Giriş: Hıristiyan olduktan sonra en büyük tehlike Ferisileşmektir. Bir çoğumuz Farklı bir geçmişten yada Farklı kültürün egemen olduğu bir toplumdan geldiğimiz
için ister istemez Hıristiyan olduktan
sonra bazen hayatlarımızda ferisilerin düşmüş olduğu hatalara ve günahlara düşmüş bir
şekilde kendimizi bulabiliyoruz. Lütuf ve merhamet yerine daha çok yasacılık
ve kurallara yönelmeye başlıyoruz.
Günah veya hatalara düşen kardeşleri
gördüğümüz zaman onlara tıpkı Tanrı’nın
bize gösterdiği ve yaklaştığı gibi Lütuf
ve merhamet göstererek yaklaşmak yerine,
yargılayıcı ve yasacı bir şekilde ferisiler
gibi yaklaşmayı seçiyoruz.
Neden cezalandırmıyorsun? Sadece biz değil İsa'yada söylediler bazen birçok kardeşin bana günah işleyen kardeşleri gördükten sonra
gelip “neden bu kişiyi disiplin edip
göndermiyorsunuz? Neden bu günah işleyen kardeşi cezalandırmıyorsunuz?”
dediğine tanık oldum. Ve onlar gibi olaylara yaklaşmadığım içinde birçok defa
bu kardeşlerle sıkıntı ve zor dönemler yaşamak zorunda kaldım.
Fahişelerle birlikte diye veya şeytanın gücüyle
yapıyor Kilise tarihine ve Kutsal
Kitab’a baktığımız zaman bu sıkıntıları yaşayan
sadece ben olmadığımı görüyorum. İncil’de İsa’nın hizmetine ve hayatına
baktığımız zaman vergi görevlileri, fahişeler ve diğer günahkârlardan çok İsa’nın
yasacı insanlar, din bilginleri ve ferisilerden
sıkıntı çektiğini ve onlarla daha çok uğraşmak zorunda kaldığını
görüyoruz. Matta 9. bölüme baktığımız zaman ferisi ve din adamlarının yasayı
kullanarak İsa’ya saldırdıklarını görüyoruz. Vergi görevlileri,
fahişeler ve günahkârlarla birlikte zaman geçirip, yemek yediği için İsa’yı
suçluyorlar. 9. bölümün sonlarına baktığımızda İsa’nın insanları iyileştirip,
mucizeler yaptığını gören ferisiler bu seferde İsa’yı yaptığı mucizeleri
şeytan’ın gücüyle yaptığına dair suçlamaya başlıyorlar. O’nu ilk olarak günahkârların
dostu olmakla, daha sonra şeytani güçlere sahip olmakla suçluyorlar.
Bugün bakacağımız 12. Bölümde de yine ferisilerin İsa’ya sıkıntı verip Onu suçladıklarını
görüyoruz. Bu sefer ise İsa’yı yasayı ve Şabat gününü
bozmakla suçluyorlar. Şimdi hep birlikte bu bölüme bakalım.
Sorularına soruyla cevap verip sorunun kökenine iniyor
Din bilginleri Öğrencileri Yasayı
ve Şabat gününü bozmakla suçladıktan sonra İsa bu
suçlama karşısında öğrencilerini nasıl savunuyor? Bunun gibi İsa’nın
karşılaştığı birçok duruma baktığımız zaman genelde İsa durum içinde kontrolü
kendi eline alarak onlara soruyla karşılık verip gerçekte ve derinde neler
olduğuna odaklanıyor. Böylelikle onların düşüncelerinde ve yüreklerinde neler
olduğunu ortaya çıkarıyor. İsa onlara "Davut'la
yanındakiler acıkınca Davut'un ne yaptığını okumadınız mı?" diye soru sorarak aslında onlarla alay ediyor. Tabiî ki
okudular ve Davut’un ne yaptığını biliyorlar. Çünkü gerek Ferisiler
gerekse Din bilginleri Kutsal Yasa uzmanı olan, onu çalışan, ezberleyen ve
öğreten kişiler. Ama İsa bu soru aracılığıyla onlara Kutsal Yasayı Tanrı sözünü
bildiklerini ama anlamadıklarını göstermeye çalışıyor. Ondan sonra “Hadi
Davut hikayesini anlamadınız, Peki Tapınakta çalışan
Kahinlere ne diyeceksiniz? Onlar her Şabat günü diğer
çalıştıkları günden daha çok çalışıyorlar, Şabat günü
ile ilgili buyruğu çiğnedikleri halde yinede Kutsal Söze göre suçlu
sayılmıyorlar. Hadi diyelim ki bunuda anlamadınız
peki Hoşeya Peygamberin Ben kurban değil merhamet
isterim diyen sözünüdemi anlamıyorsunuz.” Diyerek öğrencilerini Ferisilere sorduğu bu sorularla savunuyor. Ama daha
önemlisi sorduğu bu sorularla Din önderlerine Tanrı’yı sevmenin, O’nun yüreğini
ve gerçek isteğini anlamanın ve temiz bir yüreğe sahip olmanın Yasa’ya itaat
etmekten ve Onu harfiyle yerine getirmekten daha önemli olduğunu vurguluyor.
Onlara Tanrı’nın bütün bu dinsel ve geleneksel uygulamalardan çok sevgi,
merhamet, lütuf dolu ve şefkatli bir yaklaşım ve yaşam tarzı bizden istediğini
gösteriyor.
İsa
sinagoga gider ferisiler peşinden adam iyileşince ferisiler sevinecegine
kızar İsa bunları söyledikten
sonra ferisilerin yanından ayrılarak Onların
Sinagoguna gidiyor. Ferisiler ise İsa’yı başka bir yolla tuzağa düşürmek için
Onun peşinden geliyorlar. Sinagogta iyileşmeyi
bekleyen hasta bir adam görüyorlar ve İsa’nın o adamı iyileştirmek ve Ona
yardım etmek istediğini bildikleri için İsa’ya "Şabat
Günü bir hastayı iyileştirmek Kutsal Yasa'ya uygun mudur?" diye sordular. İsa onların bu sorusunu hayali bir durum
yaratıp daha iyi anlamaları için misal vererek cevaplıyor. İsa onlara şu karşılığı verdi: "Hanginizin
bir koyunu olur da Şabat Günü çukura düşerse onu
tutup çıkarmaz? İnsan koyundan çok daha değerlidir! Demek ki, Şabat Günü iyilik yapmak Yasa'ya uygundur." İsa bir kez daha verdiği bu örnekle
Tanrı’yı sevmenin ve ihtiyaç içinde olan insanlara destek ve yardımcı olmanın Şabat yasalarını takip etmekten daha önemli olduğunu
göstererek adamı iyileştiriyor. İsa’nın bu sözleri ve iyileştirme eylemi
sonrasında Ferisilerin yüreklerini ve ne yaptığını
görebiliyor musunuz? İsa’yı yaptığı bu mucizeden
dolayı yüceltip, iyileşen bu adam için sevinecekleri yere Yok etmek öldürmek
için plan yapmaya başlıyorlar. Yürekleri tamamen katılaşmış ve bir taş gibi
duygusuzlaşmış durumda. Yasacılığın kuralcılığın onların ruhsal gözlerini ne
kadar kör ettiğini görebiliyor musunuz? Yasacılığın lütfu nasıl öldürdüğünü ve
onları İsa’dan ne kadar uzaklaştırdığını, İsa’nın gerçek kimliğini anlama
konusunda onları ne kadar akılsız yaptığını görebiliyor musunuz?
İsa
yaptık ve söyledikleriyle kimliğini açıklıyor İsa yaptığı ve söylediği şeylerle aslında
onlara gerçek kimliğini göstermeye çalışıyor. Söylediği şeylerle kendisinin Davut’tan,
Tapınaktan, Tapınakta çalışan Kâhinlerden, Tanrı tarafından kendisine Yasa
verilen Musa’dan ve son olarakta Şabat
gününden daha üstün olduğunu ve kendisinin Şabatın efendisi ve bütün bu şeylerin üzerinde yetkili tek
kişi olduğunu ilan ediyor. Kendisini Kutsal Sözde açıklanan gelecek olan
Mesih olduğunu ilan ediyor. Bu ilan, kimliği ve yaptıkları karşısında Ferisilerin Onu yüceltmesi, Ona tapınması gerekirken onlar
tam tersini yapıyorlar. Bütün bu İsa2nın verdiği açıklamalar ve kanıtlar
karşısında Onu öldürmek için plan yapıyorlar.
Ya
biz nasılız? Şimdi
size sormak istiyorum Sen nasıl bir insansın? Lütuf, Merhamet ve şefkat yerine
Yasalarla, kurallarla ve insanları yargılayıcı tutum ve davranışlarla mı
hayatını sürdürüyorsun? Daha çok odaklandığın şeyler neler? Kardeşler şunu
kesinlikle anlamalıyız ki, aynı şekilde bizlerde iman hayatlarımızda İsa’nın
gerçek kimliğini ve karakterini anlayamazsak, bizlerde İsa’nın yaptıkları ve
yapmak istediklerini görmez yada görmezlikten gelirsek
bir nevi burada Ferisilerin yaptığı gibi Onun bizim
hayatımızdaki varlığını yok etmiş ve öldürmüş oluyoruz.
Ferisiler
kurallarla insanları hatta tanrıyı kontrol etmek istediler Ferisilerin tercih ettiği din tamamen bir kontrol
dinidir. Kendileri ve
içinde yaşadıkları toplumdaki insanlar üzerinde otorite ve kontrol oluşturan
bir din. Hatta ve hatta bu yasalar ve kurallarla sadece kendileri ve insanları
değil, aynı zamanda Tanrı’yı bile kontrol edebileceklerine inanıyorlardı. Bu
yüzden sadece Kutsal Kitap’taki yasalarla yetinmediler birde bu yasalar üzerine
kendi ürettikleri kuralları ve yasaları eklediler. Örneğin Tanrı’nın Musa’ya verdiği yasaya baktığımızda toplam 613
buyruk bulunmaktadır. Bu yasalardan bazıları şabat
günü ile ilgili yasalardır.
Özet olarak Tanrı şabat
günü için sadece “Şabat gününü anımsayacak ve onu
kutsal kılarak yerine getireceksiniz” dedi. Ama İsa’nın gelişine kadar Yahudi
önderler sadece şabat günü için toplam 1521
tane daha kural ve yasa eklediler şabat
günü neler yapmak ve neler yapmamak gerektiğine dair. İlk önce şabat Cuma
günü güneş batımından cumartesi güneş batımına kadar olacak ve o günde hiç
kimse çalışmayacak dediler ve daha sonrada belki insanlar tam olarak bunu
anlamamışlardır diye düşünerek önlerindeki yüzyılları şabatın
tanımını yaparak geçirdiler. Talmut adı verilen
Yahudilerin bu kurallar kitabına baktığınız zaman şabat
günü çalışmak ne demek yada ne dememek en ince
ayrıntısına kadar her şeyi tanımladıklarını görürsünüz. Örneğin eğer şabat günü 1000 adımdan fazla yürürseniz bu çalışmaya
giriyor demektir. Bu şu demek oluyor ki herhangi bir yere ziyarete gidecekseniz
adımlarınızı hesaplamanız gerekiyor.
Yahudiler
kurallarla "tanrı'nın kendisini daha çok
seveceğini düşünüyorlardı" Yahudi önderler ve Ferisiler kurallara bağlı yaşamayı çok
seviyorlardı. Çünkü bu gibi dışsal kuralları uyguladıkça kendilerini daha iyi
hissediyor ve imanlarını ölçme konusunda kendilerini daha iyi değerlendirebiliyorlardı.
Çok fazla düşünmelerine gerek yoktu.
Yasayı ve dışsal kuralları uyguladıkça Tanrı’yı hoşnut ettiklerine ve Tanrıyla
olan ilişkilerinde nerede olduklarını görebiliyorlardı. Kurallara bağlı yaşamak
aslında insanlara kendilerini daha dindar hissettiriyor (Örneğin bazen insanlarla konuştuğumuzda bana ya sizin inancınız ne
kadar kolay diyorlar. Çünkü bizim izlememiz gereken dışsal kurallar yok).
Bizler
kuralsız ve boşıboş değiliz Tabiî ki bizler kuralsız yasasız başıboş
insanlar değiliz. İzlememiz gereken temel ahlak ve yaşam kurallarımız var. Yeni
bir imanlı olarak bu yasaları öğrenmek gerçekten çok önemlidir. Çünkü bunlar
sayesinde sınırlarımızın neler olduğunu öğreniyoruz. Ama bunları öğrendikten
sonra bunları Ruh ve ruhun yönlendirişiyle uygulamayı öğrenmeliyiz. Eğer
Tanrı’nın ruhunu dikkate almadan bunları yaşamaya başlarsak, o zaman bunlar
bizi yaşama, düzene ve Tanrı’nın isteğine yönlendirmek yerine tıpkı ferisiler
gibi merhametsizliğe ve yasacılığa yönlendirerek hayatımızdaki lütfu ve şefkati
yok edecektir. Yasayı bir sınır olarak görmeli ve o sınırlar içinde nasıl özgür
bir şekilde yaşamamız gerektiğini Kutsal Ruh’un sesini dinleyerek karar
vermeliyiz
Yasa ve
kuralların ortaya çıkardığı bir sorunda yasa ve kurallar maalesef içinde
bulunduğumuz her duruma cevap veremez. İşte bu yüzden Kutsal Ruh’un sesini
dinlemeyi öğrenmek ve onun yönlendirişine göre karar vermek önemlidir. Çünkü
yasa her şeyi bilemez ve her şeye cevap veremez ama Kutsal Ruh Tanrı’nın Ruh’u
her şeyi bilir. Hata yapmamıza engel olarak bizi doğru olan kararlara
yönlendirir.
Ferisiler
kuralları seviyordu, çünkü o kurallar toplumda kendilerini güçlü yapıyordu
Din
önderleri ve Ferisilerin kuralları sevmelerinin en
önemli nedenlerinden biride kurallar ve ortaya koydukları yasalar onlara
yaşadıkları toplum içinde güç vererek, onları daha önemli kılıyor ve toplumu
kontrolleri altında tutmalarına yarıyordu. Ama kullandıkları bu güç ve otorite
kendileri gibi toplumuda yasacı ve kuralcı bir toplum
haline getiriyordu. Ve bu hale gelen bir toplumun nasıl bir toplum olabileceğini
düşünebiliyor musunuz? Kolayca kontrol edilip yanlış şeylere ve tamamen
Tanrının isteği dışına yönlendirilebilir. Bunun örneğini İncil’de birçok yerde
görebiliyoruz en güzel örneği ferisilerin bu kontrol
ve güçleri İsa’yı çarmıha götürdü. Aynı şekilde kilise tarihinde de birçok
örneklerini görebiliriz. (Örneğin karanlık Avrupa çağı dönemindeki
Katolik kilisesinin yaptıkları: Harçlı seferleri, cadı olarak idam edilen
insanlar, kutsal kitabın çevirisine engeller).
Hatırlarsanız
Ferisiler bu kural ve yasacılıkla Tanrı’yı da kontrol ediyorlar demiştim. Bunun en güzel örneğini Luka 18 bölümde
görebiliyoruz. Tıpkı buradaki din bilgininde duasında gördüğümüz gibi
yasacılık bize Tanrıyı bile kontrol etme tutumuna yönlendiriyor. “bak
Tanrım ben senin bütün kurallarını yerine getiriyorum. Her gün dua ediyorum,
sık sık oruç tutuyorum, her Pazar kiliseye gidiyorum, televizyon izlemem, dans
etmem, bunun yerine her zaman kutsal Kitap okurum. İçki içmem, oyun oynamam vs.
Görüyor musun Tanrım senin için bu kadar fedakârlık yapıyor ve çok şeyi kurban
ediyorum. Bunun için sende beni bereketlemelisin,
benim dualarımı cevaplamalısın, senin bana şunları bunları yapmanı istiyorum.
Çünkü ben bunların hepsini hak ediyorum. Ferisi ve ferisi gibi dindar
insanların sorunu nedir biliyor musunuz? Kendilerinin Tanrıdan daha dindar, ruhsal
ve iyi olduğuna inanmalarıdır.
Yasacılık-ferisicilik insanları kendimizden ve kiliseden
uzaklaştırır GOOGLE Vaazımın başında sizlere Hıristiyanlıktaki en büyük
tehlikenin yasacılık ve kuralcılık olduğunu söylemiştim. Çünkü yasacı ve
kuralcı bir kişi olmak sadece Tanrıyı bizden uzaklaştırmakla kalmıyor aynı
zamanda insanları da hem kendimizden hemde
kiliselerimizden uzaklaştırmamıza neden oluyor. Aynı zamanda Hıristiyanlık
imajını yaralarken dış dünyaya çok kötüde bir tanıklık bırakıyor. Vaazım için araştırma yaparken internetteki
Google arama sayfasına kilisedeki yasacılık yazdığım zaman Youtube’ta
Amerika’daki bazı televizyon programlarında yayınlanmış olan bazı videolar
buldum. Programda sokaktaki insanlara İsa hakkında neler düşündüklerini
sormuşlar. İlginç olan şey bütün insanlar gerek Hıristiyan olsun gerekse
olmasın İsa hakkında hepsi güzel şeyler söylüyorlardı. Kimileri İsa’nın iyi bir
adam olduğunu, kimileri İsa’nın birçok iyi işler ve devrimler yapan büyük bir
lider olduğunu, Kimileri çok nazik ve lütufkâr olduğunu söylerken kimileride hiçbir
şey söylemiyorlardı onun kim olduğunu bilmedikleri için.
Daha sonra
aynı şekilde bu programda insanlara Hıristiyanlar hakkında ne söylediklerini
sordular. Bu soru karşısında insanların verdiği cevaplara baktığım zaman
hayrete düştüm. Çünkü hemen hemen hepsi olumsuz şeyler söylediler.
Hıristiyanların ikiyüzlü, tutucu, gerici, yasacı, yargılayıcı ve dünyayı
anlamayan dindar kişiler olduğunu söylüyorlardı. Söyledikleri bu şeylerin
tamamen doğru olduğuna katılmıyorum ama birazda olsa söyledikleri bu şeylerde
gerçek payı olduğuna inanıyorum.
Yasacı
kişiler ve kiliseler birçok defa dünyanın günahlarına ve günahkârlarına İsa’nın
yaklaştığı gibi yaklaşmadıkları için dünya bizi böyle görüyor. İsa’nın hayatına
baktığımız zaman İsa’nın günahkârları sevdiğini ama onların işlediği
günahlardan nefret ettiğini görmekteyiz. Ama hiçbir yerde İsa’nın bu insanlara
nefretle yaklaştığını görmüyoruz. Çoğu zaman gerek İncil’e, gerek Kilise
Tarihine, gerekse şimdiki zamana baktığımızda yasacı ve tutucu dindar
insanların günahkarları yok etmek istermişçesine
onlara yaklaştıklarını görebiliriz.
Yuhanna
8 zina eden kadın Örneğin
Yuhanna 8 Bölüme baktığımızda ferisi ve Din
bilginleri yine İsa’yı tuzağa düşürmek için Ona zina yaparken yakaladıkları bir
kadını getiriyorlar. Ve İsa’ya “bu kadına ne yapalım?” diye soruyorlar. İsa
onlara “ne yapmanız gerekiyor?” diye sorduğunda, Ferisiler İsa’ya “yasamıza
göre bu kadını taşlayarak öldürmemiz gerekiyor” diye cevap veriyorlar. Aslında
onların amacı dinsel yasayı yerine getirmek değil, çünkü öyle olsaydı onlara
verilen yasada sadece kadının değil, aynı zamanda onunla birlikte zina eden
adamında taşlanması gerektiği söyleniliyor. Onların amacı
İsa’yı insanların önünde tuzağa düşürerek zor durumda bırakmak. Eğer İsa
onlara tamam taşlayın dese insanlar önündeki şefkat, sevgi ve merhamet dolu
olan imajını kaybedecek. Çünkü herkes onun sevgi dolu ve lütufkâr biri olduğuna
inanıyor. Yok taşlamayın bırakın gitsin dese bu
seferde onu yasayı bozmak ve yasaya karşı öğreti vermekle suçlayacaklar. Siz
böyle bir durumda kalsanız ne yaparsınız?
Hani bir
söz varya aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
işte tam böyle durumlar için söylenmiş bir söz. Bazen bizler insan olarak nasıl
davranacağımızı bilemiyoruz böyle durumlarda ama hamdolsun İsa durumu nasıl
çözeceğini, doğru olan, yapması ve söylemesi gereken şeyin ne olduğunu çok iyi
biliyor. Yere oturuyor yapması gereken şeyin ne olduğunu Baba Tanrı’dan Kutsal
Ruh aracılığıyla işiterek onlara “aranızda günahsız olan ilk taşı atsın” diyor.
Baba Tanrı’ya danışıp Kutsal Ruh’tan duyduğunuz zaman insanları ikna etmek yada doğru olan sözleri onlara söylemek için büyük bir vaaz
vermeniz gerekmiyor. Bazen Ruhtan gelen bir cümle insanların çenelerini
kapatmaya yetmektedir.
Eğer
ferisiler gibi gaddar ve insanları suçlamak için fırsat arayan tutucu biri
değilseniz, böyle durumlarda kaldığınızda sizlerde bende Tanrı’dan insanları
doğruya yönlendirmek için hikmet dolu sözler işitebiliriz. Çünkü birini
suçlamaya ve yargılamaya başladığınızda ne oluyor biliyor musunuz? Kendi
günahını göremeyen, ancak başkalarını yargılayan, kör birisi haline geliyorsun.
Ama tanrı ise sözünde bize başkasından çok kendi kendimizi yargılamamız
gerektiğini öğretiyor. Yapmamız gereken şey birini yargılamadan ve suçlamadan
önce kendi günahlarımızı görmeye çalışmalıyız. Yapmamız gereken şey kendine
bak. Baktın mı ondan sonra bir daha bak. Ondan sonra bir daha bak. Ve bunu
yapmaya hep devam et.
Bizlerde
insanları düzeltmek için şefkat, merhamet, dua ve sabır Peki o zaman insanları düzeltip onlara
doğru olanı nasıl göstereceğim? Şiddet, kabalık ve nefretle değil ama merhamet
ve şefkatle. Örneğin etrafımızda yaşam ve düşünce tarzı bize uymayan insanlar
var. Homoseksüel, fahişe, alkolik, tinerci vs. gibi insanlar. Bazılarımız bir
Hıristiyan olarak böyle insanları dışlıyor yada
yargılıyor olabiliriz. Beni yanlış anlamayın elbette ki bende Tanrı sözünde de
belirttiği gibi bu tarz yaşam stiline karşıyım. Söylemek istediğim şey bu
insanlara vermemiz gereken karşılığın İsa gibi olmasıdır. İsa zinada yakalanan
bu kadına kendisini taşlamak isteyen insanlar taş atamayıp ondan uzaklaştıkları
zaman ne dedi? Kızım zina küçük bir şey, önemli değil, bunu hiç kafana takma
git istediğin gibi yaşamaya devam et mi dedi? Tabiî ki hayır, İsa ona “Bende seni
yargılamıyorum git ve bundan sonra günah işleme” dedi. İsa oradaki insanlar
arasında taş atma yetkisine sahip ve günahsız olan tek kişi olmasına rağmen taş
yerine merhamet, sevgi ve lütuf attı. Yer ve gök üzerinde yetkili olan tek
yargıç olmasına rağmen onu yargılamadı. İşte İsa’nın bu kadına olan tutumu ve şevkat dolu sözleri o kadının tövbe etmesine ve yaşamının
tamamen değişmesine neden oldu.
Görebiliyor
musunuz bir insana merhamet, sevgi, lütuf ve şefkat gösterdiğinizde neler
olabileceğini? İnsanların hayatı değişir ama kurallara ve yargılamalara
kapılmak hiçbir insanın hayatını değiştirmez. Onları tanrı’ya yaklaştıramaz ve
gerçek Hıristiyanlığın ne olduğunu dünyaya gösteremez. Sevgi merhamet ve
şefkatin en etkili müjdeyi duyurma metodu olduğuna inanmaktayım. Eğer imanlı
olmayan insanlar bizim hayatlarımızda merhameti, şefkati ve sevgiyi görürlerse
bu onları Tanrı’ya ve onu tanımaya yönlendirecektir.
İnsanlar
ferisileri bırakıp, isa'yı
izlemeye başladılar, NEDEN?? Tıpkı bugünkü bölümümüzde olduğu gibi bakın
birçok insan Ferisileri, din bilginlerini izlemeyi
bırakıp İsa’yı takip etmeye başladılar neden? İsa’nın hayatındaki sevgi, şefkat
ve merhamet onları etkiledi de ondan. İmanlı olmayan insanlara ve günahkârlara
tutucu, yargılayıcı ve yasacı bir şekilde yaklaşmak onları İsa’dan
uzaklaştıracağı gibi aynı zamanda imanlı olan kardeşlerimizi de hem Tanrıdan hemde kiliselerimizden uzaklaştıran en büyük tehlikelerden
birisidir. Çünkü İnsanları suçlu, teşvik kırılan ve yorgun insanlar
yapmaktadır.
Charles Spurgeonun bir sözü var diyor ki “İman hayatımda ne kadar çok
kuralları ve yasaları tutmaya yöneldiysem kendimi daha çok günah içinde ve
günaha meyilli buldum.” Eğer gerçekten birbirimizi daha çok bina etmek,
düzeltmek ve Kutsallaştırmak istiyorsak bunu kutsal Ruh’un sesini işiterek İsa
gibi sevgi, merhamet ve şefkatle yapmamız gereklidir.
Matta 12:15-21: Buraya baktığımızda ferisiler gördükleri mucize ve
duydukları söz karşısında İsa’yı öldürmek için plan yapmaya başladılar. Ama İsa
ne yaptı? Bütün bu karşılıklara ve kötü ve taş yürekli insanlara rağmen vaaz
etmeye, insanlara öğretmeye, mucizeler yapmaya ve şifa verip onlara hizmet
etmeye devam etti. Bazen kuralcı, yasacı ve tutucu insanlarla karşılaştığımızda
durmak, kiliseden ayrılmak yada Tanrı’yı terk etmek
istiyoruz. Bunu yapmak kolay olan şey kardeşler. Çünkü kalıp
bu gibi insanlarla mücadele etmek ve onlarla başa çıkmak çok zor. Ama bu
konuda da İsa’yı örnek almalıyız. İsa gibi yolumuzda ilerlemeye, Hizmet etmeye
ve Tanrıda daha çok büyümeye olgunlaşmaya çalışmalıyız. Hayatlarımızda Ferisi
ve din bilginleri gibi insanlar olacak. Onların bizden beklentileri ve bizim
üzerimize yüklemek istedikleri yükler olacak ama bizim yapmamız gereken İsa’ya
bakmak ve onu izlemek olmalıdır. Ferisilerin değil,
ama İsa’nın vereceği yükü taşımak olmalıdır. Bu bölümde ferisi ve din
bilginlerinin insanlar üzerine ve hayatlarına ne kadar çok dinsel, töresel ve
ruhsal yükler yüklediklerini gördük.
Matta 23:4 ama İsa böyle yapmıyor. İsa senin onda
dinlenmeni istiyor. Sevgili kardeşlerim eğer Tanrıya daha yakın olmak
istiyorsanız, Onun size verdiği bu hayattan daha çok zevk almak istiyorsanız
eğer kuralların ve dinsel geleneklerin yerine Tanrı’nın esenliği ile dolmak
istiyorsanız. Yasacılığa ve yasacılara değil ama İsa’ya gelin Bugün İsa sizi de
beni de kendisini takip etmeye çağırmaktadır. Matta 11:28-30