"Tek
amacı İsa Mesih'i açıklamak olan Kutsal
Yazı olmaksızın bir şey bilmiyoruz ve Tanrı'nın
varlığı ve kendi varlığımızla ilgili olarak
yalnız karanlık ve karışıklık görüyoruz."
Blaise Pascal
(Fransız
matematikçi, filozof ve yazar; 1623-1662)
Daha
önceki bölümlerde Kutsal Kitap'a yöneltilen
haksız eleştiri ve saldırıları Kutsal Kitap'a
göre ayrıntılı bir şekilde cevaplandırdık.
Onun tümüyle Tanrı'dan gelen mükemmeliğini
göstermeye çalıştık.
Bu
bölümde Kutsal Kitap'ın oluşması, metni,
doğruluğu, dağıtımı, içeriği ve bildirisi
bakımından olağanüstülüğünü ve eşsizliğini
ortaya koymayı amaçlıyoruz. Ayrıca Kutsal
Kitap'ı daha önce hiç okumamış kimselere
ne kadar değerli bir hazineden yoksun kaldıklarını
göstermek istedik.
1-
Kutsal Kitap'ın Oluşması
Bir
yazılar koleksiyonu
Kutsal
Kitap bir araya getirilen kutsal yazılardan
oluşur. İki ana kısma ayrılır: İsa Mesih'ten
önce yazılan kısma Eski Ahit ya da Eski
Antlaşma denir ve İsa Mesih'in doğumundan
sonra yazılan kısma Yeni Ahit ya da Yeni
Antlaşma adı verilir.
İsrail
halkı ,Tanrı'nın Kutsal Kitap'ı kaleme almak
için seçtiği bir araçtır. Bu halk aracılığıyla,
Kutsal Kitap'ın Tanrı'nın esinlemesi altında
yazıldığını kanıtlayan olağanüstü yazılar
insanlığa sunulmuştur.
Eski
Antlaşma
İbraniler
adıyla da tanınan İsrailliler tarihlerinin
hangi döneminde kutsal yazıları kaleme almaya
başladılar? Kutsal Kitap'ın ilk beş kısmı,
İsa'dan önce yaklaşık 14. yüzyılda yaşamış
olan Musa peygamber aracılığıyla yazılmıştı.
Tanrısal açıklamanın (vahiy) başlangıcı
Musa'ya Sina dağında Tanrı'dan doğrudan
doğruya gelen emirlerdi.1 Yasa anlamına
gelen Tevrat adı bu ilk beş kısımdan kaynaklanmaktadır.
Tanrı,
Musa'dan sonra, bin yıl süreyle peygamberler
aracılığıyla vahyini açıklamaya devam etti.
İsrail tarihinin bu uzun döneminde Eski
Antlaşma'nın geri kalan kısımları meydana
geldi. Eski Antlaşma, yasalar, tarihler,
kutsal şiirler ve peygamberliklerle ilgili
kısımlara bölünebilir. Kutsal Kitap'ın bu
birinci ana bölümünün hemen hemen tümü İbranice
olarak yazılmıştır. Bazı küçük parçalar
İbranice'ye yakın bir dil olan Aramice'de
kaleme alınmıştır.
Yeni
Antlaşma
Büyük
İskender'den sonra, İsa dönemindeki Filistin
üç yüzyıldan beri Yunan uygarlığının etkisinde
bulunuyordu. Romalıların ülkeyi ele geçirmesinden
sonra bile resmi dil Yunanca kaldı. Bu nedenle
Yeni Antlaşma (İncil) İsa Mesih'in dirilişi
ve göğe çıkışından sonra havarileri tarafından
Eski Yunanca olarak kaleme alındı. Yeni
Antlaşma'yla Tanrısal vahiy tamamlanmış
oldu.
Çeviriler
ve Türkçe Kutsal Kitap.
İsa
Mesih ve havarilerinin çağında dünyada en
yaygın dil Yunanca olduğundan, o çağın kilise
topluluğunun okuduğu Kutsal Kitap Yunanca
idi. İsa Mesih'ten yaklaşık iki yüzyıl önce
Mısır'ın İskenderiye Kentindeki Yahudiler
Eski Antlaşma'yı İbraniceden Yunancaya çevirmişlerdi.
"Septuagint" adıyla tanınan bu
ünlü çeviri, havarilerin Yunanca'da kaleme
aldığı Yeni Antlaşma'yla birlikte ilk çağ
kilisesinin kullandığı Kutsal Kitap'tı.
Kuzey
Afrika'daki kilise toplulukları, Yunanca
değil, Romalıların etkisi altında Latince
konuştuklarından, Yeni Antlaşma'yı Latinceye
çevirdiler. Bu çeviri Jerom adlı bilgin
tarafından yaklaşık M.S. 400 yılında İbranice
ve Yunancaya göre düzeltildi. Jerom daha
sonra Eski Antlaşma'yı yeniden çevirdi.
Bu Latince Kutsal Kitap "kalabalık"
anlamına gelen "vulgus" sözcüğüne
dayanarak, "herkesçe tanınan"
anlamındaki "Vulgat" adını almıştı.
O çağda Kutsal Kitap Süryanice ve Kıpticeye
de çevrildi.
Bu
çağda İncil'den bir iki parça Orta Asya'daki
Türk dillerine de çevrildi. "Türkçeye
ilk çeviri Sultan IV. Mehmet'in baştercümanı
Ali Bey tarafından yapıldı. Bu çeviri 1666
yılında bütünlendi".2 Basılmak üzere
Hollanda'ya götürüldü ama basılmadı. Ali
Bey'in kaleminden çıkan metin Leyden Üniversitesi
kitaplığındadır. "Bu çeviriye dayanan
ilk Türkçe Yeni Antlaşma 1819'da 5000 nüsha
olarak basıldı. Tüm Kutsal Kitap ise 1827'de
yayınlandı".3
Türkçe
Kutsal Kitap'ın Tarihçesi.
Ali
Bey'in çevirisi Arap yazısına benzeyen Osmanlı
yazısıyla yazıldı. Türkçe konuşan ama Ermeni
yazısını kullananlar için ayrı bir çeviri
1819 yılında basıldı. Bu çevirinin Yeni
Antlaşma kesimi 1831 yılında, tümü ise 1843
yılında gözden geçirilerek yayınlandı. Bu
çevirinin Osmanlı yazısıyla basılması önerilince
uygun görülmedi. Yeni Antlaşma ve Mezmurlar'ın
yeni bir çevirisi Osmanlı yazısıyla yayınlandı
(1866-1868). On yıl sonra içinde yabancı
uzmanlar da olan, Şükri Efendi ve Ahmed
Efendi adlı iki Türk'ün ve Keyfi Efendi
adlı bir Kürt'ün de bulunduğu bir kurul
tüm Kutsal Kitap'ı gözden geçirdi. Bu çalışmanın
ürünü hem Osmanlı hem de Ermeni alfabesinde
basıldı. Bu çeviri 1885 yılında yeniden
düzenlendi.
Osmanlı
İmparatorluğunda Türkçe konuşup Yunan alfabesini
kullanan bir topluluk vardı. Onlar için
Ali Bey'in çevirisinin Yeni Antlaşma bölümü
1826 yılında Yunan alfabesiyle yayınlandı.
1839 yılında Kutsal Kitap'ın tümü Yunan
alfabesiyle yayınlandı. Bu eser 1854 ve
1871 yıllarında yeniden gözden geçirildi.
1884 yeni bir çeviri Yunan alfabesiyle basıldı.
1905 yılında üç ayrı Türkçe çeviri yerine
aynı çeviri Osmanlı, Ermeni ve Yunan alfabeleriyle
yayınlandı.
Dil
devrimi gerçekleşince yeni alfabeyle yazılan
bir Kutsal Kitap çevirsi zorunluydu. 1929
ile 1941 yılları arasında yapılan çalışmanın
sonucunda bugün kullanılan çeviri gerçekleşti.
1987 yılında özel bir kurulun çalışmasıyla
"Müjde" başlığı altında İncil'in
çağdaş Türkçe çevirisi yayınlandı. 1988
yılının sonunda da Kitabı Mukaddes Şirketi'nin
İncil'in Yunancadan çağdaş Türkçeye çevirisi
yayınlandı.
2-
Kutsal Kitap'ın Doğruluğu
"Dünya
ne denli ilerlerse ilerlesin, insan bilgisinin
tüm dalları son aşamaya geliştirilsin, bütün
eğitimin temeli olan Kutsal Kitap'ın yerini
hiçbir şey tutamaz."Goethe
(Alman
şair)
Şimdiye
dek Tanrı'nın açıklaması (vahiy) olan Kutsal
Kitap'ın metninin yüzyıllar boyunca doğru
olarak iletildiğini saptadık.
Şimdi
başka bir sorun ortaya çıkabilir: Bu kitabın
bildirdikleri doğru mudur? Tarihsel, coğrafi
ya da başka konularda yanlışlıklara rastlasaydık,
Kitap'ın tanrısal kökeni ve esinlemesinden
kuşku duyacaktık. Tanrı gerçeğin Tanrısı'dır:
O'nun yazdırdıkları gerçek olmalı.
Burada
ele alınması gereken iki konu vardır: (a)
Arkeolojinin tanıklığı (b) Yerine gelmiş
olan ve günümüzde yerine gelmekte olan Kutsal
Kitap peygamberlik sözleri.
Kutsal
Kitap'ın doğruluğu ile arkeoloji.
İsrail
devletinin kurulduğu 1948 yılından bu yana
sürekli olarak, ülkede arkeolojik çalışmalar
yapılmaktadır. Ortadoğunun tüm ülkelerinde
"tel" adıyla tanınan höyükler
bulunur.Bunlar üst üste kurulmuş birkaç
kentin kalıntılarından oluşan tepelerdir.
İsrail'de kazılmamış "tel"lerin
sayısı fazla olduğundan arkeoloji araştırmaları
daha uzun bir süre devam edeceğe benzemektedir.
Arkeoloji;
paleografi (eskiyazıbilim), epigrafi (yazıtbilim),
filoloji (dilbilim), semantik (anlambilim),
numistik, papiroloji ve sijillografi gibi
bilim dallarının yanı sıra potasyum-argon,
karbon 14, termo-luminesans v.b. tekniklere
dayanan bir bilimdir. Yardımcı bilimleriyle
birlikte arkeoloji sayesinde eski uygarlıklar
hakkında bilgimiz vardır. Kutsal Kitap'taki
tarihsel olaylarda adı geçen uygarlıklarla
ilgili olarak arkeoloji aracılığıyla daha
ayrıntılı bilgi elde edebilmekteyiz. Bu
da olayları daha iyi anlamamıza yardımcı
olmaktadır.
Efsane,
mi gerçek mi?
Kutsal
Kitap'ın Tekvin kısmında anlatılan tarihe
ait bazı arkeolojik çalışmaları inceleyelim.
Bir kısım yorumcular, Kutsal Kitap'ta anlatılan
çoğu olayları efsane olarak kabul eder.
Onlara göre İbrahim, İshak, Yakup ve Yusuf'u
anlatan öyküler, birer dinsel efsaneden
başka bir şey değillerdi.
Arkeolojik
araştırmalar sayesinde bu görüşün asılsız
olduğu kanıtlanmıştır. 1902 yılında Susa'da
de Morgan tarafından bulunan Hammurabi'nin
dikili taşı, 1925 ile 1933 yılları arasında
Irak'taki Yorgan Tepe'de Edward Chiera'nın
yönetimindeki müze ve üniversite ekiplerince
ortaya çıkarılan ve sayısı yirmi bine ulaşan
Nuzi levhaları, ve Louvre Müzesinin eski
yönetmeni Andre Parrot'un 1933 ile 1956
yılları arasında Fırat Irmağı yakınlarındaki
çalışmalarla bulunan Mari kral kitaplığının
levhaları sayesinde o çağın toplumsal, hukuksal
ve siyasal uygarlığıyla ilgili geniş bilgiye
sahibiz. İbrahim'in mirasçısını değiştirmesi,4
Esav'ın ilk oğulluk hakkını Yakup'a satması5,
Yakup'un eşlerini elde etmek için yıllarca
çalışması6, Laban'ın ilahlarının Rahel tarafından
çalınması7 ve başka birçok ayrıntının çağın
uygarlığına uygun olduğu belgelenmiştir.
Orta doğunun kumları altından çıkarılan
bilgilerle doğrulanmaktalar. Mari'de Kutsal
Kitap'ta bulunan adlara benzer Nahur (Nahor),
Sarug (Seruc) adlarının yanı sıra İbrahim
adına benzeyen adlar yazılar arasında görülmüştür.Arkeolojik
bulgular Kutsal Kitap'taki kişilerden söz
etmemekle birlikte , bu adların ataların
yaşadığı çağ ve ülkelerde yaygın olduğunu
kanıtlar.
M.Ö.
9. yüzyılda yaşamış olan İsrail kralı Yehu'yu
ele alalım. Kutsal Kitap'taki II. Krallar
kısmı onunla ilgili çok şey anlatır. Kutsal
Kitap bu kralın Asur kralı 3. Şalmaneser'e
haraç vermek zorunda kaldığını bildirmez.
Ama 1850 yılında Nineve kalıntılarından
çıkarılan ve Londra'daki Britanya Müzesi'nde
korunan siyah dikili taş, İsrail kralı Yehu'nun
efendisi 3. Şalmaneser'in önünde eğildiğini
gösterir. Bundan başka, böyle bir belgenin
ortaya çıkarılışından sonra hiç kimse Kral
Yehu'nun, Asur İmparatorluğu'nun, 3. Şalmaneser'in
ya da başkenti Nineve'nin var oluşunu yadsıyamaz.
Oysa Voltaire Nineve'nin hayali bir kent
olduğunu öne sürmüştü! Eğer Voltaire'in,
Rich, Botta, Layard, Rassan, Smith ve başkalarının,
yaşadığı dönemden yaklaşık yüz yıl sonra
yapacakları kazılardan haberi olsaydı, ortaya
çıkaracakları yapıları, sarayları, binlerce
levhayı, yüzlerce metrelik kabartmayı görseydi
daha ölçülü konuşurdu!
Bu
kabartmalardan biri, Lakiş kent halkının
Sanherib tarafından sürgüne götürülmesini
gösterir. Yahuda bölgesindeki Lakiş kentinin
kuşatılmasına Kutsal Kitap'ta II. Krallar
18:13-14 ayetlerinde ve Lakiş halkının sürgüne
götürülmesine Yeremya 34:7 ve Mika 1:13'de
değinilir. Bilmediğimiz şey, bu sürgünün
ayrıntıları ve onu uygulayanların zalimliğidir.
Arkeoloji bu yönü aydınlatmakla değerini
kanıtlamıştır.
Kutsal
Kitap boyunca anlatılan olayların tarihsel
doğruluğunu pekiştiren arkeolojik buluşlarla
ilgili bol örnekler verilebilir. Bu, arkeolog
ve eski yazı uzmanlarının Kutsal Kitap'taki
her olayla ilgili bir buluş yapmış oldukları
anlamına gelmez. Ama kesin olarak diyebiliriz
ki, Kutsal Kitap'ın ana tarihsel olayları
dolaylı olsa bile arkeoloji tarafından birçok
kez doğrulanmıştır. Profesör Albright aynı
görüşü şu sözlerle savunur: "Arkeolojinin
Kutsal Kitap'ın tarihsel doğruluğunu tam
olarak saptadığına kuşku yoktur."
Kutsal
Kitap peygamberliklerinin gerçekleşmesi
Eski
Antlaşma'nın büyük bir kısmı, İsrail halkını
Baallar ve Aşeralar gibi yalancı tanrılara
hizmet etmek için bıraktıkları gerçek Tanrı'ya
döndürmek amacıyla söylenmiş peygamberlerin
bildirilerinden oluşur.
Ama
Kutsal Kitap'ta başka tür peygamberlikler
de vardır: Bunlar gelecekte neler olacağını
haber veren önbildirilerdir. Böylece, Kenan
ülkesini almaları, Mısır'da bulunmaları,
Babil'e sürgün gitmeleri, sürgünden dönmeleri8
gibi İsrail tarihinin büyük aşamaları önceden
bildirilmiştir. Bunların yanı sıra, Nineve9,
Babil10, Sur11 ve Petra, Yeni Antlaşma'da
Kafernaum ve M.S. 70 yılında yıkılan Kudüs
gibi belirli kentlerin saldırıya uğrayıp
yıkılmalarıyla ilgili önbildiriler vardır.
Peygamberlerin
sadece çağlarının siyasal gelişmeleriyle
ilgili önsezi yeteneğini taşıyan kişiler
olduğunu varsaymak olanaksızdır. (Kutsal
Kitap'taki önbildirilerin Tanrı'nın geleceği
bildirmesi olduğunu kabul etmeyen kimi Tanrıbilimcilerin
öne sürdüğü açıklama gerçi budur.) Çünkü
bu önbildirilerin bu denli ayrıntılı olarak
doğru çıkmaları, insanlar tarafından gerçekleştirilmeleri
olanakdışı bir iştir.
İsa'nın
önceden bildirilişi
İsa
Mesih'in birinci gelişini önceden bildiren
Kutsal Kitap'ın önbildirileri çok ayrıntılı
olarak gerçekleştiler (Bkz. sayfa 267-268'deki
liste). Eski Antlaşma, vaadedilen Mesih'in
hangi İsrail soyundan doğacağını yaklaşık
M.Ö. 1500 yılında, ve Yahudiye'nin hangi
kentinde dünyaya geleceğini M.Ö. 700 yılında
açık bir şekilde önceden bildirmiştir. Bunun
yanı sıra bir bakireden doğacağı (M.Ö. 700
yılında) Mısır'a sığınıp oradan döneceği
(M.Ö. 750 yılında) bir de nasıl öleceği
(M.Ö. 1000 yılında)12 ayrıca anlatılmıştır.
Çakıldığı çarmıhın dibinde giysilerinin
paylaşılacağı ve giysileri için kura çekileceği
Mezmur 22:18'de doğumundan 1000 yıl önce
bildirilmiştir. Eğer bir kimse bu önbildirilerden
İsa'nın vaadedilen Mesih ve dünyanın Kurtarıcısı
olduğunu anlayamazsa, bunun asıl nedeni
onun Mesih'i reddedip O'na gelmek istememesidir.
Yoksa
uyduruldu mu?
Bazıları
İsa Mesih'in İncil'deki yaşamının Eski Antlaşma'daki
önbildirilere göre uydurularak yazıldığını
iddia etmişlerdir. Halbuki bu önbildiriler
o kadar ayrıntılı verilmiştir ki buna uygun
bir yaşam yazılmış olsa bile tarihsel olarak
bunu ispatlamak ve o zamandaki yüzlerce
insanın tanıklığını yok saymak mümkün olamazdı.
İsa'dan 700 yıl önce yaşamış olan Yeşaya
Peygamberin Mesih'le ilgili gerçekleşen
"kabrini kötülerin yanında yaptılar
(belirlediler) ama ölümünde zengin adamla
beraberdi" (Yeşaya 53:9) önbildirisini
örnek olarak inceleyebiliriz. Sırf bu ayete
bakarak bunun önceden nasıl gerçekleşeceği
tahmin edilemezdi. Fakat olay gerçekleşince
bunun nasıl olacağı ortaya çıktı.
Önbildiride
iki olay vardır:
1.
"Kabrini kötülerin yanında yaptılar
(belirlediler)" - Romalılar çarmıha
gerilen suçluların cesetlerini Kudüs dışındaki
bir çöp yığınına atıyorlardı. Normalde İsa'nın
cesedi de oraya atılacaktı.
2."Ve
ölümünde zengin adamla beraberdi" -
Ama İsa'nın gizli öğrencisi olan Yusuf adında
zengin bir Aramatyalı, Roma valisi Pilatus'tan
cesedin kendisine verilmesi için izin aldı
ve yeni yaptırmış olduğu kendi kabrine yatırdı.
Böylece
700 yıl önceki bu önbildiri gerçekleşmiş
oldu. Biz sadece bu önbildirilerden bir
ayeti örnek olarak verdik.
Bu
peygamberlikleri anlama yolu.
Kutsal
Kitap'ın tüm peygamberlik sözleri hemen
yorumlanabilecek türden değildir. Kutsal
Kitap okuru, peygamberlik sözlerini birbirleriyle
dikkatli bir biçimde karşılaştırmalıdır.
Bir ayet veya bir bölümde birbirinden ayrı
iki olay önceden bildirilebilir. Örneğin:
Matta 24'te İsa, "Tapınak ne zaman
yıkılacak?", "Mesih'in ikinci
gelişiyle ilgili belirti nedir?" ve
"Çağın sonuyla ilgili belirti nedir?"
diye üç ayrı soruya cevap verir. İlk iki
soruda belirtilen olaylar arasında 1900
seneden çok bir sürenin geçeceğini şu anda
biliyoruz çünkü tapınak M.S. 70 yılında
yıkıldı ve İsa Mesih'in ikinci gelişi gerçekleşmedi.
Bu
nedenle henüz Mesih İnanlıları gelecekle
ilgili önbildiriler bazı tarikatların davrandığı
gibi kesin tarihler belirlememelidir. Buna
çarpıcı bir örnek Allah'ın Çocukları'nın,
İsa'nın 1993'de geleceğini bildirmeleridir.
Daha önce de Yehova Şahitleri'nin eski Başkanı
Rutherford, İsa Mesih'in 1914 yılında geleceğini
ilan etmişti. Oysa bu tarihte, 1914 yılında
Birinci Dünya Savaşı çıktı. Böyle olunca,
tarikat İsa Mesih'in gözle görülür gelişini
"göklerde tahta oturtulmasına"
dönüştürdü. Aslında Yeni Antlaşma'ya göre
İsa Mesih'in tahta oturması dirilişinden
kırk gün sonraki Tanrı katına yükselişinde
oldu (Elçilerin İşleri 2:32-36).
Sonuç
Hem
arkeolojinin hem de yerine gelen önbildirilerin
oluşturduğu bol kanıt sayesinde Kutsal Kitap'ın
olağanüstü doğruluğu kör kör parmağım gözünedir.
İşte bu nedenle Kutsal Kitap'ta Rab, sahte
peygamberlere ve ilahlara şöyle meydan okuyor:
"Davanızı
ileri sürün, RAB diyor; kuvvetli delillerinizi
ortaya koyun, Yakubun Kıralı diyor. Ortaya
koysunlar, ve olacak şeyi bize bildirsinler;
önceki şeyler nedir, bildirin de onları
düşünelim, ve onların sonunu bilelim;
yahut gelecek şeyleri bize işittirin.
Bundan sonra gelecek şeyleri bize bildirin
de, ilâhlar olduğunuzu bilelim; evet,
iyilik edin, yahut kötülük edin de etrafımıza
bakınalım, ve hep birden görelim. Onu
başlangıçtan kim bildirdi ki bilelim?
ve önceden kim bildirdi ki: Doğrudur,
diyelim? Evet, bildiren yok; evet, işittiren
yok; evet, sözlerınizi işiten yok."(Yeşaya
41:21-26)
"Bunları
size şimdiden bildiriyorum. Öyle ki, saati
gelince bunları size söylediğimi hatırlayasınız."(Yuhanna
16:4)
Bununla
ilgili olarak şunu belirtelim ki yukarıda
ve aşağıdaki listede gösterdiğimiz önbildiriler
Kutsal Kitap'a özgü bir kanıt türüdür. Kuran'ı
bu şekilde doğrulayan açık bir şey yoktur.
Kutsal
Kitap'tan İsa Mesih'in tamamladığı ve tamamlayacağı
peygamberliklerin listesi:
Mesih'le
İlgili
Peygamberlikler |
Eski
Antlaşma'daki
Önceden Bildiri |
Yeni
Antlaşma'daki
Gerçekleşme |
Mesih'in
Doğumuyla ilgili: |
Kadın'ın
soyundan doğuş |
Tek.
3:15 |
Mat.1:20
Gal. 4:4 |
Bakire-kızdan doğuş |
Yeşa.
7:14 |
Mat.1:18-25
Lu.1:26-35 |
İbrahim'in
soyu |
Tek.
22:18 |
Mat.
1:1
Gal. 3:16 |
İshak'ın
soyu |
Tek.
26:4 |
Mat.
1:2
Luk. 3:34 |
Yakup'un
soyu |
Say.24:17
|
Mat.
1:2
Luk. 3:33 |
Yahuda
oymağından |
Tek.
49:10
Mika 5:2 |
Mat.
1:2
Luk. 3:33
İbr. 7:14
Esin 5:5 |
Yesse'nin soyu |
Yeşaya
11:1 |
Mat.
1:6
Luk. 3:32 |
Davut'un
soyu |
II. Sam. 7:12
Yer. 23:5 |
Mat.
1:1
Rom.1:3 2.
Tim. 2:8 |
Beytlehem'de
doğuş |
Mika
5:2 |
Mat.
2:1-11
Luk. 2:4-7 |
Mesih'in Kimliğiyle ilgili:
Yaradan
olarak dünyaya |
Mika
5:2
Mez.
102:25 |
Yuh.
1:1; 8:58 Kol.1:17 |
girmeden
önceki varlığı |
Yeşa.
9:6 44:6 48:12 |
İbr. 1:8-12
Esi. 1:17 |
Rab
olarak çağrılır |
Mez.
110:1
Yer. 23:6 |
Mat.
22:43-45
Luk.
2:11 |
Adını
İmanuel koyarlar |
Yeşaya
7:14 |
Mat.
1:23 |
Peygamber
olur |
Tesniye
18:18 |
Yuh.
6:14
Elç.
3:22-26 |
Hem
kral, hem de kahin olur |
Mez.
110
Zek.
6:11-13 |
Yuh.
1:49
İbr.
7 Esin. 19:16 |
Kutsal
Ruh'ça meshedilir |
Yeşaya
11:2 42:1 61:1 |
Lu.
4:1,14-21
Elç.
10:38 |
Tanrı
için gayreti |
Mezmur
69:9 |
Yuh.
2:15-17 |
Mesih'in
Göreviyle ilgili:
Öncüsü,
O'ndan önce gelir |
Yeşa.
40:3
Mal.3:1 |
Mar. 1:1-9
Yuh. 1:23 |
Görevi
Galile'de başlar |
Yeşa.
9:1 |
Mat.
4:12-17 |
Mucizeler
yapma görevi |
Yeşa. 61:1 |
Luk.
7:18-23
Elç. 2:22 |
Benzetmelerle
öğretişi |
Mez.
78:2 |
Mat.
13:34-35 |
Kendi
tapınağına gelir |
Mal.
3:1 |
Mat.
21:12
Yuh. 2:13-16 |
Kudüs'e
eşeğin üzerinde giriş |
Zek.9:9
|
Mat.21:6-11
Lu. 19:35-37 |
Mesih'in
Acıları ve Ölümüyle ilgili:
Emirden
483 yıl sonra olur |
Dan.
9:25-26
Neh. 2 |
M.S.33
İsa öldürüldü |
Arkadaşı
O'na ihanet eder |
Mez.
41:9 |
Mat.
10:4;
26:49-50 |
30
parça gümüşe satılır |
Zek.11:12-13
|
Mat.
26:15;
27:3-10 |
Öğrencileri O'nu terk eder |
Zek.13:7
|
Mar.
14:27,50 |
Sövüldüğünde
ağzını açmaz |
Yeşaya
53:7 |
Mat.
27:12 I.
Pet. 2:21-23 |
Vurulur
ve tükürülür |
Yeşa.
50:6 |
Mat.
26:67
Luk. 22:63 |
Onunla
alay edilir |
Mez.
22:7-8 |
Mat.
27:39-43 |
Günahlarımız
için yaralanır |
Yeşa.
53:5 |
Mat.
27:26 I.
Pet. 2:24-25 |
Elleri
ve ayakları delinir |
Mez.
22:16 Zek. 12:10 |
Luk.
23:33
Yuh. 20:25,27 |
Hırsızlarla
haça gerilir |
Yeşa.
53:12 |
Luk.
22:37 Mar.15:27-28 |
Düşmanları
için şefaat eder |
Yeşa.
53:12 |
Luk.
23:34 |
Kendi
cemaatı O'nu reddeder |
Yeşa.
53:3 |
Yuh.
1:11;
19:14-15 |
Neden
yokken nefret edilir |
Mez.
69:4 Yeşaya 49:7 |
Yuh.
10:31-32; 15:25 |
Elbiseleri
için kumar oynanır |
Mez.
22:18 |
Yuh.
19:23-24 |
Susayınca öd ve sirke verilir |
Mez.
22:15;
69:21 |
Yuh.
19:28-30
Mat. 27:34 |
Terk
edilmesinin feryadı |
Mez.
22:1 |
Mat.
27:46 |
Ruhunu
Tanrı'ya teslim eder |
Mez.
31:5 |
Luk.
23:46 |
Kemikleri
kırılmaz |
Çık.
12:46
Mez. 34:20 |
Yuh.
19:33 |
Kalbi
yarılır |
Mez.
22:14 |
Yuh.
19:34 |
Böğrü
mızrakla delinir |
Zek.12:10 |
Yuh. 19:34-37 |
Öğleyin bir karanlık çöker |
Amos 8:9 |
Mat.
27:45 |
Bir
zenginin mezarına gömülür |
Yeşaya
53:9 |
Mat.
27:57-60 |
Mesih'in Ölümden Dirilişi, Yüceltilmesi
ve İkinci gelişiyle ilgili:
Ölümden
dirilir |
Mez.
16:10
Yeş. 53:10 |
Mat.
28:6
Lu. 24 Yu. 20
Elç. 2:23-32
I.Kor. 15 |
Göklere
yükselir |
Mez.
68:18 |
Luk.
24:50-51
Elç. 1:9 |
Tanrı'nın
sağına yüceltilir |
Mez.
110:1
Yeş. 52:13 |
Elç.
2:33-36
İb. 1:3,13 |
Yahudiler
için "sürçme taşı" |
Mez.
118:22
Yeş. 8:14 |
I.Pet.
2:7
Rom. 9:30-33 |
Uluslara
"Işık" ve "kurtuluş"
|
Yeşaya.
49:6 |
Elç.
13:47-49; 26:23 |
Tanrı'yla
barıştırır |
Yeşaya
57:19
|
Ef.
2:17-18 |
Topluluğunun
"baş taşı" olur |
Yeş.
28:16
Mz. 18:22 |
I.Pet.
2:5-7
Ef. 2:20 |
Dünyayı
yargılamayı gelir |
Zek.12:10;
14:3-4 |
Esin.
1:7; 19:11-21 |
Tanrı'nın
egemenliğini kurar |
Mez.
2
Dan. 7:13-14 |
Mat.
25:31
Es. 1:7; 20:4 |
3 - Kutsal Kitap'ın
Dağıtımı
"Tanrısal
bilgelikle aydınlatılan tüm insansal bilgeliği
içine alan bir kitap var ki şimdiki kuşak
ona KİTAP, KUTSAL KİTAP der. Köylere İnciller
ekilsin, her hanede bir Kutsal Kitap olsun."
Victor Hugo
(Fransız
şair ve oyun yazarı, 1802-1885)
En
çok okunan kitap?
Birkaç
yıl önce Kuzey Fransa'nın önemli günlük
gazetelerinden birinde dünyanın en çok çevrilen
ve yayılan eserlerinin Karl Marx ve Vladimir
Lenin'in eserleri olduğunu öne süren bir
makale yayımlandı. Bu yanlışlık düzeltilmeliydi.
Birkaç gün sonra aynı gazete, gelen açıklamalar
üzerine, Kutsal Kitap'ın bütün dünyada en
çok satılmış ve en çok satılan kitap olduğunu
istatistiklerle kanıtlayan başka bir makale
yayınladı.
Ne
var ki, yayınlanan Kutsal Kitap sayısı az
olsaydı bile bu Kitabın Tanrı Sözü olduğu
gerçeğini değiştirmezdi. Yine de Kutsal
Kitap'ın dünyada en çok yayılan kitap durumunda
olmasıyla Tanrı Sözü olduğu daha da belirginleşir.
Kutsal Kitap'ın bu şekilde dünyanın her
tarafından, her kesimden insan tarafından
okunmak istenmesi onun olağanüstülüğünün
bir göstergesidir
Kutsal
Kitap'ın dağıtımı.
Kutsal
Kitap bütün dünyaya yayılmaya devam ediyor.
Birleşmiş Kutsal Kitap Kurumları, 1993 yılı
bülteni, Kutsal Kitap'ın 1988 yılındaki
dağıtımını13 çizelge halinde şöyle sıralar:
Kutsal
Kitap 13.571.391
Yeni
Antlaşma 11.979.594
Parça
44.116.988
Alıntı
530.960.486
Toplam
600.628.459
Yukarıdaki
toplam 1981 yılı dağıtımını 40 milyonla
aşmaktadır. Üretim masraflarının sürekli
tırmanışına karşın, bu denli Kutsal Yazı
basılmaya devam etmektedir. Üstelik, yukarıdaki
sayılar sadece Birleşmiş Kutsal Kitap Kurumları'nın
dağıtımıyla ilgilidir.
Her
yıl bütün dünyada ne kadar Kutsal Kitap,
İncil parçaları ve alıntılarının yayıldığını
hesaplamak olanaksızdır. Son yıllarda yaklaşık
bir milyar Kutsal Kitap ya da parçası her
yıl bütün dünyada yayımlanmaktadır. Bu sayılar
her bakımdan çok çarpıcıdır.
Kutsal
Kitap'ın sayısız çevirileri.
Kutsal
Kitap'ın ve parçalarının çevrildiği dil
ve lehçelerin sayısı da etkileyicidir. 1983
yılının sonunda Kutsal Kitap'ın tümü 283
dile, Yeni Antlaşma bu çevirilere ek olarak
572 dile, Kutsal Kitap parçaları 930 dile
çevrilmiş bulunuyordu. Bunların toplamı
1785 çeviriydi. 1979 yılının sonunda yalnız
1685 çeviri vardı. Çevirinin sayısı dört
yıl içinde 100 çeviri arttı.14
Bu
heves nedendir?
Kutsal
Kitap'ı yayma çalışması için bu denli tükenmez
heves nedendir? İsa Mesih, öğrencilerine
Müjde'yi tüm dünyaya yayma buyruğunu verdi
(Markos 16:15) ve O'nun yeniden geliş vaadi
O'nun Sözü'nün yayılmasıyla ilgilidir (Matta
24:14). Aslında bu Söz, bu Sevinç Getirici
Haber hemen hemen tüm dünyada sözlü olarak
(özellikle radyo aracılığıyla) duyurulmaktadır.
Bununla beraber sözlü bildiri, yazılı bildiriyle
desteklenince daha etkili, daha sağlam bir
temel atılır.
Müjde'yi
duyurmak mı, dine döndürmek mi?
Kutsal
Kitap herhangi bir dine taraftar kazanmak
amacıyla yayılmamaktadır.
Mesih
İnanlıları daha asil bir amaç gütmektedirler.
Kutsal Kitap'taki müjde, insanların Tanrı'nın
sunduğu kurtuluşa kavuşabilmeleri için onlara
bildirilmelidir. Afrika'da her gün yaklaşık
20.000 kişinin özgür istekleriyle Mesih
inancını benimsediği tahmin edilmektedir.
Bütün dünyada her ırktan, her uygarlıklardan
ve her dilden insanlar Kutsal Kitap aracılığıyla
esenlik, sonsuz yaşam ve umuda kavuşmaktadırlar.
KUTSAL
KİTAP'IN DÜNYADA YAYILIŞI
Çeviri
sayısı:
1983
yılına dek 1785 dile çevrilmiştir
Yıllar |
1975 |
1979 |
1982 |
1983 |
KUTSAL KİTAP |
257 |
266 |
279 |
283 |
YENİ ANTLAŞMA |
368 |
420 |
551 |
572 |
PARÇALAR |
924 |
945 |
933 |
930 |
TOPLAM |
1549 |
1631 |
1763 |
1785 |
Kutsal
Kitap Kurumları'nın dünya çapında dağıtımı:
Yıllar |
1979 |
1982 |
1983 |
KUTSAL KİTAP |
6.230.607 |
10.883.159 |
13.571.391 |
YENİ ANTLAŞMA |
10.738.146 |
12.177.593 |
11.979.594 |
PARÇALAR |
27.301.781 |
32.575.846 |
44.116.988 |
ALINTI |
259.196.773 |
428.996.939 |
530.960.486 |
TOPLAM |
303.467.307 |
484.633.537 |
600.628.459 |
Dünya nufüsünün yüzde %97'si Kutsal Kitap'ın
en azından bir parçasını kendi ana dilinde
okuyabilmektedir.
KUTSAL
KİTAP'IN BAŞLICA TÜRKÇE ÇEVİRİLERİ
Yeni
Antlaşma'nın çağdaş Türkçeye çevirileri
1988
İncil - Sevinç Getirici Haber
1987
Müjde
Kutsal
Kitap
1929-1941
Kitabı Mukaddes
Dil
devriminden sonra Latin harfleriyle
Kutsal
Kitap (Osmanlı Harfleriyle)
1905
basımı
1885
basımı
1868
basımı
Kutsal
Kitap
1827
Ali Bey'in çevirisinin gözden geçirilerek
basılması
(Osmanlı
harfleriyle).
Yeni
Antlaşma
1819
Ali Bey'in çevirisinin gözden geçirilerek
basılması (Osmanlı harfleriyle). 1666 yılında
Sultan 4. Mehmet'in baştercümanı Ali Bey'in
çevirisi Leyden Üniversitesi'nde el yazması
olarak kaldı.
Eski
Çeviriler:
Orta
Asya'daki Türk dillerine çevrilen bir-iki
parça ile birlikte Latince, Süryanice ve
Kıptice çeviriler.
4
- Kutsal Kitap'ın İçeriği
"Kutsal
Kitap'a o denli saygım var ki, çocuklarım
onu ne kadar erken okumaya başlarlarsa yurtlarına
yararlı yurttaşlar ve toplumun saygın üyeleri
olacaklarına güvenim o kadar artacaktır.
Her yıl Kutsal Kitap'ı baştan sonuna dek
okuma alışkanlığını birçok yıl önce edinmiştim."
John
Quincy Adams
(Amerika
Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı 1825-1829)
Kutsal
Kitap, küçük bir kitaplığa benzediğinden
içinde değişik tür yazılar bulunmaktadır.
İçinde tarih, ruhsal serüven, şiir, felsefe,
peygamberlik, sevgi öyküsü, mesel, ezgi,
mektup ve dünyanın sonuyla ilgili önbildiriler
vardır (Bkz. sayfa 274-275).
Ne
var ki, bu yazılar gelişigüzel bir şekilde
bir araya gelmemişlerdir. Hepsi Tanrı'nın
esini olup mükemmel bir uyum içindedirler.
Çağlar boyunca verilen bu yazıların, birbirlerini
tamamlayarak bir plan doğrultusunda, Tanrı'nın
değişmez amacına göre ilerledikleri görülür.
Kutsal
Kitap'ta anlatılan tarihsel olaylar, aşağıdaki
şekilde dönemlere ayrılabilir. İsa'dan önceki
tarihi anlatan bölümler (Tekvin ile Ester
arasındaki) dışında kalan kutsal şiir ve
peygamberliklerle ilgili olan bölümler (Eyüp
ile Malaki arasındaki) bu tarihi dönemlerin
içinde Tanrı'dan esinlenerek yazılmıştır.
İnsanlığın
başlangıcı, Tufan, Babil Kulesi (Tekvin
1-11)
Kutsal
Kitap'ın ilk sayfaları evrenin yaratılışını
anlatır. "Başlangıçta Tanrı gökleri
ve yeri yarattı" (Tekvin 1:1). Bunu
insanın yaratılışı ve günaha düşüşü izler.
Adem
ile Havva'nın soyu GÜNAH denen şeye battıkça
batarlar ve Tanrı'dan uzaklaşırlar. Yaradan
insanlığı Tufan aracılığıyla cezalandırır.
Hayatta kalanların soyu daha sonra Tanrı'nın
"dünyaya dağılın" buyruğunu çiğneyip
Babil Kulesini inşa ederek yeniden
Tanrı'ya
baş kaldırdılar. Tanrı, o zamana kadar tek
olan dili karıştırıp birbirini anlamayacak
hale getirerek onları cezalandırdı.
Seçilmiş
Halk (Tekvin 12-50)
Kutsal
Kitap'ın ilk bölümlerinde insanların ve
törelerinin gittikçe ne denli yozlaştığını
görürüz. İbrahim'in Tanrı tarafından seçilmesi
dünya tarihinde yeni bir çağ açar. Tanrı,
ona "bütün uluslar sende kutsanacaktır"
diyerek İbrahim'in soyu aracılığıyla bütün
insanlara kurtuluş getirmeyi amaçlıyordu
(Tekvin 12:3; bkz. Galatyalılar 3:8). Sonra
onu ülkesinden çıkarıp soyunun gelecekte
sahip olacağı yurda, Kenan ülkesine (Filistin)
yöneltir. İbrahim'in bu tanrısal çağrıya
uyması bize gerçek imanın nasıl olması gerektiğini
açıklar.
İbrahim
ile ailesinin yeni yurtlarına yerleştiklerini
görürüz. Ne var ki, yurtta çıkan korkunç
bir kıtlık torunu Yakup'la ailesini Mısır'a
sığınmaya zorlar. Yakup'un soyu İsrail adıyla
tanınmaya başlar. Mısır'da yaklaşık 400
yıl kalıp çok çoğalırlar. (Eyüp bölümü büyük
ihtimalle bu atalar dönemi içinde yaşayan
bir adamın öyküsünü anlatır.)
Çıkış
ve Antlaşma (Çıkış, Levililer, Sayılar,
Tesniye)
Mısırlılar,
gitgide çoğalan İsraillileri kendileri için
bir tehdit olarak görmeye başlarlar ve onları
köle haline getirip yaşamlarını çok zorlaştırırlar.
Tanrı, Musa'yı İsraillileri Mısır'dan çıkarmakla
görevlendirir. Musa'yla kardeşi Harun bir
çok Tanrısal mucizeler yaptıktan sonra,
Tanrı onları büyük bir kurtarışla Kızıl
Deniz'i yararak Musa'nın yönetimi altında
Mısır'dan çıkarır. Tanrı'nın yüceliğini
gösteren bu çıkışın özel bir amacı vardı:
Tanrı, kurtardığı halkıyla bir Antlaşma
yapmıştır. Kutsal Yasa'nın özeti olan On
Emir ve özel bir tapınma çadırı yaptırarak
halkıyla olan antlaşmasının ilkelerini belirtmiştir
(Bkz VI. Bölüm, sayfa 226-235).
Hakimler
Dönemi (Yeşu, Hakimler, Rut)
Çıkıştan
kırk yıl sonra İsrailliler, Yeşu'nun önderliğinde
Erden (Ürdün) ırmağını mucizevi bir şekilde
geçerek Kenan ülkesini ele geçirirler. Bundan
sonra Hakimler'in yönetim dönemi gelir.
Bu dönemde Kenanlılar'ın putperest diniyle
ilişki kurmanın tehlikesinin ne denli büyük
olduğu anlaşılır. İsrailliler, Tanrı'dan
uzaklaşıp zor duruma düştüklerinde, feryat
ederek Tanrı'ya dönerler. Tanrı, hem askeri
önderler, hem de habercileri olan hakimler
aracılığıyla, onları kurtarır. Daha sonra
İsrailliler, diğer ülkeler gibi olmak için
Tanrı'dan bir kral isterler.
Krallık
(I. ve II. Samuel, I. Krallar, II. Krallar
1-11)
Saul
İsrail'in ilk kralı oldu. Ancak onun yerini
alan Davut İsrail'in gerçek kralı ve uzun
bir kral kuşağının başı oldu. Davut yetenek
dolu gerçek bir Tanrı adamı, bunun yanı
sıra da bir peygamber, bir ozan, usta bir
general ve halkının gerçek bir çobanıydı.
İyi bir liderin tüm niteliklerini kendisinde
topluyordu. Oğlu Süleyman'ın krallık sürdüğü
dönem, İsrail'in en görkemli dönemiydi.
Davut aracılığıyla Mezmurlar ve Süleyman
aracılığıyla da Süleyman'ın Meselleri, Vaiz
ve Neşideler Neşidesi bölümleri kaleme alındı.
Ne var ki Süleyman, son dönemlerinde Tanrı'nın
emirlerine uymadığı için ölümünden sonra
oğlu Rehoboam krallık sürerken ülke ikiye
bölündü.
Ülkenin
İkiye Bölünmesi (I. Krallar 12 - II. Krallar
17)
İsrail
halkı iki krallığa bölündü: Birincisi başkenti
Kudüs (Yeruşalim) olan ve "Yahuda"
diye tanınan Güney Krallık; diğeri ise başkenti
Samiriye olan ve "İsrail" diye
tanınan Kuzey Krallık.
Ne
yazık ki, birçok peygamberin aracılığıyla
yapılan uyarılara rağmen iktidara gelen
krallardan birçoğu Tanrı'nın yolundan ayrılarak
halkı da saptırdılar (Bkz. Yeşaya ile Malaki
arasındaki bölümler). Tanrı'nın emrettiği
tapınışı ve tapınağı terkederek Antlaşmayı
bozdular. M.Ö. 722 yılında Asur kralı 2.
Sargon tarafından başkent Samiriye ele geçirilerek
kentin ileri gelenleri sürgüne götürüldü.
Böylece kuzeydeki "İsrail" Krallığı
sona erdi.
Sürgün
ve Dönüş (II. Krallar 18-25, Ezra, Nehemya,
Ester)
Yahuda
Krallığı, Samiriye'nin yıkılışından sonra
136 yıl daha devam etti. Sonunda Kudüs de
Babil Kralı Nebukadnetsar'ın ordularına
yenilir ve halk Babil'e sürgün edilir. Babil'i
M.Ö. 539 yılında ele geçiren Fars Kralı
Büyük Koreş'in sayesinde sürgündeki Yahudilerin
ilkin Zerubbabel'in ve daha sonra Ezra ve
Nehemya'nın yönetimi altında Kudüs'e dönmelerine
izin verildi. Tapınak yeniden yapıldı ve
Kudüs başkent olarak yeniden kuruldu.
"Vakit
dolunca Tanrı öz Oğlu'nu gönderdi."
(Matta, Markos, Luka ve Yuhanna)
Eski
Antlaşma'nın tarihler bölümü Nehemya'yla
sona erer. Vakit artık dolmuştur: Tanrı'nın
Sözü, bir beden alarak mucizevi bir şekilde
bakireden doğan Mesih İsa olarak dünyamıza
gelmiştir. Eski Antlaşma'da O'nunla ilgili
yazılan sayısız önbildiri gerçekleşmiştir.
Yaşamı boyunca hiçbir günah işlemeyen tek
insan olan İsa, Tanrı'nın planına göre yaklaşık
üç buçuk yıl süren ilahi görevi süresince
sayısız mucizeler yaptı (ölüleri diriltti,
hastaları iyileştirdi, kötü ruhları kovdu,
v.b.) ve eşsiz öğretişler verdi. İsa, geliş
planıyla ilgi olarak öğrencilerine şu şaşırtıcı
açıklamayı yaptı:
"Şimdi
Kudüs'e gidiyoruz. İnsanoğlu, başkâhinlerin
ve din bilginlerinin eline teslim edilecek.
Onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracak
ve diğer uluslara teslim edecekler. O'nunla
alay edecek, üzerine tükürecek ve O'nu kamçılayıp
öldürecekler. Ne var ki O, üç gün sonra
dirilecek." (Markos 10:33-34)
İsa,
günahları bağışlatan bir kurban olarak Kudüs'te
ölmesi gerektiğini önceden bilerek Kudüs'e
gitti. Orada söyledikleri aynen gerçekleşti.
Yahudiler hiç bir suçu olmadığı halde O'nu
Roma Valisi Pilatus'a götürerek ölüm cezasına
çarptırdılar. Golgota denilen yerde çarmıha
gerilerek öldürüldü ve gömüldü. Üç gün sonra
Kutsal Yazılar uyarınca ölüler arasından
dirildi. Böylece yaklaşık bin yıl önce Davut'un
Mezmurlarında söylenen şu söz gerçekleşmiş
oldu: "Çünkü Sen canımı ölüler diyarına
terketmeyeceksin, Kutsalını çürümeye bırakmayacaksın"
(Mezmur 16:10). O'nun ölüme tutsak kalması
olanaksızdı.
İsa
ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı
kanıtla dirilmiş olduğunu elçilere gösterdi.
Kırk gün süreyle onlarla Tanrı'nın Egemenliği
hakkında konuştu. Ve "sizler birkaç
güne kadar Kutsal Ruh'la vaftiz edileceksiniz.
Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız.
Kudüs'te, tüm Yahudiye ve Samiriye'de ve
dünyanın dört bir bucağında Benim tanıklarım
olacaksınız" diye bildirdi. İsa bunları
söyledikten sonra, onların gözleri önünde
yukarı alındı (Elçilerin İşleri 1:3-9).
İsa
Mesih, ölümden dirildikten elli gün sonra
, Kutsal Ruh'u bekleyen öğrencilerine gökten
Kutsal Ruh'u gönderdi. Böylece Sözleri gerçekleşti
ve Mesih İnanlıları diye bilinen Tanrı'nın
yeni halkı doğdu.
"Benim
tanıklarım olacaksınız" (Elçilerin
İşleri)
Bu
yeni "Halk" ölümden dirilen İsa
Mesih'e tanık olmaya çağrıldı. Böylece ilkin
Rabbin acı çektiği Kudüs'te, ondan sonra
Samiriye, Suriye ve Antakya'da İsa Mesih
aracılığıyla günahların bağışlanmasına ilişkin
bu müjde özellikle Elçiler aracılığıyla
yayıldı. Buradan da Küçük Asya'ya (Türkiye'ye),
Yunanistan'a, İtalya'ya ve tüm dünyaya ulaştı.
Bu iş için İnanlılara zulmeden Tarsus'lu
Saul, Mesih kendisine göründükten sonra
Pavlus adını alarak Müjde'nin tüm uluslara
bildirilmesinde en aktif elçi oldu.
Mesih'teki
Yeni Yaşam (Elçilerin Mektupları)
Mesih
İnancı'nın yayılışıyla birlikte bu yeni
yaşamın inanmış olanlara ayrıntılı bir şekilde
açıklanması gerekiyordu. Rab bunu, Elçilerin
Mektupları (Romalılar ile Yahuda arasındaki
21 yazı) aracılığıyla yaptı. Bu mektuplar,
İnanlılara öncelikle Mesih'te ne kadar büyük
bir ayrıcalığa ve ümide sahip olduklarını
açıklayarak onları imanda temellendirip,
Tanrı'ya yaraşır bir yaşam sürmeye çağırırlar.
Mesih'in
İkinci Gelişi (Esinleme)
Yeni
Antlaşma'nın son bölümü olan Esinleme aracılığıyla
Rab, kendisi ikinci kez gelene kadar öğrencilerine,
başlarına ne gibi sıkıntılar geleceğini
ve ümitlerini tümüyle İsa Mesih'in görünmesiyle
onlara sağlanacak olan lütfa bağlamaları
için seslenir. Özellikle O'nun geleceği
gün yaklaştıkça ortaya çıkacak olan belirtiler
ve Mesih-karşıtı denen yasa tanımaz dünya
lideri açıklanır. Ama en çok İsa'nın büyük
görkem içinde dünyayı yargılamak ve Tanrı'nın
Egemenliğini kurmak üzere gelişi anlatılarak
İnanlılara teşvik ve dayanma gücüverilir.
"İşte,
bulutlarla geliyor!
Her
göz O'nu görecek,
O'nun
bedenini deşmiş olanlar bile.
O'nun
için dövünecek yeryüzünün tüm halkları.
Evet,
böyle olacak, Amin!" (Esinleme 1:7)
5
- Kutsal Kitap'ın Bildirisi
"Kutsal
Kitap olmaksızın neyin adaletli ve neyin
adaletsiz olduğunu bilemezdik. Bu dünyada
olsun, bunun ötesinde olsun, insanın mutluluğu
için istenilen her şey Kutsal Kitap'ta açıklanır."
Abraham Lincoln
(Amerika
Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı 1809-1865)
Kutsal
Kitap'ın bildirisi, bir dini bildirmek değil
Tanrı'dan uzak düşmüş insanlara Yaradanlarını
açıklamaktır. İnsan doğaya, kendi vicdanına
ve insanlık tarihine bakarak Tanrı hakkında
bir fikir edinebilir. Oysa O'nu tanımamız
için başvurabileceğimiz tek yeterli ve güvenilir
kaynak Kutsal Kitap'tır.
Kutsal
Kitap'ın Ana Amacı.
Kutsal
Kitap'ın ana amacı Yaradan'ın kim olduğunu
insanlığa göstermek ve insanlığa Yaradan'la
nasıl ilişki kuracağını, daha doğrusu yitirilen
ilişkiyi nasıl yeniden kuracağını açıklamaktır.
Kutsal Kitap, bu ilişkinin yeniden kurulmasının
ruhsal açıdan Tanrı'nın Oğlu olan İsa Mesih'in
sağladığı kurtuluşla olanaklı olduğunu bildirir.
Bunun için Kutsal Kitap bize en başta İsa
Mesih'i tanıtır, çünkü ancak O'nun aracılığıyla
Yaradan'la yarattıkları arasında koparılan
temas yeniden kurulabilir. "Mesih İnancı"
diye adlandırılan şey aslında, İsa Mesih'le
insanlar arasında kişisel bir ilişkiden
başka bir şey değildir.
İsa
Mesih
İlk
bakılışta yalnız Yeni Antlaşma'nın İsa Mesih'i
tanıttığına inanılabilir. Ne var ki, Tekvin'in
ilk bölümlerinden Eski Antlaşma'nın son
yazısı olan Malaki'nin son bölümüne dek
Mesih'i buluyoruz. Mesih'le ilgili bu ayetler
her zaman İsa Mesih'i direkt olarak açıklamaz,
daha çok O'nu tasvirler ve simgelerle açıklar.
Hatta bazı önbildiriler Mesih'in kurban
oluşunun amacını Yeni Antlaşma'daki bazı
metinlerden daha açıkça bildirir. Kutsal
Kitap'taki bazı kişiler ve yaşamlarında
gerçekleşen bazı olaylar Mesih'i simgeleyen
tasvirlerdir. Örneğin: İbrahim'in oğlunu
kurban etmesi, Yusuf'un, Musa'nın ve Davut'un
öyküleri; bunların yanı sıra da, Fısıh kuzusu,
çölde içinden mucizevi bir şekilde su çıkan
Kaya (Mesih'i simgeler); çöldeki man (İsa'yı
gökten inen Yaşam Ekmeği olarak simgeler);
Musa'nın bir sırığa astığı tunçtan yılan
(çarmıha çakılan İsa'yı simgeler).
Eski
Antlaşma'nın Mesajı
Eski
Antlaşma Tanrı'nın karakterini açıklamakla
başlar. O'nun adaletli ve kutsal olduğunu
bildirir. Tanrı'nın Musa aracılığıyla açıkladığı
On Emir'i okuduğumuzda Tanrı'nın halkından
istediği adalet ve kutsallığın nasıl olduğunu
görürüz.
İşte
bu yasanın sayesinde insan, günahın anlamını
ve kendisinin Tanrı karşısında ne kadar
suçlu olduğunun farkına varır. Hatta insan
doğal yapısından ötürü yasanın gereklerini
harfiyen yerine getirmesinin mümkün olmadığını
da anlar. Tanrı böylece insanın kendi çabasıyla
asla kurtulamayacağını göstererek, göndereceği
Kurtarıcı'nın gerekliliğini ortaya koymuştur.
Yeni
Antlaşma'nın Mesajı: Müjde!
Günahı
yüzünden Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kalmış
olan insanlar için Tanrı'nın planı uyarınca
günahları bağışlatan kurban olarak İsa Mesih
çarmıhta öldü ve ölümden dirildi. Artık
günahlarından tövbe edip Mesih'e iman eden
herkesin günahları bağışlanır ve sonsuz
yaşama kavuşur. Sevindirici Haber budur.
Kişisel
bir antlaşma.
Eski
Antlaşma'da Tanrı ile insanlar arasındaki
antlaşmalar aile kuşaklarıyla yapılmıştı
(Nuh, İbrahim, Davut ve soylarıyla). On
Emir üzerine kurulan Eski Antlaşma tüm bir
halkla, İsrail Halkıyla yapıldı. İsa Mesih'in
kurban olmasıyla sağlanan ve günahların
bağışlanmasına dayanan Yeni Antlaşma bireylerle
yapılır. Kişiseldir. "Hristiyan"
diye tanınan bir ülkede dünyaya gelmek ya
da Mesih inancını benimseyen bir ailede
doğmak, kişiyi Mesih'e ait kılmaz. Bireyler,
ancak günahlarından tövbe edip İsa'nın Rab
olduğuna ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine
yürekten iman ederek, "yeniden doğar,"
yani "Ruh'tan doğar" (Bkz. Romalılar
10:9; Yuhanna 3:3-5). İşte Tanrı, yeniden
doğanlara sonsuz yaşam armağanını vaat ederek
onlarla kişisel bir antlaşma yapar.
Kutsal
Kitap'ın Bildirisinin bir Özeti.
Bazı
ayetler Kutsal Kitap'ın bildirisini özet
olarak ifade edebilmektedir. Böyle ayetler,
birkaç çarpıcı sözle Tanrı'nın bütün tasarısını
ortaya koyarlar. Bunu izleyen sayfada bulunan
ayet, Yuhanna 3:16, buna çok iyi bir örnektir:
Tanrı Yaradan dünyayı
Kendisine karşı işledikleri tüm günahlara
karşın insanlığı o denli sevdi ki,
Tanrı sevgidir biricik Oğlu'nu
Ezelden beri var olan Tanrı'nın Sözüne mecazi
olarak Oğul denir. Oğul (Söz) beden alıp
dünyaya İsa Mesih olarak geldi. verdi
İnsanlara karşılıksız olarak her iyi armağanı
veren Tanrı, lütfunun doruğu olarak sevgili
Oğlunu feda etti. öyle ki, her kim
Hangi dil, din, ırk ve ulustan olursa olsun.
O'na iman ederse İsa Mesih'e
ve çarmıhta sağladığı kurtuluşa sarsılmaz
güven bağlarsa. mahvolmasın
Tanrı hiç kimsenin mahvolmasını istemiyor,
herkesin tövbeye gelmesini istiyor. Fakat,
sunulan affı reddedenler kendi kendilerine
hüküm giydirir. En sonunda adil olan Yaradan
tarafından yargılanarak sonsuza dek mahvolma
cezasına çarptırılırlar. sonsuz
yaşama İman eden kişinin, Tanrı'yla
ruhsal bir ilişkiye girmesiyle bu dünyada
başlayan ve ölümden sonra sonsuza dek devam
eden yaşam. kavuşsun Tanrı'nın
Sözüne dayanarak sonsuz yaşama kavuştuğumuza
şimdiden emin olabiliriz.
SONSÖZ
Bu kitapta bazı Müslüman
yazarların Hıristiyanlara yönelttikleri
sorulara cevap verdik. Ne yazık ki bu yazarların
soru sormaktaki amaçları gerçek cevaplar
almak değil de okurlarının Kutsal Kitap'a
olan saygılarını ve okuma isteğini yok etmekti.
Bunlar, hiç kimsenin Kutsal Kitap'ı okuyup
Kuran'dan şüphe duymasını ve bu nedenle
İslam düşünce sisteminden birazcık bağımsızca
araştırmasını istemiyorlar. Dinde bu tür
özgür araştırmaya yer vermeyerek, halkı
öğrendikleri kulaktan dolma şeylerle yetinmeyi
zorluyor ve din liderlerine bağlı kılıyorlar.
Bugüne kadar bu amaçta oldukça başarılı
oldular.
Orta
Çağ'da bazı papazlar da halkın Kutsal Kitap'ı
şahsen okuyup araştırmalarını önleyerek
onları Kiliseye bağlı kılmaya çalıştılar.
Nedeni ise, gerçeği sevmeyip kendi konumlarını
korumak istedikleri içindi. Tanrı'dan çok
kendi rahatlığını seven, Tanrı'nın yolundaymış
gibi görünüp de o yolun özgürlüğü ve gücünü
inkâr eden oldukları içindi. Ne yazık ki
bu din adamları bir çok kişinin sendeleyip
düşmesine yol açtılar.
Fakat
İsa'nın dediği gibi bunların sonu korkunç
olacak:
"Kim
bana iman eden bu küçüklerden birini günaha
düşürürse, onun boynuna kocaman bir değirmen
taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi
için daha iyi olur. İnsanı günaha düşüren
tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline!
Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır.
Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin
vay haline!" (Matta 18:6-7)
Aslında
Kutsal Kitap'a yapılan her bir saldırının
başarısız çıkacağı kesindir. Çünkü Kutsal
Kitap bu evreni Yaradan'ın kendi Sözü'dür
ve O'nun Sözü sonsuza dek kalıcıdır.
Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden,
Kutsal Yazılar'dan ufacık bir harf ya da
bir nokta bile eksilmeyecek. Bu
nedenle, bu buyrukların en küçüklerinden
birini kim çiğner ve başkalarına öyle yapmalarını
öğretirse, Tanrı katında en küçük sayılacak.
O kutsal sözleri yalanlamaya veya küçük
düşürmeye çalışanları İsa şöyle lanetledi:
"Vay halinize ey din bilginleri, ikiyüzlüler!
Göklerin Egemenliğinin kapısını insanların
yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyorsunuz,
ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!"
(Matta 23:13-14).
Kitap
Ehli olarak bu yazı aracılığıyla Sayın Ahmed
Deedat'la Edip Yüksel'in Kutsal Kitap'a
yönelttikleri iftiralara ve sorulara kibar
bir şekilde cevap vermeye çalıştık. Bunu
hem bilimsel kanıtlar aracılığıyla (eski
nüshalar, arkeolojik buluşlar, mevcut el
yazmaları, v.b.) hem de Kutsal Yazıların
keskin ayetleri aracılığıyla yaptık. Ayrıca
Kutsal Kitap'ın olağanüstülüğünü, uyum içinde
aşamalı gelişmesini ve mükemmel birliğini
göstermeye çalıştık. Ortaya çıkan sonuç
apaçıktır: KUTSAL KİTAP TANRI SÖZÜ'DÜR!
Hiçbir şey bu gerçeği değiştiremez. Tevrat,
Zebur ve İncil'in değiştirildiği iddiaları,
kanıtsız uydurmalardan başka bir şey değildir.
Daha önce söylediğimiz gibi kimse taş atarak
dağı yerinden oynatamaz. Hele o dağ, Tanrı'nın
dağı ise...!
Tanrı'nın
Sözleri'ne körcesine çamur atanların durumu
gerçekten acıdır. Fakat bu kör kılavuzları
izleyenlerin durumu daha da üzücüdür! Çünkü
eğer kör köre kılavuzluk ederse, her ikisi
de çukura düşer. Gelenekleri uğruna Tanrı'nın
Sözünü geçersiz kılan din bilginleriyle
ilgili şu peygamberlik sözü ne kadar doğrudur:
"Bu
halk dudaklarıyla beni sayar,
ama
yürekleri benden uzaktır.
Boşuna
bana taparlar.
Çünkü
öğrettikleri, sadece insan kurallarıdır."
(Matta 15:7-9)
Bu
nedenle değerli okurlarımıza son bir söz
olarak, sizi Kutsal Kitap'ı okumaya davet
etmek istiyoruz. Kimse sizi bunu yapmaktan
alıkoymasın. Kulaktan dolma bilgilerle zihniniz
kör olmasın. Gerçeği şahsen bilin.
Bizim
yazdıklarımıza kulak vermemeniz pek önemli
değil, fakat fırsat varken ihmal ederek
Tanrı'nın Sözlerini okumamanız gerçekten
feci olur. Çünkü insan Mesih'le ilgili Müjde'yi
bilmeden Tanrı'yı tanıyamaz ve O'na uymadan
günahlarından kurtulamaz.
Kitap
Ehli olarak sizden ricamız, en azından İncil
denen Yeni Antlaşma'yı bir kere, Allah'ın
sizi aydınlatmasını içten isteyerek okumanız.
Deneyin, yüreğinizin en iç arzularına nasıl
hitap ettiğini görün! "Ey bütün yorgunlar
ve yükleri ağır olanlar! Bana gelin, Ben
sizi rahatlatırım" diyen Rab'bin iyiliğini
tadın! Ruhunuz rahatlık bulsun (Matta 11:28-30).
Kutsal
Yazıların tümü Tanrı esinidir. Mesih İsa'ya
olan iman aracılığıyla sizi kurtuluşa kavuşturacak
güçte olan bu Yazıları öğrenmeye başlayın.
Bunu
yaparsanız Gerçeği bileceksiniz
ve
Gerçek sizi özgür kılacak!
(Yuhanna
8:32)
|