YAŞAMIN ANLAMI NEDİR?
Yaşamın anlamı
nedir? Yaşamın anlamı para kazanmak mı?
Varlıklı bir yaşam sürmek mi? Güzel bir
kadına ya da erkeğe sahip olmak mı? Bazı
insanların saygınlığınıı kazanmak mı?
Varlıklı yaşam içinde ama kötü alışkanlıkta
yaşamak mı? Gerçekleri uygulamak mı? Acı,
sıkıntı, dert,
fakirlik içinde yaşamak mı? Doğrular uğruna
sıkıntı ve acılara dayanmak mı? Bu soruları
çok kere kendi kendime sordum. Kendime
”Niçin yaşıyorum” diye sordum.....
Yaşamın anlamı
bulduğum gün sevinçle doldum. Acılar,
sıkıntılar, dertler ve hastalıklar bana
yaşamın anlamını İsa Mesih’te olduğunu
gösterdi. Bu yaşamın içinde çok kere içimde
isyan öfke kızgınlıkla dolduğum gün Rabbe
“Beni bırak istediğim gibi yaşamak istiyorum,
eğer iman yaşamı buysa istemiyorum"
dedim. Çünkü yaşantım o kadar acılaştı, sıkıntı ve gözyaşlarımla çok sevdiğim
Rab İsa’ya isyan ettim. Halbuki Rab İsa’mı
o kadar çok seviyordum ki O’nun uğruna
çok defa gözyaşlarımla ve gemisi batan
kaptan gibi sabahladım. O sıkıntılı günlerde
“Doğduğum gün lanetli olsun” yaralı
yüreğimle bunları yaşamak için mi doğdum.
Halbuki bebekliğimde ağır hasta düşmüş
ve yaşam umudu olmayacak dereceye kadar
ve bu aklıma geldiği zaman o zaman ölseydim
günahı olmayan ve acıları yaşamadan beni
Yaradana gidecektim.? Yaşantımın acılaştırıldığı
gün ve dizlerimin zayıfladığı, göz yaşlarımı
aktığı gün, uykusuz ve çaresiz kaldığım
gün, şaşkınlık içinde, dünyam yıkıldı
dediğim gün ve içimde isyan ederken bile
bir ses bana “İnayet ve hakikat
seni bırakmasınlar bağla onları boynuna
ve yaz yüreğinin levhasına” bu
sözlerden sonra acı acı “Rab seni sevdiğim
biliyorsun” ama neden? Aynı ses "bak
sen bana ne kadar acı ve üzüntü verdin
ve Ben sana dayandım ve bağışladım ve
senin için haç'landığım zaman şikayetçi
olmadım senden ama sen niye şikayetçi
oluyorsun?"
Ve
o günden sonra yaşamım sevinçle
doldu ve çok sevdiğim Rab'bim ile acılara
ve hastalıklara dertlere dayandım ve çok
kereler hasta düştüm ve hastalığımda dokturları
değil Rabbimi aradım ve beni ayağa kaldırdı
ve “İnayetim sana yeter” dediği
günden sonra "Rab iyidir"
dedim. Çünkü inayetle yaşadığımı biliyorum
evet, eğer bugün yaşıyorsam ben değil
Rab'bin bende yaşadığımı biliyorum. Bunun
için yaşamın anlamı İsa Mesih’i tanımak
ve O’nu
kendi yaşamına almaktır. Bundan dolayı
bütün yüreğimle ona şükredeceğim. Çünkü
daha evel sahip olmadığım sevince ve yaşamın
güzelliğine sahip oldum ve bu sözler gerçek
ve doğrudur. O kendi yaşamıyla yaşantıma
anlam ve tad verdi. O yaşamla insanlarla
yaşamaya çalışıyorum. Rab İsa’nın insanları
ne kadar çok sevdiğni ve acılarına dertlerine
ortak olmak istediğini anlatmaya çalışıyorum.
İsa Mesih’le yaşamın ne kadar hoş ve tatlı
olduğunu her ne kadar bazen zor geliyorsada (Bunu bu şekilde tarif etmeye çalışan şeytandır)
da sonu sevinç ve mutluluk vericidir.
Çünkü Rab İsa insanlarla yaşarken aynı
acıları ve dertleri ve sıkıntıları yaşadı.
O’nun yaşamına ve sıkıntılarına ortak
olmakda o kadar sevinç ve gurur vericidir.
İnsanlar Hayat
Sigortasını yapıyorlar ve yaşamlarını
bir nevi garanti altına almak istiyorlar,
halbuki kişi kendi bacağını kaybettiği
zaman o para ona sevinç ve mutluluk vermiyor.
Bunun için yaşamın anlamı ve anlam veren
sadece İsa Mesih’tir. Bu sözler belki
bir çok insana gülünç mantıksız gelebilir.
Bu bir nevi yemeğe benzer ve her ne kadar
hoş ve tatlı olduğunu anlatılıyorsa ve
o yemekten tatmıyan ve tadına bakan arasında
ne kadar fark varsa bu yaşamda aynen öyledir.
Yemeği yiyen damağına ne kadar tat verdiğni
bilir. Tatmıyan kişi ise sadece işitmekte
kalır ya da ağzı sulanır ama tadını bilemez.
Bunun için İsa Mesihi yaşamına almanı
isterim. Bak gör ve tadına bak! O’nun
tatlığı,
sevinci, esenliği ve huzuru, sana
tat ve sevinç vermiyorsa o gün O’nu kendi
yaşamında çıkarabilirsin! Belki diyeceksin
ben O’na iman ediyorum ama bana tat vermiyor
ya da yaşantıma anlam vermedi. İman etmek
başka O’nu yaşamına almak başka tıp ki
o yemeği yiyenle yemeyine benzer. Bu bir
nevi tabak da görenen ve en çok sevdiğin
yemeğe benzer. Eğer tabak da makarna görünüyorsa
ve her ne kadar onun makarna oldunu inanıyorsan
ve alıp ondan yemezsen ve inandığın halde
senin açlığını gidertmek için yetersizidr.
Kutsal İncil’de
iman söz dinlenmek ve O’nun yaşamına
ve vaatlarına sahip olmaktır.
Eğer bir dış etken seni duyganlandırırsa ya da üzerse, duyduğunuz acı o şeyin
kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz
değerden geliyordur. Bu değeri her an
ortadan kaldırma gücünüz vardır. Aynı
zamanda bu değere değer katarak yaşama
sarılabilmektir. Sen kendine ne kadar
değer veriyorsan ancak o kadarde insanlara
değer verme gücüne sahipsin. Eğer insanların
sana değer vermeni istiyorsan önce sen
kendin değer vereceksin. İncil “İnsanların sana ne yapmasını istiyorsan sen aynısını onlara yap”
diyor. Matta
7:12 Eğer baskasının senin yaşamına sevinç ve anlam
vermek istiyorsan sende karşıdaki kişiye
aynısını vermeye çalış. Gül ya da herhangi
kokulu kolonya satan ya da sunan bir elde
daima bir miktar gülün ya da kolonya kokusu
kalır. Böylece yaşamın sana bıraktığı
koku gibi karşındaki kişiyede koku verir.
Bunun için Pavlos “İnsanlara
İsa Mesih’in hoş kokusuyuz” 2. Kor. 2:14-15
diyor. Kişi kendisinde olan koku dışında
koku verme olanağı yoktur. Kim bilir belki
kaç defa yaşamınla komşuna dostuna ve
çevrene acı ve üzüntü verdin. Kaç defa
sevgisizlik yaptın. Kim bilir dilinle
kaç defa Tanrı suretinde yaratılmış insanlara
hakaret ettin ve onların yaşamını altüst
ettin. Dilinle kaç defa uygun olmayan
sözlerle konuştun ve aynı dille Tanrı’ya
şükürler olsun dedin. Senin için yaşamın
anlamı gerçekten bu mudur? Sen sevinesin
diye insanlar üzüntüyle mi dolsun? Ne
yapman gerekiyor? Tüm bu hataların kökünü
başka yerde değil kendinden ara! Tüm olumsuzlukların
kökü insanın iç yaşamıdır ya da yürektir.
Aslında başkasına zarar verdiğin yerde
kendi yaşamına acı ve vicdan azabını vermiş
oluyorsun. Belki defalarca niye oldu ya
da niye yaptım. Aslında insanlar hatalarını
mutluyken değil ancak mutsuzken anlar.
Bunun için İsa “Gel ben sana rahatlık vereceğim”
diyor, nasıl O çarmıhta asılı iken
acı verenler için “Ey Baba onlara bağışla”
Luka 23:34 diyebildiyse O bu güçü insanada vermek istiyor.
Hayat
bazen öyle zor bir denemeler tabi tutuyor
ki insanı; bu denemeden kedersiz çıkmak,
yara almamak mümkün olmuyor. Bu deneme
kişiye, geçmişini, geleceğini, dostluklarını,
yaptıklarını ve yapacaklarını yeniden
sorgulama ve yaşama anlamlar ve değerler
sağlıyor. Bu zorlu sınav insana çok anlamlı
bir şey veriyor. İşte o zaman gerçek dostluk
ve sözde dostluk ortaya çıkıyor. Sözde
kardeşlik ve yaşamda kardeşliği ve arkadaşlıkları
belli ediyor ve kişi bazen hayal kırıklığına
uğruyor.
Hayatımda
bir kere yaşadım ve ona benzer bir olayı bir daha yaşamak istemem.
Çünkü hayatımın en acı günleri oldu. Açıkçası
o sınavda çok şey öğrendim. Dünyası yıkılmış
bir insan olarak oturdum, çok günler acı
ve keder içinde kaldım. Ölüm gözlerimin
önüne geldi ve artık yaşama umudunu tamamen
kaybetmiş gibi oldum. Ölüm vasiyetini
hazırlamaya ve çocuklarımla konuşmaya karar verdim ve bana bu acıları yaşatanlar mezarıma gelmesinler
ve arkamda "vah kardeşim" diyerek sahte gözyaşları dökmesinler diye çocuklarıma emir vermeye hazırlanırken Kendi (İsa) yaşamında her denemeden zaferle
çıkan Rab İsa bana yardım etti ve ayağa
kaldırdı. Yapmak istediğim herşeyden vazgeçtim.
Sanki olmamış gibi yaşama sevincim daha
da iyi olduğunu gördüm. O acılar sıkıntılar
beni İsa Mesih’e daha da yakınlaştırdı. Bunun için yaşamın anlamı ve yaşamın
Başkanı Rab İsa olduğunu tanıklık ediyorum.
Her durumda zafer veren Rab İsa Mesih’e
şükürler olsun!
Eğer bir kimseyi sevmiyorsan ya da birisini seviyorsan, bunun
sebebini araştırmalısın. Bu senden mı
kaynaklanıyor yoksa karşıdaki kişiden
mi? En akılı yöntem bana göre, kişinin
hatayı başka yerde değil kendisinde aramasıdır.
Bir
çok insan ilişkilerin bozulması ve sevgisizliğin
oluşması nedeni: Kişilerin kendilerini
savunması! Karşıdaki kişiyi suçlamasıdır.
Bu suçlar içinde yaşayan kişinin sevgisi,
cesareti soğur ve diğer tarafa sevgiyle
bakma cesaretli olamaz. Ondan sonra oluşan
olumsuzluklar ve ayrılıklar. Bir gün bir
bayan “İnsanlar beni suç işlemeye sürüklüyor”
dedi. Kendisine “Televizyone bakarken,
o filmde ki kişiye kızıyor musun?”
evet dedi. Peki o kişi sana ne yaptı?
Kendisine “Sendeki suç seni suça sürüklüyor.”
İnsanlar bu durumda yaşama mahkum olmuş.
İsa “Ne
mutlu yüreği temiz olanlara! Çünkü onlar
Tanrı'yı görecekler.” dedi. Matta 5:8
Ama her yürekte acılar, kederler, sevgisizlik,
çıkarcılık, nefret ve suçlar oluştu ve
yaşamın gerçek anlamı karanlık işlerden
ötürü kayboldu. Bir çok insan dediği gibi,
bunlar olmasaydı keşke! Keşke herkes İncil’in
dediği gibi “Sevgi komşusuna kötülük
etmez” ilkesine bağlı olarak yaşasaydı.
Ama acının olmadığı bir ortamda sevincin
amlamı olur mu? Acıdan sonra ki sevincin
anlamını yaşayan kişi ancak tarif edebilir.
Gördüm olağanüstü!
Kutsal
Tanrı “Üzerinize temiz su dökeceğim,
arınacaksınız. Sizi bütün kirliliklerinizden
ve putlarınızdan arındıracağım. Size yeni
bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh
koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak,
size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu
içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi,
buyruklarıma uyup onları uygulamanızı
sağlayacağım. Hezekiel 36:25-27
Kutsal Tanrı bizi bu şekilde yapmak için Biricik Sözü Olan
Oğlu İsa’yı dünyamıza yolladı. O’nun yaşamıyla
bizi tüm suçlardan ve kirlenmiş yüreklerden
temiz edip Kutsal Ruh’la donatmak istiyor.
Tanrı’nın vereceği yürek ve yaşam ancak
temiz ve anlamlı olabilir. Bu yüreğe ve
yaşama sahip olmak istersen İsa’yı kendi
hayatına çağır, çünkü o senin içinde çarmıha
gerildi. Eğer bir kimse insanlar tarafında
seviliyorsa bunun bir sebebi vardır. Eğer
sevilmiyorsa da bunu bir sebebi var. Bazen
suçlardan bazen çekememezlikten kaynaklanıyor.
Her insana saf ve temiz vicdanla bakabiliyor
musun?
İsa “Zina
etmeyeceksin› dendiğini duydunuz. Ama
ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle
bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina
etmiş olur Matta 5:27-28
Demekki insanların
yeni bir yüreğe sahip olması gerekiyor.
Bundan dolayı Kutsal Tanrı’ya ihtiyacımız
var. Kutsal Tanrı Oğlu (Söz anlamında)
çarmıha gerdi ve kanıyla yürekleri temizlemek
ve içinde oturmak istiyor. Tanrı olduğu
yerde sevgi ve yaşam ordadır. Bundan daha
güzel birşey olabilir mi? Her şeyin Yaradanı
kendisi insanların
acılarına, dertlerine, sıkıntısına
ortak olmak istiyor, kutsallığı, temiz
yaşam, daha evel sahip olmadığı değerleri
yaşamda uygulamak istiyor.
İncil
“Pavlos, Ne zavallı insanım! Ölüme götüren bu bedenden beni
kim kurtaracak? Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla
Tanrı'ya şükürler olsun!” diyor.
Romalılar 7:24-25
Hayat gerçekten güzel birşeye başlamaktır. Güzellikleri
yaşamaktır. Gece karanlığı aydınlatan
gökteki yıldızlar gibi. Karanlıkta yaşayan
umutsuz
insanlara yol gösteren ışık ve
yaşamlarına anlam katmaktır. Yaşamın değerini
bilmektir, ümit etmektir, sevmektir, sonsuz
yaşam sahip olmaktır, hayran olmak ve
güzel işler yapmaktır. İsa Mesih insanlara
şöyle seslendi:
“Komşunu seveceksin, düşmanından nefret
edeceksin› dendiğini duydunuz. Ama ben
size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin,
size zulmedenler için dua edin. Öyle ki,
göklerdeki Babanız'ın oğulları olasınız.
Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin
üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların
hem eğrilerin üzerine yağdırır. Eğer yalnız
sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz
olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor
mu? Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz,
fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler
de öyle yapmıyor mu? Bu nedenle, göksel
Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin
olun İncil Matta 5:43-48
İnsanlar günahtan ötürü Kusal Tanrı’ya baş kaldırıp düşman durumuna düştüler.
Fakat Tanrı herkese aynı sevgiyle yaklaşıp
İsa Mesih’i çarmıha gerip sevgisini kanıtladı.
Romalılar
5:8 Bunun için Tanrı aynı yaklaşımı
insanlarda de bekleme hakkı vardır. Dostuna
da sevmeyene de yardım et. O zaman dostunla
candan dost olursun. Düşmanınla dost kal
ve onun sana karşı olan nefretini sevginle
dostluğunla yen ve yaşamına örnek ve anlam
ver! İncil “Eğer düsmanın acıkmışsa ona su ver” ve
“Kötülüğü iyilikle yen” diyor.
Romalılar 12:20-21 Bu yazıyı okuduğun an yaşamına bak ve nerde olduğunu
gör. Eğer bu sevgiden yoksunsan yapman
gereken tek şey var. İsa’yı kendi yaşamına
al! Neden, eğer o ana kadar bu yaşama
anlam veren erdemlerden yoksunsa geri
kalan yaşamında da daha fazla değişik
olacağına sanma!
İsa ona şu karşılığı verdi: ‹‹Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever.
Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız” İncil Yuhanna
14:23
Pavlos “Umut düş kırıklığına uğratmaz.
Çünkü bize verilen Kutsal Ruh aracılığıyla
Tanrı'nın sevgisi yüreklerimize dökülmüştür.”
dedi. Romalılar 5:5
İnsanın yaşamına anlam katan Tanrı’yla birlikteliktir. İsa Mesih seninle birlikte
olmak istiyor ve sen buna gerçekten hazır
mısın? Çevrene seni sayan ve saymayan
insanlara bu yaşamın erdemlerini göstermek
istiyor musun? Kaç defa aldandın ve aldattın!
Kaç defa başkasının yaşamından ötürü hayal
kırıklığına uğradın ya da yaşamınla kaç
kişiyi hayal kırıklığına uğrattın! Sence
bu mudur yaşam anlamı ve sevgi? Ben bir
Hıristiyan aile çocuğu olarak doğdum ve
o imanla büyüdüm ve 19 yaşına kadar sahip
olduğum dinsel işleri yerine getirmeye
çalıştım. Her genç gibi İstanbul’un karanlık
sokaklarında büyüdüm. Okula gittim. Kavgada,
sevgisizlikte, kötü işlerde, zevk ve eğlence
dünyasında dostluklar edindim. Çok kereler
hayal kırıklığına uğradım. İnsanları hayal
kırıklığına uğrattım. İyi olanı yapmaya
çalışırken kötülükler içinde de yaşadım.
Yani bir taraftan iyilik ederken ve öbür
taraftanda kavga ve sevgisizlik içinde
günümü gün ettim. Bu dertli, kavgalı,
çekişmeli, sevgisiz, kutsallıktan yoksun,
dürüstlükten yoksun ve adaletsiz dünyada
İncil’le karşılaştım. Daha evel iman ettiğim
halde ve yaşantıma anlam vermemiş İsa’yla
karşılaştım. Bana sonsuz yaşam, sevgi,
kutsallık, düşmansız bir yaşam, dürüstlük
ve doğruluk üzerine kurulmuş hayat vaad
etti. Kendisini kendi yaşamıma aldıktan
sonra vaad ettiği tüm o erdemleri zamanla
yerine getirdiğini gördüm. O’nu tanıktan
sonra, Patronum’un eşi bana “Sana yazık
oldu. Bu yaşta (19-20 arası) İsa’yı vaaz
ediyorsun” dedi. Kendisine “Aslında
ondan evel ki hayatıma yazık oldu”
dedim. İsa Mesih’te yaşamın erdemlerini
öğrendikçe ve onlarla yaşamaya çalışıyorum.
O beni hiç bir zaman hayal kırıklığına
uğratmadı. Yaşamın getirdiği teçrübelerde
çok defa kızgınlık ve öfkem ateş gibi
alevlendiğini gördüm. O öfke gününde yanımda
durdu ve yapmam gerekeni gösterterdiği
gibi sakinlik ve rahatlık verdi. Çok defa
bana bak! Ben yaşarken insanlar bana ne
kadar hakaret ettiler ve bu günde ister
Hıristiyan ya da başka inanca bağlı olan
insanlar adımı ne kadar lekeliyorlar ve
bunlar gözlerimin önüne geldiği zaman
sevinç ve mutlulukla doldum. Ben O’nu
çok kez hatalarimla ve zayıflıklarımla
hayal kırıklığına uğrattım! Fakat O, beni
hiç bir zaman hayal kırıklığına uğratmadı.
Sevgili dostum, eğer seni hayal kırıklığna
uğratmıyacak birisini arıyorsan ve sonsuz
yaşam umudunu sahip olmak istiyorsan İsa
Mesih’i sana tavsiye ederim. O’nu gerçekten
tanımak istiyorsan insanların dediği gibi
değil, O’nu tanımanın tek yolu O’nun yaşamı
ve Sözü olan İncil’i okumandır. Çünkü
gerçekler onun içinde yazılıdır. Bu güne
kadar belki hiç işitmediğin altından daha değerli cana can katan sözlerle ve yaşamla karşılaşacaksın.
O’nun sevecenliği dostluğu senin yaşamına
çok şey katacağına eminim. Paranın, kadının,
arkadaşlıkların, zevk ve eğlencenin veremediği
huzuru ve esenliği gördüm.
Hayatın gerçek amacı bilmek değil, yapabilmektir. Kendi
yaşamında insanlara saygıyı, sevgiyi,
dürüstlüğü ve kutsallığı göstermektir.
İncil “Tanrı sözünü yalnız duymakla
kalmayın, sözün uygulayıcıları da olun.
Yoksa kendinizi aldatmış olursunuz Yakup
Mektubu 1:22 Çünkü insanlara hayranlık
bırakan söz değil yaşamıdır. Söz ve yaşam
birbirini onanmalıdır.Yoksa hayal kırıklığı!
Sonra adama derler: Söylüyor fakat kendisi
yapmıyor!
Bir insana bunu yapma demek ne kadar kolaysa ve işiten için
ise o kadar da zordur. Bu durumda o kişiye
yaşam şartlarını anlatmak ve uygulama
yöntemlerini anlatmak daha anlamlı ve
yardımcı olmaktır. O kişiyi ayakta kalma
mücadelesi verebilmesi ve basamakları
çıkabilmesi için, yaşamını ona anlatmak
ve tecrübesi ile yol göstermk bence daha
mantıklıdır. Rab İsa “Gel benden
öğren” dedi. İsa, insanlara yaşamın
getirdiği zorlukları ve sıkıntıları atlamak
için ve öyle anlarda kişinin yanında duran
ve zaferi kazanma kurallarını öğrendir.
Tıp ki bir öğrencinin öğretmene ihtiyaç
duyduğu gibi. Tıp kı bedende kusurlu olan
bir insan nasıl başkasına muhtaçsa bugün
yaşayan insanlarında Rab İsa Mesih’e muhtaçtırlar.
Çünkü tüm insanlar hatalar ve suçlar yüzünde
tıp ki bedendeki insan gibi çaresiz ve
kusurlu duruma düştü. Bu bir hastaya benzer:
Hasta kişi aldığı tedavi yöntemiyle iyi
olmak için ilaç alır buna benzer günah
hayatıda bir nevi ruhsal hastalıktır.
Bunun ilacıda İsa Mesih’tir. Ben bunu
yaşadığım için diyorum şurda yada burda
yazılı olduğu için değil.
Hayat basamakları çıkarken, insanlarla iyi ilişkiler içinde
olmamız lazımdır. Bir gün aynı insanlara
rastlayabiliriz. Bu gördüğün yaşamın anlamı
nedir? Tıpkı uçup giden buhara benzer.
O zaman niçin yaşıyorsun? Bu geçici yaşamda
sonsuz yaşam umudun var mı? Sonsuz yaşamı
hiç düşündün mü? Yarın ölürsen ne olacağını
biliyor musun? Gökten insanlar arasına
gelmiş aynen göğe gitmiş olan İsa şöyle
dedi: Bana hizmet etmek isteyen,
ardımdan gelsin. Ben neredeysem bana hizmet
eden de orada olacak. Baba, bana hizmet
edeni onurlandıracaktır. İncil Yuhanna
12:26 .Pavlos “Çünkü siz öldünüz, yaşamınız Mesih'le birlikte
Tanrı'da saklıdır. Yaşamınız olan Mesih
göründüğü zaman, siz de O'nunla birlikte
yücelmiş olarak görüneceksiniz. Koloseliler
3:3-4
Bu imanla diyorum
yaşamın anlamı ve sonsuz yaşam sadece
İsa Mesih’tir. Gördüm, yaşadım, tanıdım
ve hala yaşamakta olup sadece ona kavuşmak
için sabırsızlanıyorum. Bu yaşam, bir
yarışmayı onlarca insanlar arasında birincilikle
çıkan kişiye benzer. Ailesi ona gururla
bakarken, yüzlerindeki sevinci ve gururu
gözlerinde görme olanağı vardır. Bu İsa’nın
yaşamı tüm çağlardan gelmiş gelecek tüm
insanlar arasında lekesiz kusursuz yaşamıda
bana sevinç ve gurur verirken, cesaret
ve güvenle O’na bakma olanağı veriyor.
Arkasında giderken beni utandıracak bir
şey görmüyorum, bundan dolayı da O’na
ilişkin konuşurken içim rahat ve güvenle
dolu. Peki sende aynı güvenle dolu musun?
Karakışta ateşsiz ve ısıtıcısı olmayan barakada ve soğuktan
titreyen adama sormuşlar “Biz seni
almaya geldik. Bizimle falan eve gelmek
ister misin?” ve yaşlı adam titreyen
sesiyle Sevinç ve gözyaşlarıyla evet istiyorum
demiş. Adam gittiği yerde evin sıcaklığı
ve sıcak yemeklerin yemesiyle birlikte
ev sahibine teşekkür etmeye başlar. Anlamı
kalmamış yaşama bu kişi tekrar yaşam anlamı
ve umut verdiği için ne kadar teşekkür
etsede azdır. Çünkü sönmüş olan yaşamına
anlam ve umutla bakacak bir yaşama sahip
olma olanağını verdi.
Kendimi
daha evel o adam gibi gördüm. Şimdi ise
emin ellerde! Tüm kötülüklerime rağmen
sevgisi ile kucaklayan ve bana çocuğu
olma olanağı sağladığı için İsa Mesih’e
minettarım.
Bunun benzerliğinde günah içinde yaşamın anlamını yitirmiş
sayısız insanlarla dolu dünyamız. Bu insanlar
içinde kimisi varlıklı kimisi fakir ama
hepsini derdi yaşamın anlamı olması ya
da olmamasıdır. Bu karanlık tünelde yaşamına
son veren insanların sayısını ve başka
yaşama acı verenlerin, kendi idelojisi
için korkususca insanların yaşamına son
verenlerin, kendi kişiliği için başkasının
yaşamını karalayanların ve eğlence sarhoşluk
içinde yaşayanların sayısını kim hesap
edebilir. Bu karanlık tünelin içinde yürürken,
karanlığın aydınlanmasını istiyor musun?
İsa yine halka seslenip şöyle dedi:
‹‹Ben dünyanın
ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez,
yaşam ışığına
sahip olur. İncil yuhanna 8:12
İncil’de varlıklı bir adamın öyküsü: Kendime, ey canım,
yıllarca yetecek kadar bol malın var.
Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar
diyeceğim.› ‹‹Ama Tanrı ona, ‹Ey akılsız!›
dedi. ‹Bu gece canın senden istenecek.
Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?›
‹‹Kendisi için servet biriktiren, ama
Tanrı katında zengin olmayan kişinin sonu
böyle olur İncil Luka 12:19-21”
Para mide duyurmak içindir. Ama ruhu duyurmak
için yetersizdir. Parayla saadet ve kutsallık
satın alınmaz. İnsanlar o parayla ne karanlık
işler peşinde koşuyorlar! Bir insanın
gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaşadığı
sevgisi, kutsallığı, dürüstlüğü, doğruluğu
ve insanlarla olan iyi ilişkisidir. Bu
yaşamda parasını ve sahip olduğu herşeyini
yangında kaybeden adam, sadece malını
kaybetmiştir. Fakat onurunu kaybeden bir
çok şeyi kaybetmiştir. Onur ve güven paradan
ne denli üstün önem taşıyor. Bosch Firmanın
sahibi, “İnsan güveni kaybetmektense
para kaybetmeyi isterim” demiş. Sevgili
dostum senin için hangisi doğru? Para
mı güven mi? Eğer senin yaşamın güven
ve anlam vermiyorsa ve insanların sana
güvenle bakmasını düşünme! İsa “Boyunduruğumu
yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak
huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız
rahata kavuşur. İncil Matta 11:29” yani
bu sapanı ya da yaşamı birlikte çekelim
ya da yaşayalım. Bunun için bu yaşamın
zorlukları İsa ile yaşamak daha kolay
geliyor bana.
Yaşamın anlamı varlıklı bir yaşama sahip olmak mı? Varlıklı
insanlar gerçekten mutlu mu? Her bilgiye
ve madi ve manevi tüm değerler sahip olan
Kral Süleyman “Her şey boş”
dedi. Çıplak doğdum ve aynı şekilde de
geri döneceğim. O zaman niçin tüm bunlara
sahip olmak için yürek verdim. Ve “Tanrı’dan
kork ve onun emirlerini tut” dedi.
Para insanların açlığını gidermek içindir.
Ama sahibine dürüstlük mutluluk sevgi
ve kutsallık gibi erdemleri vermiyor.
Para sahibini mutsuzluktan ve günahlardan
korumadığı gibi de acı ve mutsuzluk da
veriyor. Varlıklı adamın dostları yada
paranın dostları çok olduğu gibi eğlence
alemin dostları çoktur. Bazen bu dostluk
sadece masa üstünde olan dostluk gibidir.
Baba ve oğul kendi dostları için tartışır. Oğul çok dostları
olduğunu söyler, baba ise tek dostluktan
bahseder. İkisi kendi dostlarını tanımak
için karar vermişler. Bir hayvanı keserler
ve çuval içine koyup oğul'a yüklenir.
Oğul yola koyulur ama çuvaldan kanlar
sızmaktadır yani çuval'dan kanlar görünür.
Oğul tüm dostlarının kapısını çalar ama
gerektiği gibi yardımı almadan üzüntü
içinde babasına geri döner. Oğul hiçbir
dostunda gerçek dostluğu görmediği için
hayal kırıklığına uğramış. Baba aynı şekilde
oğlunu çuvalla kendi dostuna göndermiş.
Baba'sının dostu kapıyı açar ve cesedi
alıp arka bahçede gömer. Belli olmasın
diye de çuvalın üzerine sarmısak ekmiş.
Oğul babasına dönüp “Senin dostun gerçek
dostmuş” demeye başlar. Babası oğula
“Git kendisine birde tokat at”
demiş. Oğul, baba dostunun kapısını çalmış
ve dövmeye başlamış. Adam dostunun oğluna
''Git babana söyle biz bir tokata sarımsak
tarlasını satmayız'' demiş. Peki senin dostluğun nasıldır?
İsa’nın
dostluğu babanın dostu gibidir. Korur,
yardım eder, sever, yarayı sarar, üzüntü
ve kederli günde hazır bir dosttur. Biz
sadık kalmasak da, O (İsa) sadık kalacak.
Çünkü kendi özüne aykırı davranamaz 2
Timoteos 1:13
Eski Antlaşmada Kral Saul ve Kırallığa atanmış Davut’un
yaşamı
Krallıktan
düşmüş ve sahip olduğu herşeyi yitirmiş
olduğunu gören Saul, kızgınlık, sevgisizlik,
öfke ve nefretle Davut’un ölmesi yada
zarar görmesi için her yola başvurdu.
Davut’tan kendisine en ufak zarar gelmediği
halde ve kıskançlık ve egoistlik Saul’u
yiyip bittirdi. Davut ise her durumda
onu düşmanların ellinde korudu ve kurtardı.
Bunu gören Saul ise kötülük ettiğini fark
ediyor hatasını kabulleniyor, fakat egoistliğinden
vazgeçemiyor. Saul yaşamıyla Davut’un
yaşamını acı ve kederle doldurdu. Davut
ise yaşamıyla onu sevdiğini defalarca
kanıtladı. Ona zarar vermek isteyenlerede
engel oldu. Çünkü Saul’un yaşamı onun
için çok anlamı vardı. Bu doğrulta Saul’a
yaşamın anlamını göstermeye çalıştı. Saul’un
kötülüğ sadece ona değil, dostuna ve evhalkına
da zarar verdi. Kötülükte eken kötülüktede
biçecektir. Çünkü Davut gerçekten Saul’u
seviyordu. İncil “Sevgi komşusuna
kötülük etmez” diyor. Tüm kötülüklerin
kökü sevgisizliktir. Yaşamda böyle bir
durumla karşılaşırsak tavrımız nasıl olacak?
Eğer biri saygısızlık ederse onu gerçekten
sevmeğe ve iyilikle davranmaya hazırmıyız?
Komşunla, dostunla, tanıdığın insanlarla
yaşamın nasıldır? Öyle durumlarda düşüncede
ne durumdasın? Eğer düşüncede safsan –Kişi
hakkında iyi düşünüyorsan- ve o saflıkta
da kötülük etmiyeceksin. Eğer düsüncede
saf değilsen düşünmüş olduğun kötülükde
seni o kötülüğü yapmak için fırsat kollayacak!.
Verdiğin zarar da sadece sen değil, bir
çok kişide zarar görecek. Keşke tüm insanlar
İncil dediği gibi “Sevgi komşuna
kötülük etmez” sözüyle yaşasaydı.
Peki sen buna hazır mısın?
Yaşam senin bakışınla anlam kazanır yada sadece
bir noktayi görürsün. Yaşamın akıp giden
su gibi, sen hiç farkina varmazsin. Aylar
seneler ne çabuk geçti dersin. Yaşam sadece
kendini düşünmek değil, aynısını başkasınında
sahip olması için istemektir ve dua etmektir.
Kendi ekmeğini başkasıyla paylaşmak ve
bir çok insanın ihtiyacını (Bu sevmediğin
kişi olması daha da anlamlı oluyor)
karşılamaktır. İsa “Tanrın Rab'bi
bütün yüreğinle,
bütün canınla,
bütün aklınla
ve bütün
gücünle seveceksin”
dedikten sonra “İkincisi
de şudur: ‹Komşunu
kendin gibi
seveceksin.› Bunlardan daha büyük buyruk
yoktur.İncil Markus 12:30-31” dedi. Tekrar
İncil “Tanrı'yı seviyorum››
deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır.
Çünkü gördüğü kardeşini
sevmeyen, görmediği Tanrı'yı sevemez 1. Yuhanna Mektubu 4:20” Belkide görebileceğin
tüm güzelliklerin tam ortasındasın ama
görmüyorsun yada farkına varmıyor sun?
İncil “Ama kardeşinden nefret
eden karanlıktadır, karanlıkta
yürür ve nereye gittiğini bilmez. Çünkü
karanlık
gözlerini kör etmiştir. 1.
Yuhanna Mektubu 2:11”
Kör kişi kendini (dış görünüşle) tanımadığı gibi
başkasını da tanıma olanağından yoksundur.
Hepimiz rüzgarın sesini fark ederiz ama
görme olanağına sahip değiliz. Kim bilir
belki o kör gibi, yaşamı yaşarsın sonra
tüm olumsuzluklarda kendi kendini avutarak
boş ver deyip geçersin! Akip giden su
nasıl zamanla sahibine dönüyorsa yaşamda
sahibini yargılamak için dönüp kendisini
ya yaşam yada
idam ipi gibi boğazına geçiriliecektir.
İncil’de Pavlos kendine ilişkin şöyle konuştu: Çünkü gerçek sünnetliler Tanrı'nın Ruhu aracılığıyla tapınan,
Mesih İsa'yla övünen, insansal özelliklere
güvenmeyen bizleriz. Ben aslında bunlara
da güvenebilirdim. Eğer başka biri bunlara
güvenebileceğini sanıyorsa, ben daha çok
güvenebilirim. Sekiz günlükken sünnet
oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından,
özbeöz İbrani'yim. Kutsal Yasa'ya bağlılık
derseniz, Ferisi'ydim. Gayret derseniz,
kiliseye zulmeden biriydim. Yasa'ya dayanan
doğruluk derseniz, kusursuzdum. Ama benim
için kazanç olan her şeyi Mesih uğruna
zarar saydım. Dahası var, uğruna her şeyi
yitirdiğim Rabbim İsa Mesih'i tanımanın
üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum,
süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih'i kazanayım
ve Kutsal Yasa'ya dayanan kişisel doğruluğa
değil, Mesih'e iman etmekle kazanılan,
iman sonucu Tanrı'dan gelen doğruluğa
sahip olarak Mesih'te bulunayım. Ölümünde
O'nunla özdeşleşerek O'nu tanımak, dirilişinin
gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek
olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp
ölümden dirilişe erişmek istiyorum. İncil
Filipililer 3:3-11
dikran.a@bluewin.ch