Para ve Açlık
.Bir
sürü karanlık işi körükleyen para kendiliğinden
zararsız, hatta yararlı bir nesnedir.
Ama yıkıcı bir gerece dönüştürülmesi çok
kolaydır. Bu çağın insanını yöneten güç
ve etken PARA’dır. Bireyin para için oynayamayacağı
kirli oyun yoktur: Mafiyacılık, yalancılık,
hırsızlık, kaçakçılık, açgözlülük, rüşvetçilik,
kumarcılık, üçkağıtçılık, uyuşturuculuk,
kirayla katillik, teröristlik, seks ticareti,
silah ticareti, vergi kaçakçılığı ve sonu
gelmeyen fesatlar zinciri.. Durum giderek
yozlaşmakta, para egemenliği her bucakta
her kuşakta ademoğullarını kene gibi kemirmekte,
karakteri çelmekte, yolsuzlukları eniklemekte,
niceleri mahvetmekte.
Paranın dal budak salmadığı alan kalmadı.
Ruh olan Tanrı’yla ruhsal bir ilişki sağ-laması
gereken din kesimine bakıldığında, ne
yazık o da paranın kemirici yöneti-minde.
Eğitime atılan birçok genç kendisine en
kazançlı geliri sağlayabilecek alanı aramakta.
Ticaret dünyasında doğru dürüst iş yapmak,
genel gereksinime, tüketici-nin yararına
ağırlık koyarak haklı karşılığı sağlamak
ilkesi gerilerde kaldı. Tüm kovalayış
yatırım, girişkenlik, açıkgözlülük, yolsuzluk
ve kumar sözleriyle özetle-niyor; ticaret
girişimleri şüpheli boyutlara dayanıyor.
Alalım sporu; olmuş toptan para kovalayışı!
Genci-yaşlıyı basiretli oyununa özendiren
sayısız futbolcu namla-rını başarılarını
pazara çıkarmış. Taşıdıkları forma en
çok parayı sayabilen takımın ticaret markası.
Rüşvetle yenilgiye boyun eğenlere de ne
demeli? Tenisçiler ellerinde raket (vuraç)
taşıyan milyarder iş adamları, kadınları!
Boksörler para hatırına öldürücü darbeler
yemeye hazır sadistler (elezer). Sporun
birçok kolu böyle. Ve aldırış eden yok;
yeter ki para gelsin. Sporculara da yöneticilere
de..
Şu parayı icat eden kim? Daha önceleri
karşılıklı mal ödeşmesi yapılırken, İsa’dan
önce 6’ıncı yüzyılda namlı Lidya kralı
Krezüs (Karun) Anadolu’nun Sart kentinde
altın basarak iştah açan, tadına doyum
olmayan ilk parayı piyasaya sürdü. O gün
bu gün para egemenliğini kurdu. Köroğlu,
‘Delikli demir icat edildi, yiğitlik öldü’
demiş. Ve çağrışımlı olarak diyebiliriz:
‘Para icat edildi, dürüstlük öldü!’
2000’li yıllar akıyor. Genel sayımız
altı milyarı aşıyor. İnsan kardeşlerin
dörtte biri açlıkta, üçte biri susuzlukta.
Konutsuzluk, eğitimsizlik, işsizlik, hastalık,
kuraklık, çevresel kirlilik, savaşçılık,
aç perişan yavruların harcanıp gitmesini
seyredicilik evrensel yaraların sadece
birkaçı. Belki de kapı komşun yoklukla,
açlıkla boğuşmakta. Yeniden gelişini beklediğimiz
İsa Mesih son günlerin üzücü görünümünü
bir uyarı vurgulamasıyla anlatır: "Ulus
ulusa karşı, krallık krallığa karşı ayaklanacak.
Çeşitli yerlerde kıtlıklar, bulaşıcı hastalıklar
çıkacak, depremler olacak...kötülüğün
çoğalmasıyla birçok insanın sevgisi soğuyacak...
bunların tümü sancıların başlangıcıdır"
(Matta 24:7,12,18).
Birkaç yılda tahıl yokluğunun kökü kazınacak
dendi, ama umutlar yeşeremedi. Günümüzde
nüfus patlaması, birçok yerde tüketimi
üretimin üzerine çıkarmakta, buna koşut
olarak yönetimlerin başarısızlıkları bunalımı
korkutucu boyutlara sürüklemekte. Hepimizin
temel gereksinimi ekmek ve su.. Halk dilinde
ona nimet denmiş. "Ekmeğin büyüğü
hamurun çoğundan olur" diye bir de
atasözü var. Ama günümüzde hızlı fiyat
artışı teknede büyük hamur bırakmıyor.
İşsizlik, açlık, gelirsizlik, kuraklık,
yolsuzluk bunalımlar zincirinin onarılamaz
birer baklası.
Günah denen sarsıcı eylemin soyumuza
gelişiyle kurulu düzen sarsıldı. Yaratan
ve-rimli toprağı olan güzel bir yeryüzü
yaratmış. Ama onu işletecek, üretecek
insanın bozukluğu tarım kolunu da sekteye
uğratmış, toprağı kayganlığa sürüklemiş,
çevre-yi murdarlaştırmış, hayvanları yok
etmiş, savaşı körüklemiş. Ademoğlunun
içteki kötülüğü sanki dışarı veren açık
yara. Verimli topraklar verimsiz kılınmış.
İyiyi kö-tüye dönüştüren etkene Tanrı
‘günah düşüklüğü’ diyor. Ve bunun cezasını
insanın kendisi çekiyor. Her geçen gün
elli bin çocuğun açlıktan öldüğü şu düzensiz
dün-yada hepimiz utançtan dürülmeliyiz.
Durum yürek burkucu, ilerisi korkutucu.
Uluslar savaşa oluk oluk para dökmekte,
parasızlığın deliceleri ekilmekte. Yaşam-geçim
alanında parasız pulsuz hâl sonrası acılar
çektirmekte. Bir sürü korku gele-ceğe
kapkaranlık bir soru işareti dikmekte.
Bugün bunalım getiren ekmek kaygısı, besi
sorunu bir kuşak sonra dayanılmaz sancılar
oluşturacak. Ekonomi araştırmacı-ları
düşünüyor taşınıyor, hesaplar çıkarıyor
ama parlak bir yarından söz edemi-yor.Uzmanlar
arz ve talep (sunu ve istek) yasasının
dengesizliğine dikkati çekiyor.
Sorunla ilgili en uygun yargıyı İncil’de
bulabiliriz: "Çünkü tüm kötülük köklerin-den
biri de para sevgisidir" (I.Timoteos
6:10). "Aranızda her tür iğrençliğin
ya da açgözlülüğün sözü bile edilmesin...
düşük kovalayışı, uygunsuz tutkuyu ve
yalancı tanrılara tapıcılığın eşiti olan
açgözlülüğü öldürün" (Efesoslular
5:3; Koloseliler 3:5). Yalanın babası
iblisin ademoğullarını kolaylıkla yakalayabildiği
tuzakların başında hiç kuşkusuz para tutsaklığı
gelir. Para kırana akıllı, evini kum üstünde
kurana başarılı deniyor. Günahlı can ruhun
düşmanını dostu gibi kucaklıyor. Para
aşkı sayısız kadını ve erkeği yaşamsal-aktöresel
ilkelerden koparmış, uçurumun taa kenarına
itmiş. Ademoğlu bazı tutsaklıklarından
yakınır: Sigara, içki, kumar, İnternet
yapışkanlığı, hovardalık, vb. Ama para
canlısı olmaktan yakınan duyulmuş mudur?
Herkesin okşadığı huydur bu. Huy canın
altında deyimini burada kullanmak hiç
de yanlış olmaz. Para aşkı sayısız kadını
erkeği yaşamsal-aktöresel ilkelerden koparmış,
uçurumun kenarına itmiş!
Şu çağın temel felsefesi neye dayanır?
PARA’ya! Bu yanıt hiç de yanlış olmaz.
Az çok sen de bu felsefenin bağlılarındansın,
ya da onun etkisiyle sürüklenen.. Kutsal
Kitap’taki öğütleri teker teker öneme
alman kendi yararınadır: "Kazanca
düşkün olan, evine sıkıntı getirir"
(Süleyman’ın Özdeyişleri 15:27). "Gümüşü
seven gümü-şe, varlığı seven varlığa doymaz"
(Vaiz 5:10). Yeremya peygamber bu tutsaklığı
şöyle eleştirir: "Küçüğünden büyüğüne
dek her biri kazanca düşkün. Peygamber-den
din adamına dek her biri düzenci"
(6:3). Haksever Mika peygamber de aynı
kınayışı sürdürür: "Başkanları rüşvetle
yargı yürütüyor, din adamları ücretle
öğretiyor, peygamberleri gümüş için falcılık
ediyor. Sonra da, ‘RAB aramızda değil
midir? Üzerimize kötülük gelmez!’ diyerek
RAB’BE dayanıyorlar!" (3:11).
Yolsuz para ardından koşarken, dinsellik
kalıbına bürünmek taa öncelere giden çirkin
uygulama. Sosyal adalet savunucusu Amos
peygamber, para yığayım derken insan kardeşini
ezenleri sertlikle kınıyor: “Suçsuzu gümüşe,
yoksulu da bir çift çarığa sattılar; muhtacın
başını toz toprak içinde çiğner, çaresizin
hakkını bir yana iterler” (2:6b, 7a).
Bu konuda Mesih’in hiç eskimeyen uyarısına
kulağını asan yararlanır: "İnsan
yalnız ekmekle yaşamaz; Tanrı’nın ağzından
çıkan her sözle yaşar...İnsan tüm dünyayı
kazanıp da canını zarara uğratırsa ne
yararı olur? Ya da, canına karşılık insan
ne ödeyebilir?" (Matta 4:4; 16:26).
Herkesin içini dışını çok iyi bilen İsa
Mesih yeni baştan şu gerçeği vurgular:
"Her tür açgözlülüğe karşı uyanık
olun ve kendinizi koruyun. Çünkü insanın
yaşamı varlığının bolluğuyla ölçülmez"
(Luka 12:15). İnsanları her günahtan özgür
edebilen Mesih bunun ardından kişiye sonsuz
yaşam çağrısını duyurarak, elde edilecek
üstün değerin ancak bu olduğunu anımsatır.
Aklını, düşünceni O’nun parasız sağlayabildiği
sonsuz yaşama doğrult, bunu Kurtarıcı
Mesih’ten dile: "Ben onlarda yaşam
olsun, hem de bol yaşam olsun diye geldim"
(Yuhanna 10:10).
Kitlesel iletişimin hızla geliştiği şu
çağda yeryüzü küresel bir köy! Herkes
herkesin durumunu bilmekte, acısını gözyaşını
görmekte. Yeryüzünün her köşesine yardım-destek
örgütleri açık ellere yiyecek sunarken,
başka eller ‘bana da!’ diye yakarmakta.
Bu arada haksızlıkla servetler istiflenmekte..
Milyarlarca insan düzensiz ortamın sunağında
savunmasız birer kurban. Dengesiz dünyamızın
yürek burkucu çalkantısından etkilenmeyen
toplum yok. İnsan kardeşe karşı ilgisizlik
ve çıkarcılık Tanrı Sözü’nde kesin yargılamayla
kınanır: “Şu dünyada yaşamın tadını çıkardınız
ve zevk u sefaya daldınız. ‘Kesim gününe’
hazırlanıyormuş gibi yürek-lerinizi semirttiniz.
Gelin varlıklı kişiler! Şu anda üzerinize
inmekte olan dertler için hüngür hüngür
ağlayın. Varlığınız çürüdü, giysileriniz
güve yeniği oldu. Altınınız, gümüşünüz
pas tuttu. Onların pası sizlere karşı
tanıklıkta bulunacak ve etinizi ateş gibi
yiyecek. Çağın sonunu belgeleyen şu günlerde
varlık biriktirdiniz" (Yakup 5:1-3,5).
"İçimizden hiç kimse kendisi için
yaşamaz, kendisi için ölmez" (Romalılar
14:7). Bencilliği bir uçtan öbür uca kınayan
yargılama budur.
Çok varlıklı bir genç İsa’ya yaklaşarak
O’nun bağlısı olmaya özendi. O’nun günahsız
yaşamına, bencilsiz iyiliğine, evrensel
sevgisine tümden hayran kalmıştı. İsa’nın
ona buyur gel, demesini beklerken O’ndan
şu sözleri duydu: "Eğer yetkin olmak
istiyorsan, git varını yoğunu sat, yoksullara
dağıt. Böylelikle göklerde varlı-ğın olacaktır.
Sonra da ardım sıra gel!" (Matta
19:11). Bu sözü duyan delikanlı üzülerek
oradan ayrıldı; çünkü bol varlığına, yersel
rahatına tutkundu. İsa’nın özlü buyruğunu
aklına getirmedi: "Vermek almaktan
üstün mutluluktur" (Habercilerin
İşleri 20:35). Bunu söyleyen İsa insanlık
ailesine en üstün değeri sundu: Canını.
Ve bu eylemi şöyle anlattı: "İnsanın
dostları yararına canını vermesinden daha
üstün sevgi kimsede yoktur" (Yuhanna
15:13). O yiyeceği olmayanlara acıdı muci-zeyle
binlerce açı doyurdu, kötürümleri ayağa
kaldırdı, körlerin gözlerini, sağırla-rın
kulaklarını açtı, bedenlerden cinleri
kovdu, daha birçok hastaya sağlık verdi
ve tüm insanlık ailesi için çarmıhta kanını
akıtarak canını sundu. Günahlarımızdan
ve gelecek yargıdan kurtulmamız için..
Sevgiydi Kurtarıcı’nın itkisi. Şimdi yoksula
varlıklıya yaşam ekmeğini uzatıyor, kadını
erkeği dipdiri pınarlara çağırıyor.
Neye güveniyorsun? Sağlam kazanca mı?
İşini, ticaretini, maaşını, hatta konutunu
yitirenler çok. Parana mı bel bağlıyorsun?
Gün günden değerini yitirmekte, dünya
bankaları çözümsüz krizde, dar boğazda.
Mal mülk dayanağı mı? Bunların kalıcılığı
ne zamana dek? Güvencin neye? Mesih’in
şu anlamlı sözünü değerlendir: "İnsan
tüm dünyayı kazanır da canını zarara uğratırsa
ne yarar sağlar?" (Markos 8:36).
Somut ve sağlam kazancın nerede bulunduğunu
Kutsal Söz’den araştır. Kalıcı gerçeği
vurgulayan Mesih’e imanla yaklaş.
Thomas
Cosmades