Önsöz:
Soru.
Giriş:
Kitaba ilişkin kısa bir açıklama ve Erasmus
ile zıt düşülen konular.
İçindekiler:
Birinci Bölüm:
Kutsal Yazıların öğrettikleri. (Luther’in
kitabında: Bölüm VII)
İkinci Bölüm: Erasmus’un öğrettikleri.(Luther’in
kitabında: Bölüm IV)
Üçüncü Bölüm: Erasmus’un öğrettikleri
hakkında Luther’in düşünceleri. (Luther’in
kitabında: Bölüm V)
Dördüncü Bölüm: Erasmus’un “Özgür
iradeyi” reddeden ayetleri nasıl kullandığına
ilişkin Luther’in görüşleri. (Luther’in
kitabında: Bölüm VI).
Ek:Bu
karşıt görüşlülüğün sonraki safhaları ve
bugünkü önemi.
(Bu kitapta sunulan materyal, Luther’in
eserinin kısaltılmış bir şekli olup, esas
kitabın ilk dört bölümünde yer almaktadır.
Önsöz, giriş ve ek, Luther’in çalışması
üzerine günümüzde yazılmış yorumlardır).
Önsöz:
Soru
Soru şudur - insanın “özgür irade”si
var mıdır? Bir insan özgürce ve yardım almaksızın,
günahlarından kurtulmak için Mesih’e dönebilir
mi? Erasmus buna şöyle cevap veriyor: “Evet!”
Luther ise şiddetli bir: “Hayır!” Luther,
“özgür irade”nin yanlızca lütufla, iman
aracılığıyla kurtuluş olabileceğini söyleyen
Kutsal Kitap öğretisinin tam kalbine saplanmış
bir hançer olduğundan emindi. Bizler de
aynı inanışa sahip olmalıyız. “Özgür irade”ye
karşı Luther gibi güçle savaşmalıyız. Erasmus
şöyle der: “ ‘Özgür irade’yi, kişinin kendisini
sonsuz kurtuluşa yahut bunun tersi doğrultuda
yönlendirmesine olanak veren etkenleri kendisine
uygulamasında kullandığı insan iradesinin
gücü olarak tanımlayabilirim”. Buna da bizler
kesin bir “Hayır! İnsan günahın kölesi olarak
doğar!” demeliyiz. İnsan özgür değildir.
Giriş:
Kitaba ilişkin kısa bir açıklama ve Erasmus
ile zıt düşülen konular.
Martin Luther, 1466 ile 1469 yılları arasındaki
bir zamanda Roterdam’da doğan Desiderius
Erasmus’un öğretisine cevap vermek amacıyla
THE BONDAGE OF THE WILL (İradenin Tutsaklığı)
adlı kitabını yazdı. Erasmus, yedi yıl boyunca
Augustinci bir keşiş olarak yaşadıktan sonra
İngiltere’ye gitti. Orada tanıştığı bir
kişi Erasmus’u Grekçe üzerinde çalışmalara
başlaması için yüreklendirdi. Sonunda Erasmus,
Yeni Ahit’in o zamanlar için çok önem taşıyan
bir tercümesini yaptı (1516). Kutsal Yazıların
yorumlanmasında kullanılan süslü yöntemleri
ve kilise öğretmenlerinin batıl inançlarının
birçoğunu reddetti. Manastırlarda sıkça
görülen tembellik ve ahlaksızlığa karşı
tepki gösterdi. Ancak tüm bunlara rağmen
Erasmus, müjdeci bir Hıristiyan değildi.
İnsanların, İsa Mesih’e, O’nun ölümüne ve
dirilişine güvenmek yerine kurtuluşlarını
kendi çabalarıyla kazanabileceklerine inanan
bir hümanistti. Erasmus haklı olarak, profesyönel
teologların bölücü ve karmaşık yaklaşımlarından
ziyade, Hıristiyan öğretisine basit bir
yaklaşımı benimsedi. Fikir ayrılıklarından
kaçındı ve uzun bir süre boyunca da “özgür
irade” konusu hakkında açık olarak fikir
belirtmedi, ancak fikrini açıkladığında
bu Martin Luther’in görmezlikten gelemeyeceği
bir meydan okumaydı.
Martin Luther Saxony’de doğdu ve Erasmus’dan
aşağı yukarı on dört yıl daha gençti. Luther
bir keşişken, çok güçlü bir şekilde Tanrı
lütfunun müjdesiyle tanıştı. O zamandan
itibaren her deneyimin ve inancın Kutsal
Yazı’nın yetkisi ile karşılaştırılarak,
test edilmesi gerektiğini anlamıştı. Kurtuluşun,
“iman yoluyla, lütufla; insanın başarısı
değil, kimsenin övünmemesi için Tanrı’nın
armağanı” (Efesliler 2:8-9) olduğunu biliyordu.
Yaşadığı deneyim, bu inancını doğrulamıştı.
Luther profesör, teolog ve aynı zamanda
bir pastördü. Topluluğu, vaaz ettiği şeyleri
derinden hissettiğini biliyordu. O, boş
bir ilim adamı değildi. Vaaz verdiği her
defasında, omuzlarında sonsuzluğun baskısını
hissediyordu. Bu da onu bazen pek de tutulmayan
ve hatta tehlikeli şeyler yapmaya itti.
Tanrı’nın gerçeği için tüm dünyanın karşısında
durmaya hazırdı.
Başta, Erasmus Luther’in yanında gibi gözüktü
çünkü her iki adam da Roma kilisesinin bir
çok hatasını reddetmişlerdi. Ancak sonraları
Luther, iyi işlerle kurtuluşun alınabileceğini
söyleyen Roma kilisesinin öğretisine giderek
artan bir sıklıkla karşı çıkarak, “imanla
aklanan insanın yaşayacağı” (Romalılar 1:17)
konusunda ısrar etti. Erasmus halen Roma
kilisesindeydi ve bir ilim adamı olarak
“özgür irade”yi öğretmesi konusunda kilisesinin
kendisine yaptığı baskılara maruz kalıyordu.
Luther’in Erasmus’a bu baskı altında kalmaması
konusundaki uyarılarına bir başkaldırı olarak
1524’de DISCUSSION CONCERNING “FREE WILL”
(“Özgür İrade”ye İlişkin) adlı çalışmasını
yayınladı. Erasmus 8.Henry’e şöyle yazdı:
“Her şey açıklanmıştır. ‘Özgür irade’ hakkındaki
bu küçük kitap gün ışığına çıkmıştır”. Kitap
Papa ve Roma İmparatorunu memnun etmiş,
8.Henry tarafından da övülmüştü.
O andan itibaren Luther, Erasmus’u müjdesel
imanın bir düşmanı ilan etti. Tanrı, bu
iki adam arasındaki yoğun tartışmayı kendi
krallığını ilerletmekte kullanarak tüm bu
olaya hükmetmiştir. Bu tartışmanın sonunda
müjdesel imanın o zamana dek Mesih’in kilisesini
çevreleyen en büyük bildirisi ortaya çıkmıştır
- Luther’in BONDAGE OF THE WILL (İradenin
Tutsaklığı) adlı eseri. Sizlere burada sunduğumuz,
bu büyük eserin bir özetidir. Luther’in
stilini (ifade tarzını) büyük oranda koruduk
ancak aynı sırayı izlemedik. Bizler, Luther’in
iradenin tutsaklığı konusundaki öğretisini
özetleyerek, onun bıraktığı yerden başlamak
istiyoruz. Daha sonra ise Luther’in Erasmus’un
öğretilerini teker teker belirtip, onları
çürütmesini içeren bölümlerle devam edeceğiz.
Luther’in ifade biçimi, “özgür irade” teriminin
kullanıldığı her yerde bu ifadeye belirli
bazı kelimeler eklememizi gerektirmektedir.
Örneğin: “‘varolduğuna inandığınız’
özgür irade”. Ancak bizler Luther’in bu
anlamı içeren ifadesini yansıtması için
tırnak işaretleri kullanmayı seçtik - “özgür
irade”. İki, üç ve dördüncü bölümlerde ise
Luther’in direk ifadelerini koruyarak, eserin
ortamına (havasına) olabildiğince benzer
bir ortam sağlamaya çalıştık.
Luther’in öne sürdüğü tüm tezleri burada
belirtmedik çünkü böyle bir şey yapmak bu
özet niteliği taşıyan basit kitabı gereksiz
yere uzatmak olurdu. Martin
Sonraki
Sayfa (Birinci Bölüm Kutsal Yazıların Öğrettikleri)
İnanç
|