SOTERİYOLOJİ
Tez Projesi
SEÇİLMİŞLİK
1-
Bölüm Seçilmişlik Kelimesinin
Anlamı
2-
Bölüm Seçen ve Seçilen Kimdir
3-
Bölüm Neden Seçti, Neden Seçildik
4-
Bölüm Neye göre Seçti, Neye göre
Seçildik
5-
Bölüm Nasıl Kurtardı, Nasıl Kurtulduk
6-
Bölüm Ne oldu, Ne olduk
Hazırlayan OrhanANT
1-
Bölüm “Seçilmişlik” Kelimesinin
Anlamı
Seçilmişlik
/ seçilmiş kelmise Türk Dil Kurumu sözlüğüne
göre 3 açıklaması var bunlar,
1-
Seçerek Ayrılmış,
2-
Aynı cinsten olan nesneler arasından iyi veya seçkin
olanlar çıktıktan sonra geride kalanlar,
3-
Seçimle iş başına gelen,
Bu 3 Seçilmiş
/ seçilmişlik sözcüğünün 3. tanımı bizimle
pek ilgisi olamayan, 2. tanımı ise Kutsal
Kitap öğretişine uzaktan yakından uymayan
bir tanımlama 1. tanımla ise Kutsal Kitap
öğretişine uygun bir tanımdır.
Şimdide Kutsal
Kitapdaki Seçilmişlik kelimesinin anlamına
bakarsak, Hiçbir özel yetenek, fiziki,
ruhsal ve başka bir kabiliyetin olup olmadığına
bakılmaksızın Seçen’in aktif, Seçilenin
Pasif rol aldığı bir olaydır.
Efesliler 1:5 Kendi isteği ve iyi amacı uyarınca, İsa
Mesih aracılığıyla kendisine oğullar
olalım diye bizi önceden belirledi.
"Siz beni seçmediniz, ben
sizi seçtim. Gidip ürün veresiniz
ve ürününüz kalıcı olsun diye ben sizi
atadım. Öyle ki, adımla Baba'dan her ne
dilerseniz size versin" Yuhanna.15:16
Buna göre
Tanrı aktif olarak bizi kendisine oğullar
olalım diye seçmiştir, bunun nasıl, neden,
neye göre ve neden herkesi değildi sadece
bazılarını seçtiğini yazımızın diğer bölümlerinde
göreceğiz.
2-
Bölüm Seçen ve Seçilen Kimdir
Seçen Tanrı
Tanrı her
zaman bize kendisini tanıtmak istiyor
ve hatta bu o kadar önemli bir olaydırki
İsa Mesih bizim için Tanrı’yı tanımamız
için dua ediyor.
Yuhanna 17:3 Sonsuz yaşam,
tek gerçek Tanrı
olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i
tanımalarıdır.
Koleseliler 1:10 Rab'be yaraşır
biçimde yaşamanız ve O'nu
her yönden hoşnut etmeniz için,
her iyi işte meyve vererek Tanrı'yı
tanımakta ilerlemeniz için dua ediyoruz.
Rab’bin ve
Havari Pavlus’un bu duasından anlaşıldığı
gibi Tanrı’yı tanımak çok iyi bir şey
olduğunu görüyoruz. Ancak tanımak istemeyenlerin
bu davranışları Tanrı’dan uzaklaşmak olduğu
için Tanrı’da kendisinden uzaklaşanları
terk ettiğini öğreniyoruz.
Romalılar 1:28 Tanrı'yı tanımakta
yarar görmedikleri için Tanrı onları
yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara
terk etti.
Yer. 9: 6 Sen, ey Yeremya,
Aldatıcılığın ortasında yaşıyorsun. Aldatıcılıkları
yüzünden Beni tanımak istemiyorlar." Böyle diyor RAB.
O
halde Tanrı bize Kelamına göre bize kendisini
tanıtsın diyoruz ve Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın
şu karakterlerini görüyoruz.
Tanrı
seven, sabırlı ve adildir
Hoşea.11:8-9 "Nasıl vazgeçerim
senden, ey Efrayim?
Nasıl teslim ederim seni, ey İsrail?
Adma'ya yaptığımı nasıl sana yaparım?
Seni nasıl Sevoyim'e çeviririm?
Yüreğim değişti içimde,
Alevlendi acıma duygularım. Kızgın
öfkemi başınıza yağdırmayacağım,
Efrayim'i yeniden yok etmeyeceğim.
Çünkü ben insan değil, Tanrı'yım,
Kutsal Olan'ım aranızda,
Artık öfkeyle üzerinize varmayacağım.
Sayılar 14:18 'RAB tez öfkelenmez,
sevgisi engindir, suçu ve başkaldırıyı
bağışlar. Ancak suçluyu cezasız bırakmaz;
Burada
Tanrı’nın duygularını görebiliyoruz, gerçekten
çok sevdiğini ancak aynı zamanda günahtan
nefret ettiğini ve günahın cezasını mutlaka
soracağını görüyoruz, aşağıda yazdığımız
gibide kurtarışını yine kendisi bizim
yerimize ama adaletine uygun bir şekilde
gerçekleştirmektedir.
Tanrı’nın
Zihni var, düşünceleri var
Yeşaya. 55: 8-9 «Çünkü benim düşüncelerim Sizin düşünceleriniz değil, Sizin
yollarınız benim yollarım değil» diyor
RAB. «Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse,
Yollarım da sizin yollarınızdan, Düşüncelerim
düşüncelerinizden yüksektir.
Tanrı
herşeyi önceden bilir
Romalılar 8:29 Tanrı, önceden bildiği kişileri, Oğlunun benzerliğine
dönüştürmek üzere önceden belirledi. Öyle
ki, Oğul birçok kardeşler arasında ilk
doğan olsun.
Tanrı’nın
doğruluğu seven kötülükten nefret eden
Duygularının olduğunu görüyoruz,
Süleymanın Özdeyişleri. 6:
16-19 RAB'bin
nefret ettiği altı şey, İğrendiği yedi
şey vardır: Gururlu gözler,Yalancı
dil,Suçsuz kanı döken eller, Düzenbaz
yürek,Kötülüğe seğirten ayaklar, Yalan
soluyan yalancı tanık Ve kardeşler arasında
çekişme yaratan kişi.
Tanrı’nın
tüm özellikleri mükemmeldir ancak seçilmişlik
kavramında en önemli ve birçok soru işaretine
(Tanrı neye göre seçti, iyi olduğumuzu
bildiği içinmi seçti yoksa kötü olduğumuzu
bildiği içinmi seçmedi gibi sorulara cevap)
olacak karakteride Tanrı’nın
özgür iradesi vardır.
Efesliler 1:11 Her şeyi kendi isteği doğrultusunda düzenleyen Tanrı'nın amacına
göre önceden belirlenip Mesih'te seçildik.
ve
Tanrı Kutsaldır,
Levililer 11:44 Tanrınız RAB
benim. Kendinizi kutsayın ve kutsal olun.
Çünkü ben kutsalım.
1Petrus 1:16 Nitekim şöyle yazılmıştır:
«Kutsal olun, çünkü ben kutsalım.»
Buraya
kadar gördükki, Tanrı bize kendisini tanıtmak
istiyor bizimle birlikte olmak istiyor
ancak hem orijinal hemde kişisel günahlarımızdan
dolayı çok kutsal olduğu için bizimle
birlikte olamıyor,
Seçilen İnsan
Tanrı’nın
özelliklerini açıklarken Orijinal günahtan
bahsettik bu orijinal günahı şimdi açıklamak
gerekirse kısaca Adem ve Havva’nın yine
Tanrı gibi özgür iradeye sahip olmaları
ve kötülüğe meyilli yüreklerinden dolayı
Kıskançlık, çekemezliliklerinden dolayı
Aden bahçesinden kovulması ve bundan dolayıda
tüm insanlığın bu orijinal günahın etkisinde
kalması sonucu ortaya çıkan günahtır,
Bu günah halî hazırda herkeste mevcuttur
ancak birde Tanrı’nın o kadar yüce ve
Kutsal olmasından dolayı ve bizede benim
gibi olun demesi sonucu işlediğimiz Kişisel
günahlardan dolayı bir günaha sahibiz.
Yani
Tanrı önünde tam bir batak içerisindeyiz,
Elçi Pavlus zaten bunu çok net bir şekilde
ifade etmektedir.
Romalılar 3:10-12
Yazılmış olduğu gibi:"Doğru olan
kimse yok, bir kişi bile yoktur. Anlayan
kimse yok,Tanrı'yı arayan kimse yok. Hepsi
yoldan saptılar, birlikte yararsız oldular.
İyilik eden yok, bir kişi bile yoktur."
Romalılar 3:23
Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı'nın
yüceliğinden yoksun kaldı.
Tanrı’nın mükemmel ve erişilemez özelliklerini ve karakterine baktıktan
sonra insanın günahkar, çirkin özelliklerine
bakınca Romalılar 3:23 de dendiği gibi Tanrı’dan
ve onun yüceliğinden yoksun kaldık.
Bu kadar sevimsiz olan bizleri peki Tanrı neden seçti sorusuna cevap
vereceğiz.
3-
Bölüm Neden Seçti, Neden Seçildik
Tanrı Kutsal Kitap’ın başından sonuna kadar günahın cezası ölüm demiştir.
Bu ölüm hem fiziksel hemde Ruhsal bir
ölümdür.
(kaynak ayetler Yaratılış
2:16-17, Hezekiel 18:4, Romalılar 6:23,
2. Selanikler 1:6-9 ve Vahiy 20:11-15)
Tanrı tüm dünyada herşeyi yaratmış ve 6. gün İnsanı yerin tozundan
kendi nefesinden ve kendi benzerliğinde
yaratmıştır. Ve Tüm dünyadaki yaratıklara
eğemen olarak yaratılmıştır.
Yaratılış 1:26-27
Tanrı, «İnsanı kendi suretimizde, kendimize
benzer yaratalım» dedi, «Denizdeki balıklara,
gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere,
yeryüzünün tümüne egemen olsun.» Tanrı
insanı kendi suretinde yarattı. Böylece
insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu.
İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.
Tanrı insanı bu kadar güzel yaratmıştır, ancak insanlar özgür iradelerinden
ve kötülüğe meyilli yüreklerinden dolayı
hep kötünün peşinden koştular ve Tanrı
her zaman onları gerek ilk insan olan
Adem’e kendi sözüyle, gereksede sonraki
kuşaklara peygamberler aracılığı ile devamlı
uyardı ancak insanlar hep kötünün peşinden
koşmuşlardır. Ancak yinede Tanrı bu günahlarından
dolayı tamamen silip atmamştır ve seçtiklerini
her zaman korumuş onları esirgemiştir,
çünkü Tanrı dünyayı ve yarattıklarını
çok sevmiştir. (Yuhanna 3:16) Aksi halde Tanrı insanları
yaratayım onların hataya düşmelerini bekliyeyim,
düşerdüşmezde onları yargılayayım diye
değil onları İnsanın varlığının en baş ve en yüce amacı, Tanrı’yı
yüceltmek, ve sonsuza
dek O’ndan tam olarak zevk almaktır westminster
ilmihali
Yeremya 13: 11 'Öyle ki, bana ün, övgü, onur getirecek
bir halk olsunlar. Ama dinlemediler.>»
Yeşaya. 43: 7 `Yüceliğim için yaratıp biçim verdiğim,
Adımla çağrılan herkesi, Evet, oluşturduğum
herkesi getirin diyeceğim.
Tanrı insanları sadece ve sadece bunun için yaratmıştı. Ve bizlerde
günahlarımızdan dolayı Tanrıdan uzaklaşınca
bizi tekrar kendisine çekmek için daha
biz dünyaya gelmeden önce bizi kendisinin
özgür iradesi ile bizi seçmiştir.
Ancak Tanrı bunu herşeyi önceden bilmesine rağmen asla ama asla yaptığımız
veya yapacağımız iyi işleri gördüğünden
“Evet falanca kişi çok iyi bir hayat sürecek
ben bunu gördüm ve biliyorum bu Benim
çocuğum olmaya ismimi almaya ve aklanmaya
layıktır” diyerek seçmemiştir.
Bunu sadece tanrının özgür iradesine göre kendi istemi doğrultusunda
seçilmişizdir
4-
Bölüm Neye göre Seçti, Neye göre
Seçildik
Seçilmişlik konusu bu konuda birçok insan tarafından red edilmekte
hatta Kutsal, adil ve herşeye gücü yeten
Tanrı’nın adaletsiz ve acımasız taraf
tutan biri olarak bile görülebilmektedir.
Ancak şunu hemen hatırlamamız gerekmektedir.
Öncelikle şunu sorayım, her birimizin dünyaya gelme sebebinin, Yehova’nın
elinin işi ve sözü geçerli olan Takdir
olduğunu itiraf etmemiz gerekmiyor mu?
Sonra, hangi yönde adım atacaklarını özgür
iradeyle karar verdiklerini düşünenlerin,
bu dünyaya gelmemizin bizim değil Tanrı’nın
seçimi olduğunu kabul etmeleri gerekiyor.
Anne babalarımızı kendi gücümüzle mi seçtik?
Bunun için çaba mı gösterdik? Anne babalarımızı,
memleketimizi, arkadaşlarımızı belirleyen
Tanrı’nın Kendisi değil mi? Tanrı beni,
Afrika’daki ahlaksız Hottentot “kabile”sinde,
Puta tapmayı öğreterek beni büyüten, ahlaksız
bir annenin çocuğu olarak dünyaya getiremez
miydi? Ya da, kolayca, gece gündüz dizlerinin
üstünde dua eden, dindar bir kadının evladı
yapamaz mıydı? Dudaklarında korkunç, ahlaksız
sözler çıkan bir aileyi bana uygun görüp
beni hovardalığa itemez miydi? Beni bilgisizlik
zindanına hapseden, sarhoş ve kendi suçlarının
arasında büyüten bir babanın yanına veremez
miydi?
Bu konuda John Newton, bir bayanın seçilmişlik öğretisini ispatlamak
için anlattığı hikayeye çok güler ve bu
hikayeyi kullanmıştır, “Aman efendim, Rabbin ben doğmadan önce beni
sevmiş olsa gerek yoksa ben doğduktan
sonra sevmesi için bende bir neden göremezdi.”
Bu benim için de geçerli. Seçilmişlik
öğretisine inanıyorum çünkü, şundan eminim
ki, eğer Tanrı beni seçmemiş olsaydı ben
O’nu asla seçemezdim. Ben doğmadan beni
seçtiğine eminim, yoksa ben doğduktan
sonra beni seçmezdi. Benim bilmediğim
sebeplerden ötürü beni seçmiş olmalı,
çünkü bana özel bir sevgiyle bakmasının
sebeplerini kendimde göremiyorum. Bu da
beni, Kutsal Kitap’ın bu büyük öğretisine
itiyor. Demiştir.
Yani Tanrı hiçbirimizin hiçbir işinden, fiziğinden, dilinden, ırkından
dolayı değil sadece kendi özgür iradesine
göre seçmiştir.
Yaratılış 32:10
Bana gösterdiğin bunca iyiliğe, güvene
layık değilim. Yakup böyle demiştir.
Mezmur 51: 5 Nitekim
suç içinde doğdum ben, Günah içinde annem
bana hamile kaldı. Davut’ta böyle
seslenmiştir, yani hepsi günahlı ve günahkar
olduklarını biliyorlardır, acaba biz onlardan
çok üstünmüyüzde Tanrı bizi bizim işlerimize
göre seçti? İşte buna cevap verdiğimizde
zaten kendi kendimizi Tanrı önünde ne
olarak gördüğümüz meydana çıkacaktır.
Seçilmemiz Baba tarafından Mesih’te Kutsal Ruh aracılığı ile seçildik.
Baba hazırladı, Oğul tamamladı ve Kutsal
Ruh uyguladı.
Efesliler 1:11
Her şeyi kendi isteği doğrultusunda düzenleyen
Tanrı'nın amacına göre önceden belirlenip
Mesih'te seçildik.
Pavlusun Efeslilere yazdığı mektupta kullandığı kelime “Mesih’te
seçilmek” bu kelime Tanrı’nın başlangıçtan
beri karakterine uygun olarak yapılan
iman
ve tövbe, evlat edinme, aklanma, kutsallaşma,
dayanma, aklanma ve yüceltilme işlemi
için gerekli ve geçerli olan tek yoldur.
5-
Bölüm Nasıl Kurtardı, Nasıl Kurtulduk
Şimdi burada tekrar başa dönüp Neden Kurtulmaya ihtiyacımız olduğuna
kısaca bakmamız gerekiyor, öncelikle Kutsal
Kitap öğretişine göre iki çeşit günah
olduğundan bahsetmiştik, Orijinal (Adem
ve Havvanın günahından dolayı çünkü onlar
Aden bahçesinde insanlığı temsil ediyorlardı
Romalılar 5:12) ve diğeride Kişisel (kendi
yüreğimizden kaynaklanan günahımız Romalilar
3:13-18 buna net bir örnektir)
Bu günahlarımızın etkileri hayatımızda 3 şekilde çıkmaktadır.
1-
Tanrı önünde utançtır
Tıpkı Ademin ve Havva’nın ilk günaha düştükten sonra her gün bitlikte
oldukları Tanrı’dan utanıp saklanmaları
gibi çünkü artık çıplak olduklarını anlamışlardı
(Yaratılış 3:11)
2-
Tanrı’dan ayrı
düşmek artık ona yabancılaşmaktır. Az önce dediğimiz gibi artık o güzel ilişki
bitmiş, yerine korku ve panikle ondan
saklanmışlardır belki Tanrı bizi görmez
belki bulamaz diye kendilerini ağacın
arkasına sakladılar, çünkü artık yaptığı
günah yüzünden vicdanları bunu kendilerine
hatırlattı, (yaratılış 3:8-10)
3-
Hem Tanrıya hemde
insanlara karşı yabancılaşma, Yine Adem Havva örneğinden yola çıkarak
baktığımızda onlar sadece Tanrı’ya karşı
yabancılaşıp uzaklaşmadılar aynı zamanda
günahın içlerinde ektiği kötü tohum birbirlerinede
kötü davranmalarına sebep oldu ve işlediği
günahı birbiriniz üzerine attılar.
Ve Tanrı günah işlemeyin, benim gibi Kutsal olun günah işlerseniz
ölürsünüz dediğinde “100 tane günah işleyen
ölecek ve benim yargımı hak edecek”
dememiştir TEK bir günah bile insanın
ölümüne yeterlidir. Ve bu ölümün en önemlisidi
ruhsal ölümdü Tamamen Lanet altında ve
Tanrıdan ayrı kalmak ve tamamen kaybolmaktır.
Ve tüm bu günahların kökü orijinal günahtan
gelmektedir ve bu lanetten kurtulmamız
içinde bir kefaret gerekmektedir. Bu kefaret
öyle olmalıki hem Tanrı başlangıçta dediği
“günahın cezası ölüm” gerçekleşmeli hemde
tekrar Tanrı ile barışmamız gereklidir.
Günah’ı kavradığımızda neden Tanrı’nın bizi Mesihte seçmesinin gerektiğini
anlayacağızdır, hiçbir iyi işimiz günahımızı
bağışlatmaz zaten biz o iyi olanları yapmak
zorundayız yani Tanrı kelamına uygun yaşamalıyız
ancak bu bizi Tanrı özünde dediğimiz gibi
aklamaz aksine bunlarıda yapmadığımızda
günah + günah sahibi olup çıkarız. Seçilmişliği
tam anlayan bir insanın ifadesi şu olmalıdır.
“Gögsüne vura vura Ben mahvolmuşum, ben
bitmişim günahın altında diye” bunu demez
yerine Hamd olsun, Haleluya ben artık
özgürüm kurtuldum dersek o zaman ne seçilmişliği
bile biliriz nede bunun ne kadar büyük
bir lütuf olduğunu, Seçilmiş olabilmek
için (Hristiyan olabilmek için) en önemli
gerekli şeylerden bir taneside GÜNAH sahibi
olmamız (ki bu herkeste bolca mevcuttur)
ve bundan kurtulmamız gerektiğini, kurtulmazsak
ne olacağımızı, ve kimin nasıl kurtaracağını
bilmek gereklidir bu konuda Reform dönemindeki
imanlılar kurtaran imanın üç aşamasının
var olduğunu söylemişlerdir. Bilgi, İman ve Güven Bu konuyu şu an için bir benzetme gibi görüp
tıpa tıp olan Kutsal Kitap’ın Kör adam
öyküsüne bakıp daha rahat anlayabiliriz.
(Luka
18:32-45)
Bilgi, tabi ki imanın
entelektüel boyutudur. Aklın yenilenmesinden
kaynaklanmaktadır. Tanrı’nın ne olduğunu,
ne yaptığını bilmeden bu imana sahip olmanız
mümkün değildir. Burada kör adamın İsa’nın
Davut’un Oğlu olduğunu bilmesi kavramıdır.
Hıristiyanlar İsa’nın Davut’un Oğlu olduğunu,
mükemmel bir yaşam sürdüğünü, bir kefaret
ölümü ile öldüğünü ve zaferli bir yaşama
dirildiğini bilmek zorundadırlar.
Kurtaran imanın ikinci noktası ise imandır. Bu öğrendiğimiz ve bildiğimiz
kurtuluş mesajını kabul etmek anlamına
gelmektedir. Sadece Kutsal Kitab’ın İsa
hakkında ne dediğini bilmek değil bunun
gerçekten doğru olduğuna inanmaktır.
Üçüncü nokta ise güvendir ve bu istemle olabilecek bir şeydir. Güven karşılıksız olarak
İsa’ya teslim olmaktır.
“Gerçek iman nedir” sorusunun cevabı
Heidelberg İlmihali’nde şöyledir: “Tanrı’nın
kendi Sözünde gerçek olarak açıkladıklarında
yalnızca bilgi ya da bilinçsizce bir inanış
değildir. Kutsal Kitap aracılığı ile Kutsal
Ruh’un bende yarattığı, başka bir katkı
olmadan İsa Mesih aracılığı ile bizler
için kazanılan, başkaları için değil fakat
benim de işlediğim günahların bağışlandığı,
Tanrı önünde sonsuza dek aklandığım ve
kurtuluş için kabul edildiğimden, derin-köklü
bir emin olmadır.”
Kör adamın en sonunda geldiği noktada bu oldu. Yani Bilgi-İman ve
Güven sahibi olması için bunu açıklayanda
Tanrı’nın kendisiydi ve bunu anlar anlamaz
hemen Tanrı’ya övgüler sunmaya başladı.
Çünkü O Tanrı’nın yüceliği için kurtulmuştu.
Heidelberg İlmihalindeki açıklamaya göre
bunu seçilmişlerinede veren Tanrı’nın
kendisidir Dünyanın kuruluşundan ve kimse
doğmadan önce Tanrı’nın insanlığı günahtan
kurtarmak için bir planı vardı ve üçlü
birliğin her yönü bu planda aktif bir
şekilde çalışmıştır. Bu bir sırdır ve
tam olarak anlatılmaz. Agustin “Baba,
Oğul, Kutsal Ruh her biri kendisinde Tanrı’dır
ve hepsi tek bir Tanrı’dır” demiştir.
Kutsal Üçlük doktrinini yedi adımda şöyle
açıklayabiliriz:
- Baba Tanrı Tanrı’dır.
- Oğul Tanrı Tanrı’dır.
- Kutsal Ruh Tanrı’dır.
- Baba Oğul değildir.
- Oğul Ruh değildir.
- Ruh Baba değildir.
- Tek Tanrı vardır.
Baba tarafından Mesih’te Kutsal Ruh aracılığı ile seçildik. Baba
hazırladı, Oğul tamamladı ve Kutsal Ruh
uyguladı. Kurtuluş Baba tarafından planlandı,
Oğul tarafından uygulamaya geçti, Ruh tarafından yüreklere açıklandı. Açılanan yüreklerde zaten seçilmiş olanlardı
Hezekiel.36:26-27 Size yeni bir yürek verecek,
içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki
taştan yüreği çıkaracak, size etten bir
yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım;
kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup
onları uygulamanızı sağlayacağım.
Ayrıca Tanrı Kelamı Kutsal Kitap aracılığı ile bize seslenmesinde
günahın bağışlanması konusunda bir şeyin
“bedel” karşılığında alındığını anlatmaktadır.
Tıpkı pazardan birşeyin bedelini ödeyip
ona sahip olmak gibi, İşte bizim kurtuluşumuzda
böyle bir bedel karşılığı satın alınmıştır,
bu bedel ödenirken bedeli ödeyecek olanın
3- özelliğe sahip olması gerekmektedir,
bunlar
1-
Kaybedilen Kurtarılmalı
2-
Kaybedilen için bir bedel ödenmeli
3-
Kaybedileni kurtaracak olan kişinin çalışması ve
kurtarma yeteneğinin olması
Örneğin İsrailin Mısrıdan çıkışını düşünelim, İsrail Mısırdan kurtarılmalıydı,
ve bu işi yapabilecek olan da ancak Tanrı’nın
kendisiydi. Tanrı Mısır’a kendi yaptıklarının
bedelini ödeyerek ya da ödeterek İsrail
halkını kurtarmıştır. İsrail’in tarihine
Kutsal Kitap öğretişine göre baktığımızda
Kurtuluş her dönemde İsrailin bir parçası
olmuştur. Hatta Kutsal Kitap öğretişlerinde
sadece insanların değil hayvanların bile
bir bedeli olduğunu göstermektedir.
Mısırdan Çık 22:14 «Biri komşusundan bir
hayvan ödünç alır, sahibi yokken hayvan
sakatlanır ya da ölürse, karşılığını ödemelidir.
Kutsal olan Tanrı bu kuralları koyduğuna göre acaba şimdi nasıl ve
neyle kurtuluruz bu kefaret olmadan diye
kendimize sormalıyız? Duyduğumuz pişmanlık
bile Tanrı’nın öfkesini ve günahtan nefret
etmesinden dolayı yeterli değildir, Tanrı
o çok kutsal olduğu için tıpkı çok güçlü
bir ışığa benzer ve bizlerde günahın altında
bir karanlık olduğumuz için ışığın karşısına
çıkamayız çıkarsak karanlık ışığın karşısında
kaybolacağı gibi bizde kayboluruz. Bu
Tıpkı bir hırsız ve hakim hikayesine benzer
“Bir hırsız bir evden eşya çalarken suçüstü
yakalanıyor, ve hakimin karşısına çıkarıyorlar
Hırsız hakime çok pişman olduğunu söylüyor.
Şimdi acaba hakim onun pişman olmasından
dolayı “Tamam seni af ettim mi diyecek
yoksa yinede cezasını verecekmidir? Tabiki
cezasını verecektir çünkü Hakim adaleti
temsil edendir” herşeyden daha adil olan
Tanrıda böyledir mutlaka suçun karşılığını
verecektir.
Kutsal Kitap’ın her bölümü Mesih ve Mesihte seçilmeden
bahsetmektedir bu bazen benzetmelerle,
bazende Mesih’in yaptığının temsili olarak
aynısını Mesih gelmeden önce olduğunu
görüyoruz, bunlara en güzel örnek Kutsal
Kitapdaki Rut örneğidir, Kısaca Tanrı’nın
halkı olan Rut başka diyarlara gider ve
aradan zaman geçtikten sonra tekrar ülkesine
yabancı uluslardan bir gelinle tekrar
döner ve yaşamını sürdürmeye ihtiyaçları
vardır ve Naominin yaşamını sürdürebilmesi
için birinin satın alması ve onunla evlenmesi
gerekli idi Yahudi geleneklerine görede
bu en yakın akrabalardan biri olmalı idi
ve Boaz bunu yaptı, az önce söylediğimiz
bir bedel karşılığı satın alınmak için
gerekli 3 elaman vardı 1- Naomi kurtulmaya
ihtiyacı vardı, 2- Boaz zengindi yani
gerekli parayı ödeyebilecek güçteydi 3-
Boaz bu işi yapmaya istekliydi.
Gördükki Tanrı ta yaratılıştan beri kurtarma işlemi
için bir bedel, bir kefaret koydu kutsal
gazabını yatıştırmak için.
Çünkü bu olmazsa kimse Tanrı’ya
gelemez, Eski antlaşma boyunca Sina dağı
Tanrı'nın varlığının bulunduğu yeri simgeliyor.
Görüyoruz ki Tanrı tahtından inip halkının
arasında yaşamak istiyor. Çünkü Tanrımız
alçakgönüllü bir Tanrı'dır. Bu yüzden
bir tapınma çadırı yapıldı. Bu çadırın
diğer bir adı buluşma çadırıydı bu buluşma
çadırı Musa'dan taa Süleyman'a kadar Tanrı'nın
dünyadaki eviydi.
Tanrı geldi ve evine yerleşti Seçtiği halkın kendisine
yaklaşması için bir yol hazırladı, bir
yaklaşma yolu. Şimdi bu yaklaşma yoluna
bir bakalım. Bunu daha iyi anlamak ve
bizim için önemini daha iyi kavrayabilmek
için aynı zamanda İbraniler mektubunu
da okumamız gereklidir. M.Çıkış kitabı
İbraniler mektubu ile yakından ilgilidir.
Ve bu mektup bütün bunların anlamını açıklar
bize. Şöyle bir söz vardır Yeni antlaşma
eski antlaşmanın içerisinde gizlidir.
Eski Antlaşma Yeni antlaşmada açıklanmıştır.
Eski antlaşmayla yeni antlaşma arasındaki
bağlantı budur. Bunu şöyle de özetleyebiliriz.
Eski antlaşma sisteminin bir düzeni vardı.
Aynı şekilde Yeni Antlaşma sisteminin
de bir düzeni vardır. Tanrı'nın huzuruna
girebilmek içinde bu düzeni anlamak lazım.
Tapınağın en kutsal yerinde bulunan Antlaşma sandığı
vardır. Bu sandık herşeyin anahtarı gibidir.
Bu sandık Tanrı'nın tahtını simgeliyordu
Yeşaya. 6:1-5
Kral Uzziya'nın öldüğü yıl yüce ve görkemli
Rab'bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin
etekleri tapınağı dolduruyordu. Üzerinde
Seraflar duruyordu; her birinin altı kanadı
vardı; ikisiyle yüzlerini, ikisiyle ayaklarını
örtüyor, öbür ikisiyle de uçuyorlardı.
Birbirlerine şöyle sesleniyorlardı: «Her
Şeye Egemen RAB Kutsal, kutsal, kutsaldır.
Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor. Seraflar'ın
sesinden kapı söveleriyle eşikler sarsıldı,
tapınak dumanla doldu. «Vay başıma! Mahvoldum»
dedim, «Çünkü dudakları kirli bir adamım,
dudakları kirli bir halkın arasında yaşıyorum.
Buna karşın Kral'ı, Her Şeye Egemen RAB'bi
gözlerimle gördüm.»
Şimdi bunu anlamaya çalışalım Yeşaya neredeydi?
Tapınakta idi ve orada Rab'bin tahtı önündeki
keruvları gördü. Aynı şekilde Tapınaktaki
bu sandığa bakalım. Çünkü
bu sandık Rab'bin kendisini Kral
olarak ve Taht üzerinde egemen olarak
gösteriyor. Ve onun krallığı doğrulukla
ve yasa üzerine adaletle kurulmuş bir
Krallıktır. Hiçbir şekilde taviz vermeyen
bir adalet üzerine kurulmuştur. Sandığın
Tahtı simgelediği buradan ortaya çıkıyor.
Sandığın içerisinde yazılı yasa vardı.
Ve üzerinde Bağışlanma kapağı ve kapak
üzerinde de keruvlar.
Adem ile Havva günah işleyip Tanrı'nın yasasını
çiğnediklerinde Tanrı onları cennetten
uzaklaştırdığı zaman oraya yanan ve dönen
kılıçlarla Keruvları koydu ve onlar Tahta
yaklaşmadılar. Ve hiç kimse yaklaşmıyordu.
Benzer bir şekilde tapınaktaki en kutsal
yeri kapatan perdede bunu gösteriyordu.
Perde ötesine kimse geçemiyordu. Perdenin
üzerine işlenmiş keruv resimleri vardı
ve sandığın üzerinde Keruvlar vardı. Ve
Tanrı'nın huzuruna kimse yaklaşamıyordu.
Çünkü herkes Yeşaya gibi günah işlemiş
suçlu ve murdar insanlardı.
Vahiy 4:1-3 Bundan
sonra gökte açık duran bir kapı gördüm.
Benimle konuştuğunu işittiğim, borazan
sesine benzeyen ilk ses şöyle dedi: "Buraya
çık! Bundan sonra olması gereken olayları
sana göstereyim." O anda Ruh'un beni
yönetimine almasıyla gökte bir taht ve
tahtın üzerinde oturan birini gördüm.
Tahtta oturanın, yeşim ve kırmızı akik
taşına benzer bir görünüşü vardı. Zümrüdü
andıran bir gökkuşağı tahtı çevreliyordu.
Bu ayetleri okurken Tapınak düzenini düşünmeliyiz.
Burada tahttan, yedi meşaleden, cam denizden
ve taht çevresindeki ruhsal varlıklardan
bahsediyor. Tapınak için gökteki asıllarının
bir kopyası derken bunlardan bahsediyor.
Tapınak içerisindeki yedili şamdan, cam
denizi simgeleyen yıkanma kazanı ve ruhsal
varlıkları simgeleyen keruv resimleri
hepsi gökteki asıllarının bir kopyası
oluyor. Taht önündeki durumu ve O'na nasıl
yaklaşılacağını gösteriyor.
İlk başa dönelim Ona yaklaşmanın ilk yolu sunaktan
geçerdi. Ve bu sunakta
kurban kesildikten sonra onun kanıyla
kutsal yere girilirdi. Aslı göklerde olan
Tanrı'nın tahtına da yaklaşmak için bir
kurban gerekiyordu. Bu tapınak tamamen
Tanrısal planı yansıtan bir düzendi. İbraniler
9:11 ve 10:1-7 => Tapınaktaki
bu sunak çarmıhı simgeleyen bir yerdi
ve Kutsal Kitap bize bunu net bir şekilde
gösteriyor.
Tanrı'nın tahtını bulunduğu en kutsal yere girebilmek
için kurbanların kanı gerekiyordu. Aynı
şekilde gerçek anlamda Tanrı'nın huzuruna
çıkabilmek için, o kutsal Tahtın önünde
durabilmek için Günahların bedellerinin
ödenmesi gerekiyordu. Buda kurban olan
Mesih'in değerli kanı sayesinde gerçekleşti.
Devamlı devamlı bunu hatırlamamız gerekli Tanrı
seviyor insanları ama Tanrı bunun yanında
günahtan nefret’te ediyor ve insan günahları
yüzünden Tanrı’ya yaklaşamıyor bu günahın
büyüğü küçüğü yok bu konuda hemen yine
Kutsal Kitap bu konuyu açıklamamız için
bize yardıma yetişiyor.
2Samuel 6:6-7 Nakon'un harman yerine vardıklarında
öküzler tökezledi. Bu nedenle Uzza elini
uzatıp Tanrı'nın Sandığı'nı tuttu. RAB
Tanrı saygısızca davranan Uzza'ya öfkelenerek
onu orada yere çaldı. Uzza Tanrı'nın Sandığı'nın
yanında öldü.
Burada acaba Uzza Kutsal Tanrı’nın konutunu simgeleyen
sandığın yere düşmesini engelemek isterken
acaba kötü bir niyetlemi yaptı? Tabiki
hayır hatta Tanrı’yı çok sevdiği ve saygı
gösterdiği için bunu yapmıştır bazı inançlarda
bu günah değil aksine “Sevap” olarak bile
kabul edilebilir, ancak Tanrı uygunsuz
bir şekilde kendisine yaklaşılamayacağını
söylemiştir öğretmiştir ve bizlerde Tanrı’dan
uzak kaldığımızda karanlıkta kaybolup
gideceğimizi söylediğimiz için burada
seçilme ve seçildikten sonra kutrulma
gerekmektedir.
İsa Mesih çarmıhta ölmeden önce tamamlandı diye
bir söz kullandı. Neydi tamamlanan şey.
İsa tam bunu söyledikten sonra Tapınağın
perdesi tam ortadan yukarıdan aşağıya
doğru yırtıldı. Sanki Tanrı'nın eli o
perdeyi yırtmıştı. Ve böylelikle en kutsal
yere giden Tanrı'nın tahtına bizi ulaştıracak
olan yolu açmıştı. Kurtuluşumuzu artık
tamamlamıştı simgelerin hepsi gerçekleşmişti.
Bu yüzden bizler artık kurban kesmiyoruz,
dinsel temizlik yapmıyoruz, adak ekmekleri
sunmuyoruz veya şamdan yakarak kutsal
yere girmeye çalışmıyoruz çünkü bunlara
gerek kalmadı Mesih bunların hepsini tamamladı.
Mesihin Tamamladığı işleri 3 başlık halinde sunabiliriz,
Gazabı Yatıştırmıştır
Romalılar 3:24-25 İnsanlar, İsa Mesih'te
olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız
olarak aklanırlar. Tanrı, Mesih'i, kanıyla
günahları bağışlatan ve imanla benimsenen
kurban olarak sundu.
1Yuhanna 2:1-2 Yavrularım, bunları size,
günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. Ama
birimiz günah işlerse, adil olan İsa Mesih
bizi Baba'nın önünde savunur.
Kendisi günahlarımızı ve yalnız
bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın
günahlarını da bağışlatan kurbandır.
1Yuhanna 4:10 Tanrı'yı biz sevmiş değildik,
ama O bizi sevdi ve Oğlunu günahlarımızı
bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi.
İşte sevgi budur.
Tanrı’nın kutsal gazabı yatıştırılmalıydı ve Tanrı kutsal sevgisiyle
bu yatıştırma görevini bizzat kendisi
üstlenmiş, Oğlunun kimliğinde kendisini
sunarak Seçilmişlerinin günahları için
gazabı yatıştıran kurban olmuştur.
Fidye olmuştur.
Gazap yatıştırma, Tanrı’nın gazabının çarmıh aracılığıyla dinmesi
fidye ise günahkarların bir bedel karşılığı
kurtarılmasıdır.
1Timoteyus 2:5-6 Çünkü tek bir Tanrı ve
Tanrı ile insanlar arasında tek bir Aracı
vardır. Bu da insan olan ve kendisini herkes için fidye
olarak sunmuş bulunan Mesih İsa'dır. Uygun
zamanda verilmiş olan tanıklık budur.
1Petrus 1:18-19 Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan
gümüş ya da altın gibi geçici şeylerle
değil, Mesih'in kusursuz ve lekesiz bir
kuzunun kanına benzer değerli kanı fidyesiyle
kurtuldunuz.
Aklanmışızdır
Aklanma yukarıdaki 3 olayın sonucudur, İlk önce Gazap yatıştırma,
yani Tanrı’nın gazabı yatışana dek insanlar
için bir kurtuluş sözkonusu olamaz, Daha
sonra sonra Mesih’in kanı ile yani Fidye
ile satın alınıp suç ve günah tutsaklıgından
bizi kurtarmıtıştır. Aklanmada bunun sonucu,
olumlu bir yönüdür
Romalılar 5:18 İşte, tek bir suç bütün insanların
mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk
eylemi de bütün insanlara yaşam veren
aklanmayı sağladı.
Yeşaya 53: 11 Canını feda ettiği için Gördükleriyle
hoşnut olacak. RAB'bin doğru kulu, kendisini
kabul eden birçoklarınıaklayacak. Çünkü
onların suçlarını o üstlendi.
İşte Tanrı seçilmişlerine bunları sunmuştur Mesih aracılığı ile,
kendi huzuruna çıkabilmemiz için karanlıkta
kalıp sonsuza kadar kaybolup gitmememiz
için,
2Korintliler 5:18-19 Bunların hepsi Tanrı'dandır.
Tanrı, Mesih'in aracılığıyla bizi kendisiyle
barıştırdı ve bize barıştırma görevini
verdi. şöyle ki Tanrı, insanların suçlarını
saymayarak dünyayı Mesih'te kendisiyle
barıştırdı ve barıştırma sözünü bize emanet
etti.
Tanrı neden herkesi
kurtarmadı?
Bu sorununde cevabı çok net ve çok kesindir hiçbir
yoruma ihtiyaç duymadan açıklanabilir.
“TANRI’NIN HERKESE LÜTUF MERHAMET ETME
BORCU VARMIDIR?” eğer evet Tanrı borçludur
diyorsak o zaman Tanrı hakkında Adaletsiz
deme hakkınada sahibiz, ama eğer Hayır
Tanrı’nın kimseye borcu yoktur diyorsak
bu sorunun cevabıda çok açıktır o zaman
“Tanri tüm insanlığa adaletini sundu,
diğer insanlarada fazladan Lutfunu sundu!
Buda kendisinin Tanrının özgür iradesi,
düşüncesi ve sevgisindendir çünkü Tanrı
yaratılıştan beri Günah işlemeyin, Kutsal
olun yoksa ölürsünüz demiştir ve insanlarda
günah işleyip ölümü Ruhsal ölümü haketmişlerdir
ancak seçtiği kullarına kendine çocuklar
olabilme hakkını vermiştir, Başta bir
Hırsız ve Hakim örneği vermiştik şimdi
burada tekrar aynı örneğe dönelim Hırsız
kesinlikle suçlu ve cezayı hak ediyordu
ve Hakim ona cezasını verdi oturduğu kürsüden
indi ve onun çekmesi gereken tüm cezayı
kendisi tazmin edeceğini söyledi çünkü
o kürsüde oturan bir hakim değil Hırsıza
bir Baba gibi davranan bir insan olmuştu
ve tüm cezaları ödedi sonrada ona bir
evlat edinme belgesi vererek onu evat
edinmişti. Ve önceleri Hırsız olan adam
artık saygın bir hakimin çocuğu olmuş
onun tüm servetine ortak olmuştu.
Efesliler 1:5 Kendi isteği ve iyi amacı
uyarınca, İsa Mesih aracılığıyla kendisine
oğullar olalım diye bizi önceden belirledi.
Westmister Kısa İlmihalindede Evlatlığa alınma nedir? Sorusunun cevabı
şöyledir:
“Evlatlığa alınma, Tanrı’nın karşılıksız
sunduğu lütfun bir etkinliğidir, bunun
aracılığıyla bizler Tanrı çocukları arasına
kabul ediliriz ve onların bütün ayrıcalıklarına
hak kazanırız”
Seçilenlerin Irk’ı dili, tabiyeti
Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın seçtiği halk İsraildir İsa’dan sonrada
bu böylemi devam etmiştir, Yani Tanrı’nın
bu seçiminde acaba sadece bir ırk’amı
özeldir bunun içinde Kutsal Kitap böyle
olmadığını bu Tanrı’nın seçimi Tüm insanlığa
olduğunu öğretmektedir.
Yuhanna 3:16-17 – Matta 28:18-20 – Vahiy 5:9-10 ayetleride dediğim gibi Tanrı Tüm dünyadan seçtiği insanlara
Tanrı’nın çocukları olma hakkını vermiştir.
Tanrı sadece bir ırk’a değil genel ve göksel çağrıdır bu Çağrı,”
davet demektir. Genelde aldığımız davetler,
belli bir yere ya da sosyal bir faaliyete
katılmamız için verilirler. Ama imanlının
aldığı çağrı bir yere değil, bir şahsa
yöneliktir. Bizler İsa Mesih'e ve O'ndaki
kurtuluşa çağrıldık.
Rabbimizden aldığımız bu çağrı büyük bir ayrıcalıktır! Bizi “kendi
egemenliği ve yüceliğine çağıran Tanrı'ya
yaraşır bir biçimde” yaşamalıyız (1.
Selanikliler 2:12). İsa Mesih'le beraberliğe
çağrıldık (1. Korintliler 1:9). Kutsal bir hayata
çağrıldık
(Koloseliler 3:12‑15). Bizi
kendi öz halkı olarak çağıran Tanrı'nın
erdemlerini ilan etmek üzere çağrıldık
(1. Petrus 2:9). Bu çağrı imanlının
kimliğini nasıl etkiliyor? Artık ırk,milliyet,
cinsiyet, meslek, toplumsal tabaka gibi
unsurlar değil, bu çağrı ve Mesih'te olmamız
kimliğimizi belirten temel gerçeği oluşturmaktadır
(Galatyalılar 3:27‑28).
7-
Bölüm Ne oldu, Ne olduk
Bizler önce Adem’in orijinal
günahını alarak lanetlenmiştik Ama şimdi
Tanrı’nın lütfu ve iman aracılığı ile
Mesih’in doğruluğunu alarak akladık. Aklanmış
insan Tanrı tarafından kabul edilmiş insandır,
ve kendisini Tanrıdan uzak kılacak herşeyden
ve hertürlü suçtan temizlenmiş ve kurtulmuştur.
Aklanan insan üzerindeki tüm pisliklerden
kurtularak Tanrı’nın kutsal ailesine kabul
edilip oğulluk alır nasıl aklandığımız
konusunu biraz daha incelersek
Romalılar 3:24-26 İnsanlar, İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla,
karşılıksız olarak aklanırlar. Tanrı,
Mesih'i, kanıyla günahları bağışlatan
ve imanla benimsenen kurban olarak sundu.
Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabrederek,
daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı.
Bunu, adil kalmak ve İsa'ya iman edeni
aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini
göstermek amacıyla yaptı.
Burada karşımıza 3 ana başlık
çıkıyor.
1-
Günah bedeli karşılığı kan sunusu ile satın alınma (Mesih’in
Kanıyla)
2-
Tanrı öfkesini üzerimizden aldı (Mesih aracılığı ile)
3-
Ve tüm bunların olmasına olanak sağlayan Lütfu aracılığı
ile aklar (Mesih’le)
Bütün işler bizim üzerimizde
dönüyor ama biz bir şey yapıyoruz herşey
Mesih aracılığı ile Tanrı’dan gelmektedir.
Küçükken oynadığımız bir köşe kapmaca
oyunu vardı, Aklanma tıpki bu oyundaki
gibi yer değişme ile olmaktadır, yani
Adem’in günahı Bize,
Bizim Günah’ı Mesih’e
Mesih’in doğruluğuda yine bize
geçmiştir
Seçilmişler aklanmış ve Tanrı’nın
öz çocukları’dır Egemeni Şeytan olan bir
dünyada yaşamaktayız ve Mesih’e ne yaptılarsa
bizlerede onu yapacaklardır, (Yuhanna
15:20 – 2. Timoteyus 3:12 – Matta 24:9
gibi)
Vahiy 3:5 Galip gelen, böylece beyaz giysiler giyecek. Böylesinin adını
yaşam kitabından hiç silmeyeceğim. Babamın
ve O'nun meleklerinin önünde o kişinin
adını açıkça anacağım.
İsa Mesih burada kilisesinde
3:3 Aldıklarını hatırla diyerek kilisesine
birşeyler verdiğini yani aldıkları lütfu
hatırlamalarını söylüyor ve daha sonrada
onlara beyaz giysiler tertemiz bir giysi
vereceğini söylüyor.
Vahiy 7:9 Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan
ve her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı
kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu'nun
önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz
kaftan giyinmişti ve ellerinde hurma dalları
vardı.
Burada bahsedilenler bizleriz
dolayısı ile Tanrı bizleri lütfu ile seçti,
İsa Mesih’e iman yolu ile akladı ve yüceltti
artık seçilmişlere düşen tek görevde örnek
birer isim olarak yaşamalıdır, çünkü Türkiyenin
en ünlü ailelerinden olan KOÇ ailesinin
bir çocuğu gece gündür sarhoşluk yaparak,
hırsızlık yaparak zina yaparak dolaşmaz
/ dolaşamaz çünkü her zaman bilirki bir
ailenin soyismini taşıyordur bizlerede
Tanrı kendi kutsal ismini vererek (Tanrının
çocukları) bizi dünyadaki en ünlü en saygın
aileden daha saygın yapmıştır. Artık bizlerde
Matta 5:16 Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki,
iyi işlerinizi görerek göklerde olan Babanızı
yüceltsinler!