Allah'ın Oğlu İfadesi Nereden
Geldi?
Birçok kişi ile Allah hakkında konuşurken
her zaman sorunlu bir nokta olmuştur “Oğul”
kavramı. Hristiyanlar olarak bizim için
İsa Mesih, Allah’ın biricik ve yegane
Oğludur. Fakat bazı ön yargılardan dolayı
Müslüman arkadaşlar bu kavrama karşı sert
ve katı bir tavır edinirler. Tabi bunların
hepsinin nedenleri vardır. Bu yazı dizisi
boyunca bu kavramın nereden kaynaklandığına,
ne anlama geldiğine ve ayrıca Müslüman
arkadaşlarının ön yargılarının nereden
ve nasıl kaynaklandığına sırasıyla değineceğim.
Öncelikle Allah’ın Oğlu kavramını ele
alalım. Bu ifade nereden gelmektedir?
Allah’ın Oğlu deyişi aslında -birçoklarının
iddia ettiği gibi- Hristiyanlar tarafından
geliştirilen ya da uydurulan bir unvan
ya da yakıştırma değildir. Allah’ın Oğlu
kavramının ilk izlerine Tek Tanrıcı bir
inanca sahip olan Yahudilerin elinde olan
Tevrat’ın ve Zebur’un kendisinde de rastlamaktayız.
Tevrat ve Zebur’da Allah’ın Oğlu
Allah’ın kendisi halkı İsrail için şöyle
demektedir:
Sonra firavuna de ki, ‘RAB şöyle diyor:
İsrail benim ilk oğlumdur.
Ayrıca bazı kişiler içinde bu unvan kullanılmaktadır.
Örneğin Mezmur 82’de Allah’ın atadığı
ve görevlendirdiği kişilere “Yüceler Yücesinin
Oğullarısınız” denmektedir. Bunlara ek
olarak bu unvan beklenen Mesih içinde
kullanılmıştır.
Örneğin, Tevrat’ı ve Zebur’u açıp okumaya
başladığımızda –ki birçok kişi bunu yapmaz-
şu ayetlere rastlamaktayız
RAB'bin bildirisini ilan edeceğim: Bana,
"Sen benim oğlumsun" dedi, "Bugün
ben sana baba oldum.
Bir başka yerde Allah Davut Peygamber’e
şu vaatte bulunuyor:
Sen ölüp atalarına kavuşunca, senden
sonra soyundan birini ortaya çıkarıp krallığını
pekiştireceğim. Adıma bir tapınak kuracak
olan odur. Ben de onun krallığının tahtını
sonsuza dek sürdüreceğim. Ben ona baba
olacağım, o da bana oğul olacak… (2.Samuel
7:12-14)
Tevrat’ta bir başka yerde de,
Kim göklere çıkıp indi? Kim yeli avuçlarında
topladı? Suları giysisiyle sarıp sarmalayan
kim? Kim belirledi dünyanın sınırlarını?
Adı nedir, oğlunun adı nedir, biliyorsan
söyle!
Yukarıda yazılan birkaç referans ayetin
ardından az da olsa İsrailoğulları’nın
Allah’ın Oğlu ifadesine yabancı olmadıklarını
görmekteyiz. Aslında bunu İncil’den de
net bir şekilde anlayabiliyoruz. Çünkü
İsa bu ifadeyi kendisine atfederken, Yahudilerin
itirazları Allah’ın Oğlu unvanına ya da
ifadesine değildir. Onların itirazının
nedeni Mesih İsa’nın kendisini Allah ile
bir saymasından kaynaklanmaktadır.
Mesih ile ilgili yapılan ön bildiriler
yani peygamberlikler ve bunun yanı sıra
Mesih’in kimliğine ilişkin olarak yapılan
bu çarpıcı ön bildiriler, Roma himayesi
altındaki İsrail halkında büyük bir özlem
oluşturmuştur. Bu özlemi Yahya’nın sözlerinden
de çok net bir şekilde anlayabiliyoruz:
Tutukevinde bulunan Yahya, Mesih'in yaptığı
işleri duyunca, O'na gönderdiği öğrencileri
aracılığıyla şunu sordu: "Gelecek
Olan sen misin, yoksa başkasını mı bekleyelim?"
Yahya Mesih’in müjdeleyicisiydi. Allah
tarafından ona Mesih’in yolunu hazırlama
görevi verildi. Yahya insanlara tövbe
etmelerini ve vaftiz olmaları gerektiğini
duyuruyordu. Yahya, Nasıralı İsa’nın yaptıklarını
duyduğunda O’na beklenen kişinin kendisi
olup olmadığını sordurttu. Aslında bunu
sorması garipti çünkü Mesih İsa’nın vaftizi
sırasında Allah’ın İsa ile ilgili olarak
dediklerini duymuştu:
"Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum"
(Matta 3:17)
Baba Allah’ın kendisi, bu olay sırasında
Oğluna seslenmekte ve ona olan hoşnutluğunu
dile getirmekteydi. Ayrıca Davut’un soyundan
gelecek olan Mesih ile ilgili ön bildirilerden
birisi o anda gerçekleşmişti. Allah’ın
kendisi Oğlum olarak çağıracağı kişiye
seslenmiştir. Bununla birlikte İsa, Yahya’yı
yanıtlamıştır. İsa kendisinin Mesih olduğunu
yaptıkları ile anlatmaktadır:
Sonra Yahya'nın öğrencilerine şöyle karşılık
verdi: "Gidin, görüp işittiklerinizi
Yahya'ya bildirin. Körlerin gözleri açılıyor,
kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor,
sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve
Müjde yoksullara duyuruluyor.
Kısacası İsa Mesih, vaftizi sırasında
Yahya’nın duyduklarını tekrar hatırlatmakta
ve bu sefer Mesih kimliği ile altını kalın
bir şekilde çizmektedir.
Tevrat, Zebur ve İncil arasındaki bağlantıyı
yakaladığımızda beklenen Mesih ile ilgili
ön bildirilerin İsa Mesih’te gerçekleştiğini
görmekteyiz. Peki, İncil’e baktığımızda
bize İsa Mesih ile ilgili olarak ne söylemektedir?
İncil’de Allah’ın Oğlu Mesih İsa:
Yukarıda bahsettiğimiz gibi İsrail halkının
bir beklentisi vardı. Nasıralı İsa’nın
yaptığı harikalar ve verdiği vaazlar,
insanlar arasında onun kimliğine ilişkin
beklenti ve heyecan yarattı. Acaba diye
düşünüyorlardı “beklediğimiz kişi bu olabilir
miydi?” Öğrencileri gelip bütün bu konuşulanları
İsa’ya aktardı. Nasıralı İsa’da onlara
kendi kimliğine ilişkin olarak “Sizce
ben kimim” diye sordu. Öğrencilerden Simon
Petrus şöyle yanıtladı:
"Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin"
(Matta 16:16)
İsa, böyle diyen Petrus’u “Haşa! Ben
Allah’ın Oğlu değilim, bu apaçık bir küfürdür”
diyerek azarlamadı ya da bu ifadeyi değiştirmedi.
Aksine, Petrus’un ikrarını şu sözlerle
onayladı:
İsa ona, "Ne mutlu sana, Yunus oğlu
Simun!" dedi. "Bu sırrı sana
açan insan değil, göklerdeki Babam'dır.
Simon Petrus’un bu ikrarı insan düşüncesi
değil ama Allah’ın vahyidir.İncil’deki
diğer kısımlara baktığımızda İsa Mesih’in
kovduğu kötü ruhların da O’nun ilahi kimliğini
tanıdıkları ve O’ndan korktuklarını görmekteyiz:
İsa gölün karşı yakasında Gadaralılar'ın
memleketine vardı. Orada O'nu mezarlık
mağaralardan çıkan iki cinli karşıladı.
Bunlar öyle tehlikeliydi ki, kimse o yoldan
geçemiyordu.İsa'ya, "Ey Tanrı'nın
Oğlu, bizden ne istiyorsun?" diye
bağırdılar. (Matta
8:29)
Allah’a sözde küfür ettiği gerekçesiyle
yargılandığı Yahudi Mahkemesi önünde de
Yahudi Baş Kahin’i İsa’ya sordu:
"Yaşayan Tanrı adına ant içmeni
buyuruyorum, söyle bize, Tanrı'nın Oğlu
Mesih sen misin?" dedi. (Matta 26:63)
İsa, "Benim" dedi. (Markos
14:61)
Bu yazı boyunca şunları gördük; İsrail
Oğulları Allah’ın Oğlu kavramına uzak
değillerdi. Onların beklediği bir Mesih
vardı ve Allah’ın kelamı, O’nun için Allah’ın
Oğlu ifadesini kullanmaktaydı. Ayrıca
İncil’de, İsa Mesih’in kendisi için bu
terimi kullandığını yalnız onun değil
ama ayrıca Baba Allah’ın, Öğrencilerin
ve kötü ruhların dahi O’nun için bu unvanı
kullandıklarını görüyoruz
Esenlikle,