Luther
Wartburg'ta iken Wittenberg'teki durum kötüye
gidiyordu. Reform hareketinin önderi. Luther'in
en sevdiği iş arkadaşı, Grekçe profesörü
Filip Melanchton idi. Ama bu sessiz ve barışsever
adam, bütün dinsel hareketlerde görülen
aşırı akımları yönetiminde tutamadı. Böylece
önderliğini, ateşli profesör Andreas Karlstadt'a
kaptırdı. Karlstadt, Luther'in ilkelerini
biliyordu, ama hızlı ve güçlü reformların
düzeni bozacağını anlamıyordu. Katolik papazlarını
kiliselerden kovdu, Rabbin Sofrası töreninde
hem ekmek, hem de şarap dağıtmaya başladı,
günah çıkartmanın zorunluluğunu kaldırdı,
yoksullara yardım sağladı, ahlaksızlığı
bastırdı, keşiş ve rahibelerden manastırları
terk etmelerini öğütledi, v.b. Ama o da
önderliğini Zwickau kentinden gelen ve "Zwickau
peygamberleri" diye adlandırılan aşırı
reformculara kaptırdı. Bunların önderi Thomas
Münzer, düş kurucu bir kişiydi. Münzer,
Kutsal Kitabı bırakıp yalnızca kendi içindeki
Kutsal Ruh'un sesine güveniyordu. Bu aşırı
akımın yandaşları hem kiliseye, hem de devlete
karşı ayaklandılar. Bilim gereksizdi, okullar
yok edilecekti, vaazlar gereksizdi. Ayrıca
Münzer'e göre, küçük çocuklar inanamadığı
için vaftiz edilemezdi, çocukken vaftiz
edilenler yeniden vaftiz edilecekti. Bu
yüzden Münzer ve yandaşlarına "yeniden
vaftiz edenler" de dendi. Onlara göre,
kilise yalnızca kutsal olanların birliğiydi.
Kiliselerin ve manastırların resimleri ve
başka nesneleri şiddetle parçalandı Luther'in
kaldığı manastırda da biri dışında bütün
mihraplar parçalandı. Kimi keşişler manastırları
bıraktı, biri de evlendi.
Melonchton’la elektor bu gidişi çaresizlik
içinde izlediler. Bütün reform hareketi,
anarşi ve karışıklığa batmak üzereydi. Luther
de bir kez gizlice Wittenberg’e uğradı,
ama karışıklık devam ettiği için saklandığı
yeri bırakmaya karar verdi. Elektor karşı
koydu, çünkü Luther'in yaşamını koruyabileceğine
söz veremiyordu. Luther yoldayken elektora
iman güvenliği ve yüreklilik dolu bir mektup
gönderdi. "Wittenberg olayları beni
o denli çok üzüyor ki, yaydığımız müjdenin
kesinlikle doğru olduğuna güvenmeseydim,
bütün davamızdan kuşkulanırdım. Elektor
Hazretlerinin de bildiği gibi, bu müjdeyi
insanlardan değil, Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla
cennetten aldım. Buna karşın kendimi bir
sınava tabi tuttum. Bu benim kuşkularımdan
ötürü değil, alçakgönüllülükle başkalarını
çekmek içindi. Ama şimdi görüyorum ki, benim
alçakgönüllülüğüm müjdenin aşağılatılması
için kullanılıyor. Bu yüzden vicdanım beni
başka bir biçimde davranmaya zorluyor. Elektor
Hazretlerinin isteği üzerine bir yıl gizlendim,
iblis biliyor ki, bunu korku için yapmadım."
Luther'in, şimdi en büyük düşmanı olan dük
George'nin hüküm sürdüğü Leipzig'e gitmesi
gerekli olduğu için şöyle dedi: "Bu,
,dükten daha öfkeli dükler dokuz gün boyunca
gökten yağsa bile, oraya gitmek istiyorum....Elektor
Hazretleri şunu bilsinler ki, Wittenberg'e
elektorun koruyuculuğundan daha güçlü birinin
koruyuculuğunda geliyorum. Hazretlerinin
koruyuculuğunu dilemiyorum bile. Evet, ben
sizi bile koruyabilirim. Hazretleri beni
korumayı, isteseler bile, bunu istemiyorum.
Çünkü bu dava, kılıçla yürütülmez. İnsan
tarafından gelen bir yardım ve koruma olmadan
Tanrı her şeyi yoluna koyabilir. Bu yüzden.
en iyi koruyan, en büyük imana sahip olandır.
Görüyorum ki Elektor Hazretlerinin imanı
zayıftır." Daha sonra Luther elektora
Wittenberg’te kesinlikle korunmamasını rica
etti.
Büyük perhizin başlangıcıydı. Luther yabancı
bir şövalye kılığında iki gündür at üstünde
Wittenberg'e doğru, yol alıyordu. Öğleden
sonra başlayan şiddetli sağanak yolları
selle kapladı. Jena'da Luther mola için
Kora Ayı lokantasına uğradı. Birden kapıdan
iki gezginci üniversiteli içeri girdi. Sırılsıklam
çocuklar masalarda yer aradılar.
"Çocuklar , benim masama gelin! İsviçrelisiniz.
Nerede okuyorsunuz?"
Delikanlılar önlerinde tek başına
oturan bir şövalyeyi gördüler. Şövalyenin
başında kırmızı kadife bir başlık vardı.
sağ eli kılıcının kabzasında, sol eli masanın
üstünde olan küçük bir kitap üzerindeydi.
Adamın iri, ateşli gözleri çocukları sevgiyle
süzüyordu.
Çocuklar, "Bazel'de okuyoruz"
diyerek masaya oturdular.
"Sizin büyük Grek, Rotterdamlı Erasmus
ne yapıyor?" diye sözünü sürdürdü yabancı.
Şaşkına dönen üniversiteliler öğretmenlerini
anlatmaya koyuldular.
"Wittenberg'e giderseniz, yurttaşınız
doktor Schurff'i görebilirsiniz."
Çocuklar aslında profesör Luther’i dinlemek
için gittiklerini söylediler, yabancıdan
Luther’in şimdi bulunduğu yeri bilip bilmediğini
sordular.
"Kesin olarak onun şimdi Wittenberg’te
olmadığını, ama biraz sonra oraya gideceğini
biliyorum. Ama Filip Melanchton oradadır.
Onun yönetiminde Grekçe ve İbranice’yi iyice
öğrenin. Böylece Kutsal Kitabı doğru olarak
anlayabilirsiniz."
Biraz sonra yabancı, birden: "Beyler,
İsviçre’de Luther için ne düşünüyorlar?"
diye sordu.
Üniversiteliler kimilerinin onu göklere
çıkardığını, kimilerinin de onu iğrenç bir
sapık olarak gördüğünü anlattılar.
Yandaki masada biri çocuklara bir kitap
uzattı. "Bu İbranice’den daha iyidir.
Doktor Luther’in yeni vaaz kitabı. Bunu
biliyor musunuz?"
"Biraz sonra ben de onu alacağım"
diye yanıt verdi şövalye.
Gençlerden biri kitabın sayfalarını çevirdi.
Kitap Mezmurlar’ın Almanca çevirisiydi.
Lokantacı, gençlerden birini yanına çağırarak:
"Siz Luther’i görmek istiyorsunuz.
O ise sizinle oturuyor" dedi. Çocuklar
yanlış işittiklerini sanarak buna inanmadılar.
Şövalyenin, hümanist şövalye Ulrich von
Hutten olduğunu sanıyorlardı. Bu adı ile
Luther’e seslendiler. Yemekten sonra gençler
Luther’e teşekkür ettiler, çünkü Luther
onların hesabını da ödedi.
"Wittenberg’e geldiğiniz zaman doktor
Schurff’e benden selam söyleyiniz"
dedi şövalye, lokantadan ayrılırken. Aynı
haftanın Cumartesi günü gençler Luther’in
selamlarını söylemek için profesör Schurff’in
yanına gittiler. Üniversiteliler iç odaya
götürüldü. Orada akademik bir topluluk bulunuyordu,
profesör Schurff ve kardeşi, profesör Filip
Melanchton, doktor Justus Jonas, doktor
Amsdorf ve -Kara Ayı'nın şövalyesi. Şövalye
gülerek şaşkın gençleri, eski arkadaş gibi
selamladı. Melanchton'u göstererek kahkaha
ile: "Sözünü ettiğim Grek budur"
dedi.
Luther'in vaaz edeceği haberi yayılınca
Wittenberg kilisesi dolup taşıyordu. Halkın
önderi olan ve reformu başlatan kişi, şimdi
yokluğunda olanlar için hüküm verecekti.
Bir hafta süresince Luther her gün vaaz
edip sade ve açık olarak İncil müjdesinin
anarşi, karışıklık, zorbalık olmadığını
açıkladı. Sözlerinin etkisi o denli güçlüydü
ki; karışıklıkların ele başları kenti bıraktılar.
Barış ve düzen yeniden sağlandı. Reform,
devrim değildi.
Sonraki
Bölüm "KOPAN
VE YENİDEN BAĞLANAN İLİŞKİLER" |