Sonuç
Bu
tartışmayı daha da kızdırmak değil, ışığa
çıkarmak istiyorum. Ancak eğer bazen çok
sivri bir şekilde tartıştıysam hatamı kabul
ediyorum, eğer bu bir hataysa. Ama hayır;
verdiğim tanıklığın Tanrı’nın amacı için
tüm dünyaya daha büyük bir önemle ulaştığından
eminim. Tanrı bu tanıklığı son günde de
onaylasın! Tembelce, ya da aldatmacalarla
değil ama yeter ve artar derecede güçle
gerçeğin yolunda kaldığımı söyleyen diğerlerinin
tanıklıklarıyla kabul edilen benden daha
mutlu kim olabilir!
Eğer sana karşı acıymış gibi gözüküyorsam,
bağışlamanı diliyorum. Kötü amaçla böyle
davranmadım; ancak isminin sahip olduğu
güçle Mesih’in amaçlarına verdiğin zarar
beni endişelendirdi. Kalemine bu denli hakim
olan hangi insan, gerektiği yerde sıcaklık
göstermez? Sen bile çoğu zaman bana ateşli
oklar atıyorsun. Ancak bunların, bu tartışmayla
hiçbir ilgisi yoktur, ve bu tartışmayı yapan
bizler de yaptıklarımız için birbirimizi
bağışlamalıyız; çünkü bizler yanlızca insanlarız
ve insanlığın karakterine yabancı olmayan
herşey bizde de vardır. Buna sebep olan
Rab, senin gözlerini açsın ve O’nu yüceltmene
yardım etsin. Amin.
Ek :
Bu karşıt görüşlülüğün sonraki safhaları ve
bugünkü önemi.
Luther’in
“İradenin Tutsaklığı” adlı kitabının ardında
yatan bu tartışmadan 20.yy okuyucusu ne
anlam çıkarmalıdır? Bu kısaltılmış ve basitleştirilmiş
kitabı okurken, Luther’in büyük tartışma
yeteneğinden etkilenmiş olmalısınız. Ancak
bizi ilgilendirmesi gereken şey, Luther’in
savunduklarının Kutsal Kitaba uygun olup,
olmadığıdır. Eğer yazdıkları, Tanrı Sözü’nün
öğretileriyse, bu yazılanları bugün de önemsemeliyiz.
Bazı insanlar
basitçe, Luther’in hakkında yazdığı şeylere
şimdi Kalvinizm dendiği sonucuna varıp,
göz ardı ederler. Günümüz Lutheran kilisesi
aynen bunu yapmıştır ve çağımız müjdesel
Hıristiyanlarının da aynı şeyi yapacakları
şüphesizdir.
Reformasyon zamanına bakacak olursak, Luther,
Zwingli, Calvin, Bucer, Beza, Melancthon,
John Knox gibi Protestan liderlerinin, insanın
doğası gereği, kurtuluşu kazanmak için bir
şey yapmaya yetisinin olmadığı ve Tanrı’nın
lütfunda tamamıyla kadir olduğu üzerinde
hemfikir oldukları açıkça görülür. Reform
görüşünü benimseyenler bazı konularda ayrılmış
olsalar bile hepsi, bu konu üzerinde birleşmişlerdir.
Bunun, Reformasyon’un temel öğretisi olduğunu
söylemek doğru olur. Çoğu zaman, imanla
aklanma öğretisi reformasyon teolojisinin
merkezi gerçeği olarak düşünülür. Ancak
reformcular, Elçi Pavlus’un öğretisine geri
dönerek, günahkarın kurtuluşunun tamamıyla
Tanrı’nın karşılıksız lütfuna dayandığını
vurgulamışlardır. İmanla aklanma öğretisi
önemlidir çünkü insanın yanlızca Tanrı’nın
lütfuyla kurtulmuş umutsuz bir günahkar
olduğu ilkesini güvence altına alır. Ancak
Reformasyon öğretisinin merkezi, Tanrı’nın
lütfunun kadir ve karşılıksız olduğu gerçeğiydi.
Reformcuların
savunduğu düşünceye karşıtlık hiçbir zaman
asla durmadı. İnsanın tamamıyla çaresiz
olduğunu reddeden ve kurtuluşun aslında
bizlerin yaptığı bazı şeylere dayandığını
söyleyen Arminian yanlış öğretisi bu teolojiye
ateşli bir şekilde karşı çıkmıştır. Tüm
bunlar 1603 yılında Hollanda’daki Leyden
Üniversitesi’nde teoloji profesörü olan
Van Harmen (Arminius) adında bir adam tarafından
öğretilmiştir. 1618 yılında Dortrecht’te
(Dort) uluslararası bir konsil toplanmış
ve altı ay boyunca bir araya gelmiştir.
Arminius’un öğretileri ve onu destekleyenler
reddedilmiş ve suçlanmıştı.
Arminianizm,
Dort Konsil’iyle ölmedi. John Wesley bu
öğretiyi yaygınlaştırdı ve bugün halen çok
popülerdir. Arminian öğretisinin yaptığı
şey, günahkarların kurtuluşunu Tanrı ile
günahkarlar arasında bölmektir. Kurtuluş
işinin bir kısmının Tanrı bir kısmının ise
kendileri tarafından yapıldığı söylenir.
Reformcuların üzerinde birleştikleri Kutsal
Kitap öğretisi buna rağmen, insanın kurtuluşundaki
tüm payı Tanrı’ya çıkarır. Kurtuluş, Tanrı’nın
kudretli lütfuna, Mesih tam ve mükemmel
hizmetine ve Kutsal Ruh’un etkili ve kadir
işleyişine bağlıdır. Tüm gör- kem Tanrı’ya
verilir: “kurtuluş Rab’dendir”.
Arminianizmin
kurtuluş konusundaki öğretisi, Roma’nın
kine çok yakındır çünkü her ikisi de insanın
iş- birliği olmadan Tanrı’nın insanı kurtaramayacağını
öğretir! (Eğer günahkarın işbirliği gerekliyse,
Tarsus’lu Saul nasıl kurtulacaktı?) Arminian
öğretisi, işler dinini savunan ve Yeni Antlaşma
Hıristiyanlığını ret ve inkar eden bir teolojidir.
İman için kendine güvenmek, iyi işler için
kendine güvenmekten farksızdır. Biri, diğer
kadar Hıristiyanlık karşıtıdır.
Biraz
önce okumuş olduğunuz kitap, hayati önem
taşıyan bir konu hakkındadır. Luther’in
uğruna savaştıkları için bu gün halen savaşılmalıdır.
Reformcuların savundukları, bugün halen
savunulmalıdır. Luther ve diğer reformcular,
Kutsal Kitap’ta da çok açıkça belirtilen
lütufla kurtuluşu öğretmişlerdir. Bugün,
bundan daha önemli hiçbir konu yoktur. Luther
yazmış olduklarına bugün de ihtiyaç vardır!
Tanrı Sözü hiçbir zaman eskimez ve her zaman
olduğu gibi bugün de insanlığa konuşmaktadır.
Dipnot:
*
“Yeruşalimin yüreğine söyleyin” ifadesi,
ayetin İngilizce çevirisinde “Şefkatle söyleyin
Yeruşalime” olarak geçmektedir.
*
İngilizce çeviride:
“yatkınlaştırır”, “me?illendirir”
|