ÇÖL
DÜŞÜNCELERİ–SUÇU
BAŞKALARINA ATMAK
Tekvin
16. Bölüme bakalım. Bu hafta bakacağımız
çöl zihniyeti, davranışım yanlış olabilir,
fakat bu benim suçum değil! Yaşantılarımızda
karşılaştığımız gerçek konulardan kaçmanın
tehlikelerinden bahsediyoruz. Geçekle yüzleşmenin
tehlikelerinden söz ediyoruz. Suçlarımızdan
dolayı başkalarını suçlamaktan söz ediyoruz.
Adem ve Havva işledikleri günahın sorumluluğunu
üstlenmediler. Şunu unutmayalım ki Sorumluluğu
üstlenen kadar özgür olamayız. Sadece gerçek
bizi özgür kılabilir. (Yuhanna 8;32
"31-32
İsa kendisine iman etmiş olan Yahudilere,
"Eğer benim sözüme bağlı kalırsanız,
gerçekten öğrencilerim olursunuz. Gerçeği
bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak"
dedi.")İbrahim
ve Sara da Adem ve Havva’nın yaptığının
aynısını yaptılar. Tanrı onlara bir çocuk
vereceğine dair vaat vermişti ama Tanrı’nın
bunu gerçekleştirmesi onların düşündüğünden
daha çok zaman almıştı. Sizin yaşantılarınızda
da Tanrı’nın düşündüğünüzden daha uzun zaman
aldığı oldu mu hiç? Sık sık İbrahim ve Sara’nın
yaptığı hatayı bizde yapıyoruz. Sorunu kendi
yollarıyla çözmeye karar verdiler. Aslında
bunu yaptığımız zaman sadece Tanrı’nın gerçekleştireceği
mucizeyi erteleriz.
Yaratılış
16:1-3 "1
Karısı Saray Avram'a çocuk verememişti.
Saray'ın Hacer adında Mısırlı bir cariyesi
vardı. 2 Saray Avram'a, "RAB çocuk
sahibi olmamı engelledi" dedi, "Lütfen,
cariyemle yat. Belki bu yoldan bir çocuk
sahibi olabilirim." Avram Saray'ın
sözünü dinledi. 3 Saray Mısırlı cariyesi
Hacer'i kocası Avram'a karı olarak verdi.
Bu olay Avram Kenan'da on yıl yaşadıktan
sonra oldu." İbrahim’in
yaptığı ilk hata bulunduğu durumda Sara’nın
sözünü dinlemek oldu. Erkeklerin eşlerinin
sözlerini dinleyecekleri zaman elbette vardır.
Kadınlar hassastır. Ve bazen durumları erkeklerden
daha iyi görebilirler. Fakat bu durumda
Sara duygusal davranıyor. İbrahim “Hayır
Sara bu iyi bir fikir değil, bunu yapmamalıyız!”
demeliydi. Fakat İbrahim Sara’nın sözlerini
dinledi. Kadınlar bazen duygusallıklarını
kullanarak erkeklere dediklerini yaptırıyorlar.
Benim annem de öyledir. Duygu sömürüsü yaparak
bana yapmak istemediğim bir şeyi rahatça
yaptırır. İbrahim ve Sara olayında İbrahim
yetkisini kullansaydı daha iyi olabilirdi.
Ama diyor ki ayette “İbrahim eşinin sözünü
dinledi.”
3. Ayet: 3
Saray Mısırlı cariyesi Hacer'i kocası Avram'a
karı olarak verdi. Bu olay Avram Kenan'da
on yıl yaşadıktan sonra oldu."
Bu ayetlerden gördüğümüz kadarıyla Sara
hiçte hikmetli davranmıyor. Cariyesini eşine
karısı olmak için veriyor. Bunun ta başlangıçtan
itibaren sorun yaratacağı ortada.
4.
Ayete "Avram
Hacer'le yattı ve Hacer hamile kaldı. Hacer
hamile olduğunu anlayınca, hanımını küçük
görmeye başladı."
bakalım: Burada olup bitenlere dikkat etmenizi
istiyorum. Hacer’in başlangıçta iyi bir
tutum ve davranışı vardı. Ama şimdi değişti.
Kötü oldu. Ben senden daha iyiyim düşünce
tarzı oluşmaya başladı Sara’ya karşı. İbrahim’in
bebeğini taşıyorum ama sen taşımıyorsun.
Ve Hacer Sara’ya kötü bir gözle ve gururla
bakmaya başladı. Tutumu küçük ve hor gören
bir yaklaşımdı.
5.
Ayet "Saray
Avram'a, "Bu haksızlık senin yüzünden
başıma geldi!" dedi, "Cariyemi
koynuna soktum. Hamile olduğunu anlayınca
beni küçük görmeye başladı. İkimiz arasında
RAB karar versin.""
: Bir diğer deyişle Sara sorumluluğu İbrahim’in
üzerine atıyor. Bu karmaşayı başlatan Sara’ydı
şimdi ise sorumluluğu İbrahim’in üzerine
atıyor. Sara İbrahim’e Hacer’in böyle davranması
senin suçun diyor. Ama görüyoruz ki 6.
Ayette İbrahim sorumluluğu tekrar
Sara’nın üzerine yüklüyor.
6.
Ayet: "Avram
Saray'a, "Cariyen senin elinde"
dedi, "Neyi uygun görürsen yap."
Böylece Saray cariyesine sert davranmaya
başladı. Hacer onun yanından kaçtı."
Görüyorsunuz herkesin kaçtığı bir durumdayız.
Burada İbrahim eşinin sözünü dinlediği için
ortaya çıkan işin sorumluluğundan kaçıyor.
Sara yanlış fikrinden kaynaklanan sorundan
kaçıyor. Hacer yanlış tutum ve davranışlarından
kaynaklanan sorunluluktan kaçıyor. Gördüğünüz
gibi herkes bir şeylerden kaçıyor. İnsanların
kaçmayı bırakıp içinde bulundukları durumla
yüzleşme zamanı olduğuna inanıyorum. Bazı
kişiler yaşantılarını sadece kaçarak geçiriyorlar.
Ama ne kadar uzun süre kaçarsanız, tutsaklığınız
da o kadar uzun olur. Kaçmayı ne kadar çabuk
bırakıp sorunlarla yüzleşirseniz o kadar
çabuk özgür olursunuz.
7
ve 9. Ayetler şöyle der: "
7 RAB'bin meleği Hacer'i çölde bir pınarın,
Şur yolundaki pınarın başında buldu. 8 Ona,
"Saray'ın cariyesi Hacer, nereden gelip
nereye gidiyorsun?" diye sordu. Hacer,
"Hanımım Saray'dan kaçıyorum"
diye yanıt verdi. 9 RAB'bin meleği, "Hanımına
dön ve ona boyun eğ" dedi," Bu
ayeti çok seviyorum. Çünkü Tanrı Hacer’e
kaçmayı bırak diyor. Gerçekle, sorumluluğun
ile yüzleş. Tanrı ancak biz durumlarla yüzleştiğimizde
bize yardımcı olabilir. Tanrı bir şeylerden
kaçmamız için yardım etmez. Bir şeylerle
yüzleşmemiz için bize yardım eder. Eminim
şuan hepinizi yaşamlarında yüzleşmek istemediğiniz
bazı konular var. Ve sizi teşvik etmek istiyorum,
bunları ihmal etmeyin. Bu sorunlarla yüzleşin.
Sorunlarınızla yüzleşmeyi ertelemeyin. Kaçmayın!
Ve suçu başkalarına atmayın. Ama durun ve
Tanrı’nın yaşamlarında yapmak istediklerini
yapmasına izin verin. Hatırlayın! İsrailoğulları
11 günlük yolculuk için 40 yıllarını çölde
dolaşarak harcadılar. Yıllar yılı aynı dağın
etrafında dolanıp durdular. Hiç ilerlemediler.
Çünkü hep başka şeyleri ve başka kişileri
suçluyorlardı. Fakat asıl düşmanları kendi
tavır ve tutumlarıydı.
Sayılar
21:5 şöyle der. Yaşantılarındaki gerçek
konuları ihmal ediyorlardı. Yüzleşilmesi
gereken konu Tanrı ve Musa değildi. Gerçek
konu tutum ve tavırlarıydı. Nasıl davrandığımız,
Tanrı için çok önemlidir. Davranışlarımız
hakkında daha çok düşünmeliyiz. İnancımız
hakkında düşünmek iyi bir şeydir. Ama davranışlarımızda
çok önemlidir. Kendi yaşantımda davranışlarım
ve tutumlarım uzun zaman çok kötüydü. Terbiye
edilmem gerekiyordu. Önceleri suçu hep başka
şeylere atıyordum. Başkalarını suçluyordum.
Ama Tanrı bana tutumumun ve yaptıklarımın
ne kadar yanlış olduğu gösterdi.
Çünkü
hep bahaneler atıyordum ortaya. Küçük bir
bahane torbam vardı. Doğrusu hepimizin böyle
bir torbası var. Ben bu torbayı her zaman
yanımda taşıyorum ve ihtiyacım olunca içinde
bir bahane çıkarıp kullanıyordum. Torbanın
İçinde çok bahane vardı. Tanrı bana bir
şey gösterdiğinde “Tanrım bunu yapamam korkuyorum.”
derdim. Ondan sonra başka bir bahaneye ihtiyacım
vardı. “Başka sorunlar istemiyorum, benim
sorunlarım bana yetiyor Tanrım!” derdim.
Başka başka birçok bahanelerim vardı. Benim
bahane torbam ağzına kadar doluydu. En çok
kullandığım bahane ise; özellikle askerden
geldiğim dönemde “kimse beni anlamıyor,
ve anlamaya da çalışmıyor, başımdan geçenleri
bilmiyorlar bile! Zavallı ben!” . Kötü davranışta
bulunurdum. İnsanlar bunu bana getirdiğinde
de özellikle Edip’e “Ama sen beni anlamıyorsun
derdim. Bu benim kişiliğim. Herkes beni
görüyor zaten.” derdim. Tanrı bana şunu
gösterdi: “Evet Ramazan çok kötü şeylere
maruz kaldın, zor zamanlar geçirdin, bu
yüzden içinde bulunduğun durumdasın ya!
Ama bunu aynı şekilde kalmanın bir bahanesi
olarak kullanma!”
Yaşantılarımızda başımıza gelenler kişiliğimizin
oluşmasında bir etkendir tabiki. Belki birisinin
yanlış davranışları yüzünden kişiliğinizde
yanlış tutumlar olabilir. Belki yaşama iyi
bir şekilde başlamadınız. Fakat şunu bilin
ki; Tanrı ile birlikte nasıl başladığınız,
nasıl bitireceğinizi etkilemez! Kötü bir
başlangıcınız olabilir ama harika bir şekilde
bitirebilirsiniz. Dünya kötü başlayıp kötü
bitiren insanlarla dolu. Fakat nasıl başladığım
değil, nasıl bitirdiğimiz önemli! Eğer izin
verirsek Tanrı bizi değiştirebilir.
(
Örnek en iyi arkadaşım )Artık kimseye güvenemem
diyordum. Çünkü en çok güvendiğim arkadaşım
beni kullandı, güvenimi sarstı, bu yüzden
artık insanlara güvenemem diyordum. Bu bir
gerçekti. Hayatımdaki gerçeklerden biriydi.
Bunlar benim başıma gelen gerçeklerdir.
Fakat bunlar ise Tanrı’nın gerçekleridir.
Tanrı’nın gerçeği başıma gelen gerçeklerden
üstündür. O kadar çok bahanem vardı ki;
bunlardan biri de insanların benim davrandığım
gibi davranmalarını beklerdim. Benim davrandığımdan
daha iyi davranmıyorsun. En büyük bahanelerimden
biri de buydu işte. Tanrı davranışlarımdaki
yanlışlıkları bana göstermeye başladığında
“ama Hans da aynı şekilde davranıyor derdim.
Hans’ı neden düzeltmiyorsun?” Sanki Tanrı
sadece beni düzeltmek için uğraşıyormuş
gibi hissederdim. Tanrı başkalarının işine
burnumuzu sokmamamızı öğrenmemizi ister.
Bir diğer bahanem şuydu. “Bununla yüzleşmeye
hazır değilim. Bir süre için bunu bir kenara
bırakalım Tanrım!” Ve en sevdiğim bahanelerden
biri: “Tanrım bu iş çok zor beni aşar!”.
Daha bir sürü bahanem var torbamda. “Herkes
yapıyor Tanrım! Onlar yapıyorsa ben neden
yapmayayım.” Ve torbamdaki son bahanem “Kendimi
iyi hissetmiyorum!”. Ama bahaneleri bir
kenara bırakıp doğru olanı yapmaya başlamalıyız!
Bahanelerle işinizin bittiğine dair ve bahaneler
üretmeyeceğinize dair bir karar vermelisiniz.
Ve o andan itibaren Tanrı’nın sizden yapmanızı
istediklerini yapmalısınız.
Bahaneleri
bıraktığımızda ne kadar çabuk özgür olduğumuzu
görürüz. Sizi teşvik etmek istiyorum sadece.
Başkaları için bahanelerden vazgeçmeyin.
Kendini içinde bahaneler üretmekten vazgeçin.
Kendimiz için her zaman bahaneler uydururuz.
Ama Tanrı kendimizle hesaplamamızı ister.
Yasanın
Tekrarı 7. Bölüme bakın. Yaşantılarımızda
yanlış olan şeylerin hepsi bizim düşmanımızdır.
Eğer çabuk öfkelenen biri iseniz öke sizin
bir düşmanınızdır. Eğer sabretmeyi bilmiyorsanız
sabırsızlık sizin düşmanınızdır. Genelde
insanlar içinde bulundukları durumu kendi
düşmanları olarak görürler. Oysa her şeyden
çok nasıl davrandığım bizim düşmanımızdır.
Tanrı İsrail halkına düşmanları ile nasıl
baş etmeleri gerektiğini söyledi.
Yasanın
Tekrarı 7:1-2 şöyle der:"Tanrınız
RAB mülk edinmek üzere gideceğiniz ülkeye
sizi götürdüğünde, önünüzden birçok ulusu
- Hititler'i, Girgaşlılar'ı, Amorlular'ı,
Kenanlılar'ı, Perizliler'i, Hivliler'i,
Yevuslular'ı, sizden daha büyük ve daha
güçlü yedi ulusu - kovacak.
2 Tanrınız RAB bu ulusları elinize teslim
ettiğinde, onları bozguna uğrattığınızda,
tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma
yapmayacaksınız, onlara acımayacaksınız."
Her zaman birileri
ile uğraşıyorlardı. Aynı şekilde bizim de
düşmanımız var değil mi? Hepimizin farklı
farklı düşmanlarımız var değil mi? 2. Ayet
İnanıyorum ki yaşantılarımızla yanlış olan
konularla ilgili olarak bahaneler ürettiğimizde
aslında düşmanlarımıza merhamet etmiş oluyoruz.
Onları tamamen yok etmiyoruz.
Yasanın
Tekrarı 7:22 "Bu
ulusları önünüzden azar azar kovacak. Onları
birden ortadan kaldıramazsınız. Yoksa çevrenizde
yabanıl hayvanlar çoğalır."Bütün
sorunlarınızda bir anda kurtulamayacağız
görüyorsunuz. Azar azar ve günbegün Kutsal
Ruh tarafından değiştiriliyoruz. Ama gerçeğin
Ruhunun hayatımızda derinlemesine çalışmasına
izin verirsek her gün biraz daha özgür oluruz.
Rab düşmanlarımızı azar azar önümüzden kovar.
Kutsal Kitap’tan öğrendiğim bir şey daha
var ki Tanrı düşmanı benim elime verene
kadar düşmanı yenemem.
Bazen
kendi yaşantılarımızda başka insanların
bize gösterdikleri konularla ilgilenmeye
çalışırız. Oysa Tanrı daha bu konuya gelmemiştir.
Bazen başka insanlarla ilgilenirken onları
Tanrı’nın ilerlettiğinden daha hızlı ilerletmeye
çalışırız. Şunu şunu yapmalısın, bunu bunu
yapmalısın diyerek. Fakat Tanrı’nın herşeyi
kontrol ettiğini unuturuz. Bazen Tanrı belli
bir konuda bize özgürlük verir, ondan sonra
böyle bir sorunu olan kişilere baktığımızda
bundan kurtulman, özgür olman gerekli diyerek
baskı yaparız. Tanrı’nın bizi özgür kıldığını
unuturuz bazen. Eğer Tanrı bizi özgür kılmasaydı,
aynı sorun hala bizde olurdu. Özgürlüğümüzün
bize gurur vermemesine dikkat etmeliyiz.
Yasanın Tekrarı 7:22 "Bu
ulusları önünüzden azar azar kovacak. Onları
birden ortadan kaldıramazsınız. Yoksa çevrenizde
yabanıl hayvanlar çoğalır."
Burada söz ettiği kır hayvanı bizim hayatımızdaki
gurur ruhudur. Eğer Tanrı bizim istediğimiz
hızda bizi özgür kılacak olsa gurur ruhu
edinir ve diğer kişileri eleştirmeye başlarız.
1.Petrus
5:10 "Sizi
Mesih'te olan kendi sonsuz yüceliğine çağıran,
tüm lütfun kaynağı olan Tanrı, kısa bir
süre elem çekmenizden sonra kendisi sizi
yetkinleştirecek, pekiştirecek, güçlendirip
temellendirecektir."
Tanrı bu ayeti bana gösterdiğinde bu ayet
bana çok teselli verdi. Kısa bir süre acı
çektikten sonra Tanrı beni özgür kılacaktır.
Acı nereden geliyor. İnanıyorum ki bir sorunum
olduğunu kabul ettiğimde kendimi özgür kılamadığımda
Tanrı’yı beklemek zorundayım. Ve bu bekleme
esnasında acı vardır. ( Sigara örneği ).
Tanrı’yı beklersem beni kesinlikle özgür
kılacaktır. Gerçekle yüzleşmemiz çok önemli.
Gerçekle yüzleşmeden özgür olamayız.
Mezmur
51:6 "Madem
sen gönülde sadakat istiyorsun,
Bilgelik öğret bana yüreğimin derinliklerinde."
Davut 1 yıldır günah içindeydi. Beet-şeva
ile zina etmişti. 1 yıl geçmesine rağmen
hala gerçekle ile yüzleşmemişti. Tanrı ona
bir peygamber gönderdi. Peygamber Natan
onunla konuştu. Natan konuştuğu zaman Davut
Tanrı’nın konuştuğunu anladı. Ve gerçekle
yüz yüze geldi. Yaptığı şeyin günah olduğunu
anladı. Belki bir yıl boyunca nasıl oldu
da günaha düştüğünü görmedi diye düşünebiliriz.
Davut sadece zina ile kalmadı. Aynı zamanda
adam da öldürdü. Olan şey: kendimizi aldatmamızdır.
Yakup
1:22 "Tanrı
sözünü yalnız işitmekle kalarak kendinizi
aldatmayın, bu sözün uygulayıcıları da olun."
Tanrı Sözü’nü sadece duymakla kalarak kendimiz
aldatabiliriz der, gerçeğe aykırı şekilde
düşünerek. Şöyle örnek verebiliriz. Tanrı
sık sık ruhunuza bir şey konuşur. Yüreğimiz
bunu onaylar. Doğru olduğunu biliriz. Ama
yapmak istediğimiz bir şey değilse Tanrı’nın
istediği şey çabucak bir bahane buluruz.
Düşüncelerimizde nedenler ortaya çıkarırız
ve kendimizi aldatarak Tanrı’nın isteğinden
uzaklaşırız. Bu sık sık olan bir şeydir.
Unutmayalım
aslında her bir bahane dağın etrafında bir
tur daha atmanıza neden olur. Bunun için
her zaman gerçekle yüzleşmemiz gerektiğini
hatırlayalım!
incili
tomas incili nedir?
Antalya İncil
Kilisesi Pastörü Ramazan
Arkan
|