www.incilTurK.com

 
 
 

 
 

 

Agape Kilisesi Pastörü Orhan

Agape Kilisesi Pastörü Orhan PIÇAKLAR

 
 
 

 

Agape Kilisesi Vaazlar
Kral'dan Çok Kralcılık


 

Giriş: Hıristiyan olduktan sonra en büyük tehlike Ferisileşmektir. Bir çoğumuz Farklı bir geçmişten yada Farklı kültürün egemen olduğu bir toplumdan geldiğimiz için ister istemez Hıristiyan olduktan sonra bazen hayatlarımızda ferisilerin düşmüş olduğu hatalara ve günahlara düşmüş bir şekilde kendimizi bulabiliyoruz. Lütuf ve merhamet yerine daha çok yasacılık ve kurallara yönelmeye başlıyoruz. Günah veya hatalara düşen kardeşleri gördüğümüz zaman onlara tıpkı Tanrı’nın bize gösterdiği ve yaklaştığı gibi Lütuf ve merhamet göstererek yaklaşmak yerine, yargılayıcı ve yasacı bir şekilde ferisiler gibi yaklaşmayı seçiyoruz.

Neden cezalandırmıyorsun? Sadece biz değil İsa'yada söylediler bazen birçok kardeşin bana günah işleyen kardeşleri gördükten sonra gelip “neden bu kişiyi disiplin edip göndermiyorsunuz? Neden bu günah işleyen kardeşi cezalandırmıyorsunuz?” dediğine tanık oldum. Ve onlar gibi olaylara yaklaşmadığım içinde birçok defa bu kardeşlerle sıkıntı ve zor dönemler yaşamak zorunda kaldım.

Fahişelerle birlikte diye veya şeytanın gücüyle yapıyor Kilise tarihine ve Kutsal Kitab’a baktığımız zaman bu sıkıntıları yaşayan sadece ben olmadığımı görüyorum. İncil’de İsa’nın hizmetine ve hayatına baktığımız zaman vergi görevlileri, fahişeler ve diğer günahkârlardan çok İsa’nın yasacı insanlar, din bilginleri ve ferisilerden sıkıntı çektiğini ve onlarla daha çok uğraşmak zorunda kaldığını görüyoruz. Matta 9. bölüme baktığımız zaman ferisi ve din adamlarının yasayı kullanarak İsa’ya saldırdıklarını görüyoruz. Vergi görevlileri, fahişeler ve günahkârlarla birlikte zaman geçirip, yemek yediği için İsa’yı suçluyorlar. 9. bölümün sonlarına baktığımızda İsa’nın insanları iyileştirip, mucizeler yaptığını gören ferisiler bu seferde İsa’yı yaptığı mucizeleri şeytan’ın gücüyle yaptığına dair suçlamaya başlıyorlar. O’nu ilk olarak günahkârların dostu olmakla, daha sonra şeytani güçlere sahip olmakla suçluyorlar.

Bugün bakacağımız 12. Bölümde de yine ferisilerin İsa’ya sıkıntı verip Onu suçladıklarını görüyoruz. Bu sefer ise İsa’yı yasayı ve Şabat gününü bozmakla suçluyorlar. Şimdi hep birlikte bu bölüme bakalım.

Sorularına soruyla cevap verip sorunun kökenine iniyor Din bilginleri Öğrencileri Yasayı ve Şabat gününü bozmakla suçladıktan sonra İsa bu suçlama karşısında öğrencilerini nasıl savunuyor? Bunun gibi İsa’nın karşılaştığı birçok duruma baktığımız zaman genelde İsa durum içinde kontrolü kendi eline alarak onlara soruyla karşılık verip gerçekte ve derinde neler olduğuna odaklanıyor. Böylelikle onların düşüncelerinde ve yüreklerinde neler olduğunu ortaya çıkarıyor. İsa onlara "Davut'la yanındakiler acıkınca Davut'un ne yaptığını okumadınız mı?" diye soru sorarak aslında onlarla alay ediyor. Tabiî ki okudular ve Davut’un ne yaptığını biliyorlar. Çünkü gerek Ferisiler gerekse Din bilginleri Kutsal Yasa uzmanı olan, onu çalışan, ezberleyen ve öğreten kişiler. Ama İsa bu soru aracılığıyla onlara Kutsal Yasayı Tanrı sözünü bildiklerini ama anlamadıklarını göstermeye çalışıyor. Ondan sonra Hadi Davut hikayesini anlamadınız, Peki Tapınakta çalışan Kahinlere ne diyeceksiniz? Onlar her Şabat günü diğer çalıştıkları günden daha çok çalışıyorlar, Şabat günü ile ilgili buyruğu çiğnedikleri halde yinede Kutsal Söze göre suçlu sayılmıyorlar. Hadi diyelim ki bunuda anlamadınız peki Hoşeya Peygamberin Ben kurban değil merhamet isterim diyen sözünüdemi anlamıyorsunuz.” Diyerek öğrencilerini Ferisilere sorduğu bu sorularla savunuyor. Ama daha önemlisi sorduğu bu sorularla Din önderlerine Tanrı’yı sevmenin, O’nun yüreğini ve gerçek isteğini anlamanın ve temiz bir yüreğe sahip olmanın Yasa’ya itaat etmekten ve Onu harfiyle yerine getirmekten daha önemli olduğunu vurguluyor. Onlara Tanrı’nın bütün bu dinsel ve geleneksel uygulamalardan çok sevgi, merhamet, lütuf dolu ve şefkatli bir yaklaşım ve yaşam tarzı bizden istediğini gösteriyor.

İsa sinagoga gider ferisiler peşinden adam iyileşince ferisiler sevinecegine kızar İsa bunları söyledikten sonra ferisilerin yanından ayrılarak Onların Sinagoguna gidiyor. Ferisiler ise İsa’yı başka bir yolla tuzağa düşürmek için Onun peşinden geliyorlar. Sinagogta iyileşmeyi bekleyen hasta bir adam görüyorlar ve İsa’nın o adamı iyileştirmek ve Ona yardım etmek istediğini bildikleri için İsa’ya "Şabat Günü bir hastayı iyileştirmek Kutsal Yasa'ya uygun mudur?" diye sordular. İsa onların bu sorusunu hayali bir durum yaratıp daha iyi anlamaları için misal vererek cevaplıyor.  İsa onlara şu karşılığı verdi: "Hanginizin bir koyunu olur da Şabat Günü çukura düşerse onu tutup çıkarmaz? İnsan koyundan çok daha değerlidir! Demek ki, Şabat Günü iyilik yapmak Yasa'ya uygundur." İsa bir kez daha verdiği bu örnekle Tanrı’yı sevmenin ve ihtiyaç içinde olan insanlara destek ve yardımcı olmanın Şabat yasalarını takip etmekten daha önemli olduğunu göstererek adamı iyileştiriyor. İsa’nın bu sözleri ve iyileştirme eylemi sonrasında Ferisilerin yüreklerini ve ne yaptığını görebiliyor musunuz? İsa’yı yaptığı bu mucizeden dolayı yüceltip, iyileşen bu adam için sevinecekleri yere Yok etmek öldürmek için plan yapmaya başlıyorlar. Yürekleri tamamen katılaşmış ve bir taş gibi duygusuzlaşmış durumda. Yasacılığın kuralcılığın onların ruhsal gözlerini ne kadar kör ettiğini görebiliyor musunuz? Yasacılığın lütfu nasıl öldürdüğünü ve onları İsa’dan ne kadar uzaklaştırdığını, İsa’nın gerçek kimliğini anlama konusunda onları ne kadar akılsız yaptığını görebiliyor musunuz?

İsa yaptık ve söyledikleriyle kimliğini açıklıyor İsa yaptığı ve söylediği şeylerle aslında onlara gerçek kimliğini göstermeye çalışıyor. Söylediği şeylerle kendisinin Davut’tan, Tapınaktan, Tapınakta çalışan Kâhinlerden, Tanrı tarafından kendisine Yasa verilen Musa’dan ve son olarakta Şabat gününden daha üstün olduğunu ve kendisinin Şabatın efendisi ve bütün bu şeylerin üzerinde yetkili tek kişi olduğunu ilan ediyor. Kendisini Kutsal Sözde açıklanan gelecek olan Mesih olduğunu ilan ediyor. Bu ilan, kimliği ve yaptıkları karşısında Ferisilerin Onu yüceltmesi, Ona tapınması gerekirken onlar tam tersini yapıyorlar. Bütün bu İsa2nın verdiği açıklamalar ve kanıtlar karşısında Onu öldürmek için plan yapıyorlar.

Ya biz nasılız? Şimdi size sormak istiyorum Sen nasıl bir insansın? Lütuf, Merhamet ve şefkat yerine Yasalarla, kurallarla ve insanları yargılayıcı tutum ve davranışlarla mı hayatını sürdürüyorsun? Daha çok odaklandığın şeyler neler? Kardeşler şunu kesinlikle anlamalıyız ki, aynı şekilde bizlerde iman hayatlarımızda İsa’nın gerçek kimliğini ve karakterini anlayamazsak, bizlerde İsa’nın yaptıkları ve yapmak istediklerini görmez yada görmezlikten gelirsek bir nevi burada Ferisilerin yaptığı gibi Onun bizim hayatımızdaki varlığını yok etmiş ve öldürmüş oluyoruz.

Ferisiler kurallarla insanları hatta tanrıyı kontrol etmek istediler Ferisilerin tercih ettiği din tamamen bir kontrol dinidir. Kendileri ve içinde yaşadıkları toplumdaki insanlar üzerinde otorite ve kontrol oluşturan bir din. Hatta ve hatta bu yasalar ve kurallarla sadece kendileri ve insanları değil, aynı zamanda Tanrı’yı bile kontrol edebileceklerine inanıyorlardı. Bu yüzden sadece Kutsal Kitap’taki yasalarla yetinmediler birde bu yasalar üzerine kendi ürettikleri kuralları ve yasaları eklediler. Örneğin Tanrı’nın Musa’ya verdiği yasaya baktığımızda toplam 613 buyruk bulunmaktadır. Bu yasalardan bazıları şabat günü ile ilgili yasalardır.

Özet olarak Tanrı şabat günü için sadece “Şabat gününü anımsayacak ve onu kutsal kılarak yerine getireceksiniz” dedi. Ama İsa’nın gelişine kadar Yahudi önderler sadece şabat günü için toplam 1521 tane daha kural ve yasa eklediler şabat günü neler yapmak ve neler yapmamak gerektiğine dair. İlk önce şabat Cuma günü güneş batımından cumartesi güneş batımına kadar olacak ve o günde hiç kimse çalışmayacak dediler ve daha sonrada belki insanlar tam olarak bunu anlamamışlardır diye düşünerek önlerindeki yüzyılları şabatın tanımını yaparak geçirdiler. Talmut adı verilen Yahudilerin bu kurallar kitabına baktığınız zaman şabat günü çalışmak ne demek yada ne dememek en ince ayrıntısına kadar her şeyi tanımladıklarını görürsünüz. Örneğin eğer şabat günü 1000 adımdan fazla yürürseniz bu çalışmaya giriyor demektir. Bu şu demek oluyor ki herhangi bir yere ziyarete gidecekseniz adımlarınızı hesaplamanız gerekiyor.

Yahudiler kurallarla "tanrı'nın kendisini daha çok seveceğini düşünüyorlardı" Yahudi önderler ve Ferisiler kurallara bağlı yaşamayı çok seviyorlardı. Çünkü bu gibi dışsal kuralları uyguladıkça kendilerini daha iyi hissediyor ve imanlarını ölçme konusunda kendilerini daha iyi değerlendirebiliyorlardı.  Çok fazla düşünmelerine gerek yoktu. Yasayı ve dışsal kuralları uyguladıkça Tanrı’yı hoşnut ettiklerine ve Tanrıyla olan ilişkilerinde nerede olduklarını görebiliyorlardı. Kurallara bağlı yaşamak aslında insanlara kendilerini daha dindar hissettiriyor (Örneğin bazen insanlarla konuştuğumuzda bana ya sizin inancınız ne kadar kolay diyorlar. Çünkü bizim izlememiz gereken dışsal kurallar yok).

Bizler kuralsız ve boşıboş değiliz Tabiî ki bizler kuralsız yasasız başıboş insanlar değiliz. İzlememiz gereken temel ahlak ve yaşam kurallarımız var. Yeni bir imanlı olarak bu yasaları öğrenmek gerçekten çok önemlidir. Çünkü bunlar sayesinde sınırlarımızın neler olduğunu öğreniyoruz. Ama bunları öğrendikten sonra bunları Ruh ve ruhun yönlendirişiyle uygulamayı öğrenmeliyiz. Eğer Tanrı’nın ruhunu dikkate almadan bunları yaşamaya başlarsak, o zaman bunlar bizi yaşama, düzene ve Tanrı’nın isteğine yönlendirmek yerine tıpkı ferisiler gibi merhametsizliğe ve yasacılığa yönlendirerek hayatımızdaki lütfu ve şefkati yok edecektir. Yasayı bir sınır olarak görmeli ve o sınırlar içinde nasıl özgür bir şekilde yaşamamız gerektiğini Kutsal Ruh’un sesini dinleyerek karar vermeliyiz

Yasa ve kuralların ortaya çıkardığı bir sorunda yasa ve kurallar maalesef içinde bulunduğumuz her duruma cevap veremez. İşte bu yüzden Kutsal Ruh’un sesini dinlemeyi öğrenmek ve onun yönlendirişine göre karar vermek önemlidir. Çünkü yasa her şeyi bilemez ve her şeye cevap veremez ama Kutsal Ruh Tanrı’nın Ruh’u her şeyi bilir. Hata yapmamıza engel olarak bizi doğru olan kararlara yönlendirir. 

Ferisiler kuralları seviyordu, çünkü o kurallar toplumda kendilerini güçlü yapıyordu

Din önderleri ve Ferisilerin kuralları sevmelerinin en önemli nedenlerinden biride kurallar ve ortaya koydukları yasalar onlara yaşadıkları toplum içinde güç vererek, onları daha önemli kılıyor ve toplumu kontrolleri altında tutmalarına yarıyordu. Ama kullandıkları bu güç ve otorite kendileri gibi toplumuda yasacı ve kuralcı bir toplum haline getiriyordu. Ve bu hale gelen bir toplumun nasıl bir toplum olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Kolayca kontrol edilip yanlış şeylere ve tamamen Tanrının isteği dışına yönlendirilebilir. Bunun örneğini İncil’de birçok yerde görebiliyoruz en güzel örneği ferisilerin bu kontrol ve güçleri İsa’yı çarmıha götürdü. Aynı şekilde kilise tarihinde de birçok örneklerini görebiliriz. (Örneğin karanlık Avrupa çağı dönemindeki Katolik kilisesinin yaptıkları: Harçlı seferleri, cadı olarak idam edilen insanlar, kutsal kitabın çevirisine engeller).

Hatırlarsanız Ferisiler bu kural ve yasacılıkla Tanrı’yı da kontrol ediyorlar demiştim. Bunun en güzel örneğini Luka 18 bölümde görebiliyoruz. Tıpkı buradaki din bilgininde duasında gördüğümüz gibi yasacılık bize Tanrıyı bile kontrol etme tutumuna yönlendiriyor. “bak Tanrım ben senin bütün kurallarını yerine getiriyorum. Her gün dua ediyorum, sık sık oruç tutuyorum, her Pazar kiliseye gidiyorum, televizyon izlemem, dans etmem, bunun yerine her zaman kutsal Kitap okurum. İçki içmem, oyun oynamam vs. Görüyor musun Tanrım senin için bu kadar fedakârlık yapıyor ve çok şeyi kurban ediyorum. Bunun için sende beni bereketlemelisin, benim dualarımı cevaplamalısın, senin bana şunları bunları yapmanı istiyorum. Çünkü ben bunların hepsini hak ediyorum. Ferisi ve ferisi gibi dindar insanların sorunu nedir biliyor musunuz? Kendilerinin Tanrıdan daha dindar, ruhsal ve iyi olduğuna inanmalarıdır.

Yasacılık-ferisicilik insanları kendimizden ve kiliseden uzaklaştırır GOOGLE Vaazımın başında sizlere Hıristiyanlıktaki en büyük tehlikenin yasacılık ve kuralcılık olduğunu söylemiştim. Çünkü yasacı ve kuralcı bir kişi olmak sadece Tanrıyı bizden uzaklaştırmakla kalmıyor aynı zamanda insanları da hem kendimizden hemde kiliselerimizden uzaklaştırmamıza neden oluyor. Aynı zamanda Hıristiyanlık imajını yaralarken dış dünyaya çok kötüde bir tanıklık bırakıyor.  Vaazım için araştırma yaparken internetteki Google arama sayfasına kilisedeki yasacılık yazdığım zaman Youtube’ta Amerika’daki bazı televizyon programlarında yayınlanmış olan bazı videolar buldum. Programda sokaktaki insanlara İsa hakkında neler düşündüklerini sormuşlar. İlginç olan şey bütün insanlar gerek Hıristiyan olsun gerekse olmasın İsa hakkında hepsi güzel şeyler söylüyorlardı. Kimileri İsa’nın iyi bir adam olduğunu, kimileri İsa’nın birçok iyi işler ve devrimler yapan büyük bir lider olduğunu, Kimileri çok nazik ve lütufkâr olduğunu söylerken kimileride hiçbir şey söylemiyorlardı onun kim olduğunu bilmedikleri için.

Daha sonra aynı şekilde bu programda insanlara Hıristiyanlar hakkında ne söylediklerini sordular. Bu soru karşısında insanların verdiği cevaplara baktığım zaman hayrete düştüm. Çünkü hemen hemen hepsi olumsuz şeyler söylediler. Hıristiyanların ikiyüzlü, tutucu, gerici, yasacı, yargılayıcı ve dünyayı anlamayan dindar kişiler olduğunu söylüyorlardı. Söyledikleri bu şeylerin tamamen doğru olduğuna katılmıyorum ama birazda olsa söyledikleri bu şeylerde gerçek payı olduğuna inanıyorum.

Yasacı kişiler ve kiliseler birçok defa dünyanın günahlarına ve günahkârlarına İsa’nın yaklaştığı gibi yaklaşmadıkları için dünya bizi böyle görüyor. İsa’nın hayatına baktığımız zaman İsa’nın günahkârları sevdiğini ama onların işlediği günahlardan nefret ettiğini görmekteyiz. Ama hiçbir yerde İsa’nın bu insanlara nefretle yaklaştığını görmüyoruz. Çoğu zaman gerek İncil’e, gerek Kilise Tarihine, gerekse şimdiki zamana baktığımızda yasacı ve tutucu dindar insanların günahkarları yok etmek istermişçesine onlara yaklaştıklarını görebiliriz.

Yuhanna 8 zina eden kadın Örneğin Yuhanna 8 Bölüme baktığımızda ferisi ve Din bilginleri yine İsa’yı tuzağa düşürmek için Ona zina yaparken yakaladıkları bir kadını getiriyorlar. Ve İsa’ya “bu kadına ne yapalım?” diye soruyorlar. İsa onlara “ne yapmanız gerekiyor?” diye sorduğunda, Ferisiler İsa’ya “yasamıza göre bu kadını taşlayarak öldürmemiz gerekiyor” diye cevap veriyorlar. Aslında onların amacı dinsel yasayı yerine getirmek değil, çünkü öyle olsaydı onlara verilen yasada sadece kadının değil, aynı zamanda onunla birlikte zina eden adamında taşlanması gerektiği söyleniliyor. Onların amacı İsa’yı insanların önünde tuzağa düşürerek zor durumda bırakmak. Eğer İsa onlara tamam taşlayın dese insanlar önündeki şefkat, sevgi ve merhamet dolu olan imajını kaybedecek. Çünkü herkes onun sevgi dolu ve lütufkâr biri olduğuna inanıyor. Yok taşlamayın bırakın gitsin dese bu seferde onu yasayı bozmak ve yasaya karşı öğreti vermekle suçlayacaklar. Siz böyle bir durumda kalsanız ne yaparsınız?

Hani bir söz varya aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık işte tam böyle durumlar için söylenmiş bir söz. Bazen bizler insan olarak nasıl davranacağımızı bilemiyoruz böyle durumlarda ama hamdolsun İsa durumu nasıl çözeceğini, doğru olan, yapması ve söylemesi gereken şeyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Yere oturuyor yapması gereken şeyin ne olduğunu Baba Tanrı’dan Kutsal Ruh aracılığıyla işiterek onlara “aranızda günahsız olan ilk taşı atsın” diyor. Baba Tanrı’ya danışıp Kutsal Ruh’tan duyduğunuz zaman insanları ikna etmek yada doğru olan sözleri onlara söylemek için büyük bir vaaz vermeniz gerekmiyor. Bazen Ruhtan gelen bir cümle insanların çenelerini kapatmaya yetmektedir.

Eğer ferisiler gibi gaddar ve insanları suçlamak için fırsat arayan tutucu biri değilseniz, böyle durumlarda kaldığınızda sizlerde bende Tanrı’dan insanları doğruya yönlendirmek için hikmet dolu sözler işitebiliriz. Çünkü birini suçlamaya ve yargılamaya başladığınızda ne oluyor biliyor musunuz? Kendi günahını göremeyen, ancak başkalarını yargılayan, kör birisi haline geliyorsun. Ama tanrı ise sözünde bize başkasından çok kendi kendimizi yargılamamız gerektiğini öğretiyor. Yapmamız gereken şey birini yargılamadan ve suçlamadan önce kendi günahlarımızı görmeye çalışmalıyız. Yapmamız gereken şey kendine bak. Baktın mı ondan sonra bir daha bak. Ondan sonra bir daha bak. Ve bunu yapmaya hep devam et.

Bizlerde insanları düzeltmek için şefkat, merhamet, dua ve sabır Peki o zaman insanları düzeltip onlara doğru olanı nasıl göstereceğim? Şiddet, kabalık ve nefretle değil ama merhamet ve şefkatle. Örneğin etrafımızda yaşam ve düşünce tarzı bize uymayan insanlar var. Homoseksüel, fahişe, alkolik, tinerci vs. gibi insanlar. Bazılarımız bir Hıristiyan olarak böyle insanları dışlıyor yada yargılıyor olabiliriz. Beni yanlış anlamayın elbette ki bende Tanrı sözünde de belirttiği gibi bu tarz yaşam stiline karşıyım. Söylemek istediğim şey bu insanlara vermemiz gereken karşılığın İsa gibi olmasıdır. İsa zinada yakalanan bu kadına kendisini taşlamak isteyen insanlar taş atamayıp ondan uzaklaştıkları zaman ne dedi? Kızım zina küçük bir şey, önemli değil, bunu hiç kafana takma git istediğin gibi yaşamaya devam et mi dedi? Tabiî ki hayır, İsa ona “Bende seni yargılamıyorum git ve bundan sonra günah işleme” dedi. İsa oradaki insanlar arasında taş atma yetkisine sahip ve günahsız olan tek kişi olmasına rağmen taş yerine merhamet, sevgi ve lütuf attı. Yer ve gök üzerinde yetkili olan tek yargıç olmasına rağmen onu yargılamadı. İşte İsa’nın bu kadına olan tutumu ve şevkat dolu sözleri o kadının tövbe etmesine ve yaşamının tamamen değişmesine neden oldu.

 

Görebiliyor musunuz bir insana merhamet, sevgi, lütuf ve şefkat gösterdiğinizde neler olabileceğini? İnsanların hayatı değişir ama kurallara ve yargılamalara kapılmak hiçbir insanın hayatını değiştirmez. Onları tanrı’ya yaklaştıramaz ve gerçek Hıristiyanlığın ne olduğunu dünyaya gösteremez. Sevgi merhamet ve şefkatin en etkili müjdeyi duyurma metodu olduğuna inanmaktayım. Eğer imanlı olmayan insanlar bizim hayatlarımızda merhameti, şefkati ve sevgiyi görürlerse bu onları Tanrı’ya ve onu tanımaya yönlendirecektir.

İnsanlar ferisileri bırakıp, isa'yı izlemeye başladılar, NEDEN?? Tıpkı bugünkü bölümümüzde olduğu gibi bakın birçok insan Ferisileri, din bilginlerini izlemeyi bırakıp İsa’yı takip etmeye başladılar neden? İsa’nın hayatındaki sevgi, şefkat ve merhamet onları etkiledi de ondan. İmanlı olmayan insanlara ve günahkârlara tutucu, yargılayıcı ve yasacı bir şekilde yaklaşmak onları İsa’dan uzaklaştıracağı gibi aynı zamanda imanlı olan kardeşlerimizi de hem Tanrıdan hemde kiliselerimizden uzaklaştıran en büyük tehlikelerden birisidir. Çünkü İnsanları suçlu, teşvik kırılan ve yorgun insanlar yapmaktadır.

Charles Spurgeonun bir sözü var diyor ki “İman hayatımda ne kadar çok kuralları ve yasaları tutmaya yöneldiysem kendimi daha çok günah içinde ve günaha meyilli buldum.” Eğer gerçekten birbirimizi daha çok bina etmek, düzeltmek ve Kutsallaştırmak istiyorsak bunu kutsal Ruh’un sesini işiterek İsa gibi sevgi, merhamet ve şefkatle yapmamız gereklidir.

Matta 12:15-21: Buraya baktığımızda ferisiler gördükleri mucize ve duydukları söz karşısında İsa’yı öldürmek için plan yapmaya başladılar. Ama İsa ne yaptı? Bütün bu karşılıklara ve kötü ve taş yürekli insanlara rağmen vaaz etmeye, insanlara öğretmeye, mucizeler yapmaya ve şifa verip onlara hizmet etmeye devam etti. Bazen kuralcı, yasacı ve tutucu insanlarla karşılaştığımızda durmak, kiliseden ayrılmak yada Tanrı’yı terk etmek istiyoruz. Bunu yapmak kolay olan şey kardeşler. Çünkü kalıp bu gibi insanlarla mücadele etmek ve onlarla başa çıkmak çok zor. Ama bu konuda da İsa’yı örnek almalıyız. İsa gibi yolumuzda ilerlemeye, Hizmet etmeye ve Tanrıda daha çok büyümeye olgunlaşmaya çalışmalıyız. Hayatlarımızda Ferisi ve din bilginleri gibi insanlar olacak. Onların bizden beklentileri ve bizim üzerimize yüklemek istedikleri yükler olacak ama bizim yapmamız gereken İsa’ya bakmak ve onu izlemek olmalıdır. Ferisilerin değil, ama İsa’nın vereceği yükü taşımak olmalıdır. Bu bölümde ferisi ve din bilginlerinin insanlar üzerine ve hayatlarına ne kadar çok dinsel, töresel ve ruhsal yükler yüklediklerini gördük.

Matta 23:4 ama İsa böyle yapmıyor. İsa senin onda dinlenmeni istiyor. Sevgili kardeşlerim eğer Tanrıya daha yakın olmak istiyorsanız, Onun size verdiği bu hayattan daha çok zevk almak istiyorsanız eğer kuralların ve dinsel geleneklerin yerine Tanrı’nın esenliği ile dolmak istiyorsanız. Yasacılığa ve yasacılara değil ama İsa’ya gelin Bugün İsa sizi de beni de kendisini takip etmeye çağırmaktadır. Matta 11:28-30

 

   

© Copyright www.agapekilisesi.com