Okuma Mısırdan Çıkış
14:10-30
10 Firavun yaklaşırken,
İsrailliler Mısırlılar'ın arkalarından
geldiğini görünce dehşete kapılarak
RAB'be feryat ettiler.
11 Musa'ya, «Mısır'da
mezar mı yoktu da bizi çöle ölmeye getirdin?»
dediler, «Bak, Mısır'dan çıkarmakla
bize ne yaptın!
12 Mısır'dayken sana,
`Bırak bizi, Mısırlılar'a kulluk edelim'
demedik mi? Çölde ölmektense Mısırlılar'a
kulluk etsek bizim için daha iyi olurdu.»
13 Musa, «Korkmayın!» dedi, «Yerinizde
durup bekleyin, RAB bugün sizi nasıl
kurtaracak görün. Bugün gördüğünüz Mısırlılar'ı
bir daha hiç görmeyeceksiniz.
14 RAB sizin için savaşacak,
siz sakin olun yeter.»
15 RAB Musa'ya, «Niçin bana feryat ediyorsun?»
dedi, «İsrailliler'e söyle, ilerlesinler.
16 Sen değneğini kaldır,
elini denizin üzerine uzat. Sular yarılacak
ve İsrailliler kuru toprak üzerinde
yürüyerek denizi geçecekler.
17 Ben Mısırlılar'ı
inatçı yapacağım ki, artlarına düşsünler.
Firavunu, bütün ordusunu, savaş arabalarını,
atlılarını yenerek yücelik kazanacağım.
18 Firavun, savaş arabaları
ve atlılarından ötürü yücelik kazandığım
zaman, Mısırlılar bilecek ki, ben RAB'bim.»
19-20 İsrail ordusunun önünde yürüyen
Tanrı'nın meleği yerini değiştirip arkaya
geçti. Önlerindeki bulut sütunu da yerini
değiştirip arkalarına, Mısır ve İsrail
ordularının arasına geldi. Gece boyunca
bulut bir yanı karartıyor, öbür yanı
aydınlatıyordu. Bu yüzden, bütün gece
iki taraf birbirine yaklaşamadı.
21 Musa elini denizin üzerine uzattı.
RAB bütün gece güçlü doğu rüzgarıyla
suları geri itti, denizi karaya çevirdi.
Sular ikiye bölündü,
22 İsrailliler kuru
toprak üzerinde yürüyerek denizi geçtiler.
Sular sağlarında, sollarında onlara
duvar oluşturdu.
23 Mısırlılar artlarından
geliyordu. Firavunun bütün atları, savaş
arabaları, atlıları denizde onları izliyordu.
24 Sabah nöbetinde
RAB ateş ve bulut sütunundan Mısır ordusuna
baktı ve onları şaşkına çevirdi.
25 Arabalarının tekerleklerini
çıkardı;(dipnot:«Çıkardı»: İbranice
fiil «Yoldan saptırdı» ya da «Çamura
saplanmasını sağladı» anlamına da gelebilir.)
öyle ki, arabalarını zorlukla sürdüler.
Mısırlılar, «İsrailliler'den kaçalım!»
dediler, «Çünkü RAB onlar için bizimle
savaşıyor.»
26 RAB Musa'ya, «Elini denizin üzerine
uzat» dedi, «Sular Mısırlılar'ın, savaş
arabalarının, atlılarının üzerine dönsün.»
27 Musa elini denizin
üzerine uzattı. Sabaha karşı deniz olağan
haline döndü. Mısırlılar sulardan kaçarken
RAB onları denizin ortasında silkip
attı.
28 Geri dönen sular
savaş arabalarını, atlıları, İsrailliler'in
peşinden denize dalan firavunun bütün
ordusunu yuttu. Onlardan bir kişi bile
sağ kalmadı.
29 Ama İsrailliler denizi kuru toprakta
yürüyerek geçmişlerdi. Sular sağlarında,
sollarında onlara duvar oluşturmuştu.
30 RAB o gün İsrailliler'i
Mısırlılar'ın elinden kurtardı. İsrailliler
deniz kıyısında Mısırlılar'ın ölülerini
gördüler.
31 RAB'bin Mısırlılar'a
gösterdiği büyük gücü gören İsrail halkı
RAB'den korkup O'na ve kulu Musa'ya
güvendi.
Bu
hafta paylaşacağımız bölümü okuduğumuzda
halk hamd olsun sonunda mısırdan yolculuga
basladı ve kutsal kitap derki zafer
havası içinde Çık.14: 8 Firavun zafer havası içinde ilerleyen İsrailliler'in peşine
düştü. İleliyorlardı, her şey harikaydı
tekrar Tanrıya ibadet ediyolardı tekrar
tanrıyı yuceltiyorlardı, cunku Tanrıları
onlara yıllardır köle çalışıp alamadığı
haklarını yani altınlarını gümüşlerini
aldırmış, çünkü Tanrıları artık onları
özgür olmak için çağırmıştı, ama Tanrının
önceden bildiği gibi firavun inatçılık
yaptı M.Çıkış 14:5 Halkın
kaçtığı Mısır Firavunu’na bildirilince,
firavunla görevlileri onlara ilişkin
düşüncelerini değiştirdiler. Biz ne
yaptık onları salıvermekle kölelerimizi
kaybettik dediler. Ve malesef herşeyi
her belayı unuttular, hatta çocuklarının
ölümlerini unuttular, hatta Tanrının
gerçek Tanrı olduğunu unutup, tekrar
şeytanın ayartısı ile İsraillilerin,
bir yerde Tanrının çocuklarının peşlerine
düştüler, evet onlarıı bulup tekrar
israile getirmek gerekliydi, karşı koyanlarıda
öldüreceklerdi, Ama firavun ve çevresindikelir
birşeyi malesef unuttular, Tanrı’yı
çünkü israillilerli oradan çıkaran,
güçlü ordular, güçlü krallar değil Rablerin
Rabbi, yüceler yücesi Yahve olan Tanrımızdı,
ve Rabbimiz şöyle demişti. Mısırdan
çıkış 7:4 halkım İsrail'i ordular halinde Mısır'dan çıkaracağım., yani Tanrı umarım çıkarabilirim, umarım yapabilirim değil, ÇIKARACAĞIM demişti,
Ve
halk neşeyle yolda giderken Kızıldeniz
yakınlarına geldiklerinde arkalarına
bir bakdılarki, eyvah Firavun en güçlü
askerleri ve savaş arabaları ile peşlerinde
tozu dumana katıp geliyordu, ne olacaktı
şimdi?, tüm sevinçleri yarım kalmıştı
sanki, hepsini öldürecek kalanlarıda
tekrar köle olarak alıp daha ağır işlerde
çalıştıracaklardı, ve halk bu korku
ve endişe ile hemen Musa’ya gelir, Offf
musa nedir senin bize yaptığın keşke
mısırda kalsaydık, mısırda çok çalışıyorduk
ama en azından yiyecek ekmeğimiz vardı,
Mısırdayken en azından ölecekte olsak
ecelimizle ölecektik ama şimdi burada
bizi firavun öldürecek diyerek Musaya
çıkıştılar, (Mısırdan Çıkış 10-12)
Musa
ise onlara korkmayın dedi, neden korkuyorsunuz?
Yerinizde durup bekletiyin Rab sizi
kurtaracak, bugun gördüğünüz bu mısırlıları
bir daha görmeyeceksiniz dedi, Rab sizin
için savaşacak siz sakin olun yeterki,
(Mısırdan çıkış 14:13-14)
Ve
Musa doğru bir davranış sergiledi, ve
onlara tanrıya güvenmelerini söyledi,
aslında Musada bu sözleri sanki bir
dua gibiydi, Tanrım yapacaktır demekteydi,
ve Tanrı onun bu duasına yanıt verdi
ve Musaya o meşhur değneğini kaldırmasını
ve denize uzatmasını söyler ve deniz
mucizevi şekilde yarılır ve halk içinden
ayakları suya değmeden geçerler, evet
Tanrımız mucizeler tanrısıdır, evet
Tanrımız tam bir savaş eridir, Çünkü
Tanrı onlarla birlikteydi, her ne kadar
onlar Tanrının gücünü bazen unutup boşu
boşuna bazen üzülselerde Tanrı onlara
bulut sütünü aracılığı ile onlarla birlikte
gidiyordu ve yol gösteriyordu, Tanrımız
sadece yol gösteren değil aynı zamanda
bizi düşmanlarımızdan koruyan bir tanrıdırda,
çünkü kötü olan firavun geldiği zaman
bulut sutununun yer değiştirip halkı
ile düşmanın arasına girmiştir, ve bir
nevi kendisini siper etmiştir, Tıpkı
Mesih isanında bizim ugrumuza kendisini
feda ettiği gibi, her kötülüğü her pisliği
üzerine alıp bizleri temizlediği gibi
ve ölümü zaferle yendiği gibi, Tanrıda
tüm halkına eziyet edenleri, ve kendisine
itaat etmeyenleri kızıldenizde bozguna
ugratmış ve hepsini helak etmiştir,
Bu Kutsal sözleri okurken hemen kendi kendime sordum, ben
ne yapıyorum böyle zorlu durumlarda
nasıl davranıyorum çok kez dünyasal
olan şeylerle çözüm üretmeye çalışıyorum
ama herseferinde olayın en başına veya
daha kötüye gittiğimi görüyorum, ama
ne zaanki Tanrı senin isteğin olsun
çünkü sen bana hep öndersin, çünkü sen
bana hep yolculuklarımda yön gösterensin
dediğimd, Tanrı kendi kutsal adı ve
karşılıksız sevgisi ile bana yardım
etmiştir, hayatımı bilenleriniz benim
hayatımdaki ne büyük mucizeler yaptığını
sizler biliyorsunuz, bunu bir başbakanın
bile çözemeyeceği şekilde çözmüş ve
onlarca mucize gerçekleştirmiştir Tanrı,
sadece bana değil sizlerede bu mucizeleri
yaptı sizlerde tanık oldunuz ve bence
en güzel mucizesi her zaman söylediğimiz
gibi, cehenneme (Sonsuz hayattan mahrum
olmak) gidecekken, Tanrının kutsallar
kutsalının, o kendisine bakılamayacak
kadar aydınlık ve temiz olanla birlikte
olma şansını bize vermiştir,
Peki
bizler böyle bir sorunla karşılaşınca
gerçekten ne yapıyoruz? Ne yaptık biraz
kendinizle yüzleşin, samimi olun, dün
patrick dediki, bazen tanrıya çok uzak
olduğunu düşündüğümüz için her şeyi
rahatça itiraf edebiliyoruz, her şeyi
utanmadan söylüyebiliyoruz, ama aslında
gerçekten Tanrı o kadar bize uzak değil,
Tanrı çok yakınımızda Kutsal Ruhu içimizde,
onun için böyule durumlarda bizler ne
yapıyoruz onu düşünmemiz gerek, Tanrının
hep yanımızda olduğugunu hatırlarsak
ona güvenimiz daha çok olur,
Korktuğumuz
zaman, tedirgin olduğumuz zaman bir
yakına ihtiyaç duyarız ona daha sokuluruz,
(Benim mezarlık hikayemi anlat)
Bu hafta bu olayın hemen hemen bir benzeri incilde
gerçekleşmektedir ve sizinle o konuya
bakmak istiyorum.
(Okunması
Gereken Ayetler: Mat 8:23-27; Mark 4:35-41; Luk 8:22-25)
Okuduğumuz bu bölümde çok çarpıcı benzerlikler vardır, Rabbimiz
kalabalığa öğretiyordu onlara gerçek
kurtuluşu anlatıyordu ve onlara gerçek
kurtuluşun ve Tanrının eğemenliginden
bahsediyordu ve akşam olunca öğrencilerine
"Gölün
karşı yakasına geçelim". Dedi
. ve Birden korkunç bir fırıtna koptu
ve öğrenciler paniğe kapıldılar. İsa
uykuya dalmıştı ve öğrenciler, “Acaba bizimle ilgileniyor mu?” diye düşünmüş olmalılar. O’nu uyandırıp
sordular, "Öğretmenimiz,
batıyoruz! Hiç aldırmıyor musun?"
(Mark 4:38). O zaman İsa kalkıp fırtınayı
dindirdi ve göl sütliman oldu. Bundan
sonra öğrencilerini usulca azarladı.
Onlar ise bu adamın kim olduğu konusunda
düşünmeye başladılar.
Burada iman hayatının bir resmini görmemek imkansızdır.
Mesih imanlıları olarak biz bu dünyada
Cennete doğru ilerleyen bir yolculuktayız.
Tıpkı mısırdan çıkığ vaad edilen topraklara
giden imanlılar gibi, Yolculuğumuz fırtınalıdır.
Çok kez hayatın fırtınaları bize saldırdığı
zaman imanımız gevşemeye başlar ve belki
de bazen imanımızı yitiririz, ama daha
kötüsü bu fırtına içinde bocalarken
İsa'nın uyumakta olduğunu ve hiç aldırmadığını
düşünebiliriz. Defalarca aynı soruyu
sorarız: “Acaba durumumuzla hiç ilgilenmiyor
mu?” Tabii ki ilgileniyor, sadece
O'nun verdiği vaatlere güvenebilseydik!
kayıktaki öğrenciler de güvenmesini
bilselerdi korkmayacaklardı. Neden korkmamıza
gerek yoktur?
(Tanrı İsraillilere söz verdi sizi götüreceğim dedi)
(1) Rab İsa kendisina
ait olanlarla birlikte yolculuk edeceğine
ve onları sağ salim gidecekleri yere
götüreceğine söz verdi.
Luka 8:22’deki sözleri inceleyelim: Bir
gün İsa öğrencileriyle birlikte bir
kayığa binerek onlara, "Gölün karşı
yakasına geçelim"
dedi. Bu sözde Rab'bin amacını, niyetini ve hem öğrencilerine hem de bize verdiği vaadi
görebiliriz. Bu sözde kendi güvenliğimizi
de görebilriz, çünkü Rab İsa ne dedi?
“Gölün
karşı yakasına geçelim" dedi.
“Hadi gelin birlikte gölün sularına
batıp boğulalım” demedi.
Birçok Mesih imanlısı bu konuda Rab'be olan güvenlerini yitiriyor. Soruyor:
Gerçekten Ran İsa benimle birlikte mi?
Bunun yanıtı tabii olarak “Evet, seninle birliktedir!” olmalı. Evet,
O hayatın fırtınaları içinde bizimle
birliktedir. “Sen suların içinden geçerken ben
seninle beraber olacağım; ve ırmakların
içinden geçerken senin üzerine taşmıyacaklar;
ateşin içinden yürürken yanmıyacaksın,
ve alev seni yakmıyacak” (Yeşaya
43:2).
Hayatımızın yaslı günlerinde bizimledir (Mez 23:4);
O'nun hizmetindeyken bizimledir (Mat 28:19-20);
stress içideyken bile bizimledir (2
Tim 4:17)
ve bizi asla terketmeyeceği konusunda bize güvence verdi
(İbr
13:5-6).
Yine de Mesih imanlısı çok kez soruyor:
“Gerçekten karşı yakaya varabilecek
miyim?”. Gerçekten Tanrı bana vaad
ettiklerini verecekmi? Yoksa bizde mısırda
kalıp en azından bu baskıları görmeden
eski ve şeytanın egemenligindeki hayatımızı
devam ettirsemiydik?
Bu olayda Rab'bin vaadini görebiliriz. Bize soruyor: “Neden bana iman etmiyorsunuz?”. Bak Yuh 10:28-29 ve
2
Tim 2:19. Rab bizim
gideceğimiz yere sağ salim varacağımızı
söylemişse oraya varacağız. hiçbir şey
O'nun verdiği vaadi engelleyemez. Tanrı
İsraillilere vaad etti, sizi oradan
çıkaracağım dedi ve çıkardı, “Sular
sağlarında sollarında onlara duvar oluşturmuştu.
Rab o gün israilliler’i Mısırlıların
elinden kurtardı. Mısırdan Çıkış
14:29b-30a Hayatın tüm yolculuğunda
bizimle birlikt olacağı konusunda bize
güvence verdi. Sonunda bizi emniyet
içinde göksel evimize götürecektir.
(2) Hayatımızda Rab'bin
bize önderlik ettiği yolculukta her
zaman fırtınalar olacaktır.
Bak Mat 8:24 Mesih imanlıları olduğumuz için fırtınalardan
muaf kalacağız diye bir şey yoktur.
Rab isaya ait isek hayatımızda fırtınaların
kopmasını beklemeliyiz. Çünkü nasıl
firavun Tanrının halkını salmak istemediyse,
kendisine kölelik yapmasını istediyse,
Bu dünyada bizi cennete gitmemizi engellemek
için, vaad edilen topraklara gidebilmemizi
engellemek için daima sorunlar çıkaracaktır.
Sorunlarımız her zaman olacaktır. Bunun
tersini bekleyemeyiz. Bak
Fil
1:29 ve
İbr 12:5-13. sayfa 1547
Sen kardeşim, şu anda hayatının bir fırtınası içinde misin? Cesaretini yitirme.
Şunu bilmelisin:
(a) Fırtınanın kopacağını Rab İsa önceden biliyordu, ama
yine de kayığa girdi
(b) Fırtınaya izin verdi ve öğrencilerinin fırtına içine
girmelerine izin verdi
(c) Fırtınanın tüm korkunçluğunu tecrübe etmelerine izin
verdi
(d) Fırtına ile hiç ilgilenmiyormuş gibi gözüktü
(e) Fırtınanın ortasında onlarla birlikteydi ve korkmalarına
gerek yoktu
Tüm bunlar imanlının hayatıyla ilgili noktalardır. Bunları iyice düşün ve
ders al.
(3) Çok kez Mesih imanlısı
hayatın fırtınaları içinde Rab'be olan
güvenini yitirebilir
Öğrencilerin bu olay içindeki durumları korku, kuşku ve acılık kökleriyle
betimlenebilir. Üstelik, can yürekten
sevdikleri Rableri sanki bu duruma hiç
aldırmıyordu. "Öğretmenimiz, batıyoruz! Hiç aldırmıyor musun?" diye O’na
soruyorlar. İsraillilerde Musa aracılığı
ile Tanrıya geldi ve Musa bizi öldürecekler
dedi, ve
Biz de kaç kez bu şekilde tepki göstermişiz acaba?
Biz de kaç kez, “Rab baksana bana neler oluyor. Hiç aldırmıyor musun?” diye sormuşuzdur.
Biz de
kaç kez korkuya kapıldık ve hayatın
fırtınaları içinde batıp gideceğimizi
sandık?
Biz de kaç kez yüreğimizde Rab'be karşı bir burukluk hissettik O’na içerledik?
Biz de kaç kez Rab'bin hikmetini O'nun yollarını sorguladık?
Yani bizim de imanımız gevşedi güvenimizi yitirdik.
Öyleyse soralım: Onların
imanları neden zayıftı?
(a) O'nun vaadine güvenemediler “karşıya geçelim”
(b) O'nun onlarla birlikte olduğuna güvenemediler: kayıkta onlarla birlikteydi.
(c) O'nun gücünün ne kadar büyük olduğunu hesaba katmadılar:
Fırtınayı
dindirdi
-israil Mısır olayında
Tanrı onları kenana götüreceğini söylediği halde inanamadılar
Firavun peşlerine düşünce Tanrıya güvenmeyip firavundan korktular, Tanrı tüm ordusunu yok etti
Tanrı denizi yardı onların ayaklarının sulara batmasına izin vermedi yani
Tanrı her şeyi onlara sağlamıştı
(4) Acaba Rab kendisine
ait olanların hayatın fırtınalarına
girmesine neden izin verir?
Hayatın fırtınaları içinde çalkalanmamızda bir amaç var mı? Evet vardır. Öğrencilerinin
bu fırtınaya girmelerine ve bu şekilde
denenmelerine izin verişinin en azından
dört nedeni verilebilir:
(i) Onların
imanlarını geliştirmek. Belki
de izin verişinin asıl amacı buydu,
çünkü fırtınayı dindirdikten sonra onları
imanlarının kıtlığı konusunda azarladı.
İsa öğrencilerine, "Nerede
imanınız?" diye sorarken onları
azarlıyordu. Bizim hayatımızda da denenmelere
izin verir, çünkü nasıl tepki göstereceğimizi
bilmemizi ister. O’na gerçekten iman
ediyor muyuz?
“Böylelikle içtenliği kanıtlanmış imanınız,
İsa Mesih göründüğü zaman size övgü,
yücelik ve onur kazandıracak. Bu imanınız,
ateşle arıtıldığı halde yok olup giden
altından daha değerlidir” (1
Pet 1:7). Tanrı size böyle bir
iman sağlamak için bazen hayatınızı
zorlayabilir
(ii) Kendi
Gücünü Göstermek için. Kovboy
filmlerinde kendine çok güvenen kovboy
düello sırasında haydi silahını çek
der karşısındakine, sanki Tanrımızda
burada öyle yapmak istiyor, ama o en
hızlı silah çekendir, işte buradada
bunu göstermek istiyor. Sanki
şöyle dedi, “bakın şimdi ben uyuyacağım ve durum en kritik
noktaya gelince uyanacağım ve kim olduğumu
onlara göstereceğim!” İşte Tanrı
halkının önüne kızıldenizi, arkasınada
firavunu koymasının sebebi buydu, Kurtulmaya
imkan yokken bile ben kurtarabilirim
sizi diyerek o gün milyonlarca insana,
bugunde milyarlarca insana bunu göstermek
istiyor,
Bizim durumumuzda da böyledir. O’na iman ettik ve yıllarca
O'nun adına iman ettiğimizi söylüyoruz,
ama kritik anlarda gerçekten O'nun ne
gibi birkişi olduğunu ve ne gibi bir
güce sahip olduğunu biliyor muyuz? Kimdir?
(a) Tam olarak insandır. Bizim gibi o da yorulur ve uykuya
dalar, ama İsa sadece insanlığı içinde
sınırlı mı? Hayır
(b) O aynı zamanda her şey üzerinde yetkiye sahip, tüm güce
sahip Tanrı'dır. Fırtınayı dindirmekle
Tanrısal güce sahip olduğunu sergiledi.
İnsan bedeni almış ve tüm gücünü sergileyebilen
Tanrı'dır.
(iii) Sevgisi
Gösterebilmek için. hayatın
fırtınaları geldiğinde, normal zamanlarda
aklımıza bile gelmeyen sorular sorarız.
Örneğin, “İmanlılar tehlike içindeyken, ben tehlike içindeyken Rab gerçekten ilgileniyor
mu? Kendisine ait olanlar acaba neden
acı çekiyorlar? Neden öldürülüyorlar?
Acaba dualarımıza yanıt verecek mi?
Acaba bu fırtınalar içinde bize iç huzuru
verecek mi? Bu olaydaki gelişmelere
baktığımızda bütün cevaplar önümüze
serilmektedir.
(iv) Egemenliğini
Geliştirmek için. Markos’un
yazdığı gibi gölde başka kayıklar da
vardı. Onlar da korkuya kapılmış
olmalıydılar. Rab İsa fırtınayı dindirdiği
zaman onlar da buna tanık olmuşlardı.
Bu insanlar fırtınanın nasıl dindiğini
merak etmiş olmalıydılar. Öğrencilerden
bunun nasıl olduğunu öğrenince Mesih
onların gözünde yüceltilmiş olacaktı.
Pavlus Fil 1:12’de bundan söz eder: “Kardeşler, şunu bilmenizi isterim:
başıma gelenler daha çok Müjde'nin yayılmasına
yaramıştır.”
Bütün
öğrenciler er yada geç fırtınalara karşı
karşıya kalırlar zaman zaman dalgalar
bizi batıracakmıs gıbı gorunur. İsanın
bizimle aynı kayıkta oldugunu bilmek
ne buyuk bir teselli. “okyanusun yeryuzunun
gokyuzunun efendisinin oldugu kayıgı
hıcbır su yutamaz. Yasam fırtınalarını
hıc kımse isa gibi yatıştıramaz. Siz
kayıkta isayla birliktemisiniz o zaman
hiç korkmayın eğer hala isayla aynı
kayıkta değilseniz yüzerek fazla gidemezsiniz
belli bir süre kollarınız yorulur batmaya
başlarsınız onun için vakit varken aynı
kayığa binin, kayıkta deniz üzerinde
belli bir süre gider, yüzün insanda
ama sen yüzerek uzaklara gidemezsin
yorulursun ancak seni o uzak diyarlara
götüren biri olmalı ve oda Rabbimiz
isa mesihtir, en zor anlarınızda sizi
bırakmayandır. Musa Korkmayın dedi,
sizde korkmayın o tekneye binerseniz,
Tanrı sizi kurtaracaktır.