Karşı konulmaz lütuf
Karşı konulmaz lütuf ne kadar ağır bir söz değimli? Çünkü
karşı konulmaz lütuf denince aklımıza bir
zorlama gelmektedir, ve bu zorlamaya asla
ama asla karşı konulamayacağını anlamaktayız.
Peki bu Karşı konulmaz Lütuf nedir, Karşı konulmaz Lütuf sözcüğünü
biz nerede ve ne için kullanmaktayız. Bu
sözcüğü kullandığımız yer Kalvinizmin 5
öğretişinin
1. Tamamen Bozulmuşluk / Mutlak Ahlaksızlık
2. Şartsız Seçim / Koşulsuz Seçim
3. Kısıtlı Kefaret / Sınırlı Ödenmiş Bedel
4. Karşı Konulmaz Lütuf
5. Kutsalların Dayanması / Azizlerin Sabrı
4.cusüdür. Ve bu öğretiş şunu öğretmektedir.
Karşı konulmaz Lütuf, Tanrı’nın arzularını gerçekleştirdiği
bir lütuf’tur. Bu lütuf “Yeniden Doğma
Lütfüdür” ve bu lütfü alan bir kişinin
imana gelmemesi mümkün değildir. Mümkün
değil derken Tanrı bunu zorla yaptırdığı
için değil Tanrının yüreğimize koyduğu Mesih
arzusu bizi Mesih’e çektiği için bu isim
verilmiştir. Ve biz bu öğretişi öğrenmek
için bu lütfün neden gerekli olduğuna bakarak
başlamak istiyoruz.
Öncelikle burada lütuf karşımıza yeni bir isimle ve gerçek
manası ile çıkıyor “Yeniden Doğma Lütuf’u”
bu lütuf Kutsal Kitap öğretilene göre Tanrının
Egemenliğine girebilmek için insanın yeniden
doğması gerekmektedir.
Yuhanna
3:3-6 İsa ona şu karşılığı verdi: "Sana doğrusunu
söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça
Tanrı'nın Egemenliğini göremez."
Nikodim, "Yaşlanmış bir adam
nasıl doğabilir? Annesinin rahmine ikinci
kez girip doğabilir mi?" diye sordu.
İsa şöyle cevap verdi: "Sana
doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve
Ruh'tan doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliğine
giremez.
Bedenden doğan bedendir, Ruh'tan
doğan ruhtur.
Tanrının bu lütfu’da
bize verdiği Yeni bir yürekle yeniden doğmamızı
sağlamaktadır.
Hezekiel.36:26 Sizi
Uluslar arasından alacak bütün ülkelerden
toplayıp ülkenize geri getireceğim. Üzerinize
temiz su dökeceğim, arınacaksınız. Sizi
bütün kirliliklerinizden ve putlarınızdan
arındıracağım. Size yeni bir yürek verecek,
içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki
taştan yüreği çıkaracak, size etten bir
yürek vereceği. Evet Tanrı günah
batağına düşmüş olan İsrail halkını nasıl
temizlediğini okumaktayız.
Tanrı taştan yüreği çıkaracağım
derken aslında içimizdeki bildiğimiz yüreklerin
taştan olduğunu söylemiyor Günah karşısında
taşlaşmış olan günaha meyilli yüreğimizi
değiştirdiğini söylemektedir. Ve Tanrıya
gerçek tapınma sadece yürekten olabilir
yürek gerçekten çok önemlidir. Öyleki
Kutsal Kitap’ta yürek kelimesi tam 220 defa
geçmektedir ve bunların bir çoğuda
yürekten yapılan iman, ibadet, asilik, isyankarlık,
söz dinlememezliklerin
sebebinin vücudun diğer uzuvları değilde
yürek olduğundan bahsetmektedir.
Ben ilk iman ettiğim sıralarda sohbet ettiğim Müslümanlarla günah konusu
açıldığında ilk günahın Adem ve Havva’nın
yasak meyvesi yemesi olduğunu karşılıklı
anlatırdık ve bu konuda hem fikirdik çünkü
benim ve diğer insanların inandığı günah
yasak olan bir şeyi yapmakla gerçekleştirilmektedir
örnek vermek gerekirse Hırsızlığı yapmak,
zina yapmak, insan öldürmek günahtır ama
ilk günahın bu olmadığına dair sonra bir
teolog kilisemizde Rabbin sofrası hakkında
vaaz verirken Günah hakkında söylediği sözler
benim yanlış bilgimi düzeltmeme sebep oldu.
Evet ilk
eylem günah Yasak Meyvenin yenmesidir,
Çünkü tanrı yemeyeceksiniz demiştir, ama
ondan önce günah yüreklerde oluşmuştur.
Kısaca o günaha bakarsak Yaratılış 3:1-6 RAB Tanrı'nın yarattığı
yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı.
Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki
ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin'
dedi mi?" diye sordu. Kadın, "Bahçedeki
ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz"
diye yanıtladı, "Ama Tanrı, 'Bahçenin
ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona
dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi."
Yılan, "Kesinlikle ölmezsiniz"
dedi, "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın
meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak,
iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız."
Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için
uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu
gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına
verdi. Kocası da yedi.
Evet Havvayı görüyoruz burada ve Havva daha meyveye
elini atmadan önce günaha düştü, Önce Tanrı’yı
yalancı yerine koydu şeytana inanarak, çünkü
Tanrı yemeyin ölürsünüz dedi ama şeytan
ona hayır ye bir şey olmaz dedi, Sonra Havva
Kıskançlık günahı işledi, Yani Tanrı gibi
olmak “gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek
Tanrı gibi olacaksınız” istedi.
Peki burada günahı gerçekleştiren ne idi?
Havva ve Ademin ellerimi, Ayaklarımı? Hayır
günahı ilk gerçekleştiren ve hatta tüm vücudu
günaha sürükleyen yürekti. Evet gördüğümüz
gibi günahın ilk doğduğu yer yürektir, Her
şeyden önce de yüreğini
koru, Çünkü
yaşam ondan kaynaklanır. Özdeyişler 4:23 yukarıda günahın ne olduğunu tam bilmediğim sıralarda günahı tanımlamak
için kullandığım kelimelere bakarsak Hırsızlık
yapmak günahtır ama hırsızlık yapmayı yürekten
düşünüp planlamakta günahtır. Zina yapmak
günahtır ama Zina yapmayı düşünmekte günahtır.
Rab İsa’nın bu konuda çok güzel bir Kutsal
Sözü vardır. Matta
5:27-29 "'Zina
etme' denildiğini duydunuz.
Ama ben size diyorum ki, bir kadına
bakıp onu arzulayan her adam, zaten yüreğinde o kadınla zina etmiştir.”
Mat
15:19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, yalan
tanıklık ve iftira hep yürekten
kaynaklanır. Mat 15:18 Ne var ki
ağızdan çıkan, yürekten
kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.
Evet bu ayetlere baktığımızda bu kötü olayları, bu günahları arzulayan uzuvlarım
ellerim, ayaklarım, kulaklarım, gözlerim,
ağızım değildir, Bu günaha meyil duyan benim
yüreğimdir. Ayrıca Tanrı Kutsal Kitap da
bizlere Yürekten iman etmek ve etmemek hakkında
bir çok örnekler vermiştir. Say 32:10-11 O gün RAB öfkelenerek şöyle ant içti: 'Madem bütün yürekleriyle
ardımca yürümediler, Mısır'dan çıkanlardan
yirmi ve daha yukarı yaştakilerin
hiçbiri İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a
ant içerek söz verdiğim ülkeyi görmeyecek.
Say 32:12 Kenaz soyundan Yefunne
oğlu Kalev'le
Nun oğlu Yeşu'dan başkası orayı görmeyecek. Çünkü onlar bütün yürekleriyle ardımca yürüdüler.' İşte Tanrı
bunun için bizlere seçilmişlerine Hezekiel
Peygambere söylediği gibi yeni bir yürek
verdi. Bu yeni yürekte Mesih’i arzulamamızı
sağladı, Ama bu yürekte asla günaha bir
eğilim günahı istememe gibi bir durum yoktur
yani Tanrı bu bize verdiği yürekte bazı
olumsuz yönleri çıkartmamıştır. Çünkü o
zaman Tanrı insanların özgür iradesine karışmış
olur Bu konuyu az sonra işleyeceğiz.
Peki Tanrı’nın bize verdiği bu yürek bize ne sağlayacaktı? Zaten doğduğumuzdan
beri yaşamamız için gerekli olan bir yüreğimiz
yokmu? O yürekle neden bizi kurtarmadı? Evet bizim bir ciğere,
bir mideye sahip olduğumuz gibi Anatomimizde
birde yüreğe sahibizdir ama bu yürek doğal
benlikte insanlar olduğumuz için günaha
meyilli bir yürektir Adem ve Havva örneğinde
olduğu gibi ve ayrıca Tanrı İsrail oğulları
ile bir antlaşma yapmıştı ve İsrailliler
bu antlaşmaya yüreklerindeki bozulmuşluk
yüzünden sadık kalmadı ve Tanrı o zaman
bize yürekten çözdü. İbr 8:9 `Bu, atalarını Mısır diyarından çıkarmak
için onların elinden tuttuğum gün kendileriyle
yaptığım antlaşma gibi olmayacak. Çünkü
onlar antlaşmama bağlı kalmadılar, ben de
onlardan yüz çevirdim' diyor Rab.
İbr 8:10 `O günlerden sonra'
diyor Rab, `İsrail halkıyla yapacağım antlaşma
şudur: yasalarımı onların zihnine işleyeceğim,
yüreklerine yazacağım.
Ben onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım
olacaklar.
Tanrı bize yeni yüreği verdiğinde bu yüreğe bir arzu koydu bu arzu Mesihi
seçme arzusu idi yani Tanrı’nın bizim için
kurtuluşumuzu sağlamak için uğrumuza feda
ettiği Kurban ettiği Mesihi seçme arzu verdi.
Peki Tanrı bunu yapmakla bizim özgür irademize müdahale etmiş olmuyor mu?
Eğer müdahale varsa Kutsal Kitap
birbiri ile çelişiyor olacaktır, ve Tanrı
beni Mesihi seçmem için bana baskı yapıyor
bana tek yol olarak onu işaret ediyorsa
benim aklımı fikrimi kendisi yönlendiriyorsa
bu müdahale etmek olur o zamanda Kutsal
Kitapla çelişki olur. Çünkü yine Kutsal
Kitaptan öğrendiğimize göre insanların özgürlüğü
ve özgür iradesi vardır ve bu özgür iradeye
müdahale olmadığını öğrenmekteyiz.
1Ko 9:19
Ben özgürüm,
kimsenin kölesi değilim. 1Ko 10:29 Senin değil, diğer adamın
vicdanının huzuru için demek istiyorum.
Benim özgürlüğümü
neden başkasının vicdanı yargılasın?
Gal 2:4 Ne var ki, İsa Mesih'te sahip olduğumuz özgürlüğü el altından öğrenmek ve böylece
bizi köleleştirmek için gizlice aramıza
sızan sahte kardeşler vardı. 1Pe 2:16 Özgür
insanlar olarak yaşayın; ama özgürlüğünüzü kötülük yapmak için bahane etmeyin.
Evet işte Karşı Konulmaz Lütfün en basit ve en zor anlaşılır yerindeyiz. Tanrı hem biz seçilmişlere hem yeni bir
yürek veriyor bizleri Mesih’te önceden belirliyor
hemde özgür irademize karışmayıp özgür olduğumuzu
söylüyor.
Ben Televizyonda veya teypte sevdiğim güzel parçalar çıktığında genellikle
sesim güzel olmasa da bende söylerim sanatçılarla
birlikte, hele birde yalnızsam ve kötü sesimi
duyacak hiçbir insan yoksa dahada yüksek
sesle söylerim çünkü o anda kendimi çok
mutlu hissederim o anda içinde bulunduğum
ortam beni kendiliğimden bu şarkıları mırıldanmama
yöneltir yoksa ben özellikle televizyonda
kanalları değiştireyim de veya teypte falanca
sanatçının falanca şarkısını çalayımda
bende onunla birlikte o şarkıyı söyleyeyim
diye aramam o anki duyduğum o müzik beni
yöneltir o şarkıyı söylemeye, ama ben o
şarkıyı bir cenazeye gittiğimde söylemem
belki cenazeyi mezarlığa götürürken arabalarla
yanımızda kırmızı ışıkta bir araba durup
radyosunda o benim sevdiğim sanatçının sevdiğim
parçasını duysam bile söyleyemem o şarkıyı
çünkü o andaki Ruh halim o kadar üzüntülüdür
ki bunu söyleyemem, veya bazen otobüsle
uzun yolculuk yaptığımda yaklaşık 14-18
saat arasında bir yolculuktur bu ve ben
o gün mutlu isem ve insanlarla konuşmak
istersem Bileti aldığım firmaya Lütfen önlerden
veriniz yolculuk edeceğim koltuk numarasını
derim çünkü o gün hem doğayı izlemek Tanrı’nın
neler yarattığını bizlere neler sunduğunu
görmek ve önde olduğum için genelde önler
hep dolu olur yanımdaki insanlar sohbet
isterim. Ama o günkü yüreğim çok sıkılgan
kimseyle konuşmak istemiyorsam da arka sıralardan
bana koltuk vermelerini isterim çünkü arka
koltuklarda tek başıma oturayım kitabımı
okuyup muavinin sadece belli sürelerde çaymı
içersiniz?, kahvemi içersiniz? sorusuna
cevap vereyim isterim.
Anlattığım bu iki olaydada o anki yüreğim beni ne yapmaya yöneltirse o anki
yüreğimin eğilimi isteği ne ise ben onu
yaparım yani beni zorlayan yoktur ve ben
seçimi kendi özgür irademle yaparım. İşte
Tanrıda bizlere Karşı Konulmaz Lütuf adı
altında verdiği yeni yürek ve Mesih arzusuda
böyledir. Tanrının vermiş olduğu bu yürek
bu arzu o kadar cezp edicidir ki kendi özgür
irademizle bizler Mesih’i seçeriz Mesih’i
seçmeyi seçeriz. Tanrı özgür irademize müdahale
olmadan gerçekleşir bu olay. Yani Tanrı
sadece bize ekstradan bir arzu veriyor bizlere
özgür irademiz dokunmadan, müdahale etmeden
ve bize verdiği bu arzu o kadar güçlü ki
mutlaka Mesihi seçeceğizdir çünkü
bu arzuyu veren Tanrı’dır, her şeye gücü
yeten ve Kralların Kralıdır. Bu konuda bu
kadar kesin bilgiye sahip olmamızın sebebi
Rabbin kendi sözlerdir. “Baba'nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek
ve bana geleni ben asla kovmam.” (Yuhanna
6:37). Gördüğümüz gibi İsa Mesih her şeyi
bilen Rab kesinlikle hepsi
bana gelecek demiştir yani burada
Rab kesin bir hüküm koymuştur.
Bu konu
oldukça tartışmalı bir konudur, tartışmalı
bir konu olması yukarıda yazdıklarımızın
doğru olup olmadığı hakkında değil yalnızca
seçilmişlerin İsa’ya gelmeleri hakkındadır
yani Karşı Konulmaz Lütfu alanları Mesih’e
gelmeleri hakkındadır. Kutsal Kitapda
bazı ayetler vardırki
yüzeysel bakıldığında diğer Hıristiyan kardeşlerimiz
tezlerini doğrular gibi görünmektedir. Örnek
vermek gerekirse Yuhanna
3:16’dır: “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok
sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki,
O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın,
ama hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.”
Evet bu ayete dışarıdan bakan bir insan
“Herkesin iman edip kurtulabilir” diye bilir,
Peki bu gerçekten mümkün olabilirimi? Karşı
Konulmaz Lütüfa
ihtiyaç duymadan bir insan Mesih’i seçip
kurtulabilirmi? Benim buradaki görüşüm şöyle
Mesih’e iman eden herkes kurtulur çünkü Mesih’in Çarmıhta akıttığı Kutsal Kanı
sadece seçilmiş insanların günahını kaldırabilecek
kadar yeterli değildir, O’nun kanı tüm insanlığın
günahını kaldırabilecek kadar Kutsal ve
sınırsızdır, ama Mesih’e sadece Karşılıksız
lütfü almış olanlar seçer. Çünkü düşmüş
insan benliktedir. Benlikteki bir insan
Tanrı’yı hoşnut edecek hiçbir şey yapamaz.
Pavlus’un belirttiği gibi, “Çünkü
benliğe dayanan düşünce Tanrı'ya düşmandır;
Tanrı'nın Yasasına boyun eğmez, eğemez de...
Benliğin denetiminde olanlar Tanrı'yı hoşnut
edemezler” (Rom. 8:7, 8). Peki bu
benlikteki insanlar kimlerdir ki bunlar
Tanrı’nın yasasına boyun eğmez / eğmek istemez
ve Tanrı’yı hoşnut edemezler? Evet bu sorunun
cevabını da Elçi Pavlus bizler çok bekletmeden
vermektedir. “Ne var ki, Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, siz benliğin değil, Ruh'un
denetimindesiniz. Ama bir kişide Mesih'in
Ruhu yoksa, o kişi Mesih'in değildir” (Rom.
8:9).
Elçi Pavlus ne güzelde söylemiş tüm
soru işaretlerini silmiş atmış. Elçi Pavlus
sizde Tanrı’nın Ruhu varsa siz artık benliğin
değilsiniz, yani siz artık 7. ve 8. ayette
söylediğim Tanrı’nın düşmanısınız, siz Tanrıya
boyun eğemezsiniz ve siz Tanrı’yı hoşnut
edemezsiniz sözümden kurtuldunuz. Ama eğer
sizde Tanrı’nın Ruhu yoksa siz asla Mesih’i
seçemezsiniz demiştir. Yukarıda bahsettiğimiz
gibi Tanrı’nın Ruhu’nu alabilmek için yeniden
doğmak gerekir, yeni bir yürek almamız gerekir
ve yeni yürekteki Mesih’i seçme arzusuna
sahip olmak gerekir eğer bu yeni yürek ve
içindeki Mesih arzusu yoksa hiçbir insan
kendi yüreğindeki arzu ve isteklerine karşı
çıkıp (Benlikteki yüreklerimiz her zaman
günaha meyilli olup Mesihi seçmek için bir
istek bulunmamaktadır) Mesihi seçmez / seçemez.
“Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden
doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliğini göremez”
(Yuhanna 3:3).
Bu konu
yukarıda bahsettiğim gibi müjdeci Hıristiyanlarla
boş tartışmalar yaşandığı gibi yaşadığımız
ülkenin %98’inin Müslüman olduğunu düşünürsek
daha fazla tartışmalar yaşanabileceği kaçınılmazdır.
Örneğin bazen birebir veya Chat yaparken
müjdeyi paylaşmak istediğimiz insanlar için
Seçilmişlik hakkında Hıristiyanlığı ve her
şeye gücü yeten adil Tanrı’yı çok ağır suçlamalarla
itham etmektedirler, ve şu soruları sıralamaktadırlar.
Bize hem Allah sevgi doludur diyorsunuz,
Allah hiçbirimizin mahvolmasını istemiyor
diyorsunuz sonrada yalnızca seçilmişlerin kurtulacağını söylüyorsunuz
o zaman Allah çok gaddar ve adaletsiz bir
Allah olmuyormu? diye soruyorlar. Bu gibi durumlarda hemen onlara
“Sizlere, `Baba'nın bana yöneltmediği hiç kimse bana gelemez dememin nedeni
budur” (Yuhanna 6:65).
“Beni gönderen Baba bir kimseyi bana
çekmedikçe, o kimse bana gelemez” (Yuhanna
6:44). gibi
ayetleri sıralayabiliriz ve pek yanlışta
sayılmaz ama bu onları ikna edemeyecektir
çünkü o insanlar Hıristiyanlığı bilmiyorlar
bunun için kendilerinin anlaya bileceği
bir biçimde anlatmak daha doğru olur sanırım.
Önce kendilerine Tanrı kimdir demek gerekli,
büyük ihtimalle alacağımız cevap şu olacaktır
“Tanrı her şeyi yaratan her şeye gücü yetendir.”
2. sorumuz Peki senin inandığın Tanrı adaletlimidir?
Adaletsizmidir? Bu sorunun cevabıda “Kesinlikle
adaletlidir o ne biçim soru bizim inandığımız
Allah adaletli olduğu için biz seninle tartışıyoruz
çünkü Hıristiyanların inandığı Tanrı adaletsiz
görünüyor baksana bazısını cennete götürmek
istiyor bazısınıda
cehenneme götürüyor” diyeceklerdir. Ve aradığımız
biz cevabı zaten bulmuş olduk çünkü bu insanlar görmek istedikleri gibi Tanrı’yı
görüyorlar ve Tanrı’nın emirlerinin bazısını
kabul edip bazısını ise kabul etmemektedirler
Tanrı’nın inançlarına uymasını istiyorlar,
İnançlarının Tanrı’ya uymasını değil. Çünkü
Tanrı ne demiştir. Günahın cezası ölümdür
Yaratılış 3:3 "Ama Tanrı, `Bahçenin ortasındaki
ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın;
yoksa ölürsünüz> dedi."
Burada Tanrı bir emir veriyor `Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, bu emire uymak
gerekli bu emire Tanrı’nın isteğine uymayan
Günah işlemiş olacaktır çünkü herkes bilirki
Tanrı’nın isteğine uymamak günahtır peki
Adil Hakim olan Tanrı bu Günah suçuna karşılık
ne cezayı uygun görmüştür ölürsünüz. Buraya kadar tartıştığımız kişi ile aramızda hiçbir
sorun çıkacağını zannetmiyorum, ve konuya
insanların doğuştan beri günahlı olduklarını
günaha meyilli olduklarını yine Kutsal Kitap
tan öğrendiğimizi biliyoruz ne diyor Elçi
Pavlus mektubunda.
“Doğru olan kimse yok,
bir kişi bile yoktur.
Anlayan kimse yok,
Tanrı'yı arayan kimse yok.
Hepsi yoldan saptılar, birlikte yararsız oldular.
İyilik eden yok, bir kişi bile yoktur.” (Romalılar 3:10-12).
Elçi Pavlus burada net bir şekilde insanların asla
doğru olmayacağını Tanrı’nın istediği bir
şekilde doğru olamayacağını belirtmiştir
ve İncil’in Luka bölümünde de şöyle denilmektedir.
“İyi olan tek biri var, O da Tanrı'dır”
(Luka 18:19). Gayet açıkça görülüyor
ki hiçbir insan Tanrı’nın istediği gibi
günahsız olamaz. Peki az önce Tanrı ne dedi
bizlere? Günahın cezası ölümdür demedimi?
Buna göre Tanrı seçmediği insanları Günahlarından
dolayı Adil Yargıç olarak yargılayıp günahlarının
cezasını verirse Tanrı adaletsiz mi olur?
Bence hayır aksine Tanrı bu günahın karşılığı
olan ölüm cezasını vermezse sadece adaletsiz
olmaz ayrıca birde yalancı olur. Seçilmişlerinde
hepsinin günah işlediğini, günah işleyeceğini
biliyoruz ama Tanrı onların yüreğine koyduğu
Mesih arzusu onları Mesih’e yöneltecektir
Mesih’e iman edeceklerdir Mesih’in Çarmıhta
akıttığı kanı sayesinde kurtulacaktır buda
seçmiş olduğu kişilere verdiği Lütufla olacaktır.
Peki Tanrı’nın herkese Lütuf vermek, herkesi
seçmek zorunda olduğunu söyleyebilecek kimse
varmı? Bence yok
eğer Tanrı’nın öyle bir borcu bir mecburiyeti
varsa ilk söylediğimiz “Tanrı her şeyi yaratan her şeye
gücü yetendir” sözü geçersiz olmuş olur.
Tanrı Seçtiği insanlar’a
merhamet göstermiş onlara Karşı Konulmaz
Lütfünü sunmuştur. Tanrı diğer insanlara
da adaletini sunmuştur.
ORHANANT
|