı.
Elçilerden sonra gelen bu önderlere elçileri
tanıdıkları ya da elçiler tarafından yetiştirildikleri
için Apostolik (Elçisel) Kilise Babaları
diyoruz.
Kilise Babaları kilise içinde çalışan önderlerdendir ve diğer
görevlilerden daha kutsal değillerdir.
Zaten kendi dönemlerinde bu kişiler kilise
babası olarak anılmamışlardır. Daha sonra
kilise kendi içinde bu isimleri vermiştir.
Kilise babaları dönemi Augustin’le kapanmıştır.
Policarp’te “İsa’nın sevdiği öğrenci diye adlandırılan” Yuhanna’nın
öğrencisidir. Kutsal Kitap’ta hiç ismi
geçmez 69 ve 151 yılları arasında yaşamıştır,
Ancak Vahiy 11. bölümünde Mesih’in bir
sözü var,
Vahiy 2:10-11 Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak,
İblis sizi sınamak için aranızdan bazılarını
yakında zindana atacak ve on gün süreyle
sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da
olsa sadık kal, ben sana yaşam tacını
vereceğim. Kulağı olan, Ruh'un topluluklara
ne dediğini işitsin. Galip gelen, ikinci
ölümden hiçbir zarar görmeyecek.'
Vahiy bölümünde adı geçen 7 Kiliseden
birisi ve incildeki yazılış sırasına göre
2. sırada bulunan Smyrna (İzmir) Kilisesine
yazılmıştır. Ve bu mektup yazılana kadar
muhtemelen
henüz İzmir kilisesinde hiç
kimse yaşamını inanç uğruna yitirmemişti,
ve ilk şehit olan o dönemde Kilise Bişob’u
olan Policarp’tır, William Barclay (tarihi
kaynaklara dayanarak) bu konuda bu olaylardan
daha sonra şöyle söz ediyor.
Sevdiği kurtarıcısı Mesih’e ait olan Rab (kyrios) unvanını,
Roma imparatoru Antonius Pius
için kullanmayı ve yasanın öngördüğü
şekilde ona tapınmayı reddettiği için
23 Şubat 155’te odun yığını üstünde yakılıp
şehit edildi. Kendi yasalarına karşı olmasına
rağmen bu Şabat gününde özellikle şehrin
Yahudilerinin büyük gayretkeşlikle banyolarından
odun ve çalı çırpı getirerek ateşi körükledikleri
unutulmamıştır.
Bu
iman uğruna ve Mesih’in vaadine sıkı sıkı
sarılan ve imandan vazgeçmeyen adamın
bu hazin sonu başka kilise ve insanlara
teşvik olsun diye bu olayı bizzat Policarp’ın
gördüğü ceza ve işkencelerin görgü
tanığı olan İzmir Kilisesinin mensupları
Phrigya Kilisesine bu mektubu yazarak
onlara bu hadiseyi anlatmışlardı. Policarp’ın
şehit edilişine ait burada anlatılanlar
bu mektuptan alınmıştır.
Phrigya Kilisesine Mektup
İncil’e uygun bir işkence
Kardeşlerimiz, size işkence çekenler
ve Policarp hakkında yazıyoruz. Policarp’a
işkence edilmesi ve ölümü ile bütün işkenceler
son buldu ve bütün Hristiyanlar artık
takip edilmiyorlar. Bütün son olaylarla
gökteki Rabbimiz Policarp’ın acı ve işkence
çekmesinin İncil’e uygun olduğunu gösterdi.
Gerçekten de
Policarp Mesih İsa gibi ele verilmeyi
bekledi, öyle ki bize örnek olup sadece
kendimizin değil de başkalarının kazancını
düşünelim. Çünkü gerçek sevap sadece kendi
kurtuluşunu arzulamak değil, kardeşlerimizin
kurtuluşunu da istemektir.
Evet Allah’ın arzusuna göre olan
bütün işkence ile ölümler azizlik ve cesaret
örneğidir. Çünkü r konuda Allah’ın gücünü
görecek kadar dindar olmalıyız. Kim işkence
çekenlerin cömertliğini, dayanma gücünü
ve Rab’be
olan sevgisini taktir etmez? Kırbaçlananların
derileri yarılmış, damarları gözüküyordu,
buna rağmen dayanma gücü buluyorlardı.
O kadar ki seyirciler onlara acıyor, onlar
için üzülüyorlardı. Korkunç acılar çekenler
ise harika bir cömertlik örneğiyle herhangi
bir çığlık veya inleme bile ağızlarından
kaçırmıyorlardı.
Germanicus
Şeytan onlara karşı birçok girişimler
yapmıştı, ama Allah’a şükürler olsun ki
hiç birini yenememişti. Germanicus, herkesten
cesurdu ve herkesin ürkekliğini dayanma
gücü ile kuvvetlendiriyordu. Hayvanlara
karşı savaşmada harika idi. Konsül Vekili
direnişini kırmak için gençliğine acıdığını
söylüyordu. Ama o hayvana şiddet göstererek
kendisine çekiyor, haksızlıklarla dolu
bu hayattan bir an önce ayrılmayı arzuladığını
gösteriyordu
O zaman bütün millet dindar ve
aziz olan Hristiyanların cesaretlerine
hayran kaldılar. Şöyle bağırmaya başladılar:
-Dinsizlere ölüm! Policarp’u arayalım!
Quintus Olayı
Sadece biri zayıflık gösterdi.
Adı Quintus idi. Ülkesinden yeni gelmiş
bir Frigyalı idi. Hayvanları görünce paniğe
kapıldı. Gerçekte o kendisini serbestçe
teslim etmişti ve başkalarını da aynen
yapmaya itmişti. Ama Konsül Vekilinin
ısrarları ile imanını inkar edip putlara
kurban kesti.
Askerler Policarp’ı arıyorlar
Policarp her şeyi ile mükemmeldi. Olanları duyunca hiç etkilenmedi,
hatta aynı şehirde kalmak bile istedi.
Ama çoğunluk onu uzaklaşmaya ikna etti.
Bunun için şehirden uzakta olmayan küçük
bir eve arkadaşları ile birlikte çekildi.
Adeti olduğu gibi gece ve gündüz
bütün insanlar ve dünyadaki bütün kiliseler
için dua ediyordu.
Yakalanmasından üç gün önce dua
ederken bir rüya gördü. Odasını alevler
içinde gördü. Arkadaşlarına da dönüp kehanette
bulundu:
“Canlı
olarak yakılacağım!”
Onu yakalamak üzerelerken başka
bir yere taşındı. O gider gitmez polis
onu yakalatmak için varmıştı. Onu bulamayınca
genç iki esiri ele geçirdiler. Aralarından
biri işkencelere dayanamayıp konuştu.
O andan itibaren Policarp artık saklanamıyordu.
Çünkü kendi evinden olan kişiler onu ele
vermişlerdi. Herodes isimli yüzbaşı, onu
stadyuma getirmek için acele ediyordu:
Policarp’ın kaderi, orada Mesih’in acılarını
paylaşmaktı. Onu ele verenlerde Yahuda’nın
cezasını çekeceklerdi.
Yakalanması
Bir Cuma, akşam yemeği saatinde,
genç köleyi götürdüler. Piyade ve atlı
askerler, her zamanki gibi silahlı olarak,
bir haydutu kovalıyorlarmış gibi yola
kovuldular. Vardıklarında karanlık çökmüştü
ve Policarp’ı yukarıdaki katta yatarken
buldular. Oradan da kaçıp başka bir yere
saklanabilirdi. Ama istemedi. Şöyle dedi:
-“Allah’ın istediği olsun”!
Policarp vardıklarını duymuştu.
Aşağıya inip onlarla konuşmaya başladı.
Yaşı ve sakinliği ile herkesin hayranlığını
uyandırdı. O yaşta birini tutuklamak için
bu kadar çok uğraşıldığına, emek sarf
edildiğine şaşıyorlardı. Policarp hemen
orada diledikleri kadar yiyecek ve içecek
ikram etti. Onlardan sadece rahatça dua
edebilmesi için bir saat istedi. Kabul
ettiler.
Ayakta dua etti. Allah’ın lütfu
ile dolu idi. Böylece iki saat dua etti.
Onu duyanlar şaşkınlık içinde idiler.
Çoğu böyle hürmete layık bir ihtiyarı
yakalamaktan üzgündü.
Stadyuma doğru
yolda
Policarp onunla beraber yaşamış
olan büyükler ve küçükler meşhur veya
halktan olan insanlar ve bütün dünyaya
yayılmış Kilise için dua ettikten sonra
yola koyulma zamanı gelmişti. Onu bir
merkep üstüne oturttular ve şehre götürdüler.
O gün cumartesi günü idi.
Askerlerin başı ve onun babası
Nicetus onu karşılamaya geldiler. Onu
arabalarına aldılar, aralarına oturttular.onu
ikna etmeye çalışıyorlardı:
-“Sezar tanrıdır deyip ona günlük
ikram etmekte ne kötülük var? Böyle yaparak
hayatını kurtarırdın.”
O ilk önce hiç sesini çıkarmadı.
Sonra ısrar ettikleri için şöyle cevap
verdi:
-“Hayır, bana tavsiye ettiklerini
yapmayacağım”
Onu ikna edemeyeceklerini anladıklarında
ona bu sefer küfretmeye başladılar. Onu
arabadan şiddetle dışarı attılar. O kadar
ki ayağı bile yaralandı. Policarp başına
hiç bir şey gelmemişçesine arkasına dönüp
bakmadan stadyuma doğru yürümeye başladı.
Orada o kadar çok gürültü vardı ki hiç
kimse sesini duyurtamıyordu. Sonunda Policarp’ı
içeri aldılar. Onun yakalandığı duyulduktan
sonra gürültü sağır edecek kadar çok fazlalaştı.
Sorgu
Policarp’ı Konsül Vekili’ne götürdüler.
Konsül Vekili onun Policarp olup olmadığını
sordu. O, “evet” diye cevap verdi. Konsül
Vekil ona, hayır demesini tasfiye etti.
-Büyük yaşına saygı
duy! –dedi.ve adeti olduğu gibi buna benzer
şeyler ekledi:
-Sezar’ın adına yemin
et! Geriye dön! Dinsizleri yuhla! O zaman Policarp ciddi
bir ifade ile stadyumu dolduran paganlara
baktı, onları eliyle işaretledi,gözlerini
gökyüzüne çevirdi ve içini çekerek şöyle
dedi.
-“Dinsizlere yuh”!
Konsül Vekili ısrar ediyordu:
-“Yemin et seni serbest bırakacağım! Mesih!i inkar et”!
Policarp şöyle cevap verdi:
-“Seksen altı senedir Mesih’e hizmet ediyorum ve bana hiçbir
kötülüğü dokunmadı. Kralıma ve Kurtarıcıma
nasıl küfrederim?”
Konsül Vekili yeniden ısrar etti:
-Sezar’ın adına yemin et.
Policarp şöyle cevap
verdi:
-“Dediğin gibi yemin edeceğimi zannediyorsan, yanılıyorsun.
Ve benim kim olduğumu bilmezlikten geliyorsun.
İşte, dinle, ben
sana açıkça söylüyorum: Ben Hristiyanım!”
Konsül Vekili yeniden başladı:
-Hayvanlarım var. Eğer fikir değiştirmezsen onlara yem olursun.
Policarp cevapladı:
-“Haydi çağır onları! Çünkü bizler iyiden kötüye gitmek için
fikir değiştirmeyiz. Ama kötüden iyiye
geçmek işte bu güzeldir!”
Konsül Vekili kızarak:
-Madem ki hayvanları küçümsüyorsun, fikir değiştirmezsen
seni ateşle yakarım. – dedi.
Policarp cevapladı:
-Sen beni bir an yakan sonra sönen ateşle korkutuyorsun.
Ama kötüleri bekleyen sonsuz acıları ve
muhakemenin ateşini bilmiyor musun? O
halde geç kalma. İstediğin gibi karar
ver.
İşte Policarp’ın verdiği cevaplardan birkaç tanesi.
Yüzü güzellikten parlıyordu ve
kuvvet mutluluk doluydu. Soruşturma onu
ne sıkmış ne de üzmüştü. Tersine Konsül
Vekili çok sinirliydi. Sözcüsünü stadyumun
ortasına yollayıp üç kere şunu bildirdi:
-Policarp
Hristiyan olduğunu söyledi!
Ölüme mahkum
edilir
Kahramanca söylediği bu sözlerden sonra paganlar ve İzmir’e
yerleşmiş Museviler kızgınlıkla bağırmaya
başladılar:
-İşte Asya’nın öğreticisi, Hristiyanların babası, tanrılarımızı
yıkan o’dur!
Bir taraftan kuvvetle bağırırlarken
öte yandan Asiyark(1) Filippus’tan Policarp üzerine bir aslan yollamasını
istiyorlardı. Filippus bunu yapmaya yetkisi
olmadığını söyledi. Çünkü hayvanlarla
dövüşler sona ermişti. O zaman hep beraber
karar verip şöyle bağırdılar:
-Policarp canlı olarak yakılsın!
Odunlar hazırlanıyor
O zaman her şey çok çabuk, gerektiğinden
kısa bir sürede oldu. Anında millet tahtalar
ve odunlar toplamaya ve üst üste yığmaya
başladı. Museviler, adetleri olduğu gibi
hevesle çalışıyorlardı.
Odunlar hazır olunca Policarp kendi
soyundu, kemerini ve ayakkabılarını da
çözmeye çalıştı. Genelde bunu kendi yapmazdı,
çünkü etrafındaki imanlılar bu hizmeti
ona yapmaya can atıyorlardı: adeta vücuduna
dokunabilmek için yarışıyorlardı. Gerçekten
de şehit olmadan önce bile ona büyük bir
saygı duyuyorlardı, çünkü yaşamı ile büyük
bir aziz olduğunu gösteriyordu.
Onu yakmak için gerekenleri derhal hazırladılar.
Onu çivilemek üzerelerken Policarp şöyle
dedi:
-“Beni böyle bırakın! Bana alevlere
dayanma gücünü veren çivisiz de kımıldamadan
durmam için bana güç verecektir.”
O zaman onu çivilemediler, sadece
bağladılar. Elleri sırtında zincirli,
kurban edilmek üzere sürüden alınmış kaliteli,
Allah için hazırlanmış güzel bir kurbanlığa
benziyordu!
Şükran Duası
Policarp gözlerini göğe kaldırarak şöyle dedi:
“Rabbim, her şeye kadir Allah’ım,
Çok sevgili ve kutsal Oğlun Mesih İsa
Bize senin adını öğretti.
Melekelerin ve her gücün Allah’ı
bütün yaratıkların ve senin indinde yaşayan
bütün dürüst insanların Babası, sana şükrediyorum,
çünkü beni bu günü ve bu saati yaşamaya layık gördün,
Mesih’in kupasına ortak olmama beni layık gördün;
öyle ki ruhum ve vücudum ebedi bir hayata dirilecek
ve Kutsal Ruh gibi ebediyen yaşayacaktır.
Allah’ım bu gün beni değerli ve hoş bir sunak olarak yanında
kabul et!
Sen bunu eskiden beri hazırlamıştın,
Bana bildirmiştin ve de şimdi gerçekleştirdin,
Ey gerçeklerin Allah’ı!
Bunun için ve diğer bütün lütuflar için
sana şan, şeref ve övgüler olsun,
Ebedi büyük kahin olan sevgili oğlun Mesih İsa sayesinde
sana şan, şeref ve övgüler olsun!
Mesih sayesinde, Mesih’le birlikte ve Kutsal Ruh’un
sağladığı birlik sayesinde şimdi ve ebediyen sana övgüler
olsun! Amin.
Alevlerin Arasında
Policarp amin deyip duasını bitirdikten
sonra ateşini yaktılar. O zaman parlak
bir alev yükseldi. Ve gördüklerimizi başkalarına
anlatabilmemiz için orada bulunma şansına
layık olan bizler bir şaheser gördük:
alev, rüzgardan şişmiş bir yelkenli gibi
idi. Ve
bizler güllük kokusuna benzer en
güzel kokulara bedel bir koku duyduk.
Sonunda paganlar Policarp’ın vücudunun
ateşten etkilenmediğini görünce onu hançerlemek
için birini yolladılar. Onu hançerlediklerinde
o kadar çok kan aktı ki ateş söndü. Kalabalık,
imansızlar ile seçilmişler arasındaki
büyük farkı görmekten şaşkındılar.
Ama kötü, kıskanç, doğru olanların
düşmanı, Policarp’ın şehit olmasındaki büyüklüğü ve çocukluğundan beri kusursuz olan
hayatını duydukça ve onun böyle bir zaferle
öldüğünü görünce zavallı cesedini almamıza
izin verilmedi, hepimiz onun değerli vücuduna
sahip olmak istiyorduk. O kötü Herodes’in
babası ve Alces’in kardeşi Nicetus’a vucudunu
bize vermemeleri için aracılık yapmasını
istedi. Ve şöyle diyordu:
-Kokmamalıyız, belki de haça gerilmişten
vazgeçip Policarp’a tapmaya başlarlar!
Bunu Policarp’ın vucudunu almak
istediğimizde incelemeler yapan Musevilere
söylediler. Onlar, dünyada insanların
kurtuluşu için
acılar çeken Mesih’ten başkasına
tapmayacağımızı bilmiyorlardı. Biz Mesih’i ne terk edebiliriz ne de başkasına
değiştirebiliriz. Çünkü biz O’na Allah’ın
Oğlu olduğu için tapıyoruz. Ama din için
şehit olanları, Havarileri ve Rabbi taklit edenleri çok severiz. Ve bu doğrudur,
çünkü onlar Rabbi ve Kralımızı mukayese
edilmez bir şekilde sevdiklerini gösterdiler.
Biz de keşke onların arkadaşları ve öğrencileri
olabilsek!
Yüzbaşı, Museviler tarafından çıkarılan
kavgayı görünce cesedi herkesin görebilmesi
için sergiledi ve sonra adetleri gereğince
onu yaktılar. İşte bizde kıymetli taşlardan
ve paha biçilmez altından daha değerli
olan kemiklerini böylece toplayabildik
ve doğru dürüst bir yere koyabildik.
İşte orada. Allah’ın yardımı ile
mümkün olduğu zamanlar sevinçle ve mutlulukla,
Policarp’ın ölüm yıldönümlerinde toplanıyoruz.
Ve diğer din şehitlerini de hatırlıyoruz.
Ve böylece kendimizi de ileride olabilecek
zorluklara hazırlıyoruz.
Bir örnek ve
bir hatıra
Bu mutlu Policarp’ın öyküsüdür.
Filadelfiya’dakilerle beraber izmirde
şehit olan onikinci kişidir. Fakat Policarp
diğerlerinden daha çok hatırlanmaktadır,
o kadar ki paganlar bile halen ondan bahsetmektedirler.
Policarp sadece iyi bir hoca değil
aynı zamanda İncil’e uygun olarak şehit
olan örnek bir kişidir. Ve herkes onun
acı çekmesini örnek almak istemektedir.
Sabrı ile adaletsiz hakim önünde zafer
kazandı ve ölümsüzlük tacına layık oldu.
Policarp şimdi Havarilerle ve bütün doğru
olanlarla birlikte mutlulukla Evrensel
Kilisenin Çobanı, ruhlarımızın rehberi
ve Kurtarıcımız Rabbimiz Mesih İsa’yı
ve her şeye kadir Allah’ı övmektedir.
Selamlar
Olanları size en ufak ayrıntıları
ile anlatmamızı istemiştiniz. Şimdilik
size kardeşimiz Markion vasıtasıyla bir
anlatım yolluyoruz. Bu mektubu alınca
daha uzaktaki kardeşlerimize de yollayın.
Öyle ki onlarda Rabbe yolladığı hizmetkarı
için şükretsinler. Hepimizi ebedi Krallığa
dahil edebilecek ve bize lütfünü verecek
olana, tek Oğlu Mesih İsa sayesinde asırlar
boyunca Şan, şeref ve övgüler olsun.
Bütün
azizleri selamlayınız. Bizimle beraber
onlarda sizi selamlıyor. Bu mektubu
yazan Evarist ve ailesi de sizi selamlıyorlar.(2)
(1):Asiyark bölgenin idarecisi idi. Yörenin
en yüksek dini temsilcisi sayılırdı ve
oyunları o idare ederdi.
(2):Evarist
Markion’un dediklerini yazan kişi.
86 yaşında şehit edilen Policarp daha sonra Lyon Episkoposu
olan ve Gnostiklerin yanlış inançlarına
karşı mektuplar yazarak inancı savunan
İzmirli Episkoposu İrenaeus’unda hocasıdır.
Policarp’ın
çevre illerdeki topluluklara da Mektuplar
yazdıklarını biliyoruz, bunlardan biri
Filipililer’e yazılan mektuptur, mektupları
Pavlus’un mektuplarına benzemektedir.
Policarp’ın yazdığı mektuplarda Yeni Anlaşma’dan
alıntılar olduğunu görüyoruz. Bu da bize
o dönemde Yeni Antlaşma yazılarının varolduğunu
ve yaygın bir şekilde kullanıldığını göstermektedir.
Ayrıca Policarp’ada Kilise Babalarından Mektuplar
gelmiştir. Bunlardan birtaneside Petrus’un öğrencileri arasında olan. Antakyalı İgnatius’tan almıştır Mektup yazdığı dönemde
İgnatius Antakya Episkoposu idi ve Mektubunda
Policarp’ı övüyor, imanda sıkı sarılmasını
ve çevresindekileride böyle güçlü durmaya
teşvik edip kendisininde ruhsal açıdan
zayıf olan kiliselere mektuplar yazmasını
tavsiye ediyor. Bu mektup şöyledir.
IGNATUS’TAN POLYCARP’E MEKTUP
Theophorus’ta
denen Polycarp’e,
Smyrna(İzmir) Kilisesi’nin piskoposu
olarak çağrılan ve daha doğrusu denetleyecek
olan ama aslında Baba Tanrı ve İsa Mesih
tarafından denetlenen Kardeşime
ÖVGÜ VE TEŞVİK
Tanrı
senin aklının taşınamayacak bir kaya kadar
sabit olduğunu biliyor, Tanrı’dan her
zaman zevk alacağım senin kutsal yüzünü
görmeye layık olduğum düşünüldüğü için.
Çok teşekkür ederim.
Tanrı’nın
inceliğiyle giydirilmiş olan sana yalvarırım,
ileriye yönelik hızla ilerle, tamamen
onlarında kurtarılabileceğine teşvik et.
Konumunu hem bedenen hem de ruhen sürdür.
Hiçbir şey birliği korumaya çalışmandan
daha iyi değildir. İsa Mesih’in seninle
yaptığı gibi bütün insanlara sabır göster.
Şuan yaptığın gibi herkesi sevginle destekle.
Şimdi sahip olduğundan daha çok anlayış
iste, durmadan dua et. Uyanık ol ve ruhunu
her zaman uyanık tut. Tanrı’nın sana sağlayacağı
gibi herkesle konuş. Kutsal Kitap der
ki İsa Mesih bizim zayıflıklarımızı aldı
ve acılarımızı çekti. Tüm zayıflıklara
sabret. Nerede emek büyük olursa, kazanç
orada daha bol olur.
TEŞVİKLER
Eğer
iyi olanı seversen, hiçbir teşekkürü hakketmezsin.
Ama biraz daha uyumsuz ve dikbaşlı olanları
uysallıkla bastırmak için daha fazla çaba
göster. Yaranın her türü aynı ilaçla iyileştirilmez,
Eğer ki ilerleyen hastalık ağrılı ise,
yumuşak çarelerle azalt. Her şeyde bir
yılan kadar akıllı ama bir güvercin kadar
da zeki ol. Bu nedenle sen beden ve ruhtan
oluşturuldun, öyle ki sen bu şeyleri önce
kendi yüzünde değiştirebilirsin. Ve görünmeyenler
için dua et ki Tanrı onları sana göstersin,
böylece hiçbir şeyden eksik olmazsın ama
her armağan sende bolca bulunabilsin.
Tıpkı rüzgarın pilotu yönettiği gibi ve Tanrı’ya erişmesini isteyince ona rehberlik edecek
fırtınayla bir sığınağa atılman gibi zaman
seni yönetir. Daha önceden tamamen ikna
edildiğin düşünülen ölümsüz ve ebedi yaşam
için önerilen taç için Tanrı’ nın savaşçısı
olarak ciddi ol. Ben ve sevdiğin kardeşlerim
sana herşeyde hayat güvencesi garanti
ediyoruz.
Kendi
inancı değerli görünenlerin seni rahatsız
etmelerine izin verme ama onlara inancımızı
öğret. Sıkı ve güçlü dur dövülen bir örsün
yaptığı gibi. Mesih yaralanan cesur bir
savaşçının parçasıdır, lakin fethetti.
Fakat özellikle Tanrı adına her şeye dayanmalıyız
ki O’ da bize tahammül etsin. Her gün
bir önceki günden daha dikkatli ve özenli
çalış. Rab’bin her zaman, ebediyen, görünmeden
ve yukarıda bizi gözetlediğini
düşün, bizim hatırımız için görünür oldu
ve O kolay kavranamaz, dokunulamaz, fakat bizim
için acı çekti ve bizim kurtuluşumuz için
her tür zorluğa dayandı.
Dul kadınları
ihmal etme. Onların koruyucusu ve arkadaşı
önce Tanrı, sonra sensin. Tıpkı senin
yaptığın gibi, senin bilgin ve rızan olmadan
hiçbir şeyin yapılmasına izin verme ,
Tanrı’nın gerçekten yapılmasını onaylamadığı
hiçbir şeyi yapma! Sadık ol. Topluluğun
sık sık biraraya gelmesini sağla ve bununla
birlikte herkesi ismen sor. Ne erkek ne
de kadın köleleri hor gör, kibirle gururlanmalarına izin verme, lakin daha
çok Tanrı sevgisine yakın olmalarını sağla
ki Tanrı’dan daha iyi bir özgürlük elde
edebilsinler. Uzun süre özgür kalmalarına
da izin verme ki kendi isteklerinin köleleri
olmasınlar.
KOCALAR VE KARILARIN GÖREVLERİ
Şeytanın
kötülüklerinden uzak dur ve halka o kötülükler
hakkında dikkat etmeleri için konuş. Kız
kardeşlerimle konuş ki Tanrı’yı sevsinler
ve kocalarını hem bedenen hem de ruhen
memnun etsinler. Ayrıca Tanrı İsa Mesih
adıyla erkek kardeşlerimi teşvik et ki
karılarını sevsinler. Eğer bir adam İsa
Mesih’in şerefi adına hiçbir kadınla evlenmeden,
cinsel ilişkiye girmeden kalabilirse,
onun böbürlenmeden kalmasını sağla; ama
eğer ondan böbürlenirse, o iyi yapmamıştır.
Eğer biri gözetmenden daha önde olmak
için çabalıyorsa, o yıkılmıştır. Gözetmenin
rızası ile bir araya gelen kadın ve erkekler
evlenmek için uygundur, öyle ki onların
evlilikleri dindarlıktandır, şehvetten
değil. Tanrı’nın yüceliği için yapılan
her şeye izin ver.
HRİSTİYAN TOPLULUKLARIN GÖREVLERİ
Tanrı’nın
sana dikkatini verdiği gibi sende Piskoposa
ver dikkatini. Benim ruhum presbiteryen
papazlara ve diyakonlara itaat edenlerledir.
Başka birininde sana yardımcı olması için
çalış, toplulukla birlikte çabala, birlikte
koş, birlikte acı çek, birlikte uyu, ve
birlikte uyan; Tanrı’nın yardımcıları
ve hizmetkarları gibi. Onun için mücadele
et ki seni ödüllendirsin. Kimsenin kaçmasına
izin verme. Senin vaftiz etmek için kaldıran
kollara miğferin gibi inancına, zıpkın
gibi yardımseverliğine, bütün bir zırh
gibi sabrına izin ver. Rab için yaptığın
işleri senin vazifenmiş gibi yap ki daha
değerli bir ödül kazanasın. Uysallıkla
daha da sabırlı ol ki Tanrı daha çok sana
yakın olsun.
Sonsuza kadar senin sevincine sahip
olabilir miyim?
POLYCARP’İN ANTIOCH’A BİR ARACI GÖNDERMESİ İÇİN RİCA
Suriye’de
Antioch Kilisenin sizin dualarınızla barış
içinde olduğunu öğrendiğimden beri, Tanrı’nın
emaneti için daha rahat ve kaygısızım,
aslında Tanrı’ya acı çekerek daha çok
yaklaşabilirim ve belki sizin dualarınız
sayesinde İsa mesih’in bir öğrencisi olabilirim.
Değerli Polycarp seçkin bir konsey çağırmaya
ve özellikle senin sevdiğin çalışma sabrı
olan insanları çağırmak için çok uygun
olacaktır, bundan dolayı O Suriye’e giderek
senin sürekli sevgini yüceltecek, Mesih
İsa’yı
övecek bir aracı olabilir. Bir
Hristiyanın kendi üzerinde gücü yoktur
ama her zaman Tanrı’ya hizmet etmek için
hazır olmalıdır. Tanrı’ ya olan görevini
tamamladığın zaman bu iş hem Tanrı hem
de senin için olacaktır. İsa Mesih’te
sana uygun her iyi işte hazır olacağına
Tanrı’nın gücüyle güveniyorum. Senin doğruluk
için gerçek sevgin olduğunu bildiğim için
bu kısa mektuplarla seni teşvik ediyorum.
ANTIOCH’A GÖNDERİLDİĞİ GİBİ DİĞER KİLİSELERE DE GÖNDERİLMESİNİ SAĞLA
Ama ben
bütün kiliselere yazamıyorum, çünkü aniden
Troas’tan Neapolis’e gitmeliyim. Bu yüzden
sen yakınındaki kiliselere yazmalısın,
ve onlarda Tanrı adına bunu yapabilirler.
Yaya haberci göndermelerine izin ver,
ve uzakta olanlara da mektup gönder. Bu
sayede sen, senin layık olduğun ebedi
çalışmayla övülesin. Özellikle Epitropus’un
hanımını, tüm evini ve çocuklarını selamlarım.
Sevgilim Attalus’u selamlarım. Suriye’ye
senin vasıtanla yolladığım için değerli
olduğunu düşünecek olanları selamlarım.
Onu sonsuza dek kutsayın. Tanrı’nın birlik
ve korumasında bizi devam ettirecek olan
Tanrımız İsa Mesih’ten mutluluk dilerim.
Sevgili Alce’i selamlarım. Amin. Elveda İsa Mesih’in adıyla .
Kaynakça
En
Samimi Dostlarımız (Bazı Azizlerin Hayatı)
İstanbul-1988 Çeviren Özcan Şanlı
İlk
Dönem Azizleri
Nerede
Yaşadaığını Biliyorum (7 Kiliseye Mektup)
Hanspeter Tifenbach
Erken
Kilise Tarihi Ders Notları Kent HINKSON