Bunu izleyen yılların siyasal gelişmeleri
yüzünden kayser, Worms Meclisinin kararının
yerine getirilmesini ne istiyordu, ne de
buna olanak bulabiliyordu. Fransa ile uzun
bir savaşa sürüklendi. Papa, Fransa'nın
tarafını tuttuğu için, kayserin çoğunlukla
Luther yanlısı olan Alman askerleri. Roma'ya
ve papalık sarayına dek gidip, onun bir
bölümünü yıktılar. Öte yandan, Tuna boyunca
ilerleyen Türklerin Avusturya'ya girme tehlikesi
vardı. Bu yüzden kayser yıllardır Almanya'da
bulunamıyordu. Kayser'e vekalet eden hükümetinin
en güçlü adamı, 1525 yılında ölen Akıllı
Fredrik idi. Onun yerini dük Johan aldı.
Böylece reform serbestçe yayılıyordu. Luther
, dük George'un topraklarında bulunduğu
zaman kılık değ1ştirerek onun tuzaklarına
düşmemeyi başardı.
Buna karşın, bu yıllar Luther için Worms
yılından da daha güç oldu; sağlam kişilik
isteyen çabalama ve çekişme yıllarıydı.
1521 yılında Luther bütün halkının hayran
olduğu bir kahramandı, ama sonraki olaylarda
arkadaşları yavaş yavaş kendisinden uzaklaşmaya
başladılar.
O yılların en büyük bilgini Rotterdamlı
Erasmus ilk önce Luther'in ortaya çıkışını
memnunlukla karşıladı, papalık kilisesi
üzerine sert ve iğneli sözler söyledi. Onun
örneğine uyarak hümanistler ve şövalyeler
(bunlardan Franz von Sickingen ve Ulrich
von Hutten'le daha önce karşılaştık) Luther'e
yandaş oldular, kiliselerin ve özellikle
manastırların temizlenmesini istediler.
Ama Luther'in durumunu görünce. Erasmus
korktu. Onda kişiliğin sağlamlığı yoktu,
kendi ün ve geleceği gerçekten daha önemliydi.
Etkili kişiler aracılığıyla. Romadakilere
hala öğretilerine bağlı olduğunun söylenmesi
için yalvarıp yakardı. Papa yine kendisinden
kuşkulanınca Luther'e karşı "Özgür
istekten" adlı bir kitap yazdı. Luther
buna "Kulca istekten" adlı bir
kitapla karşılık verdi, böylece "hümanizm
kralıyla)> reformcunun araları açıldı.
Erasmus'un yandaşları da doğal olarak reformcudan
uzaklaştılar.
Öğretisel sorunlar daha çözülmeden,Luther
canların kurtulmasını sağlayan müjdesini
toplumsal ve siyasal olaylara karıştırmak
isteyen siyasal sürtüşmelere de katılmak
zorundaydı. Ortaçağların sonlarında Alman
çiftçileri dayanılmaz bir duruma düştü.
Onların üzerinde kilisenin sonsuz para ,istekleri,
hükümdarların vergi ve zorbalıkları, şövalyelerin
yağma ve keyfi hareketleri hümanistlerin
alaylı sözleri, kavgacı memurlar vardı.
Yoksulun işine kimse bakmıyordu, her şey
para ve zorbalıkla yapılıyordu. Çiftçilerin
toprağı ve özgürlüğü seven yüreklerinin
kin ve devrim istekleriyle dolu olduğu herkesçe
bilinen bir şeydi. Onu ateşlemek için bir
tek kıvılcım gerekiyordu. İnsanın vicdan
özgürlüğünü savunan Luther'in ortaya çıkışı,
sevinçle karşılandı. Luther'in kendisi de
bir çiftçi aileden geliyordu. Luther'in
"Bir Hıristiyanın özgürlüğü" adlı
kitabının toprak köleliğine karşı yazıldığı
düşünülüyordu. Luther Kutsal Kitabın tek
bir yaşam ilkesi olduğunu öğretince, çiftçiler
devlet yasalarıyla ekonomi ve toplum ilkelerini
de Musa'nın yasalarına göre düzeltme gerekliliğini
duymuşlardı.
Patlama noktasına ulaşan devrim hareketinin
önderliği, kimi aşırı kişilere kaldı. Wittenberg'ten
çıkartılan "düş kurucular" da
Thomas Münzer önderliğinde bunlara katıldı.
Bunlar bütün devlet ve kilise kurallarını
tiksintiyle karşılayıp Tanrının 'bin yıllık
hükümranlığını bekliyorlardı. Bu da ayrıcalıklı
sınıfların ateş ve kanla yok edilmesinden
sonra kurulacaktı.
Ayaklanma 1524 yılında güney Almanya'da
başladı. Kontlar ve şövalyeler birbirleriyle
kavgacı ve kıskanç oldukları için, ayaklananlar
çabuk ilerleyip devletin büyük bir bölümünü
ele geçirdiler. Bunlar isteklerini on iki
madde olarak açıkladılar. Kana susamış çiftçiler
yağma ederek, yakarak, işkence ederek, öldürerek
şatodan şatoya, kentten kente ilerliyordu.
Önlerinde, Münzer ateşli vaazlar ederek
gidiyordu. "Acıma duymayın! Kılıcınızın
kanı soğumasın!" Her iki yan Luther'e
bakıyordu. Luther çiftçilerden yana çıktı,
şövalyeleri yaptıkları zorbalık ve kötülüklerden
dolayı azarladı, ama aynı zamanda çiftçileri
de güç kullanmamaya çağırdı. Bunun yararı
olmayınca, kendi canını tehlikeye atarak
tehdit yağdıran, kuduran insanlarla konuştu.
Ama tek başına iyi, sessiz, dindar olan
bu kişiler şimdi akılsız, yırtıcı bir hayvan
sürüsü gibi olmuşlardı. Luther'in sevdiği
Almanya tüten yıkıntılara dönüşüyordu, kendi
yaşamı da tehlikedeydi. O zaman tiksinti,
Luther'i de sardı. Kutsal Kitabın ilk bölümlerinde
bulunan kimi yerlere benzeyen, öç dolu "Çiftçilerin
yağma eden katil çetelerine karşı"
diye bir kitap yazdı. Tehlike anında şövalyeler
kendi kavgalarını bir yana bırakıp güçlerini
birleştirerek, çiftçileri büyük bir bozguna
uğrattılar. Luther'in uyarılarına karşın,
şövalyeler şimdi çiftçilere acımasız bir
kıyıcılıkla davrandılar. Münzer yakalanıp
idam edildi.
Şövalyeler Luther'i ayaklanmadan sorumlu
tuttular. Çiftçiler ise, onu ihanetle suçladılar.
Halkın, önceleri Luther'e karşı göstermiş
olduğu hayranlık, büyük bir ölçüde azaldı.
Luther de Alman halkına olan güvenini yitirdi.
Reformcuların önünde, uzun ve zor bir eğitim
görevi olduğunu anladı. Ama tek başına kalan
Luther sarsılmıyordu. Kargaşalık yılları
içinde. aydınlık bir yol gösteriyordu: İncil
müjdesi, iman, kişinin sonsuz yaşam davası,
devletin ve toplumun siyasal davalarıyla
karıştırılmamalıydı.
Çiftçilerin ayaklanmasından sonra, Luther
kiliselerdeki ayinlerde kendi reformlarını
gerçekleştirdi. Onun halk diliyle yapılan
"Alman ayini" denilen kutsal ayin,
Lüteryen kiliselerin çoğunda hala kullanılıyor.
Bu ayinde eski kiliselerin mirası korundu,
ancak papalık Kilisesinin yanlışlıkları
çıkartıldı. Komünyon ayininin yerine vaaz
en önemli yeri aldı. Vaaz, günah sorununun
ve Tanrı merhametinin halk diliyle sade
biçimde açıklanmasıydı. Luther'in kendisi,
yetenekli bir vaizdi. Okulların reformunu
Luther Melanchton'a bıraktı. Böylece okulların
gelişmesinde de reformun büyük etkisi vardı.
Halkın dinsel eğitimi için Luther, "Küçük
ilmihal" adlı bir kitap yazdı. Bu kitaptan
her sabah çocuklarıyla on buyruğu, iman
açıklamasını. Rabbin Duası'nı derin derin
düşünerek, dua ederek okudu. Kitabı yazdığı
zaman Luther, kendi çocuklarına Kutsal Kitabın
gerçeklerini öğretmek isteyen Thüringenli
çiftçi Petrus'u gözlerinin önüne getiriyordu.
Ona bu gerçekleri genç kuşak için sade olarak
nasıl anlatabileceğini açıkladı. Birçok
yerde bu kitap hala en önemli kitaplardan
biri sayılıyor. Bu kitaptaki konuları tam
olarak açıklamak için Luther "Büyük
İlmihal"i yazdı. Luther güvenlik görevlilerinden
Kiliselerdeki huzurun sağlanmasını istiyordu,
ama güç kullanmalarını, kilise işlerine
karışmalarını istemiyordu.
Luther'in 1525 yılında beklenmedik bir anda
evlenmesi, hem arkadaşlarını, hem de düşmanlarını
düşündürdü. Bir keşişin manastırdan kaçan
rahibeyle evlenmesi, kuşkusuz insanları
şaşkınlık içinde bıraktı.
Luther'in de aşırı gruplar gibi bütün kutsal
ayinlere karşı olduğu düşüncesine kapıldılar.
Andreas Karlstadt, Luther'in öğretilerini
böyle açıklıyordu. Benzeri düşünceleri İsviçre'nin
reformcusu Ulrich Zwingli de yaydı. Zwingli
düşüncelerinin çoğunu Luther'den almış,
ama başarı tutkusuyla dolu olduğu için aralarındaki
ayrılıkları ortaya atarak reformun başına
geçmek istiyordu. Hessen eyaletinin dükü
Filip onun yandaşıydı. Filip yetenekli bir
devlet adamı idi, özellikle Zwingli'nin
reformun silahlarla gerçekleştirilmesi düşüncesini
destekliyordu. Filip'in isteği üzerine,
Luther ve Zwingli 1529 yılında komünyon
konusunu tartışmak için Marburg'ta bir araya
geldiler. İsviçre'deki önderliğini Luther'e
kaptırmaktan korkan, bu yüzden Hessen'le
güney Almanya'nın kimi eyaletlerini kendine
çekmek için Luther'le arayı açmak isteyen
politikacı Zwingli ile politikadan tiksinen,
yalnızca dinsel konular üzerinde durmak
isteyen Luther, artık karşı karşıyaydı.
Luther kavga, etmeyerek ortak öğretilerden
bir öneri yapmıştı. Bunlardan on dördü üzerine
anlaştılar, ama ana konuda anlaşamadılar.
Zwingli komünyon yalnızca İsa'nın ölümünü
anma töreni olduğunu ve "Bu benim bedenimdir"
sözlerinin "Bedenimi temsil eder"
ya da "Bedenimi simgeler" anlamında
olduğunu söyledi. Luther ise, büyük acılar
çekerken İsa'nın gerçek huzurundan avunma
bulduğunu bilerek, İsa'nın gerçekten komünyonda
hazır bulunduğunu, kendisini bize sunduğunu
söyledi. Luther, önündeki masaya tebeşirle
şu sözleri yazdı: "Bu benim bedenimdir."
Bu konuda bir anlaşma sağlanamadıysa da,
her iki taraf "Vicdanın izin verdiği
sürece birbirlerine sevgi gösterecek. Tanrı
gerçeği açıklansın diye dua edeceklerdi".
Ama Luther'in bu anlaşmadan edindiği olumlu
düşünceler biraz sonra suya düştü. Zwingli'nin
önderlik ettiği hareket, silahlı savaşa
dönüştü ve Zwingli şehit oldu. Zor gecen
bir süreden sonra Fransız Jean Calvin, İsviçre'nin
başlıca reformcusu oldu.
Sonraki
Bölüm "KOBURG'TA" |